Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1290 E. 2021/792 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1290 Esas
KARAR NO : 2021/792
DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/12/2019
KARAR TARİHİ : 02/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili 06/12/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle: davalı tarafça müvekkili aleyhine başlatılan kambiyo senedine dayalı haciz yolu ile takibe konu olan senedin 27/08/2014 tarihinde vade tarihi boş olacak şekilde bankaya verildiğini, davalı bankanın iş bu takip öncesinde ihtarname keşide ettiğini, müvekkilinden alacaklı olduğunu iddia ettiğini, müvekkilinin davalı bankaya cevap verdiğini, ihtarnamenin muhataplarından olan … Ticaret Ltd. Şti. ile ortaklık ilişkisinin 2015 yılının haziran ayında sona erdirdiğini ve bu hususun 04/06/2015 tarihli ve … yevmiye numaralı ticaret sicil gazetesi ile tescil ve ilan edildiğini beyan ettiğini, davalı banka tarafından kredi sözleşmesi değil vade tarihi sonradan doldurulmuş olan 27/08/2014 tanzim tarihli senet işleme konduğunu, müvekkili tarafından imzalanmış olan sözleşmenin bankaya 2015 yılından sonraki bir tarihteki vadeyi içerecek bir senedin teslim edilmiş olmasının mümkün olmadığını, 30/03/2018 tarihinde talep edilen tutarın 126.59,51 TL iken bu rakam fahiş seviyede arttığını, ve neye dayanarak arttığının bilinmeden 170.000.00 TL’ye ulaştığını belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini, icra takibinin teminatsız olarak durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalı taraf talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 17/02/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle: davacı borçlu … ile dava dışı borçlu … ve … Limited Şirketi’nin müvekkiline olan borçlarının geri ödenmesi maksadıyla verilen bononun vadesinde ödenmemesi üzerine icra takibine girişildiğini, davacı bononun sonradan doldurduğunu ve bononun muhteviyatına ilişkin iddialarda bulunmuş ise de bunların mesnetsiz iddialar olduğunu, takibe konu bononun şartlara uygun bir biçimde düzenlendiğini, evrak metninde ve şeklinde bu şartlara aykırı olan kambiyo senedi vasfını sakatlayacak herhangi bir unsurun bulunmadığını, itiraz eden borçlunun takibe konu bonoda kefil değil avalist sıfatı ile yer aldığını, ve alacaklarının kambiyo senedine dayandığını, mezkur bononun bir kambiyo senedi olduğundan TBK değil, bononun tanzim tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK hükümlerine tabi olduğunu, davacının kefalet nedeniyle borcu bulunmadığını, kefaletinin geçersiz olduğu iddialarıNIN gerçeğe aykırı olduğunu belirterek davacı tarafından yapılan tüm iddia ve taleplerin reddine karar verilmesini, davacı aleyhine takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Dava menfi tespit davasıdır. Uyuşmazlık davalı banka ile davacı arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi kapsamında icra takip tarihi itibariyle davalının, davacıdan alacaklı olup olmadığı, temerrüt, faiz, kötü niyet tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, taraflar arasındaki sözleşmeler, ihtarnameler, icra dosyası, hesap özetlerinden oluşan deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen bankacı bilirkişi … hazırladığı 24/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “davalı bankanın takip tarihi itibariyle talep edeceği kredili mevduat hesabi ve taksitli ticari kredilerin alacak tutarı toplamının 120.875,26TL olduğunu, kredili mevduat hesabı asıl alacak tutarı olan 15.671,58TL’ye takip tarihinden itibaren TCMB tarafından ilan edilen oranlar üzerinden temerrüt faizi talep edilebileceğini, … kredi hesap no.lu taksitli ticari kredi alacak tutarı olan 31.628,25 TL’ye takip tarihinden itibaren %20,25 üzerinden temerrüt faizi talep edilebileceğini, … kredi hesap no.lu taksitli ticari kredi alacak tutarı olan 64.665,28TL’ye takip tarihinden itibaren %21,00 üzerinden temerrüt faizi talep edilebileceğini, dava konusu akdedilmiş olan genel kredi sözleşmelerinin hükümleri kapsamında söz korusu taksitli ticari kredi ve kredili mevduat hesabı borcunun ödenmesinden davacı …’in müteselsil kefil sıfatıyla (GKS’ndeki kefalet tutarı kadar) sorumlu olduklarını” mütalaa etmiştir.
Davacı vekilinin 01/04/2021 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyanında özetle, taksitli ticari kredi sözleşmesinin geri ödeme planında müvekkilinin imzasının olmadığını, müvekkilinin bu borçtan sorumlu olmasının kabul edilemeyeceğini belirterek bilirkişi raporunun eksik tanzim edildiğini belirtmiştir.
Davalı vekilinin 19/04/2021 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazında özetle, bilirkişinin asıl alacak olarak kabul ettiğin tutarların kat ihtarnamesinde yer alan tutarlar olmadığını, raporda borçlu şirketin business karttan kaynaklanan kredi borcunun da hesaba katılmadığını belirterek rapora itiraz etmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen bankacı bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 27/09/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle;” mevcut kök raporunda değişiklik yapılmasını gerektiren bir hususun olmadığını” mütalaa etmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, mahkememize sunulan bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde, davacı ile dava dışı şirket arasında çeşitli sözleşmeler imzalandığı, dava dışı şirkete kredi kullandırıldığı, davalı ve dava dışı diğer borçlulardan 170.000,00 TL bono alındığı açıktır.
Davanın menfi tespit davası olması sebebi ile dava konusu icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede … İcra Müdürlüğünün 2018/… Esas sayılı takip dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında alacaklı olarak yer alan bankanın dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacınısın borçlu ve dava değerlerinin aynı olduğu görülmüştür. Değinilmesi gereken en önemli husus takibin kambiyo takibi olduğu ve davalı tarafça davacıya verilen bonoya istinaden başlatıldığıdır.
Davacı taraf bononun sonradan doldurulduğu iddiasındadır. Bir kambiyo senedi olan bononun keşideci tarafından bazı unsurları eksik olarak düzenlenmesi ve bu eksikliklerin bonoyu elinde bulunduran kişi tarafından doldurulması TTK’nun 778/2-f maddesi yollamasıyla TTK’nun 680. maddesi gereğince mümkündür. Davacı keşideci olarak imzalayıp verdiği bononun sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasını kanuni delillerle (senet,yemin) ispatlamak zorundadır. (İstanbul BAM 16HD 2017/2923 Esas 2019/2356 Karar )
Ayrıca Yargıtay 11. Hukuk Dairesi de yerleşik içtihatlarında bonoda borçlu olarak yer alan GKS kefili yönünden GKS şartlarının araştırılmasına gerek bulunmadığı ifade edilmektedir. Daire kararında “menfi tespit istemine ilişkin olup; takip davacının avalist olduğu bonoya dayanılarak yapılmıştır. Davacı, davalıdan kredi kullanan dava dışı şirketin ortağı iken 21.07.2011 tarihinde ortaklıktan ayrıldıktan sonra davalıya gönderdiği 08.03.2012 tarihli ihtarname ile, kredi kullanan şirketin ortaklığından ayrıldığını, 21.07.2011 tarihinde sorumluluğunun sona erdiğini, bu tarihten sonra kullanılacak kredilerden dolayı sorumluluk kabul etmediğini bildirmiştir. Davalı ise dava dışı borçlu şirkete kullandırılan kredilerin aynı sözleşmeye dayanılarak kullandırıldığını ve dava konusu icra takibinin davacının kefilliğine değil, avalist sıfatına dayalı olarak yapıldığını savunmuştur. Mahkemece, asıl borçlu ile davalı banka arasındaki kredi sözleşmeleri ve davacının bu sözleşmelere kefaleti incelenmek suretiyle sonuca gidilmiş ise de davacı takibe konu bonoyu … sıfatıyla imzalamış olup, mülga 6762 sayılı TTK’nun 614 maddesi ve yürürlükteki 6102 sayılı TTK’nun 702. maddesi uyarınca avalist asıl borçlu gibi sorumlu olduğundan, davanın reddine karar verilmesi gerekirken…” denilmek suretiyle anılan husus ifade edilmiştir.
Aynı yönde 12. HD 2007/21937;2008/626 Sayılı kararında “TTK.nun 690. maddesinin göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması geren aynı kanunun 592. maddesi gereğince, bononun aradaki anlaşmaya aykırı şekilde doldurulduğu yazılı belge ile kanıtlanmalıdır. Bu nedenle tanzim tarihinin sonradan yazılmış olması ile ilgili itirazın reddi yasaya uygundur. ” denilmektedir.
Son tahlilde davacının vadenin sonradan anlaşmaya aykırı tamamlandığına dair itirazını kesin deliller ile ispatlaması gerekirken hayatın olağan akışına yönelik savunması üzerinden ispatında isabet görülmemiş davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE
2- Kötüniyet Tazminatı talebinin REDDİNE
3-Harçlar Yasasına göre alınması gereken 59,30-TL red karar harcının, davacı tarafça peşin yatırılan 2.812,31-TL, harçtan mahsubu ile artan 2.753,01-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 19.594,53-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına
6-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
7-Dava açılmadan evvel sonradan haksız çıkan taraftan alınmak üzere suç üstü ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İlişkin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.02/11/2021

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır