Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1343 E. 2020/138 K. 25.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1343 Esas
KARAR NO : 2020/138 Karar

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 26/12/2019
KARAR TARİHİ : 25/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle;
Davalı tarafından … 14. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibi ile aleyhine başlatılan icra taibinden 09/12/2019 tarihinde haberdar olduğunu, ödeme emrinin tarafına tebliğ edilmediğinden 7 günlük yasal itiraz süresi içinde itiraz haklarını kullanamadığını, bu sebeple işbu davayı açtığını, asıl alacak 14.000,00-TL olarak davalı tarafından gösterildiğini ancak iddia olunan alacak sebebi hakkında açıklama yapılmadığını, bu sebeple davalının alacak iddiasının konusunu davalı tarafından hakkında yapılan şikayeti üzerine açılan … CBS’nın … Soruşturma dosyasında ileri sürdüğü 13.000,00-TL zararı hakkında olduğunun anlaşıldığını, davalının şikayeti üzerine açılan soruşturma sonrasında hakkında … 2. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esayılı dosyası ile dava açıldığını, yapılan yargılama sonucunda hakkında beraat kararı verildiğini, davalının iddialarının gerçek dışı olduğunu ve tutanak tarihi olan 24/09/2018 tarihinde davalıya ait bir yayının yapılmadığını, … 2. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas 2019/948 Karar sayılı ilamı ile sabit hale geldiğin, bu sebeple davalının hakkında … 14. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı ilamsız takibi ile başlattığı icra takibine konu ettiği asıl alacağının ve ferilerinin hiçbir maddi ve yasal dayanağının bulunmadığını, bu sebeplerler davalıya borçlu olmadığnını tespiti ile davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydı ile tazminata hükmedilip işbu tazminatın davalıdan alınarak tarafına verilmesini, teminat alınmaksızın … 14. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibinin dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren durdurulmasını, aksi kanaatte ise uygun bir teminat karşılığında icra takibinin durdurulmasını bu da mümkün olmaz ise uygun görülecek bir teminat karşılığında icra dosyasından tahsil edilecek paranın davalıya ödenmemesine dair tedbir kararı verilmesini, dava sırasında icra dosyası uyarınca iddia edilen alacak davalı tarafından tahsil edilir ise tahsil edilen bu paranın davalıdan alınarak tarafına ödenmesine karar verilerek, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, … 14. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkememizce dosya üzerinden yapılan incelemede davanın zorunlu arabulucuğa tabi olduğu anlaşılmıştır. Bu çerçevede düzenlenen 22/01/2020 tarihli tensip zaptının 9 numaralı ara kararında davacıya arabuluculuk başvurusuna ilişkin son tutanağın 1 haftalık kesin süre içinde dosyamıza sunması aksi halde davanın usulden reddine karar verileceği ihtar edilmiştir. Davacı vekili 07/02/2020 tarihli dilekçesi ile özetle davanın tespit istemine ilişkin olduğu, zorunlu arabulucuya tabi olmadığı ve ilgili ara karadan dönülmesi talebinde bulunulmuştur.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 03/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre; ” MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3. maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile “Dava şartı olarak arabuluculuk”
MADDE 18/A- (1) İlgili Kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükümlerinin cari olduğu tespit edilmiştir.
Menfi tespit davalarının gerek taraflar arasındaki hukuki sonucun niteliği, gerek zorunlu arabuluculuk yasasının ve gerekse TTK’nun 5.maddesinde arabuluculuğa ilişkin yapılan düzenlemenin hedefi şekil ve öz açısından bir arada düşünüldüğünde, ticari davalarda menfi tespit davalarının da zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü sonuç ve kanısına varılmıştır. Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi’nin 2019/1734 Es sayılı dosyasında “… TTK nun 5/A maddesindeki düzenleme ile talep sonucuna değil dava konusuna açıkça vurgu yapılarak dava konusunun bir miktar paranın ödenmesi olması şartı aranmış olduğu, menfi tespit davalarının esas itibariyle bir miktar paranın ödemesine ilişkin olmaları da dikkate alındığında dava şartı arabuluculuk kapsamında kaldığının kabulü gerekir. Aksinin kabulü halinde hem kanun koyucunun amacına aykırı yorum yapılmış olacak hem de uygulamada büyük bir kargaşa yaşanacağından mahkemece taraflar arasındaki davanın zorunlu dava şartı arabuluculuk kapsamında kabul edilerek dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur.” denilmekle belirttiğimiz doğrultuda içtihat oluşturulmuştur. Aynı doğrultuda Samsun Bölge adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2019/1044 es sayılı dosyasında da “… ticari davalarda menfi tespit davalarının da zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü sonuç ve kanısına varılmıştır.” denilmekle aynı husus vurgulanmıştır.
Dava dilekçesinin incelenmesi neticesinde; davanın 7155 sayılı Kanunun 26. Maddesinde belirtilen yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden sonra açıldığı, davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı anlaşılmakla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun m.18/A-f.2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-7155 Sayılı Kanunun 20’nci maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ve 7155 Sayılı Kanunun 23’üncü maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2, Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİ İLE USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40-TL ret harcından peşin alınan 310,08-TL harcın mahsubu ile artan 255,68-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda HMK’nın 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda tensiben karar verildi. 25/02/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır