Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/172 E. 2020/247 K. 30.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/72 Esas
KARAR NO:2020/249

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:04/09/2019
KARAR TARİHİ:30/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Tarafların İddia ve Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde 22/09/2018 tarihinde … İşletme Müdürlüğü hizmet sahasında davacı şirkete ait tesise davalı şirketler tarafından hasar verildiğini, davacı şirket personelince arızanın giderilmesinden sonra davalılara 1.238,35 Türk lirası tahakkuk ettirildiğini, ancak davaların tahakkuk ettirilen bedeli ödemediğini, bu nedenle davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalıların icra takibine itiraz ettiklerini, davalılarca hazırlanan ve birlikte uygulamaya geçirilen plan ve projeye aykırı ya da yanlış proje ile ilgisi bulunmayan proje kapsamı dışında yer alan davacıya ait elektrik hatlarına kusurlu davranışlar sonucu zarar verildiğini, icra takibine haksız ve dayanaksız bir şekilde itiraz edildiğini, bu nedenlerle …. İcra Müdürlüğü’ne … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptalini, davalılar aleyhine yüzde 20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan … A.Ş. ve … İnşaat A.Ş. vekili cevap dilekçesinde alacağın likit olmaması ve icra takibine yapılan itirazın haksız olmaması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, davanın ilgili şirketler açısından husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, davacının tek taraflı olarak düzenlediği belgelere istinaden ve alacak talebi ileri sürdüğünü, bu zamana değin davacıdan davalılara oluşan zararla ilgili sözlü ya da yazılı bir talepte bulunmadığını, iddaa konusu hasar ile ilgili kimsenin bilgisinin bulunmadığını, talep edilen miktarın fahiş bir tutarda olduğunu, davaya konu kazı alanında … nezdindeki çalışmalara hala devam etmekte olduğunu, hasar tarihinin 22/09/2018 olduğunu, bu dönemde dava dışı … A.Ş. tarafından çalışmaların yürütülmekte olduğunu, davanın … Şirketi’ne ve … AŞ ile … AŞ ihbarını ve davanın reddini talep etmiştir
Davalı … Genel Müdürlüğü süresi içinde süre uzatım talebinde bulunmuş, talebi mahkememizce kabul edilmiş ve kendisine bir defaya mahsus süre verilmiş ve uzatılan süre içerisinde sunduğu cevap dilekçesinde mahkemenin görevli olmadığını, dava konusu hasara davalı şirketin sebebiyet vermediğini davalı kurum ile diğer davalı şirketler arasında bağımlılık bulunmadığından idarenin zarardan sorumlu tutulamayacağını, bu nedenle idarenin husumetinin bulunmadığını, davacı şirketin söz konusu hasarın meydana gelmesinde sorumluluğunun bulunduğunu, yasanın emredici hükümlerine rağmen mevcut tesisatına belirlenen şekilde döşemediğini bu nedenle tesisatının zarar görmesine kendi kusurlu hareketi ile sebep olduğunu böylece davanın reddini talep etmiştir.
2-Yargılama süreci ve Toplanan Deliller
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede …. İcra Müdürlüğü’ne … esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, dosyamız davacısının alacaklı, dosyamız davalılarının borçlu olduğu, dava değerlerinin aynı olduğu, davalılar tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde itiraz dilekçeleri sunulduğu görülmüştür.
Büyükşehir belediyesi sınırlarında kazı yapılması prosedürünün nasıl olduğunun netleştirilmesi amacıyla … Altyapı Koordinasyon Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak kurum ya da kuruluşlarca kazı yapılmasının gerekmesi halinde izlenen prosedürün ne olduğu, davalı taraflarca dava konusu kazıyı yaparken izin alıp almadıklarına dair bilgi verilmesi ve dava konusu kazının yapıldığı yerde bulunan altyapı tesisatını gösteren haritanın lejandı ile gönderilmesinin istenmiş, kurumca verilen 18/03/2020 tarihli cevapta dava konusu kazıya ilişkin belirtilen tarihte hiçbir kurum ya da kuruluşa izin verilmediği ifade edilmiş ve cevaba dava konusu kazının yapıldığı yerde bulunan altyapı tesisatını gösteren haritanın lejandı eklenmiştir.
3- Toplanan Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
A. Uyuşmazlığın Tespiti:
Dava ve cevap dilekçeleri değerlendirildiğinde uyuşmazlığın 22.19.2018 tarihinde … İşletme Müdürlüğü hizmet sahasında bulunan davacı şirkete ait tesisata davalılar tarafından hasar verilip verilmediği, hasar verilmiş ise bu hastaların verilmesinde davalıların kusurunun bulunup bulunmadığı, davalılara kusurunun bulunması halinde kusur oranları, davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı, meydana gelen hasar bedelinin ne kadar olduğu, davalıların bu hasardan sorumlu olup olup olmadıkları noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
B. Dava Şartlarının İncelenmesi:
Davalı taraflardan birinin idare olması nedeniyle yargı yolunun caiz olup olmadığı, eğer yargı yolu caiz ise mahkememizin görevli olup olmadığı öncelikle irdelenmelidir. Uyuşmazlık Mahkemesi 24/02/2020 tarihli, 2020/110 Es ; 2020/174 K sayılı kararında mahkememiz dosyası ile aynı konuda … genel müdürlüğünce … tesisatına verilen zarara ilişkin ikame edilen davaya ilişkin … Asliye Hukuk Mahkemesi ile … İdare Mahkemesi arasındaki olumsuz görev uyuşmazlığını, adli yargı mahkemelerinin görevli olduğunu tespit ve içtihat ederek gidermiştir. Hal böyle iken davacının davasını adli yargı yolunu seçerek ikame etmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2016/422; 2016/3278 kararında mahkememiz dosyası ile aynı konuda … genel müdürlüğünce Türk … tesisatına verilen zarara ilişkin ikame edilen davaya ilişkin …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararını, “Eldeki dosyada ise, taraflar tacir olup; dava konusu eylemin, davalı tarafından yapılan çalışmalar esnasında davacı şirkete ait kabloların zarar gördüğü biçiminde gerçekleştiği iddia edilmiştir. Bu eylem her iki tarafın ticari işletmeleriyle ilgilidir. Tarafları da tacir olan uyuşmazlığın ticari dava olarak Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp çözülmesi gerekmektedir.” şeklinde içtihat ederek gidermiştir. Hal böyle iken davacının davasını ticaret mahkemesinde ikame etmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
C. Kusur Yönünden İnceleme
5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 8. Maddesine göre “Büyükşehir içindeki alt yapı hizmetlerinin koordinasyon içinde yürütülmesi amacıyla büyükşehir belediye başkanı ya da görevlendirdiği kişinin başkanlığında, yönetmelikle belirlenecek kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşların temsilcilerinin katılacağı alt yapı koordinasyon merkezi kurulur. Büyükşehir ilçe (…)(1) belediye başkanları kendi belediyesini ilgilendiren konuların görüşülmesinde koordinasyon merkezlerine üye olarak katılırlar. Alt yapı koordinasyon merkezi toplantılarına ayrıca gündemdeki konularla ilgili kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının (oda üst kuruluşu bulunan yerlerde üst kuruluşun) temsilcileri de davet edilerek görüşleri alınır…
…Koordinasyon merkezleri tarafından alınan ortak yatırım ve toplu taşımayla ilgili kararlar, belediye ve bütün kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilgililer için bağlayıcıdır…
…Alt yapı koordinasyon merkezinin çalışma esas ve usulleri ile bu kurullara katılacak kamu kurum ve kuruluş temsilcileri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, çıkarılacak bu yönetmeliğin, alt yapı yatırım hesabının kullanılması ve ödenek tahsisi ve aktarmasına ilişkin kısımları hakkında, Maliye Bakanlığı ve Devlet Plânlama Teşkilâtı Müsteşarlığının görüşünü alır….” şeklinde düzenlenmiştir.
Belirtilen maddeye dayanılarak hazırlanan Büyükşehir Belediyeleri Koordinasyon Merkezleri Yönetmeliği’nin alt yapı koordinasyon merkezi (…)’nin kuruluş, teşekkül, görev ve yetkileri düzenlenmiştir. Anılan yönetmeliğin teşekkülü düzenleyen 7. Maddesine göre “…, büyükşehir belediye başkanı veya görevlendireceği kişinin başkanlığında büyükşehir belediyesi fen işleri daire başkanı ile büyükşehir belediye başkanının belediye ve işletmeleri ile bağlı kuruluşlarından en az şube müdürü seviyesinde görevlendireceği en fazla on kişinin…… A.Ş. temsilcisinin…katılımından oluşur.” denilmektedir. Buna göre davacı kurum ile davalı kurumun bizzat …’yi teşekkül ettiren kurumlardan oldukları anlaşılmaktadır.
Aynı yönetmeliğin görev ve yetkileri düzenleyen 8. Maddesine göre … Kazı yapılacak tarihleri tespit eder, kazı yapmanın yasak olduğu tarihlerde acil durumlar için büyükşehir belediye başkanına veya … birimi yöneticisine yetki verir. Alt yapı ile ilgili kazı yapacak gerçek ve tüzel kişilere izin ve kazı ruhsatı verir ve buna ilişkin bedeli belirler.Birden fazla kurumca aynı yer ve aynı anda yapılması gereken alt yapı yatırımlarını ortak program taslağına alır ve …’nin onayına sunar. Kamu kurum ve kuruluşlarının ortak programa alınmayan alt yapı yatırımları için hazırlanan programlara uygun olarak ruhsat verilmesini teklif eder. Ruhsatsız kazı yapılmasını önler. Ruhsatsız kazı yapıldığının tespiti durumunda, kazı yapanlar hakkında gerekli işlemin yapılmasını sağlar.
… Büyükşehir Belediyesi Yol Bakım ve Altyapı Koordinasyon Daire Başkanlığı’na bağlı Altyapı Koordinasyon Müdürlüğünce de vatandaşlarımızın, …’ın, …’nin …’ın, …’ın, …’un ve …’ın yapmış olduğu kazılara ruhsat verilmektedir. Aksinin düşünülmesi dahi …’da yaşanmayı imkansız kılacak sonuçlara neden olabilecektir. Türkiye’nin en kalabalık şehri olması, ilçe sayısı, yayıldığı alan, bu alandaki altyapı tesislerinin yayılma biçimi, altyapı kurum ve kuruluşlarının fazlalığı …’u Türkiye’nin tüm şehirlerinden ayrı kılmaktadır. … nezdinde koordinasyon olmaksızın kazı yapılması halinde kaos oluşturacağı, her bir kurumun diğer kurumlara ait altyapı tesislerine zarar vereceği açıktır. …’den mahkememize gönderilen altyapı haritası ve lejandına dikkat edilirse her sokakta en az üç kuruma ait altyapı tesisatının bulunduğu, bazı sokakların ise çok daha fazla tesisata ulaştığı anlaşılmaktadır. Dava konusu sokakta da oldukça fazla tesisatın bulunduğu görülmektedir.
Davalı kurum …’nin üyesi olması itibariyle dava konusu hasarın meydana geldiği sokakta kazı çalışması yaparken, izin alması gerektiğini, kazı yapılacak alanda başka kurumlara ait altyapı tesisatlarının bulunabileceğini, izin alırken kazı yapılacak altyapı haritası ve lejandda başka hangi kurumlara ait altyapı tesisatı bulunduğunu tespit edebileceğini, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı kazı yapılması halinde başka kurumlara ait tesisata zarar verebileceğini bilmemesi düşünülemez. Öte yandan ruhsatsız veya ruhsata aykırı çalışma yapılmasının yaptırıma tabii olduğunu da bilmektedir.
Bu durumda davalı kurumun bizzat üyesi olduğu …’den kazı izni almaması, kanun koyucunun öngördüğü prosedürü işletmemesi ve ruhsatsız olarak çalışma yapması davalı kurumun hukuka aykırı davranışının ve ağır kusurunun göstergesidir. Bu açıklamalar ışığında davalıların davacının tesisatının yeterli derinliğe yerleştirilmediğine dair savunmasının araştırılmasına da ihtiyaç duyulmamaktadır. Zira davalılar izin/ruhsat almaları gerekirken izin almamışlar, böylece yapmamaları gereken bir kazıyı yapmışlardır. Kazı izni alınması halinde tarafların sundukları deliller kapsamında tarafların zararın artmasına sebebiyet verip vermedikleri konusunda değerlendirme yapılması gündeme gelebilir. Ne var ki davalı kurumun bizzat üyesi olduğu … mevzuatına aykırı ve ağır kusuruyla hareket ederek, -eğer varsa- davacının tesisatının mevzuata aykırı olarak yerleştirdiği şeklinde ifade edilen kusuru ile dava konusu zarar arasındaki illiyet bağını kesmektedir. Zira … … tarafından davalı kuruma ruhsat verilmeyebilir veya sınırlı izin verilebilirdi. Bir diğer ihtimalde … tarafından davalıya ruhsat verilmesi halinde davalı kurumca diğer tesisatlara dair özel durumlar bilinecek buna göre davranılacaktı. Ancak Yargıtay’ın tabiri ile davalı, “ruhsatsız, projesiz ve yapı yönetmeliğine aykırı kaçak bina yapmakla yasaların kendisine verdiği yükümlülükleri yerine getirmemiş, yasalara saygılı biri gibi davranmamıştır.” Davalıların kusurunun oranı, görev ve yetkilerine göre değerlendirilecektir. Şüphesiz … bağlı kurumu ve aynı zamanda kazı ruhsatı veren kurumda temsil edilen davalının kusurunun, ortalama bir vatandaş ile aynı kriterlere tabi olması beklenemez. Bir vatandaş tarafından ruhsatsız kazı yapılması halinde zarar meydana gelmesindeki kusur ile davalı kurumun aynı statüdeki kusuru arasında fark vardır. … yalnızca Borçlar Kanunumuzun haksız fiile dair hükümleri ile değil aynı zamanda 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nu ile de mükelleftir. Davalı şirketlerin de iştigal alanları değerlendirildiğinde ruhsatsız alanda çalışma yapmamaları gerektiği, ruhsat alınıp alınmadığını kontrol etmeleri gerekmektedir. Bu nedenle davalı kurumla birlikte müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulmuşlardır. Ne var ki davalılar arasındaki kusur oranı yargılamamız konusu dışındadır.
