Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/191 E. 2019/5 K. 16.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/191 Esas
KARAR NO: 2019/5 Karar

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 11/09/2019
KARAR TARİHİ: 16/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ın dava dışı …A.Ş. Yetkilisinin (…) kardeşi olduğunu, müvekkili …’ın da …A.Ş. çalışanı olduğunu, davalı banka tarafından … A.Ş. hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas ve … Esas sayılı dosyaları ile Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, Büyükçekmece …İcra Müdürlüğü … Talimat sayılı dosyası ile haciz ve muhafaza işlemi için davalı vekillerince … A.Ş.’ne gelindiğini, davalı yan tarafından, … A.Ş. ile aynı binada fakat ayrı dairelerde ikamet eden ancak …ile ilgisi olmayan …Şti.’ne ait tüm bilgisayarlar, yazıcılar, TV’ler, sandalyeler, buzdolapları, bulaşık makineleri ve her türlü eşya ve demirbaşlar, …inşaatına ait şantiye alanındaki inşaatın devamı için gerekli tüm alet ve demirbaşlar şantiyede çalışan taşeron şirketlere ait inşaat sahasındaki asansör, jeneratör ve inşaatın yapım ve devamı için gerekli tüm demirbaşlar, vinç getirtilmek suretiyle haczedilerek muhafaza edilmek üzere nakliye araçlarına yüklendiğini, muhafaza altına alınan bir takım mallar … İnşaata ait olmamasına ve diğer şirketlerin tüm istihkak iddialarına rağmen tüm mallar muhafaza yapılarak nakliye araçlarına yüklemenin gerkçekleştirildiğini, muhafazanın gerçekleşmesi durumunda şirketin şantiyesi durma noktasına geleceğini, şirket çalışamayacak duruma geleceğini, satışı yapılan dairelerin teslimatının gecikeceğini, daire satın alan 3. Kişiler ve şirket telafisi mümkün olmayacak zararlarla karşı karşıya kalacağını, …inşaat ile ilgi ve alakası olmayan ve malları muhafaza altına alınan diğer şirketler haciz ve muhafaza esnasında müvekkillerinin bir önlem almasını, bu durumun kabul edilemeyeceğini kendilerine ait olan malların iadesi konusunda müvekkillere baskı uygulandığını, bu durumlar karşısında müvekkilleri …A.Ş.’nin borcuna istinaden icra ve muhafaza tehdidi altında davalı avukatları ve istihkak iddiası olan ve malları muhafaza edilen diğer şirket yetkililerinin baskısı ile, davalı avukatının hazırladığı ve kati surette muhalefet şerhi kabul etmediği protokolü imzalayıp davalı avukatına vermek zorunda kaldığını, protokolün ve senetin imzalanması nedeniyle muhafaza işleminin sonlandırıldığını, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas ve … Esas sayılı dosyaları ile takibe konulan senetlerin, … A.Ş. ait olmadığını, sahte imza ve sahte kaşe ile hazırlanan sahte senetler olduğunu, Karabey inşaat müşterek imza ile işlem yapmasına rağmen senetlerin tek imza ile ciro edildiğini, bu hususta …İnşaat tarafından suç duyurusu yapıldığını İstanbul CBS’nin… soruşturma numarasıyla soruşturmanın devam ettiğini, çekte cirosu bulunan … Şti. de Gaziosmanpaşa CBS nezdinde suç duyurusunda bulunarak …ve … isimli şahısların … İnşaat adına çek düzenleyerek verdiklerini beyan ettiğini ve şüpheliler hakkında Gaziosmanpaşa CBS nezdinde suç duyurusunda bulunulduğunu, müvekkilerince borcuna karşılık senet vermek zorunda kalınan … A.Ş. İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin… Esas ve …Esas sayılı dosyaları ile imzaya ve borca itiraz ettiğini, Mahkemece 23/08/2019 tarihli ara karar ile tedbir talebinin kabulü ile alacağın %20’si oranında nakdi teminat ile takibin durması yönünde karar verildiğin, …İnşaat tarafından 04/09/2019’de teminatın tamamı icra dosyasına yatırılarak takibin durdurulduğunu, müvekkillerin … Noterliğinin 04/09/2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile söz konusu senetlerin iadesinin davalıdan istenildiğini, ancak senetlerin iade edilmediği gibi davalı avukatlarınca müvekkiller sürekli biçimde aranılarak tehdit edildiğini, zorla tahsilat almaya çalışıldığını, … A.Ş’nin borcuna karşılık olarak icra ve muhafaza tehdit ve baskısı altında müvekkillerin davalı avukatına senet vermek zorunda kaldığını, müvekkillerin haciz ve muhafaza esnasında gerek davalı avukatlarının gerekse malları haczedilen 3.Gerçek ve tüzel kişiler tarafından baskı altına alınarak söz konusu protokolü imzalayarak bonoyu vermek zorunda kaldığını, dava konusu senedin tahsili halinde, müvekkil şirketin ileride telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara uğrayacağının muhtemel olduğunu, dava konusu senedin teminatsız veya mahkememizce uygun görülecek bir teminat mukabilinde ve iş bu dosya kapsamında yapılacak yargılama neticesinde verilecek mahkeme kararının kesinleşmesine kadar davaya konu senedin ödenmesini engeller mahiyette ve muhtemel icra takiplerinin durdurulması amacıyla İhtiyati Tedbir kararı verilmesini, davanın kabulüne karar verilmesini, müvekkillerinin haciz ve muhafaza baskısı altında davalıya verdiği senet karşılığında davalıya herhangi bir borcunun olmadığının tespit edilmesini, dava konusu 22/08/2019 düzenlenme tarihli 11/09/2019 vade tarihli 130.650,00-TL bedelli senetin ve protokolün iptaline karar verilerek, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava; hizmet sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 03/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5’inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre;
“Madde 5/A – (1) Bu kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, dava konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6235 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 3’üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile,
“Dava şartı olarak arabuluculuk,
Madde 18/A – (1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
TTK nun 3.kitabında düzenlenen kıymetli evrakla (TTK madde 645-849) ilgili ticari davalar mutlak ticari dava niteliğindedir. Bu davalar tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın ticari işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava olarak kabul edilir. Kıymetli evrakla ilgili ticari davaların niteliği gereği, taraflar dava konusu hak üzerinde çoğunlukla serbestçe tasarruf edebilmektedirler. Dava arabuluculuğa el verişli olmakla beraber dava şartı arabuluculuk kapsamında kalabilmesi için uyuşmazlık konusunun para alacağının ödenmesine ilişkin olması ve talep sonucunun tazminat veya alacağa ilişkin olması ya da her ikisini birlikte içermesi gerekir. Çek ve bono ile ilgili ticari davalar ise çoğunlukla menfi tespit talepli olarak ortaya çıkmaktadır. Her ne kadar davacı eldeki menfi tespit davasında zorunlu dava şartı arabuluculuk kapsamında kalmadığını ileri sürmüş ise de, TTK nun 5/A maddesindeki düzenleme ile talep sonucuna değil dava konusuna açıkça vurgu yapılarak dava konusunun bir miktar paranın ödenmesi olması şartı aranmış olduğu, menfi tespit davalarının esas itibariyle bir miktar paranın ödemesine ilişkin olmaları da dikkate alındığında dava şartı arabuluculuk kapsamında kaldığının kabulü gerekir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. H.D.nin 28/06/2019 tarih 2019/1734 E. Ve 2019/1521 K. )
Dosyanın incelenmesinde eldeki davanın kambiyo senetlerine mahsus icra takibine konu edilen senet nedeni ile borçlu olmadığının tespitine yönelik olup, davanın temelini icra takibine konu edilen senet yani davalı tarafından talep edilen bir alacak olduğu anlaşılmaktadır. Davanın niteliği gereği ödeme talebi davacı tarafından değil davalı tarafça ileri sürülmekle, bu çerçevede uyuşmazlığın dava şartı olan arabuluculuk kapsamında kaldığı açımtır. Davacı taraf dava dilekçesinde arabuluculuğa başvurmadığını açıkça belirtmiştir. Dava dilekçesinden dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmadığı anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-7155 Sayılı Kanunun 20’nci maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ve 7155 Sayılı Kanunun 23’üncü maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2, Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİ İLE USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40-TL ret harcından peşin alınan 2.231,00-TL harcın mahsubu ile artan 2.186,6-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda HMK’nın 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda tensiben karar verildi.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır