Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/164 E. 2021/528 K. 13.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/164 Esas
KARAR NO : 2021/528
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/09/2019
KARAR TARİHİ : 13/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında ticari bir ilişki bulunduğunu, bu ticari ilişkiden doğan ve müvekkiline karşı ödenmesi gereken borcun tamamının ifa edilemediğini, davalı faturalarda ve müvekkili şirketin kayıtlarında sabit olan ekstresi gereği faturalı bakiye borcunun ödemediğini, başlatılan icra takibine itiraz ettiğini, arabuluculuğa başvurulduğunu anlaşma sağlanamadığını, davalının hesap ekstresindeki borcunun ödemediğini bu nedenlerle itirazın iptalini ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde bahsettiği faturaların taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden düzenlendiğini, bahsi geçen sözleşme uyarınca davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkili ile davacı şirket arasında … İşleri Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin konusunun davalı müvekkiline ait adreste mekanik tesisatı işleri malzeme temini imal edilmesi montajının yapılması ve uygulanmasının teşkil edildiğini, davacı şirketin söz konusu sözleşmeye istinaden müvekkiline vermesi gereken hizmet gereği doğalgaz sıhhi su tesisatı ve ısıtma sistemleri montajının yapılması için müvekkili şirket ile anlaştığını, ancak söz konusu ısıtma sistemleri ve sıhhi tesisat anlaşıldığı şekilde takılmadığını, monte edilmesi gereken doğalgaz ısıtıcılarınında monte edilmediğini, hizmetin yerine getirilmemesine rağmen müvekkiline faturaların kesildiğini, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Huzurdaki dava hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır. Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde uyuşmazlığın davacı şirket ile davalı şirket arasındaki ilişki kapsamında davacı tarafın davalı taraftan alacaklı olup olmadığı, davacı taraf alacaklı ise bu alacağın miktarının ne olduğu, alacağın takip tarihi itibari ile likit olup olmadığı, icra inkar tazminatı şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası UYAP sistemi üzerinden mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede … İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı takip dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında borçlu olarak yer alan tüzel kişinin dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacısının alacaklı ve dava değerlerinin aynı olduğu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde dosyada yapılan takipte borca dair itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce resen görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 12/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “davacı şirketinin 2018 ve 2019 yıllarına ait ticari defterlerinin ve kayıtlarının lehe delil niteliği taşıdığını, davalı şirketin 2018 ve 2019 yıllarına ait ticari defterlerin ve kayıtların lehe delil taşıma niteliğinin olduğunu, davacı şirketin ve davalı şirkete düzenlediği cari hesap ekstresine ve takibe konu toplam 4 adet fatura olduğunu, davacı tarafın sunduğu cari hesap ekstresinde 2018 yılı davalı taraf ile cari hesap ilişkinin 01.10.2018 tarihli fatura kayıt işlemleri ile başladığını ve davacı tarafın 69.030,00 TL alacaklı olduğunu, davacı tarafın 06.12.2018 tarihi itibariyle 48.030,00 TL alacaklı olduğunu, 2019 yılı 01.01.2019 tarihli devir işlemi ile davacı tarafın davalı taraftan alacağının 48.030,00 TL olduğunu, incelenen fatura kayıt işlemleri ile davacı tarafın davalı taraftan 75.,311,24 TL alacaklı olduğunu, davalı tarafın dosyaya sunduğu cari hesap ekstresinde, 2018 yılına ait cari hesaplamada 06.12.2018 tarihi itibariyle davalı tarafın 48.030,00 TL davacı tarafa borçlu olduğunu, 2019 yılı kayıt işlemleri ile davalı tarafın 75.311,24 Tl davacı tarafa borçlu olduğunu, davalı tarafın davacının sözleşmede bahsi geçen yükümlülüklerini yerine getirmediği hususunun ispat etmesi gerektiğini, tarafların cari hesap uyuşmazlığının olmadığını ve davacı tarafın davalıdan 75.311,24 TL alacaklı olduğunu, dosyada bulunan 20.05.2019 tarihli ihtarname ile davalının temerrüde düşürüldüğünü, davacı tarafın takip tarihi itibariyle işlemiş faiz ile birlikte 75.431,94 TL alacağını talep edebileceğini, takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek %19,50 oranında avans faiz talep edebileceğini, ” mütalaa etmiştir.
Mahkememizce bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş davacı taraf 16/10/2020 tarihli dilekçe ile dava konusu alacağa ilişkin mail yazışmaları ile davanın ispat edildiğini, davanın ispatlandığını, itirazın haksız olduğunu belirtmiştir. Davalı taraf 22/10/2020 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, taraflar arasında ilişkinin bulunduğunu ancak davacı tarafça yapılan hizmetin gereği gibi yerine getirilmediğini, malzemenin gereği gibi monte edilmediğini, bu hususlar davacıya bildirilmiş ise de eksikliğin giderilmediğini belirterek rapora itiraz etmiştir.
Mahkememizce dava konusu işin yapılıp yapılmadığı, eksik olup olmadığı, ihbarın yapılıp yapılmadığı konusunda rapor hazırlaması için resen görevlendirilen makine mühendisi bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 07/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “görevledirme gereği İstanbul havalimanına gidilerek bahse konu mahallin incelenmeye çalışıldığını ancak kapalı olması sebebiyle inceleme yapılamadığını, davacının sözleşmeye uygun ifa gerçekleştirip gerçekleştirilmediğinin anlaşılamadığını, görevlendirme gereği süresinde ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı hatta ayıp ihbarının yapılmadığının anlaşıldığını, ” mütalaa etmiştir.
Mahkememizce bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş davacı taraf 22/04/2021 tarihli dilekçe ile davalı tarafça süresinde ihbar yapılmadığı hususunun rapor ile ispatlandığını böylece davanın ispatlandığını, itirazın haksız olduğunu belirtmiştir. Davalı taraf 27/04/2021 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, yerinde inceleme yapılıp dava konusu işlemlerin incelenmediğini, teknik incelemenin şart olduğunu ifade ederek rapora itiraz etmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, davalının icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesi hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına dair bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı itiraz dilekçesinde ilişkinin bulunmadığına dair bir savunma ileri sürmemekte, faize ve asıl borca dair itirazda bulunmaktadır.
TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır. Defter tutma yükümlülüğü Kanunun 64. maddesinde ayrıca düzenlenerek her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafın da tacir olması nedeni ile her iki taraf vekillerinin hazır bulunduğu 11/09/2020 tarihli ön inceleme celsesinde tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına, tarafların inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere HMK 222 gereği sunmasına, bu süre içerisinde gereği yerine getirilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının taraflara ihtarına karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, davacı ve davalı tarafın ticari defterleri ve aldırılan bilirkişi raporundan tarafların ticari defterlerinin sahipleri lehine delil vasfında olduğu, taraflar arasında ticari ilişki olduğu, dava konusu alacağın fatura bedellerinden kaynaklandığı görülmüştür. TTK’nın 21. Maddesine göre “Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.”
Aynı kanunun 23. Maddesine göre “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.”
Davalı taraf davacı taraftan hizmeti gereği gibi almadığına itiraz etmekte ise de faturanın iadesine ilişkin bir savunma da ileri sürülmemiştir. Öte yandan davalı tarafça himzetin ayıplı olarak verildiği ifade edilmekte ve bu konuda davacıya bildirim yapıldığı cevap dilekçesinde iddia edilmekte ise de davacı taraf ihbar yapıldığını kabul etmemektedir. Davacı tarafça ihbarın yapıldığına dair herhangi bir delil sunulmadığı anlaşılmaktadır. Bu noktada ayıbın açık veya gizli olup olmadığının da bir önemi yoktur. Zira davalı taraf hiç bir bildirim yapmadığından TBK’nın 233. Maddesinde belirtilen derhal bildirim yükümlülüğüne de uymamıştır. (Ticari satımlarda ayıp ihbarının olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 25.maddesinde belirtilen süreler içinde yapılması gerekir. Hükme göre açık ayıplarda 2 gün, açıkça belli olmayan ayıplarda 8 gün, gizli ayıplarda derhal ayıp ihbarı yapılmalıdır. Bu durumda davacının ayıbı öğrendiği tarihten itibaren yasada öngörülen muayene ve ihbar sürelerine uymadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece bu hususun re’sen gözetilmesi ve süresinde ayıp ihbarının yapılmaması nedeniyle davacının ayıba dayalı alacak isteminde bulunamayacağı gözetilerek davacının talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. T.C. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/4144 Karar No: 2016/9321)
Hal böyle iken davalı tarafça uzun süre önce boşaltıldığı ifade edilen ve bilirkişi tarafından kapalı olduğu tespit edilen iş yerinde inceleme yapılamamış olması sonuca etkili görülmemiştir. Böylece tarafların ticari defterleri değerlendirilerek sonuca gidilmiş her iki taraf defterlerinde de davacı tarafın davalı taraftan alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Bu noktada icra takibine konu edilen faize de değinmek gerekir. Türk Ticaret Kanunu’nun 10. Maddesine göre “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” Davacı tarafça davalıya takip öncesi ihtarname gönderildiği, bu ihtarnamede dava konusu alacağa açıkça yer verildiği ve ödeme talep edildiği anlaşılmaktadır.
Son tahlilde dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporundan davacının davasını ispatladığı, davalının ise ticari defterlerine kaydettiği ve itiraz etmediği borca dair ödeme yaptığı hususunu ispatlayamadığı gibi ayıp ihbarında bulunduğunu da ispatlayamadığı anlaşılmış ve yukarıdaki gerekçeyle davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
A. … İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Es sayılı takibine vaki itirazın İPTALİNE; takibin kaldığı yerden DEVAMINA
B. İtiraz haksız ve alacak likit olduğundan kabul edilen alacağın %20 nispetinde hesaplanan 15.086,368 TL İcra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 5.152,75-TL harçtan peşin alınan 911,03-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.241,75-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan 44,40-TL başvuru harcı, 911,03-TL peşin harç, 1700-TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 98,10-TL olmak üzere toplam 2.753,53-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 10.606,15-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
6-Dava açılmadan evvel sonradan haksız çıkan taraftan alınmak üzere suç üstü ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına dair,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/07/2021

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.