D. Hesap Yönünden Yapılan İnceleme
Dava dilekçesine ek olarak sunulan hasar formunda davacının maddi hasar malzeme, maddi hasar montaj, araç ve personel, dağıtılmayan enerji bedeli, eşik kesinti süre aşım bedeli, etüd koordinasyon bedeli adları altında zarar kalemleri belirlediği, ve bu zarar kalemlerinin toplamı üzerinden %18 KDV uyguladığı görülmektedir.
D.a. İşçilik Giderleri
Davacı kurum ile davalılar arasında herhangi bir sözleşme bulunmamaktadır. Bu durumda haksız fiil sorumluluğu gündeme gelecektir. Yargıtay’ın yerleşik kararlarında da belirtildiği gibi haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında kural olarak gerçek zarar ilkesi geçerli olup, zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir. Zarar görenin zararı giderebilmek için kendi çalıştırdığı işçilerine ödediği ücretler genel idare giderleri olup, haksız fiil meydana gelmese dahi ödenmesi gereken giderlerdir. Bunların zarar ile ilgisi bulunmamaktadır. Özel olarak adam tutulup çalıştırıldığı kanıtlanmadıkça haksız fiil meydana gelmeseydi dahi yapılacak bu nitelikteki giderler zarar kapsamına dâhil edilemez.
Dava dilekçesinde davacının hem montaj hem de işçilik bedeli istediği anlaşılmaktadır. Malzeme bedelinden ayrık bir montaj bedeli hesaplanması karşısında, montaj bedelinden kastedilenin kullanılan malzemeyi monte eden personele ödenen ücret olduğu görülmektedir. Bir diğer zarar kalemi olan Etüd Koordinasyon Bedeli hesap formu içeriğine bakıldığında davacı kurum personeline tahakkuk ettirilen ücretin yer aldığı görülmektedir. Bu durumda davacının Yargıtay kararları kapsamında dışarıdan çalıştırdığını ve bu nedenle ücret ödediğini ispat edemeden talep edemeyeceği bir zarar kalemini farklı adlar altında istediği görülmektedir. Öte yandan dava dilekçesine ek hasar formlarından davacı kurumun kablo montajı için uzman, mühendis, müdür ve bölge müdürü için ücret takdir edip tahakkuk ettirdiği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde ve taraflara verilen süre içerisinde davacı tarafça haricen işçi çalıştırılıp bu işçiler için işçilik ücreti ödendiğine dair bir delil sunulmamıştır. Bu nedenle davacı tarafça montaj, personel ve koordinasyon bedeli olarak isimlendirilen ve özünde işçilik bedeli olan bu kalemlerin tamamına yönelik taleplerin reddine karar verilmiştir.
D.b. Tedarik Sürekliliği Bedeli
Yüksek Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’ nin 2015/55 Esas, 2015/15032 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; ”Türk Borçlar Kanunu’nun 50. maddesi gereğince maddi tazminatın kapsamı gerçek zarar ile sınırlıdır. Mal varlığına yönelik haksız eylemlerde gerçek zarar, mal varlığının haksız eylemden önceki durumuna gelmesi, bir başka anlatımla haksız eylem meydana gelmemiş olsa idi ne durumda olacak ise o duruma getirilmesi için gerekli olan tutardır. Bu durumda mal varlığında meydana gelen fiili eksilmenin yanında haksız eylem meydana gelmese idi mal varlığında meydana gelecek olan artış ya da yoksun kalınan kar da gerçek zarar kapsamına dahildir. Davacının, davalının haksız eylemi nedeniyle uğradığı ve gerçek zarar kalemi olan işletme zararının ödetilmesini isteme hakkı vardır. Görüşme kaybı, diğer bir deyişle konuşma gelir kaybı da işletme zararı kapsamındadır. Davacı şirket dava konusu hasar nedeniyle telefon hatlarını bir süre hizmete sunamamış ve bu nedenle zarara uğramıştır.” Tedarik sürekliliği olarak ifade edilen ve belirtilen yargıtay kararında da açıklandığı üzere meydana gelen hasar olmasa idi davacının elde edeceği elektrik satış geliri olan bu zarar kaleminin davacının isteyebileceği gerçek zarar içinde olduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla davacının işletme zararına yönelik bu talebinin kabulüne karar verilmiştir.
D.c. Maddi Hasar ve Araç Bedeli
Davacı tarafça sunulan ve talep edilen zarar kalemlerinin içeriğini açıklayan formda talep edilen maddi hasar malzeme bedelinin 122,22 TL olduğu görülmektedir. Basit bir araştırma ile davacı tarafça kullanılan kablonun piyasa değeri anlaşılabileceğinden, bu konuda bilirkişi raporu alınmasına ihtiyaç duyulmamıştır. Gerçekten de internet üzerinden yapılan araştırmada anılan kablonun piyasa fiyatının talep edilen bedele yakın olduğu görülmektedir. Davacının sırf meydana gelen hasar nedeni ile kablo kullandığı, bu hasar meydana gelmese kabloyu satın almak ya da kullanmak zorunda kalmayacağı açık olduğundan davacının bu zarar bedelini istemesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmayıp mahkememizce de bu yönde karar tesis edilmiştir.
Araç bedelinin istenip istenemeyeceğine dair uygulamada farklı içtihatlar bulunmaktadır. Davacının sırf bu hasarı gidermek için araç almadığı sabit olsa da, sırf bu hasar nedeniyle aracın çalıştığına ve aracın sarf malzemeleri kullanacağına şüphe yoktur. Dolayısıyla davacı tarafça kullanılan aracın niteliği, hasarın meydana geldiği yere intikali için gereken yakıt, aracın çalışma nedeniyle uğradığı amortisman değerlendirildiğinde davacı tarafça talep edilen bedelin makul olduğu genel hayat tecrübelerinden de anlaşılabilmektedir.
D.d. KDV
3065 Sayılı KDV Kanunu 1. Maddesinde her türlü hizmet ve işlemin KDV’ye tabii olacağı yer almakla davacının KDV isteyebileceğine bir şüphe bulunmamaktadır.
Tüm bu açıklamalar ışığında icra dosyasına yapılan itiraz maddi hasar, araç bedeli, tedarik sürekliliği bedeli üzerinden kabulüne karar verilmiş, hasar tarihinden takip tarihine değin işleyecek faizin hesabı basit bir matematik hesabı olduğundan bu konuda da bilirkişi incelemesine ihtiyaç duyulmamış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Davanın KISMEN KABULÜ ile,
1-Davalı yanın … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının maddi hasar 122,22 TL, araç bedeli 87,04 TL tedarik sürekliliği bedeli 5,64 TL olmak üzere toplam 214,90 TL zarar 38,60 TL KDV olmak üzere toplam 253,50 TL asıl alacak ve takip tarihine kadar işlemiş 5,19 TL faiz alacağı yönüyle İPTALİNE, takibin bu suretle kaldığı yerden DEVAMINA,
2-Alacak likit ve belirlenebilir olmadığından icra inkar tazminatına yer olmadığına
3-Davacının kötüniyetle hareket ettiğine dair kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
4-Fazlaya ilişkin İstemin REDDİNE,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 17,32 TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile fazla alınan 27,08 TL’nin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafından dava açılırken yatırıldığı anlaşılan 44,00 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 126,60 TL tebligat ve posta masrafı yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 25,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
8- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 253,50 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 1.010,19 TL (tek) vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara eşit oranda verilmesine,
Dair; Davacı vekili ile davalı … ve … şirketleri vekillerinin yüzüne karşı, Davalı … vekilinin yokluğunda, malvarlığına ilişkin davalarda 6763 sayılı kanununun 41. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK md. 341/2. maddesi gereğince dava miktarı veya değeri 5.390,00 TL’lik kesinlik sınırında kaldığından KESİN olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/06/2020

Katip …

Hakim …