Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/196 E. 2021/63 K. 26.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/196 Esas
KARAR NO : 2021/63
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 11/09/2019
KARAR TARİHİ : 26/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi elektrik işleri yaptığı dönemde iş yerinin aboneliğini de mal sahiplerinin istemiyle kısa süreliğine … abone numarası ile kendi üzerine aldığını, iş yerinin o tarihlerde yazıhane olarak kullanıldığını, burayı kullanan şahısların elektrik borcunu düzenli olarak ödediğini, müvekkilinin de bir süre sonra kullanan şahısların adına geçtiği düşüncesiyle elektrik abonesi olduğunu unuttuğunu, müvekkillerinin murisi bir sonra İstanbul’dan ayrılarak Çanakkale’ ye yerleştiğini, ancak İstanbul bağlantısının devam ettiğini, müvekkillerinin muris hakkında bir icra takibi başlatıldığını öğrendiklerini, borcu araştırıldığında 2009 yılının 11. Ayına ait elektrik kullanıma ilişkin olduğunu öğrendiklerini, borcun doğumu tarihinde abonelik kurulan adreste davalı şirketin bulunduğunu, icra takibine süresi geçtiği için itiraz edilemediğini, daha önce açılan davada murisin elektriği kullanmamış olsa da kendisinin sorumluluğunda olduğuna karar verilmiş ve bu miktarın elektrik idaresine ödendiğini, müvekkili tarafından ödenen ve kullanımı davalıya ait olan borcun tahsili için icra takibi başlattıklarını ancak borçlunun itiraz ettiğini, bu nedenlerle arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine açılan davanın görevsiz mahkemede açıldığını, İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, davanın rücu davası olduğunu ve dava konusunun mal varlığına ilişkin olduğunu, ortada ticari bir ilişkinin bulunmadığını, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesini, davacı tarafların ileri sürdüğü alacak iddiasının zamanaşımına uğradığını, bu nedenle zamanaşımı sebebiyle davanın rededilmesi gerektiğini, davacının iddialarının tamamen soyut olduğunu dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin borcunun bulunmadığını, davacının dayanaksız şekilde para tahsil edilmeye çalışıldığını, davacının elektrik şirketine yaptığı ödemenin kendi borcu olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Davanın itirazın iptali davası olarak ikame edilmiş olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede …. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında borçlu olarak yer alanın dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacısının alacaklı ve dava değerlerinin aynı olduğu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde borca dair itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce resen görevlendirilen elektrik mühendisi bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 01.09.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “dosya kapsamında abone detay bilgilerinde … Mah … Sk. N…. Kağıthane adresindeki … abone numarasıyla … ın adına tanımlanmış aboneliğin 17.09.2010 tarhinde sonlandırıldığını, 01.12.2009 son ödeme tarihli toplam bedeli 14.643,00TL olan faturanın … adına düzenlediğini, dosya kapsamında sayaç muayene talep ve sonuç formunda abone adının yine … olduğunu, dosya kapsamında davalı adına düzenlenmiş bir faturanın bulunmadığını..” mütalaa etmiştir.
Mahkememizce bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş davalı taraf sunduğu 04/09/2020 tarihli dilekçeyle davacının alacak iddiasını ispat edemediğini, dava konusu elektriğin davacı tarafça kullanıldığına dair herhangi bir delil bulunmadığını, ispatlanamayan davanın reddinin gerektiğini ifade etmiştir. Davacı 02/09/2020 tarihli dilekçesinde raporda yazılan tespitlerin doğru olduğunu, raporda da davalının adresinin dava konusu adres olduğunun belirlendiğini, ancak raporda kullanımın kim tarafından gerçekleştiğinin tespit edilmediğini, bu nedenle ek raporun mahkemenin takdirinde olduğunu ifade etmiştir.
Mahkememizce tarafların itirazları üzerine yeniden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi hazırladığı 13.10.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Davalı şirketin … Mah … Sk. N. … adlı yerde tescilli olduğu, Kağıthane adresindeki … abone numarasıyla … ‘ın adına tanımlanmış aboneliğin 17.09.2010 tarhinde sonlandırıldığını, 01.12.2009 son ödeme tarihli toplam bedeli 14.643,00TL olan faturanın … adına düzenlediğini, dosya kapsamında sayaç muayene talep ve sonuç formunda abone adının yine … olduğunu..” ifade etmiştir.
Mahkememizce bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş davalı taraf sunduğu 16/10/2020 tarihli dilekçeyle davacının alacak iddiasını ispat edemediğini, iddia edilen telefon numarasının davalı tarafça kullanıldığına dair herhangi bir ıspat aracı bulunmadığını, davacının kendi borcunu ödemiş olduğunu, dava konusu elektriğin davacı tarafça kullanıldığına dair herhangi bir delil bulunmadığını, ispatlanamayan davanın reddinin gerektiğini ifade etmiştir. Davacı 02/11/2020 tarihli dilekçesinde kullanımların davalı tarafa ait olduğunu, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen davada davalı şirket yetkilisinin kullanımları kabul ettiğini, davayı ıslah ettiğini, 19.668,00 TL talep ettiğini ifade etmiştir.
Davacının dilekçesinde davasını ıslah etmesi nedeniyle ıslah dilekçesi davalıya tebliğ edilmiş, davalı vekili 09/11/2020 tarihli dilekçesiyle dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, mahkememizin görevli olmadığını, ticari bir iş bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davanın itirazın iptali olarak ikame edilmesi, ıslah dilekçesinde ise alacak istenmesi karşısında davacıya dava türünü ıslah edip etmediği hususunda HMK 31 kapsamında açıklama yapması istenmiş, davacı vekili sunduğu 04/12/2020 tarihli dilekçesinde davaya alacak davası olarak devam ettiğini ifade etmiştir.
Huzurdaki davada uyuşmazlık davacının abonelik sözleşmesi nedeni ile ödemek zorunda kaldığı bedelin davalıdan rücuen tahsilinin şartlarının oluşup oluşmadığı, dava konusu kullanımın kim tarafından gerçekleştirildiğine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Her ne kadar davalı tarafça mahkememizin görevine ilişkin itirazda bulunulmuş ise de bu itiraz isabetli görülmemiştir. Şöyle ki 6102 sayılı kanunun 4. Maddesinde “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın..” denilmekle taraflardan her ikisinin de ticari işletmesini ilgilen davaların ticari davalar oldukları belirtilmiştir. Aynı kanunun devam eden maddesine göre Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. denilmiştir.
Huzurdaki davada davacı taraf kendi ticari işletmesi için abonelik sözleşmesi akdetmekte ve elektrik aboneliği tesis etmekte, bu elektrik aboneliğinin davalı tarafın ticari işletmesi için kullanıldığını iddia etmektedir. Dosya kapsamından aboneliğin ticari abonelik olduğu düzenlenen faturalardan da anlaşılmaktadır. Hal böyle iken uyuşmazlığın kaynağının ticari bir abonelikten kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Davacıların tacir olup olmadıkları veya davacıların murisinin ticareti sonradan terk ederek işletmesini terkin etmesinin bu aşamada bir önemi yoktur.
Değinilmesi gereken bir diğer husus alacağın zaman aşımına uğrayıp uğramadığı hususudur. Davacılar ile davalı arasındaki rücu ilişkisinin temeli Türk Borçlar Kanunu’nun sebepsiz zenginleşmeye dair hükümleridir. 6098 sayılı kanunun 82. Maddesine göre “Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” Dosyada davacı tarafça dava dışı kuruma 19.668,00 TL ödeme yapıldığı ödemenin 29/05/2019 tarihinde ifa edildiği, davalıya takibin ise 28/06/2019 tarihinde başlatıldığı, huzurdaki davanın ise 11/09/2019 tarihinde ikame edildiği anlaşılmakla zaman aşımı süresinin dolmadığı anlaşılmıştır.
Dosyadaki esas uyuşmazlık kullanımın davacıların murisi tarafından mı, davalı şirket tarafından mı gerçekleştirildiğine ilişkindir. Dosyada bulunan faturalarda … numaralı tesisata ilişkin aboneliğin davacıların murisi … ‘a ait olduğu ve … Cad … Sokak No … ‘de bulunduğu, abone detay bilgilerinde de aboneliğin … Mah. … sokak No … ‘de bulunduğu Kağıthane’de bulunduğu, 02/06/2010 tarihli ticaret sicil gazetesinde davalı şirketin adresinin … Mah. … sokak No … Kağıthane olarak belirtildiği, Aynı uyuşmazlıkla ilgili davacıların murisinin dava dışı elektrik dağıtım şirketine ikame ettiği dava olan … Tüketici Mahkemesi’nin 2016/… Es sayılı dosyasının 03/05/2018 tarihli celsesinde tanık olarak dinlenen … beyanında dava konusu binayı 2007 yılında satın aldığını, 2010 yılına değin kullandığını, buna ilişkin bütün borçları ödediğini, dosya konusu borcun kendisine ait olmadığını belirtmiştir. Dosyada bulunan ticaret sicil kayıtlarından … ‘nın … ile birlikte davalı şirketin ortakları olduğu anlaşılmıştır.
… Tüketici Mahkemesi’nin 2016/… Es sayılı dosyasına konu … İcra Dairesi’nin 2015/… numaralı dosyasına bakıldığında dava konusu alacağın 01.12.2009 tarihli 14.550,20 TL bedelli faturaya ilişkin olduğu bu dönemde davalı şirketin dava konusu adreste bulunduğunun hem davalı şirket yetkilisinin yeminli tanık beyanında hem de ticaret sicil kayıtlarından anlaşılmıştır. Son tahlilde o tarihte taşınmazın davalı tarafça kullanıldığı açık olmakla tüketimin de davalı tarafça gerçekleştirildiği anlaşılmış, davacı tarafça ödenen bedel oranında davalının davacı taraf aleyhine zenginleştiği vicdani kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar dava itirazın iptali olarak ikame edilmiş ise de davacının alacak davası olarak davasını ıslah etmesi nedeniyle davaya alacak davası olarak bakılmış, davanın ıslah dilekçesi doğrultusunda kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile 19.668,00 TL alacağın 29.05.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
2-Alınması gereken 1.343,52-TL harçtan peşin alınan 241,35-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.102,17-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan 44,40-TL başvuru harcı, 241,35-TL peşin harç, 750-TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 79,60-TL olmak üzere toplam 1.115,35-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
6-Dava açılmadan evvel sonradan haksız çıkan taraftan alınmak üzere suç üstü ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına dair,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 26/01/2021

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.