Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1301 E. 2019/190 K. 13.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1301 Esas
KARAR NO : 2019/190

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/12/2019
KARAR TARİHİ : 13/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) dava dosyasının incelenmesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesi ile, İstanbul… İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyasından 176.000,00 Euro bedelli senede dayanılarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığını, takipte gönderilen ödeme emri müvekkiline 06/12/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, Senet metninde, senedin düzenleyeni olarak müvekkilinin görüldüğünü. Senette lehdar olarak … A.Ş. ismi yer aldığını, Senedin arkasında ciro zincirinde ise, … Sanayi ve Ticaret A.Ş. Tarafından hamiline cironun yapıldığını,. Senedin elinde bulunduranı da, takip dosyasından anlaşıldığı üzere … A.Ş. olduğunu, senedin ön yüzünde belirtilen lehdar ile arka yüzünde ciro eden kişinin ticaret unvanlarının farlı olduğunu bu durumda ciro zincirinin bozuk olduğunun anlaşıldığını, ciro zincirinin bozuk olduğu hallerde yetkili hamil olunamayacağını, müvekkilinin böyle bir senetten haberinin olmadığını ve bu nedenle senetten dolayı müvekkilinin borçlu olmadığını, senet üzerinde basit bir gözlemle imzanın eski şirket temsilcisi …’a ait olduğuna dair izlenim oluştuğunu, Şirket temsilicisi …senedin düzenlendiği tarihlerden çok kısa bir süre sonra 02/10/2015 tarihinde şirketteki görevinden alındığını, bu nedenle senet üzerinde bulunan imzanın ona ait olmayacağını eğer ona ait ise şirketteki temsil yetkisi sona erdikten sonra eski bir tarih atılarak düzenlenmiş olabileceğini ve bu nedenle imzayı ve imzanın şirketi temsile yetkili olunan dönemde atıldığını kabul etmediğini, …’ın imza örneklerinin alınmasını, bu amaçla imzanın kendisine ait olup olmadığını hem de mürekkep izlerinden imzanın şirketi temsile yetkili olunan dönemde atılıp atılmadığının bilirkişi marifetiyle tespitini talep ettiğini, Müvekkilinin dünya çapında bir firma olduğunu, müvekkilin dava dışı olan şirket ile ilişkisi, ekli faturalardan görüleceği üzere, davalıya sattığı ısıtma soğutma ve havalandırma ürünlerinden ibaret olduğunu, müvekkilin dava dışı şirket ile herhangi bir borcunun olmadığını, Müvekkilinin fatura içeriklerinde belirtildiği üzere, … Alışveriş Merkezi, … Alışveriş Merkezi, …Kule, Bursa… Salonu ve … Vergi Dairesi Hizmet Binasının Güçlendirme Bakım ve Onarım İle Çevre Düzenlemesi İnşaatı gibi büyük projelerde, dava dışı Şirketine ürün sattığını ve karşılığında para alacaklısı olduğunu, bu güne kadar dava dışı şirketten faturalarda belirtilen ürünlerin teslim edilmediğini yahut ürünlerin ayıplı olduğu hakkında müvekkiline yöneltilmiş hiçbir beyanda bulunmadığını çünkü müvekkilin üzerine düşen edimleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini, ancak…Vergi Dairesi Hizmet Binasının Güçlendirme Bakım ve Onarım ile Çevre Düzenlemesi İnşaatı işinde asıl iş sahibi… olduğunu, ihaleyi alan dava dışı şirketin müvekkilinden belirli taahhütler ve teminatlar talep ettiğini, sunulan belgeler ile müvekkilinin bu senedi gerçekten vermiş ise verilen taahhütlere istinaden teminat amacıyla verdiğini, senet üzerinde senedin teminat olarak verildiği yazıldığını, buna rağmen senet üzerinde kötü niyet ile takibe geçildiğini belirterek İİK 72/3 maddesi gereğince mahkemece takdir edilecek teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Dava, davacının İstanbul… İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasına konu bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkememiz 30.09.2019 tarihli ara kararı doğrultusunda davacı vekiline “6325 Sayılı Yasanın 18/A-(2) bendi uyarınca arabulucuğa ilişkin son tutanağının aslını ya da arabulucu tarafından onaylanmış örneğini dosyaya ibrazınız için tarafınıza 1 haftalık kesin süre verilmiştir. Verilen kesin sürede istenilen bilgi ve belgelerin mahkememize bildirilmemesi halinde aynı yasa hükmü gereğince dava dilekçesinin karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddolacağı hususu ihtaren tebliğ olunur.” ihtarı ile ara kararın tebliğ edildiği, verilen sürede arabulucuya ilişkin ara kararın yerine getirilmediği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
1.1.2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 3/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre :
MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile
“Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 18/A- (1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.
Menfi tespit davalarının gerek taraflar arasındaki hukuki sonucun niteliği, gerek zorunlu arabuluculuk yasasının ve gerekse TTK’nun 5.maddesinde arabuluculuğa ilişkin yapılan düzenlemenin hedefi şekil ve öz açısından bir arada düşünüldüğünde, ticari davalarda menfi tespit davalarının da zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü sonuç ve kanısına varılmıştır. Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi’nin 2019/1734 Es sayılı dosyasında “… TTK nun 5/A maddesindeki düzenleme ile talep sonucuna değil dava konusuna açıkça vurgu yapılarak dava konusunun bir miktar paranın ödenmesi olması şartı aranmış olduğu, menfi tespit davalarının esas itibariyle bir miktar paranın ödemesine ilişkin olmaları da dikkate alındığında dava şartı arabuluculuk kapsamında kaldığının kabulü gerekir. Aksinin kabulü halinde hem kanun koyucunun amacına aykırı yorum yapılmış olacak hem de uygulamada büyük bir kargaşa yaşanacağından mahkemece taraflar arasındaki davanın zorunlu dava şartı arabuluculuk kapsamında kabul edilerek dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur.” denilmekle belirttiğimiz doğrultuda içtihat oluşturulmuştur. Aynı doğrultuda Samsun Bölge adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2019/1044 es sayılı dosyasında da “… ticari davalarda menfi tespit davalarının da zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü sonuç ve kanısına varılmıştır.” denilmekle aynı husus vurgulanmıştır.
Bir miktar para alacağına ilişkin talepte, alacaklının dava açması halinde arabuluculuk dava şartı olduğuna göre, pasif konumundaki borçlunun da dava açması halinde aynı kural geçerlidir. Bir taraf için aranan koşulun, diğer taraf için aranmaması silahların eşitliği ilkesine de aykırı olacaktır. Bu nedenle, alacak davası olarak ileri sürülen “parayı vermeli” savı için aranan zorunlu arabuluculuk başvuru dava şartı, menfi tespit davası olarak ileri sürülen “parayı ödemek zorunda değilim” savı için de geçerlidir. Kanun metninin mefhumu muhalifinden de bu sonuç çıkmaktadır.
Dava dilekçesinin incelenmesi neticesinde; davanın 7155 sayılı Kanunun 26. Maddesinde belirtilen yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden sonra açıldığı, dava menfi tespit davası olduğundan zorunlu arabuluculuk durumunun söz konusu olduğu ve davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı anlaşılmakla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun m.18/A-f.2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiş ve açıklanan nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-7155 sayılı Kanunun 20.maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen 5/A maddesi ve 7155 sayılı Kanunun 23.maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-2.maddesi uyarınca Arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın TTK’nun 5/A., 6325 sayılı Kanunun 18/A-2., HMK’nun 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre alınması gereken 44,40TL karar harcının peşin alınan 25.868,83TL harçtan mahsubu ile 25.824,43TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda tensiben oy birliği ile karar verildi.13/12/2019
Başkan … Üye Üye … Katip …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır