Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1273 E. 2022/564 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1273 Esas
KARAR NO : 2022/564

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 02/12/2019
KARAR TARİHİ : 08/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, Müvekkillerinin babası ve eşi olan ve meydana gelen trafik kazası ile yaşamını yitiren …’un ölüm sebebi ile şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminatın davacılardan… için 3.000,00 TL, … için 2.000,00 TL müştereken ve müteselsilen sorumlu olan sürücü ve işletenden olay tarihinden sigorta şirketi yönünden ise ilk başvuru tarihinden işleyecek bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsilini, müvekkillerinin …için 100.000,00 TL, …L manevi tazminatın …ve …’den olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili cevap dilekçesi ile, dava konusu tazminat taleplerine ilişkin trafik kazasında müvekkilinin hiçbir kusurunun olmadığını, kaza tespit tutanağının kazanın özeti başlıklı kısmında yer alan müvekkili aleyhindeki polis memurunun müvekkilinin samimi beyanlarına ilişkin ilk değerledirmeleri sonucunda vardığı yanlış bir kanaat olduğunu, somut olayda asli kusurlunun müteveffa olduğunu, bilirkişi ve keşif incelemesi neticesinde hiçbir tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde ortaya çıkacağını, olay yeri incelemesi ve keşif yapıldığında görüleceği üzere kaza yerinin D-100 karayolu yanyol üzerinde olduğunu, müvekkilinin yanyola giriş yaptığı noktanın ise olay yerinden 500 metre önce olduğunu, diğer bir anlatımla ana yoldan yan yola giriş yapmak için müvekkilinin zaten hızını azaltmak durumunda olduğunu, yanyola girdikten sonra da 500 metre mesafede hız limitinin iddia edildiği şekilde ayarlamamasının hayatın olağan akışına ters olduğunu, hiçbir şekilde müteveffanın kaza yerinde olmaması gerektiğini, olay günü havanın yapışlı olması durumununda göz önünde bulundurulmasının gerektiğini, açıklanan nedenlerle itirazlarının kabulü ile müvekkili hakkında haksız olarak açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı… Sigorta vekili cevap dilekçesi ile, dava dilekçesinde bahsi geçen aracın 22.06.2018-22.06.2019 tarihleri arasında … numaralı Z.M.M.S poliçesi ile sigortalı olduğunu, öncelikle davacıların söz konusu maddi tazminatın tahsili için müvekkili şirkete başvuru yaptığını ve uğranılan zararın tazminini talep ettiklerini, yapılan talep karşısında müvekkili şirket hasar dosyası oluşturulduğunu ve bu hasar dosyası kapsamında davacı yanca sunulan evraklar ve belgeler kapsamında dosyayı konusunda uzman ve Hazine Müsteşarlığı tarafından yetkilendirilen aktüer bilirkişiye tevdii ettiğini ve taleplerin değerlendirmeye alındığını, yapılan değerlendirmeler sonucunda davacı … adına olmak üzere vekili Av. …hesabına toplam 28.293,00 TL 26.11.2019 tarihinde banka havalesi ile ödendiğini, dava dilekçesinde her ne kadar sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu iddia edilmişse de bu beyanın taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, bu kapsamda ceza dosyası da dahil olmak üzere kazaya ilişkin tüm belgelerin birlikte değerlendirilmesi ile kazaya karışan araç sürücülerinin kusur oranlarının tespitinin gerektiğini, davacıların yaşı ve destek sürelerinin tazminatın hesaplamasında önemli olduğunu, davacı…’nin 1972 doğumlu olduğunu kaza tarihinde 47 yaşında olduğunu, diğer davacı …’un müteveffanın eşi olduğunu kaza tarihinde ise 67 yaşında olduğunu, dava dilekçesi incelendiğinde müteveffanın gelir durumuna ilişkin beyanda bulunulduğunu ve emekli maaşı aldığının bildirildiğinin görüldüğünü, yapılacak yargılamada sınırlı sorumluluk ilkesi, gerçek zararın giderilmesi ilkesi, kusur oranında sorumluluk ilkesinin gözetilerek kusur ve tazminat miktarının hesaplanmasını, müvekkili şirketin tazminattan sorumlu olduğu varsayımında uygulanması gereken faizin yasal faiz olmasının, bu aşamada haksız ve dayanaktan yoksun davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmilini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
…Noterler Birliğine müzekkere yazılarak … plakalı aracın tüm maliklerini gösterir Trafik Tescil Kayıtları celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Muris … ile davacılar ve davalıların… durumu ilgili kolluk birimlerinden celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Büyükçekmece … Asliye Ceza Mahkemesi’nin… E. Sayılı dosyası ve bu dosyadan verilen karar ile kesinleşme şerhi UYAP sistemi üzerinden celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Davacıların SGK Kayıtları celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
…Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanlığı Avrupa Yakası Zabıta Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak Muris …a ait tüm bilgi ve belgeler celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Davalı sigorta şirketine müzekkere ile hasar dosyası getirilmiştir.
Davacı talebi doğrultusunda … Odasına müteveffa…’un simit satışından elde edebileceği gelirin tespiti için müzekkere yazılmış, ilgili oda tarafından 01.12.2020 tarihli müzekkere cevabı ile istenen konuda odalarında bilgi veya belge bulunmadığı cevabı verilmiştir.
… Odasının müzekkere cevabı doğrultusunda bu defa Öz Gıda İş Sendikasına aynı hususta müzekkere yazılmış, ilgili sendikadan gelen yazı cevabında da istenen hususta ücret skalası bulunmadığı yanıtı verilmiştir.
Muris …’un davacılar iddiası gibi simit satışından ötürü vergilendirilmiş kazancı olup olmadığının tespiti için…Vergi Dairesi Müdürlüğüne müzekkere yazılmış, müteveffanın ölüm tarihi olan 06.02.2019 tarihinden önce ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dolayısı ile herhangi bir vergi kaydının bulunmadığı, 27.01.2021 tarihli müzekkere cevabında belirtilmiştir.
Müteveffa …’un prime esas kazancını gösterir SGK kaydı dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı tanıkları… ve …mahkememiz huzurunda müteveffa …’un gelir durumuna ilişkin olarak dinlenilmiş ve beyanları alınmıştır.
Taraflar arasındaki kusur oranın tespiti için dosya İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmiş olup, 16.02.2021 tarihli ATK raporunda; “Davalı sürücü …’nın %25 (yüzde yirmi beş) oranında kusurlu, Müteveffa yaya …’un %75 (yüzde yetmiş beş) oranında kusurlu olduğu kanaatini bildirir müşterek rapordur.” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Taraf itirazları doğrultusunda bu defa ATK Genişletilmiş Uzmanlar Kurulundan tarafların kusur durumuna ilişkin yeniden rapor talebinde bulunulmuş, kurulun 24.08.2021 tarihli raporunda; “Davalı sürücü …’nın %15 (yüzde on beş) oranında kusurlu, Müteveffa yaya …’un %85 (yüzde seksen beş) oranında kusurlu olduğu, Prof.Dr…., Müh. …, Müh. …, Müh. …, Müh. …, Müh. …’un oyları, ve Doç.Dr…. ‘ın karşı oyu ile oy çokluğuyla karar verildiği kanaatini bildirir müşterek rapordur.” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın halli bakımından dosya Aktüer bilirkişiye tevdii edilmiş olup, 31.12.2021 tarihli bilirkişi raporunda; “Eşi…için destekten yoksun kalma tazminatının 8,434.13 TL olduğu, evlatlığı… için destekten yoksun kalma tazminatının olmadığı, varsa defin ve cenaze masrafları için uzman kişilerden rapor alınması gerektiğine, … Sigorta A.Ş. sorumluluğunun sigorta teminatı ile sınırlı olduğu ve varsa ödenen tutarın bu tutardan düşülmesi gerektiğine, manevi tazminat hususundaki nihai takdir ve değerlendirmenin mahkeme’ye ait olduğu,” şeklinde görüş bildirmiştir.
Mahkememizin 24.02.2022 tarihli duruşmasının 3 numaralı bendi uyarınca dosyanın daha önce rapor tanzim eden bilirkişiye tevdii ile özellikle maddi hesap hatası yönünden ve diğer taraf itirazları irdelenmek suretiyle ek rapor tanzim edilmesi istenilmiş, 05.03.2022 tarihli bilirkişi ek raporunda; “Eşi… için destekten yoksun kalma tazminatının 39,817.45 TL olduğu, evlatlığı… için destekten yoksun kalma tazminatının olmadığı, varsa defin ve cenaze masrafları için uzman kişilerden rapor alınması gerektiğine, … Sigorta A.Ş. sorumluluğunun sigorta teminatı ile sınırlı olduğu ve 28,293.00 TL ödeme yapılmış ise bu tutarın tazminattan güncelleme yapılmadan düşülmesi gerektiğine, manevi tazminat hususundaki nihai takdir ve değerlendirmenin mahkeme’ye ait olduğu” şeklinde görüş bildirmiştir.
Taraf itirazları değerlendirilmekle, aynı zamanda bilirkişi raporlarının Yüksek Mahkeme Hesaplama Tekniklerinin uygun olmaması nedeniyle dosya yeni bir Aktüer bilirkişiye tevdii edilmiş olup, 27.05.2022 tarihli bilirkişi raporunda; “06.02.2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalıların %15 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre olayda vefat eden…’un geride kalan hak sahiplerinin; ödeme tarihindeki verilere göre; davacı Eş …’un destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının 21.399,54 TL. olduğu, davalı tarafından ise davacı eşe 28.293,00 TL ödeme yapıldığı buna göre davacının maddi zararının ödeme tarihindeki verilere göre karşılanmış olması nedeniyle maddi tazminat yönünden davanın ödeme nedeniyle reddedilip reddedilmeyeceği hususundaki hukuki durumun takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu, Sayın Mahkemece ödeme ile borcun sona ermediği ve ödemenin kısmi ifayı içeren makbuz olarak kabul edilmesi halinde ise; günümüze kadar bilinen verilere göre belirlenen maddi zarar tutarından ödemenin anılan rapor tarihine kadar güncellenen tutarının tenzili sonucu; davacı Eş …’un destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının 5.849,85 TL. Olduğu, davacının bakiye maddi zararı bakiye poliçe limiti içinde kalmakta olup, sigorta şirketinin 26.11.2019 ödeme tarihinden önce temerrüde düştüğünün belirlenemediği, davacı…’nin destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat talep koşullarının bulunmadığı, manevi tazminat taleplerinin sigorta poliçesi kapsamında olmaması nedeniyle Sayın Mahkemece takdir edilecek manevi tazminattan sigorta şirketi dışındaki araç sürücüsü ve işletenin sorumlu olacağı, araç sürücüsü ve işleten bakımından temerrüdün 06.02.2019 olay tarihinde gerçekleşmiş olacağı” şeklinde görüş bildirmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacılar ve davalı sigorta tarafından rapora karşı ayrı ayrı beyanda bulunulmuştur.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 06.02.2019 tarihinde davalılardan …’nın sevk ve idaresindeki, davalı Mithat adına kayıtlı ve diğer davalı Sigorta’ya Z.M.M.S ile sigortalı aracın karıştığı trafik kazasında davacıların murisi …’un vefat ettiği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık bu kazada tarafların kusur durumu, buna göre davalıların…’un ölümü dolayısıyla destekten yoksun kalma tazminatına hak kazanıp kazanmadığı, kazanmış iseler bunun miktarı, ayrıca müteveffanın ölümü dolayısı ile davacıların manevi tazminat isteyip isteyemeyeceği hususlarındadır.
Öncelikle tarafların kusur durumunun tespit ve tayini için rapor alınmış, Adli Tıp Kurumundan alınan iki raporda da küçük yüzde farkı dışında davacıların murisin asli kusurlu olduğu görülmüştür. Her ne kadar davacılar tarafından verilen kusur oranına itiraz edilmiş ise de, her iki raporun aynı yönde olduğu, Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu Raporunun gerçekleşen olay ile daha uyumlu olduğu, kusur raporlarının kesinleşen ceza dosyası ile de örtüştüğü dikkate alınarak Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu Raporu mahkememizce de benimsenmiştir.
Davalılardan Mehmet’in aracın sürücüsü, davalı Mithat’ın işleteni, diğer davalı Sigorta’nın ise aracın zorunlu sigortacısı olduğu dikkate alınarak gerçekleşen kazada her üç davalının da maddi zarardan sorumlu olduğu açıktır.
Maddi zararın miktarı ile her iki davacının da destekten yoksun kalma tazminatına hak kazanıp kazanmadığının tespiti için Aktüer bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bu doğrultuda alınan ilk iki raporun Yüksek Mahkeme hesaplama kriterlerine uygun olmadığı görüldüğünden, taraf itirazları da bu doğrultuda olduğundan yeni bir bilirkişiden rapor alınması yoluna gidilmiştir.
Aktüer bilirkişi …’ın 27.05.2022 tarihli raporunun ise davalı sigortanın ödeme yaptığı dikkate alınarak öncelikle ödeme tarihinde davacıların zararının karşılanıp karşılanmadığı yönünde hesap yapılması ve mahkemece aksi kanaat edilmesi halinde ise bakiye zararı hesabı yapılması şeklindeki usul ve yasaya uygun rapor mahkememizce hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir. Bilirkişi raporunda da açıkça belirtildiği üzere davacı Fatime destekten yoksun kalma tazminatı için 22 yaşını doldurmuş ve evli olduğundan bu tazminatı talep etme hakkı bulunmamaktadır. Davacı taraf Fatime’nin müteveffa ile aynı evde birlikte yaşadığı ve ev hanımı olduğu, muris ile olan yakınlığı göz önünde bulundurularak tazminata hak kazandığı iddiasında bulunmuş ise de az yukarıda açıklandığı üzere özellikle davacının yaşı dikkate alındığında destekten yoksun kalma tazminatı isteme hakkı olmadığından davacının bu iddialarına itibar edilmemiştir. Diğer davacı yönünden ise sigortanın yapmış olduğu ödeme ve bilirkişi raporunda ödeme tarihinde zararın karşılandığı yönündeki hesaplama dikkate alınarak davacı…’un da zararının karşılandığı ve destekten yoksun kalma talebinde bulunamayacağı sabittir.
Her ne kadar davacı tarafça son bilirkişi raporundaki kaza tarihinde murisin 67 yaşında olduğu, TRH 2010 yaşam tablosuna göre bakiye ömrün 13 yıl olduğu ve muhtemelen 80 yaşına kadar yaşayacağı belirtilmiş ise de hesaplamanın 12 yıl üzerinden yapıldığı, “Günümüze Kadar Bilinen Verilere Göre Maddi Zarar” başlıklı hesaplamada da bilinen dönem kazanç tespiti 36 ay için yapılmış olup, bilinmeyen dönem kazanç tespiti 9 yıl için olmak üzere toplam 12 yıl üzerinden yapıldığı şeklinde hesaplama hatasına itiraz etmiş ise de, davacının bu itirazları bakiye maddi zararın bulunması halinde tazminat miktarına yönelik olup, mahkememizce sigorta şirketinin yapmış olduğu ödeme ile zararın karşılandığı kabul edildiğinde bu itirazlar sonucu etkili görülmemiş ve yeniden rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
Davacının gelir durumuna ilişkin olarak itirazlarının incelenmesinde ise davacı, murisin emekliliğinden sonra simit satışı yaparak asgari ücretin üzerinde bir gelir elde ettiği iddiasında bulunmuş ise de, anılan iddialarını ispat edememiştir. Salt dinlenen tanık beyanları ile davacının gelirinin asgari ücretin üzerinde olduğunun kabulü mümkün değildir. Öle ki dinlenen tanıklar da davacının simit satışından ne kadar gelir elde ettiğine ilişkin net bir rakam zikredememiş, bu hususta çelişkili beyanlarda bulunmuşlardır. Dosya kapsamına alınan…Amirliği müzekkere cevabında Ambarlı Kavşağında simit satışı işi için işgaliye sahibin … Ltd. Şti.’ye ait olduğu, fırın sahibi tarafından 2018 yılında geçici işgaliye yenileme dilekçesi verilirken çalışan …ın bildirildiği, 2019 yılında ise fırına ait olan simit tezgah yerlerinin şahıslara devredilmesi için dilekçe alındığı, muris …’un da mevcut işgaliyenin üzerine geçirmesi yönünde taleplerinin olduğu ancak 2019 yılında mevcut simit tezgah yerlerinin şahıslara devredilmediği, tekrar tüzel kişiliği olan…Ltd. Şti.’da kaldığı ve anılan fırının da geçici işgaliye izin belgesini yenilediği, çalışan olarak da … isimli kişiyi bildirdiği anlaşılmıştır.

Deliller kısmında geçen… Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün müzekkere cevabında da müteveffa …’un davacıların iddia ettiği simit satışı dolayısı ile herhangi bir vergilendirmede veya kazanç beyanında bulunmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak resmi kayıtlar ile desteklenmeyen davacı ve tanık beyanları gelir durumuna ilişkin olarak mahkememizce dikkate alınmamış ve müteveffa …’un asgari ücretin üzerinde gelir elde ettiğine ilişkin itirazlar yerinde görülmemiştir. Bilirkişi raporunda bu doğrultuda asgari ücret üzerinden hesap yapılması yerindedir. Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’ nin 11/06/2020 tarih 2018/1640 Esas, 2020/693 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir. Tüm bunlara göre Yüksek Yargı İçtihatlarına ve hesaplama tekniğine uygun 27.05.2022 tarihli bilirkişi raporu mahkememizce de hüküm kurmaya ve denetlemeye elverişli kabul edilmiş, davacı Sultan’ ın bakiye maddi zararı bulunmadığından; davacı Fatime’ nin ise destekten yoksun kalma tazminatı isteme hakkı olmadığından davacıların maddi tazminat isteminin ayrı ayrı reddi cihetine gidilmiştir.
Manevi tazminata yönelik istemin incelenmesinde; manevi tazminatın amacı, çekilen acıları yeterince dindirme, yaşama yeniden bağlamak yolu ile ruhsal dengeyi sağlamaktır. Bu nedenle manevi tazminat olarak takdir edilecek paranın tutarı, bu amacın gerçekleşmesini sağlamaya yönelik olmalıdır( Yargıtay 15. H.D. 24/12/1975 Tarih, 4356 E, 5124 K.)
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi başkanlığının 20.01.2011 tarih ve 2010/19713 esas ve 2011/489 karar sayılı ilamına göre “….Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.” denilmektedir.
Türk Borçlar Kanununun 56. maddesinde; “(1)Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” düzenlemesi getirilmiştir.
Davacıların maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesi, müteveffa…’ un ölümü ile neticelenen, az da olsa kazada kusuru bulunan davalılardan manevi tazminat istenmesine engel değildir.
Mahkememizce manevi tazminat miktarının belirlenmesinde, tarafların ekonomik koşulları, sosyal konumları, olayın oluş şekli, özellikle olayın oluşumunda tarafların kusur durumu, davacıların murisi …’un gerçekleşen kazadaki kusur durumunun yoğunluğu hakkında alınan bilirkişi raporu, oran belirtilmemesine karşın ceza dosyasında alınan kusur raporunun da mahkememiz dosyası ile örtüşmesi, ATK Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu raporu ile belirlenen kusur oranının mahkememizce de oluşa uygun kabul edilmesi, meydana gelen kaza sonucu davacıların murisinin ölümü dolayısı ile davacıların duyduğu elem ve üzüntü ayrıca davacıların murisinin kusur durumunun yoğunluğuna karşın paranın alım gücü de dikkate alınarak bir tarafın zenginleşmeyecek, diğer tarafın da fakirleşmeyecek oranda davacılar için ayrı ayrı 7.500,00’er TL manevi tazminatın talep gibi davalılar… ve …’den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemine ise reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların maddi tazminat istemli davasının ayrı ayrı reddine,
2-Davacıların manevi tazminat isteminin kısmen kabul kısmen reddi ile, davacılar için ayrı ayrı olmak üzere 7.500,00’er TL manevi tazminatın olay tarihi olan 06.02.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve…’den müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
Maddi Tazminat Yönünden;
3-Alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılar… ve…Sigorta A.Ş. ye verilmesine,
Manevi Tazminat Yönünden;
6-Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 1.024,65 ₺ harçtan peşin alınan 665,40 ₺’nin mahsubu ile bakiye 359,25 ₺ harcın davalıdan alınarak hazineye ödenmesine,
7-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 665,40 TL peşin harç ile 54,40 TL başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Manevi tazminat yönünden ayrıca yargılama gideri yapılmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
9-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
10-Kabul edilen dava değeri ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir edilen 9.200,00 ₺ vekalet ücretinin davalılar… ile …’ den alınarak davacıya verilmesine,
11-Reddedilen dava değeri ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10. Maddesine göre hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı…’ya verilmesine,
Ortak Yargılama Gideri Olarak:
12-Zorunlu Arabuluculuk başvurusu nedeniyle harcanan 1.320,00TL’nın davanın maddi ve manevi tazminat yönünden kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.198,96 ₺’sinin davacıdan; 121,04 ₺’sinin ise davalılar … ile …’ den alınarak Hazineye irat kaydına,
Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi, verilen karar usulen okundu anlatıldı.
08/09/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”