Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/182 E. 2020/246 K. 30.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.

21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 019/182 Esas
KARAR NO:2020/246

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:10/09/2019
KARAR TARİHİ:30/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Tarafların İddia ve Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde 11/10/2017 tarihinde … İşletme Müdürlüğü hizmet sahasında bulunan … Mah. … Sok. No:… … adresinde davalılar tarafından yapılan çalışma sırasında müvekkili şirkete ait tesislere hasar verildiğini, müvekkili şirket personelince arızanın giderilmesi ve enerji verilmesini müteakip hasara maruz kalan tesislerin onarımı için kullanılan malzeme ve işçilik gibi bedelleri kapsayan hasar bedeli olan 550,54 TL’nin hasar verenler aleyhine tahakkuk ettirildiğini, davalılar/borçlular tarafından tahakkuk ettirilen bedelin ödenmemesi üzerine borçlular aleyhine 550,54 TL hasar bedeli 13,30 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 563,84 TL’lik bedelin tahsili için ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile ilamsız takip yapıldığını ve borçluya örnek no:7 ödeme emri gönderildiğini belirterek borçluların itirazının iptaline ve hükmolunacak meblağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde Müvekkili olduğu firmanın davacı şirkete ait tesislere zarar vermediğini, davacı tarafın elektrik tesisatlarının yönetmelikler gereğince yerin 80 cm altına gömülmesinin gerektiği, sahada çalışan ekiplerin, kazı yaparken doğal olarak davacıya ait tesislerin olmadığını düşündükleri, … elektrik dağıtım şebekeleri yönetmeliği 2. Ve 3. Sayfalarında bu çalışmanın nasıl yapılması gerektiğini gösterdiğini, ancak davacı mevzuata uymayarak kabloları olması gereken derinlikten daha yükseğe döşediğini, kendileri tarafından yapılan tespitte kabloların hemen kaldırım taşlarının altında olduğu, mevzuattaki derinliğe gömülmediği, dolayısıyla kaldırım taşlarının hemen altında olan kablolar davacının hatası nedeni ile zarar gördüğü, beyan edilerek davanın reddi talep edilmiştir.
2- Yargılama süreci ve Toplanan Deliller
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, dosyamız davacısının alacaklı, dosyamız davalılarının borçlu olduğu, dava değerlerinin aynı olduğu, davalılar tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde itiraz dilekçeleri sunulduğu görülmüştür.
Dosyada davalı olarak yer alan … Belediye Başkanlığı yönünden yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle bu davalı yönünden değerlendirme yapmak üzere 03/12/2019 tarihinde dava tefrik edilmiş ve mahkememizin başka bir esasına kaydedilmiştir.
Büyükşehir belediyesi sınırlarında kazı yapılması prosedürünün nasıl olduğunun netleştirilmesi amacıyla … Altyapı Koordinasyon Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak kurum ya da kuruluşlarca kazı yapılmasının gerekmesi halinde izlenen prosedürün ne olduğu, davalı taraflarca dava konusu kazıyı yaparken izin alıp almadıklarına dair bilgi verilmesi ve dava konusu kazının yapıldığı yerde bulunan altyapı tesisatını gösteren haritanın lejandı ile gönderilmesinin istenmiş, kurumca verilen 13/12/2020 tarihli cevapta dava konusu kazıya ilişkin belirtilen tarihte hiçbir kurum ya da kuruluşa izin verilmediği ifade edilmiş ve cevaba dava konusu kazının yapıldığı yerde bulunan altyapı tesisatını gösteren haritanın lejandı eklenmiştir.
Mahkememizce bilirkişi raporu aldırılmasına karar verilmiş, bilirkişi … tarafından sunulan raporda davacı kurumun kabloları döşerken kusurlu davrandığını, davalı şirketin kablo hasarından sorumlu tutulamayacağı ifade edilmiştir.
3- Toplanan Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
A. Uyuşmazlığın Tespiti:
Dava ve cevap dilekçeleri değerlendirildiğinde uyuşmazlığın davacı şirkete ait tesisata davalılar tarafından hasar verilip verilmediği, hasar verilmiş ise bu hasarların verilmesinde davalıların kusurunun bulunup bulunmadığı, davalılara kusurunun bulunması halinde kusur oranları, davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı, meydana gelen hasar bedelinin ne kadar olduğu, davalıların bu hasardan sorumlu olup olup olmadıkları noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
B. Kusur Yönünden İnceleme
5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 8. Maddesine göre “Büyükşehir içindeki alt yapı hizmetlerinin koordinasyon içinde yürütülmesi amacıyla büyükşehir belediye başkanı ya da görevlendirdiği kişinin başkanlığında, yönetmelikle belirlenecek kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşların temsilcilerinin katılacağı alt yapı koordinasyon merkezi kurulur. Büyükşehir ilçe (…)(1) belediye başkanları kendi belediyesini ilgilendiren konuların görüşülmesinde koordinasyon merkezlerine üye olarak katılırlar. Alt yapı koordinasyon merkezi toplantılarına ayrıca gündemdeki konularla ilgili kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının (oda üst kuruluşu bulunan yerlerde üst kuruluşun) temsilcileri de davet edilerek görüşleri alınır…
…Koordinasyon merkezleri tarafından alınan ortak yatırım ve toplu taşımayla ilgili kararlar, belediye ve bütün kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilgililer için bağlayıcıdır…
…Alt yapı koordinasyon merkezinin çalışma esas ve usulleri ile bu kurullara katılacak kamu kurum ve kuruluş temsilcileri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, çıkarılacak bu yönetmeliğin, alt yapı yatırım hesabının kullanılması ve ödenek tahsisi ve aktarmasına ilişkin kısımları hakkında, Maliye Bakanlığı ve Devlet Plânlama Teşkilâtı Müsteşarlığının görüşünü alır….” şeklinde düzenlenmiştir.
Belirtilen maddeye dayanılarak hazırlanan Büyükşehir Belediyeleri Koordinasyon Merkezleri Yönetmeliği’nin alt yapı koordinasyon merkezi (…)’nin kuruluş, teşekkül, görev ve yetkileri düzenlenmiştir. Anılan yönetmeliğin teşekkülü düzenleyen 7. Maddesine göre “…, büyükşehir belediye başkanı veya görevlendireceği kişinin başkanlığında büyükşehir belediyesi fen işleri daire başkanı ile büyükşehir belediye başkanının belediye ve işletmeleri ile bağlı kuruluşlarından en az şube müdürü seviyesinde görevlendireceği en fazla on kişinin…… A.Ş. temsilcisinin…Belediyelerini ilgilendiren konuların görüşüldüğü toplantılara büyükşehir ilçe ve ilk kademe belediye başkanları veya görevlendirecekleri bir üyenin…katılımından oluşur.” denilmektedir. Buna göre davacı kurum ile hakkında dava tefrik edilen davalı kurumun bizzat …’yi teşekkül ettiren kurumlardan oldukları anlaşılmaktadır.
Aynı yönetmeliğin görev ve yetkileri düzenleyen 8. Maddesine göre … Kazı yapılacak tarihleri tespit eder, kazı yapmanın yasak olduğu tarihlerde acil durumlar için büyükşehir belediye başkanına veya … birimi yöneticisine yetki verir. Alt yapı ile ilgili kazı yapacak gerçek ve tüzel kişilere izin ve kazı ruhsatı verir ve buna ilişkin bedeli belirler.Birden fazla kurumca aynı yer ve aynı anda yapılması gereken alt yapı yatırımlarını ortak program taslağına alır ve …’nin onayına sunar. Kamu kurum ve kuruluşlarının ortak programa alınmayan alt yapı yatırımları için hazırlanan programlara uygun olarak ruhsat verilmesini teklif eder. Ruhsatsız kazı yapılmasını önler. Ruhsatsız kazı yapıldığının tespiti durumunda, kazı yapanlar hakkında gerekli işlemin yapılmasını sağlar.
… Büyükşehir Belediyesi Yol Bakım ve Altyapı Koordinasyon Daire Başkanlığı’na bağlı Altyapı Koordinasyon Müdürlüğünce de vatandaşlarımızın, …’ın, …’nin …’ın, …’ın, …’un ve …’ın ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının yapmış olduğu kazılara ruhsat verilmektedir. Aksinin düşünülmesi dahi …’da yaşanmayı imkansız kılacak sonuçlara neden olabilecektir. Türkiye’nin en kalabalık şehri olması, ilçe sayısı, yayıldığı alan, bu alandaki altyapı tesislerinin yayılma biçimi, altyapı kurum ve kuruluşlarının fazlalığı …’u Türkiye’nin tüm şehirlerinden ayrı kılmaktadır. … nezdinde koordinasyon olmaksızın kazı yapılması halinde kaos oluşturacağı, her bir kurumun diğer kurumlara ait altyapı tesislerine zarar vereceği açıktır. …’den mahkememize gönderilen altyapı haritası ve lejandına dikkat edilirse her sokakta en az üç kuruma ait altyapı tesisatının bulunduğu, bazı sokakların ise çok daha fazla tesisata ulaştığı anlaşılmaktadır. Dava konusu sokakta da oldukça fazla tesisatın bulunduğu görülmektedir.
Tefrik edilen davalı kurum …’nin üyesi olması itibariyle dava konusu hasarın meydana geldiği sokakta kazı çalışması yaparken, izin alması gerektiğini, kazı yapılacak alanda başka kurumlara ait altyapı tesisatlarının bulunabileceğini, izin alırken kazı yapılacak altyapı haritası ve lejandda başka hangi kurumlara ait altyapı tesisatı bulunduğunu tespit edebileceğini, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı kazı yapılması halinde başka kurumlara ait tesisata zarar verebileceğini bilmemesi düşünülemez. Öte yandan ruhsatsız veya ruhsata aykırı çalışma yapılmasının yaptırıma tabii olduğunu da bilmektedir.
Bu durumda tefrik edilen davalı kurumun bizzat üyesi olduğu …’den kazı izni almaması, kanun koyucunun öngördüğü prosedürü işletmemesi ve ruhsatsız olarak çalışma yapması davalı kurumun hukuka aykırı davranışının ve ağır kusurunun göstergesidir. Bu açıklamalar ışığında davalının davacının tesisatının yeterli derinliğe yerleştirilmediğine dair savunmasının araştırılmasına da ihtiyaç duyulmamaktadır. Zira davalı izin/ruhsat almaları gerekirken izin almamışlar, böylece yapmamaları gereken bir kazıyı yapmışlardır. Kazı izni alınması halinde tarafların sundukları deliller kapsamında tarafların zararın artmasına sebebiyet verip vermedikleri konusunda değerlendirme yapılması gündeme gelebilir. Ne var ki tefrik edilen davalı kurumun bizzat üyesi olduğu … mevzuatına aykırı ve ağır kusuruyla hareket ederek, -eğer varsa- davacının tesisatının mevzuata aykırı olarak yerleştirdiği şeklinde ifade edilen kusuru ile dava konusu zarar arasındaki illiyet bağını kesmektedir. Zira … … tarafından davalı kuruma ruhsat verilmeyebilir veya sınırlı izin verilebilirdi. Bir diğer ihtimalde … tarafından davalıya ruhsat verilmesi halinde davalı kurumca diğer tesisatlara dair özel durumlar bilinecek buna göre davranılacaktı. Ancak Yargıtay’ın tabiri ile davalı, “ruhsatsız, projesiz ve yapı yönetmeliğine aykırı kaçak bina yapmakla yasaların kendisine verdiği yükümlülükleri yerine getirmemiş, yasalara saygılı biri gibi davranmamıştır.” Davalıların kusurunun oranı, görev ve yetkilerine göre değerlendirilecektir. Şüphesiz … bağlı kurumu ve aynı zamanda kazı ruhsatı veren kurumda temsil edilen davalının kusurunun, ortalama bir vatandaş ile aynı kriterlere tabi olması beklenemez. Bir vatandaş tarafından ruhsatsız kazı yapılması halinde zarar meydana gelmesindeki kusur ile davalı kurumun aynı statüdeki kusuru arasında fark vardır. Hakkında tefrik kararı verilen belediye ve davalı yalnızca Borçlar Kanunumuzun haksız fiile dair hükümleri ile değil aynı zamanda 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nu ile de mükelleftir. Davalı şirketin de iştigal alanları değerlendirildiğinde ruhsatsız alanda çalışma yapmaması gerektiği, ruhsat alınıp alınmadığını kontrol etmeleri gerekmektedir. Bu nedenle davalı kurumla birlikte müşterek ve müteselsilen sorumluluğu bulunmaktadır. Ne var ki davalılar arasındaki kusur oranı yargılamamız konusu dışındadır.
C. Bilirkişi Raporunun Değerlendirilmesi
Her ne kadar bilirkişi … tarafından sunulan raporda davacı kurumun kabloları döşerken kusurlu davrandığını, davalı şirketin kablo hasarından sorumlu tutulamayacağı ifade edilmiş ise de, bilirkişinin bu kanıya varırken bir varsayımdan hareket ettiği, dosyamızda anılan kabloların yeterli derinlikte olmadığına dair bir tespitin yer almadığı, bilirkişinin basit yargılama usulüne tabii bir dosyada cevaba cevap dilekçesi verilmemesinden hukuka aykırı bir anlam çıkardığı anlaşılmakla, mevcut raporun fen ve hukuka uygun olmadığı değerlendirilmiştir. Ne var ki yukarıda belirtilen … yazısı ile mahkememizde yeterli vicdani kanaat oluşmuş, davalı tarafın bilirkişi raporuna itirazları ve yeni bilirkişi raporuna dair taleplerinin kabulüne lüzum görülmemiştir.
D. Hesap Yönünden Yapılan İnceleme
Dava dilekçesine ek olarak sunulan hasar formunda davacının maddi hasar malzeme, maddi hasar montaj, araç ve personel, dağıtılmayan enerji bedeli, eşik kesinti süre aşım bedeli, etüd koordinasyon bedeli adları altında zarar kalemleri belirlediği, ve bu zarar kalemlerinin toplamı üzerinden %18 KDV uyguladığı görülmektedir.
D.a. İşçilik Giderleri
Davacı kurum ile davalılar arasında herhangi bir sözleşme bulunmamaktadır. Bu durumda haksız fiil sorumluluğu gündeme gelecektir. Yargıtay’ın yerleşik kararlarında da belirtildiği gibi haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında kural olarak gerçek zarar ilkesi geçerli olup, zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir. Zarar görenin zararı giderebilmek için kendi çalıştırdığı işçilerine ödediği ücretler genel idare giderleri olup, haksız fiil meydana gelmese dahi ödenmesi gereken giderlerdir. Bunların zarar ile ilgisi bulunmamaktadır. Özel olarak adam tutulup çalıştırıldığı kanıtlanmadıkça haksız fiil meydana gelmeseydi dahi yapılacak bu nitelikteki giderler zarar kapsamına dâhil edilemez.
Dava dilekçesinde davacının hem montaj hem de işçilik bedeli istediği anlaşılmaktadır. Malzeme bedelinden ayrık bir montaj bedeli hesaplanması karşısında, montaj bedelinden kastedilenin kullanılan malzemeyi monte eden personele ödenen ücret olduğu görülmektedir. Bir diğer zarar kalemi olan Etüd Koordinasyon Bedeli hesap formu içeriğine bakıldığında davacı kurum personeline tahakkuk ettirilen ücretin yer aldığı görülmektedir. Bu durumda davacının Yargıtay kararları kapsamında dışarıdan çalıştırdığını ve bu nedenle ücret ödediğini ispat edemeden talep edemeyeceği bir zarar kalemini farklı adlar altında istediği görülmektedir. Dava dilekçesinde ve taraflara verilen süre içerisinde davacı tarafça haricen işçi çalıştırılıp bu işçiler için işçilik ücreti ödendiğine dair bir delil sunulmamıştır. Bu nedenle davacı tarafça montaj, personel ve koordinasyon bedeli olarak isimlendirilen ve özünde işçilik bedeli olan bu kalemlerin tamamına yönelik taleplerin reddine karar verilmiştir.
D.b. Maddi Hasar ve Araç Bedeli
Davacı tarafça sunulan ve talep edilen zarar kalemlerinin içeriğini açıklayan formda talep edilen maddi hasar malzeme bedelinin 104,38 TL olduğu görülmektedir. Basit bir araştırma ile davacı tarafça kullanılan kablonun piyasa değeri anlaşılabileceğinden, bu konuda bilirkişi raporu alınmasına ihtiyaç duyulmamıştır. Gerçekten de internet üzerinden yapılan araştırmada anılan kablonun piyasa fiyatının talep edilen bedele yakın olduğu görülmektedir. Davacının sırf meydana gelen hasar nedeni ile kablo kullandığı, bu hasar meydana gelmese kabloyu satın almak ya da kullanmak zorunda kalmayacağı açık olduğundan davacının bu zarar bedelini istemesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmayıp mahkememizce de bu yönde karar tesis edilmiştir.
Araç bedelinin istenip istenemeyeceğine dair uygulamada farklı içtihatlar bulunmaktadır. Davacının sırf bu hasarı gidermek için araç almadığı aracın halihazırda kendilerinde bulunduğu, davalı tarafça kendilerinde bulunmayan bir aracın çalıştırıldığına dair bir delil sunmadığı anlaşılmakla bu yöndeki talebinde reddine karar verilmiştir.
D.c. Ceza Bedeli
Davacı ile davalı arasında bir sözleşme bulunmadığından davacının herhangi bir ceza tahakkuk ettirmesi hukuken mümkün değildir. Öte yandan davacının ceza bedeli isteyebileceğine dair herhangi bir hukuki dayanak ve hukuki sebep de sunulmamıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında davanın maddi hasar bedeli üzerinden kabulüne karar verilmiş, hasar tarihinden takip tarihine değin işleyecek faizin hesabı basit bir matematik hesabı olduğundan bu konuda da bilirkişi incelemesine ihtiyaç duyulmamış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile,
1-Davalı yanın … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının 104,38 TL asıl alacak ve takip tarihine kadar işlemiş 2,92 TL faiz alacağı yönüyle İPTALİNE, takibin bu suretle kaldığı yerden DEVAMINA,
2-Alacak likit ve belirlenebilir olmadığından icra inkar tazminatına yer olmadığına
3-Davalının kötüniyetle hareket ettiğine dair kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
4- Fazlaya İlişkin İstemin REDDİNE
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 7,13 TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile fazla alınan 37,27 TL’nin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafından dava açılırken yatırıldığı anlaşılan 44,40 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 502,90 TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafı yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 93,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 107,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9- Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 459,46 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair; tarafların yüzüne karşı, malvarlığına ilişkin davalarda 6763 sayılı kanununun 41. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK md. 341/2. maddesi gereğince dava miktarı veya değeri 5.390,00 TL’lik kesinlik sınırında kaldığından KESİN olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/06/2020

Katip …

Hakim …