Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/132 E. 2021/103 K. 10.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/132 Esas
KARAR NO : 2021/103
DAVA : Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 09/09/2019
KARAR TARİHİ : 10/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davacının Irak Devleti vatandaşı olup uluslararası geçici hukuki koruma nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti Devletinde yaşadığını, davacıya ait 86.525USD paranın … … tarafından 13/10/2018 tarihinde davalıya Irak devletinde teslim edildiğini, davacının bu parayla Türkiye’de ev almak istediğini, paranın Türkiye’de davacıya verilmesi konusunda anlaşma yapıldığını, davalının 09/05/2019 tarihinde davacıya 2.000 USD parayı teslim ettiğini, bakiye 84.525 USD’yi ödemediğini, paranın ödenmesi için davalıya gönderilen ihtarın 24/06/2019 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, 5 günlük süre verildiğini, buna rağmen ödeme yapılmadığını, arabulucuya yapılan başvurudan da sonuç alınamadığını, paranın transferinin nasıl yapıldığını bilmediklerini, bu konuda yasal başvuruları yapacaklarını, davacının ekonomik durumu itibarıyla zorda olduğunu beyanla adli yardım talebinin kabulü ile dava konusu 84.525 USD’nun 29/06/2019 tarihinden itibaren işleyen faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Arabuluculuk son tutanağı dosyaya sunulmuştur.
Davalı vekili cevabında; “Davacının sunmuş olduğu dava dilekçesi ve eki niteliğindeki para transfer dökümüne bakıldığında hiçbir şekilde davalı şirketin adının geçmediğini, davalı ve davacının herhangi bir ticari ilişkisi olmadığını, dolayısıyla husumetin yokluğundan HMK’nın 115/2 maddesi gereğince dava şartı noksanlığının tespit edilerek davanın usulden reddi gerektiğini, davacının, Iraklı bir firma ile söz konusu işlemi yapmış olduğunu tahmin ettiklerini, daha öncesinde de işbu dava konusuna benzer nitelikte davalıya husumet yöneltilmiş ve davanın reddine karar verildiğini, müvekkilinin söz konusu Iraktaki firmalar ile bir alakası bulunmadığını, davacının anlaştığı firma ile müvekkili şirketin adlarının benzer olması ve davacının anlaştığı firmanın Irak menşeli bir firma olması sebebi ile davacı alacağını tahsil etmekte zorlandığı için Türkiye’de bulunan davalıdan alacağını daha kolay alabileceğini düşünerek müvekkiline husumet yönelttiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.11.2013 tarihli 2013/13-439 E. ve 2013/1595 K. Sayılı ve Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 26.02.2014 tarihli 2013/1716 E. ve 2014-1341 K. Sayılı ilamlarında da değinildiği gibi husumetin davalıya düşmediğini, davacının sunmuş olduğu dava dilekçesinde her ne kadar 86.525 USD parayı Türkiye’ye getirmek üzere davalı ile anlaştığını ileri sürmüş olsa da müvekkili şirketin davacı ile herhangi bir ticari ilişkisi bulunmadığını, davacının iddia ettiği gibi davacı ile bir para transferi hususunda anlaşmadıklarını, davacının sunmuş olduğu bilgi ve belgelere bakıldığında … …’in adının ve arapça ifadelerin yer aldığı birtakım belgelerin sunulduğu görüldüğünü, bu belgelerin davacının iddialarını ispatlar açıklıkta ve nitelikte olmadığını, davacının iddialarının soyut kalmakta olup ispatlanmaya muhtaç olduğunu, davacı taraf ileri sürmüş olsa da paranın hesabına gönderildiği … … ile davalı arasında bir ticari ilişki bulunmadığını, davacının, müvekkiline ne için ve ne şekilde para verdiğini ancak yazılı ve kesin delillerle ispatlaması gerektiğini, beyanların asılsız olduğunu, bunlarla beraber müvekkili şirketin “taşımacılık ve lojistik” hizmeti sunmakta olup iş konusunun “her türlü tekstil konfeksiyon ve muhtelif çeşitte giyim eşyası alım satımı toptan ve perakende satımı toptan ve perakende satışı ithalatı ve ihracatını yapmak ve anonim şirket mukavelesinde yazılı olan diğer işler” olarak belirlendiğini, davacının iddia ettiği gibi bir para transferi ve taşıması konusunda herhangi bir yetkisi, izni vs olmadığını, para transferi adı altında herhangi bir iş ve işlem yapmadığını, davacının şahsından ve … …’ten müvekkil şirket herhangi bir ödeme almadığını, davacının davasını 6100 sayılı kanunun 200.maddesi gereği senetle ispatla yükümlü olduğunu, ancak buna ilişkin herhangi bir belge dosyaya sunulamadığını, somut olayda müvekkili şirket ile bağlantı kurulamadığını, HMK 200. maddesinde ”Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri İkiBinBeşYüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerektiğini, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle İkiBinBeşYüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.” Şeklinde düzenleme olduğunu, bu hükmün somut olaya tatbiki ile davacının davalıya ödeme yaptığını ve alacağı olduğunu senetle ispatı gerektiğini beyanla öncelikle husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, aksi halde HMK 200.maddesi gereğince senetle ispat edilmediğinden haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacının malvarlığına ilişkin UYAP üzerinden araştırma yapılarak bir malvarlığı tespit edilememiş ve adalete erişim hakkı kapsamında adli yardım talebi mahkememizce kabul edilmiştir.
Davacının dayandığı bilgisayar çıktısı olan Arapça yazı ve Latin sayılarıyla yazılmış hesap özetleri dosyamız arasına alınmış ve incelenmiştir.
Davacının davalı ile yaptığını iddia ettiği whatssap Arapça mesaj yazışma dökümleri dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı ile davalı şirketin çalışanı ve davacı ile davalı şirketin yetkilisi olan … arasındaki görüşmeye ilişkin gizliden çekilmiş video kayıtları dosyamız arasına alınmıştır.
Arapça olan hesap özeti ile mesajlar ve video kayıtları tercüme ettirilmiştir.
Davacı tarafın talebi ve dosyadaki yazışmalar üzerine duyulan ihtiyaç üzerine davalı şirket yetkilisi isticvap için çağrılmış ve mahkememize gelerek beyanda bulunmuştur.
Davalı şirket yetkilisi … isticvabında: “benim şirketim vardır, ben kesinlikle davacından para almadım ve bundan haberim yoktur, tanımam, bilmem. bu iş nedeniyle şirketime geldiklerinde gördüm, benim çok sayıda müşterilerim vardır, müşterilerime whatsapp’ta mesaj yazdığım vardır, bu kapsamda davacı ile de mesaj yazmış olabilirim, zaten resmi kayıtlarımızda kimin hakkı varsa veriyoruz, bu mesajlar da bu kapsamdadır, CD içerisindeki videoları izledim, çalışanımın davacı ile konuşurken hesaptan ve paradan bahsetmesi beni bağlamaz, zaten videoda ben de hanım ile konuşurken misafirim olduğunu, sonra alacağımı söyledim ve beklemelerini istedim. Herhangi bir parası yoktur, kendileri başvurduğundan şirket hesaplarına baktık ve bir alacakları olmadığını tespit ettik, 2.000,00 USD’yi çalışanlarım yanlışlıkla ödemiş olabilirler, ödenen 2.000,00 USD’yi geri istedim ancak vermediler, benim Irakta herhangi bir şirketim yoktur, isim benzerliği dolayısıyla başka bir şirkete para vermişlerse bunu bilmem, ben kendilerine Iraktaki şirketi neden şikayet etmediklerini sorduğumda kaçamak cevap verdiler, 2.000,00 USD’nin bankadan nasıl ödendiğini bilmiyorum, günlük çok sayıda alışverişimiz olur, yanlışlıkla 2.000,00 USD’yi ödedi diye on yıllık çalışanımın işine son verecek değilim ancak kendisini uyardım, çalışanım videoda bir para miktarını zikretmiyor, sadece davacı taraf taşınmazın satılıp parasının ödenmesini talep ederken o da beni kasterek “hacı ile görüşün” diyor, tercüme yanlıştır. zaten bahsettikleri 7011 nolu faturayıda ibraz edemiyorlar, whatsapp yazışmaları doğru da olabilir yanlış da olabilir, whatsapp’tan yazan herkese aynı şekilde yazı yazıyorum ve varsa belgelerinizi getirin hesap mutabakatı yapalım diyorum, davacı ile de bu kapsamda yazışmış olabilirim, orada herhangi bir ikrarım yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı vekili beyanında: “öncelikle tercüme evrakındaki 4, 6 ve 9. fotoğraf tercümelerinde davalı borç ilişkisini ikrar etmektedir, yine şirket çalışanı ile davacı arasındaki konuşmada ticari ilişkiden haberdar olduğu ifade edilmektedir, ancak … bey ile görüşülmesini istiyor, bu kapsamda davamız sübuta ermiştir, kabulünü talep ediyoruz, şirketlerin karıştırılması söz konusu değildir, bu yazışma ve video kayıtları bunu göstermektedir, aşamalardaki beyanlarımızı tekrar ederiz, davamız sübuta ermiştir, kabulünü talep ederiz,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı vekili beyanında: “sunduğumuz Yargıtay kararlarından da anlaşıldığı üzere çalışan beyanı şirketi bağlamaz, whatsapp yazışmaları da kurgu olarak yapılmıştır, bir geçerliliği yoktur, çalışanın itham edilmesi kabul edilemez, şirketin bir sorumluluğu yoktur, dosyaya sunulan video kanuna aykırı delildir, bu nedenle esas alınamaz, kesin bir borç miktarı ve ikrarı söz konusu değildir, davanın reddini talep ederiz” şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davan, davacı tarafa verilmek üzere davalı kargo şirketi aracılığıyla Irak Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne taşınan paranın bir kısmının davacı tarafa ödenmediği iddasıyla alacak istemine ilişkindir.
Davalının Türkiye ile Irak arasında kargo taşımacılığı yaptığı şirketin sloganı ve internet sitesindeki tanıtımından görülmüş, bu konuda bir ihtilaf da bulunmamaktadır.
Davacının uluslar arası para taşımacılığı yetki ve izni olmadığından resmi olarak para taşıması mümkün değildir. Bu nedenle davacının bilirkişi incelemesi talebinin sonuca etkili olmayacağı, bir para hesabı kaydının bulunamayacağı, paranın kargo gönderi şeklinde taşındığı iddia edildiğinden içeriğinin tespitinin mümkün olamayacağı, harici bir kayıt veya veri tabanı var ise de bunun şirketin ticari kayıtların tespitinin mümkün olamayacağı değerlendirilerek bilirkişi incelemesi yapılmamıştır.
Davacı tarafından gizli olarak çekilen video kaydı hukuka uygun elde edilmiş bir delil olmadığından dikkate alınmamıştır.
Yapılan iş, TTK kapsamında kalan taşıma işlemi olduğu, buradaki işleminin sırf bankalara özgü olan havale olmadığı, taşınmak üzere teslim edilen paranın teslim adresinde alıcıya ulaştırmaya yönelik olduğu, davalının tacir olduğu ve işlemin de taşıma işi olması nedeniyle ticari iş kapsamında yapıldığı, TTK’nın 4. maddesi uyarınca da Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmıştır.
Davacının sunduğu imzasız bilgisayar çıktısı şeklindeki hesap ekstrelerinin tercümesinden, … Şirketler Grubu tarafından tanzim edildiğine dair başlığında yazı olduğu, … nolu hesap adı altında 09/10/2017 tarihinden itibaren çeşitli meblağlarda paraların yatırıldığı ve davacı tarafından çekildiğine dair açıklamalar olduğu, davaya konu miktara tekabül eden 86.525 USD’nin 13/10/2018 tarihinde … … tarafından yatırıldığı, 2019 yılına bu miktarın Türkçe yazı ile “2018 devir rakamı” açıklaması ile devrettiği, 09/05/2019 tarihinde yine davacıya 2000 USD verildiği ve bakiyenin 84.525 USD olduğunun yazılı olduğu görülmüştür.
Davacının sunduğu hesap özetlerinde ödendiği iddia edilen miktarda bir paranın belirtilen tarihte davacıya ödendiği davalının kabulündedir.
Davalı şirket yetkilisi isticvabında, davacı ile yapılan Whatssap mesajlarını ikrar etmiş ve aralarında olduğunu doğrulamıştır.
İkrar edilen mesaj içeriklerinde, davalının davacıya olan borcunu kabul ettiği, ödeyeceğini beyan ettiği ancak miktar belirtilmediği görülmüştür. Mesajlarda paranın geldiği davacıya bildirilerek hesap özetine ilişkin linkin ekran görüntüsünün gönderildiği tespit edilmiştir.
Türk Medeni Kanunu 2. Maddesinde belirtildiği gibi, Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.
Bu hüküm ve deliller ışığında bakıldığında, davacı ile davalı arasında bir alacak verecek ilişkisi olduğu, davalının dilekçesinde inkar ettiği borcun isticvap ve mesajlar ile ikrar edilmiş olduğu görülmüş, bu nedenle davalının isim benzerliği veya ticari ilişki olmadığı savunmasına itibar edilmemiştir. Taşıma işi ve alacak olduğu sabittir. Davalının davacıya imzalı belge veya senet olmadığı savunması kötü niyetini ortaya koymaktadır. Hesap özetinde devir eden kısmın Türkçe dilinde yazılması da bu savunmanın haksız olduğunu ortaya koymaktadır.
İhtarname ve verilen süre ile davalının 29.06.2019 tarihinde mütemerrit olduğu görülmüştür.
Davalının sunduğu mahkeme kararlarından, başka kişilerin de davalıya karşı benzer işlemle para gönderildiği iddiasıyla dava açıldığı ancak ıspatlanamadığından red edildiği ve kesinleştiği görülmüştür.
Davacının Irak vatandaşı olup Türkiye’de koruma kapsamında ikamet ettiği, Irak devletinden de davacıya ödenmek üzere paraların davalıya teslim edildiği konusunda kuşku bulunmamaktadır. Her ne kadar davalının para transfer yetkisi yok ise de, davacının yaptığı şikayet üzerine soruşturma … Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde devam etmekte olup davamızın konusu dışındadır.
Bu kapsamda inceleme yapıldığında, davacının davalıdan alacaklı olduğu, imza içermese de isticvap ve mesajların hesap özetini doğruladığı, hesap özeti içeriğine itibar etmek gerektiği, bu durumda davacının davalıdan bakiye 84.525 USD alacağının olduğu kesin vicdani kanaatine varılmakla aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davacının davasının KABULÜNE, 84.525,00USD’nin 29.06.2019 tarihinden itibaren işleyen kamu bankalarının bir yıl vadeli USD cinsi mevduata uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Kabul edilen dava değeri olan 483.296,20 TL üzerinden hesaplanan 33.013,96 TL karar harcının davalıdan alınarak Hazineye ödenmesine,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir edilen 41.214,81 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti ve sair giderler için sarfedilen toplam 59,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Zorunlu Arabuluculuk başvurusu nedeniyle harcanan 1.320,00TL’nın davanın açılmasına sebebiyet veren davalıdan alınarak Hazineye ödenmesine,
6-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İlişkin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/02/2021

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır