Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1248 E. 2022/370 K. 13.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1248 Esas
KARAR NO : 2022/370
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/11/2019
KARAR TARİHİ : 13/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 21/11/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 20/11/2018 tarihinde “Proje Ortaklık Sözleşmesi” imzalandığını, sözleşmenin imzalanmasından sonra davalı, projenin Cezayir’de yapılacağını, Ankara’ya gittiğini, bakanla görüştüğünü, projenin onaylandığına dair yazı geleceğini söyleyerek müvekkil firmayı oyalamaya başladığını, müvekkil firmanın sürekli ısrarları üzerine yazının ihracatçılar birliğine geleceğini söyleyerek, şirket ortaklarını ihracatçılar birliğine götürmüş burada yapılan görüşmelerde böyle bir projenin olamayacağını, ancak böyle bir sürecin dış İşleri Bakanlığından gelecek bir yazı ile başlayabileceğini, Dış İşleri Bakanlığının onayı olmadan Cezayirde böyle bir projenin yapılamayacağını, keza müvekkil firma, davalının Cezayir’e gitmesi gerektiğini, ve vize almalarının istemesi üzerine elçilik davetiye olmadan vize veremeyeceklerini bildirdiklerini, geçen 2 aylık süre sonucunda davacı şirketin böyle bir projenin mevcut olmadığını, bakanlığın ve Cezayir yetkililerinin böyle bir projeden haberdar olmadığını, davalı tarafından bariz olarak hataya ve hileye düşürüldüklerini, davalının gerçek dışı bir projenin varlığını ve yapılabilirliğini iddia ederek müvekkil firmadan aldığı ücret ve avanslar nedeniyle 42.375,00 TL müvekkilinin aleyhine sebepsiz olarak zenginleştiğini ve sebep olduğu masraflar nedeniyle de 11.500,00 TL’lik zarara sebebiyet verdiğini, davalı, tüm ödemeleri geri iade edeceğini ve masrafları da ödeyeceğini beyan ettiğini, ancak böyle bir ödemenin yapılmadığını belirterek davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün 2019/… E. Sayılı dosyasından takip yapıldığını ve yapılan takibe davalı tarafından itiraz edildiğini bunun üzerine taraflar arasında arabulucuya başvurulduğunu, ancak anlaşma sağlanamadığını belirterek, borçlunun …. İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı dosyasına vaki itirazın iptalini, takibin devamını, takip tarihinden itibaren aylık %5 temerrüt faizinin uygulanmasına, haksız itiraz nedeniyle davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, ücreti vekalet ve masrafların davalıya tahmiline dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 06/01/2020 dava dilekçesine karşı cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin iddialarının aksine müvekkil, ülkemizdeki tacirlerin yurt dışındaki iş yoğunluklarını artırmak ve başka ülkelerdeki projelerde yer almasını sağlamak için birçok farklı sektörde de yapılan projeler kapsamında ülkemizdeki inşaat sektörü dernekleri mensuplarının katılım ile yapılacak şehircilik zirvesi için bir B2B organizasyonu şekillendirmiş ve bu kapsamda zirve kapsamındaki tüm hizmetlerin sağlanması amacıyla davacı şirket yetkilileri … … ile görüşmeler gerçekleştirdiğini, bu kapsamda müvekkili 2018 yılı kasım ayında, …’tan görüşmek için randevu aldığını, randevuya müvekkil ile birlikte davacı şirket yetkilileri … …’ya giderek bakan yardımcısının makamında konuyu görüştüklerini, bu görüşme üzerine,, müvekkilinin direktör pozisyonunda olarak görüşmeleri ve çalışmaları yürütmesi davacı şirketin ise projenin başından sonuna kadar gerekli tüm ofis, teknik personel ve dışarıdan satın alınması gereken tüm hizmet ve donanımları sağlaması ve karşılığında tarafların kar ortaklığı yapması şeklinde anlaşarak taraflar arasında 20/11/2018 tarihinde Proje Ortaklığı sözleşmesi akdedildiğini, davacı şirket söz konusu olan sözleşmeyi, kendilerinin de bizzat katıldığı bakan yardımcısı ile olan görüşme sonrasında imzaladıklarından, tek başına bu husus ile müvekkilin hayali bir proje kapsamında kendilerini oyaladığını, hata ve hileye düşürerek sözleşme imzalattığını ve sebepsiz zenginleştiği yönündeki iddiaların tamamen gerçeğe aykırı olduğunu ve davacı şirketin haksız taleplerine dayanak üretme çabasıyla kötü niyetli iddiaların ileri sürüldüğünü, sözleşme imzalanmasından sonra yapılacaklar listesi hazırlanarak müvekkile mail olarak gönderildiğini, doğal olarak ilk sıraya Cezayir’deki iş ve işlemlerin halledilebilmesi için vize alınmasının gerektiğini, bunun sözleşme kapsamında davacı şirketin sorumluluğunda olduğunu, bu kapsamda müvekkilinin birçok görüşme gerçekleştirip iş seyahat yaptığını, ancak davacı şirket vize alınması hususunda tek bir aşama dahi kaydedemediğini, bunun üzerine müvekkili, sözleşme kapsamında bu hususta hiçbir sorumluluğu olmamasına rağmen, vize alımının kolaylaştırılması için yetkililerle görüşmeler yapıp ve planlanan zirve için resmi konsolosluk davet mektubu gönderilmesini sağladığını, işbu davet mektubu müvekkili tarafından davacı şirket ile paylaşılarak vize işlemlerinin tamamlanması beklendiğini, davacı şirket, proje ortaklığının ilk ve en kolay aşaması olan vize işlemlerini, müvekkil tarafından alınan resmi davet mektubuna rağmen tamamlayamayıp bu konuda ne denli tecrübesiz ve başarısız olduğunu, vize işlemlerini tamamlayamayan davacı şirket müvekkiline, sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getiremeyeceklerini ve projeye devam edemeyeceklerini bildirdiğini, müvekkili, davacı şirketin vize işlemlerini tamamlamasını beklemesi, aradan 2,5 ay gibi uzunca bir süre geçmiş olmasına rağmen vize alamaması ve sonrasında projeye devam etmeyeceklerini belirtmesi nedeniyle, organizasyonun yapılmasını planladığı mevsimi kaçırmış ve maalesef 1 yıl gibi bir süre kayıp yaşandığını, bu nedenle asıl müvekkil davacı şirketten alacaklı olup, bu hususta her türlü hakkı saklı tuttuklarını, ayrıca davacı şirketin hayali olarak nitelendiği ve gerçekte olmadığını iddia ettiği proje ile ilgili halihazırda müvekkil, başka bir firma ile işlemlere devam etmekte olduğunu, davacı şirketin aylarca alamadığı vizeyi söz konusu firma tek seferde aldığını ve çalışmaları hızlandırdığını, davacı şirketin müvekkile ödendiği iddia edilen aylık 2.500.00 USD bedel ile müvekkilin sebep olduğu iddia edilen ve detaylarına yer verilmediği 11.500,00 TL masrafın talep edildiğini, huzurdaki davada iddia edilen alacağa ilişkin ispat yükünün davacıda olduğunu, ancak talep ettiği alacak tutarına ilişkin dava dilekçesi ekinde hiçbir ispat vasıtasına yer vermediğini, masraf adı altında talep ettiği tutarları dahi detaylandırmadığını, sözleşme ile aylık 2.500,00 USD’nin müvekkilin projede alacağı görev ve mesaisine karşılık müvekkile ödenmesi hususunda mutabık kalındığını, bu bedelin iadesinin talep edilebileceğine dair herhangi bir hüküm mevcut olmamakla birlikte, sözleşme sonrası müvekkil tarafından yerine getirilen yükümlülükler ayrıntılarıyla birlikte belirtilen üzerine düşen yükümlülükleri konusunda yoğun bir emek ve mesai harcadığı ve tüm yükümlülüklerini fazlasıyla yerine getirdiğini ve müvekkilin emek ve mesaisine karşı ödeneceği kararlaştırılan aylık 2.500,00 USD’nin iadesinin talep edilmesi hukuken mümkün olamayacağını belirterek davacı şirket tarafından müvekkil aleyhine haksız ve hukuka aykırı olarak başlatılan icra takibine müvekkilin haklı itirazına rağmen davacı şirket tarafından ikame edilen işbu dava nedeniyle, davacı şirketin icra inkar tazminatı talebinin reddi ile takibe konu alacak miktarının %20’sinden az olmamak kaydıyla müvekkil lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davacı vekilinin 20/01/2020 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil firmanın yetkililerinin bu tarz projeler ve organizasyonlar konusunda yeterli bilgi ve tecrübeye sahip oldukları yolunda taahhütte bulundukları doğru olmadığını, sözleşme incelendiğinde, müvekkilinin görevinin gerekli ofis, teknik personel ve dışarıdan satın alınması gereken tüm hizmet ve donanımı sağlamak olduğu belirtildiğini ve müvekkilin projenin parasal yükümlülüklerini ve ofis hizmetlerini üstlendiğini, davalı cevap dilekçesinde, … ile görüşüldüğünü, olumlu düşüncelerin alındığını, bu görüşmeden sonra proje ortaklığı sözleşmesinin imzalandığını belirtiyor ise de aslında taraflar arasındaki proje ortaklığı sözleşmesi bakan yardımcısı ile görüşme yapmadan önce imzalandığı ve yapılan görüşmede ise … projenin güzel olduğunu ancak böyle bir projenin …lığı tarafından onaylanması gerektiğini ancak onaylanmayabileceğini söylemesi üzerine bu kez de davalı projeyi bakanın onaylayacağını, bakanlığa bir dilekçe vermeleri gerektiğini söylediğini, davalı müvekkil firmaya sürekli sürecin devam ettiğini, projenin bakanlıktan onaylanmasının uzun süre alacağını ancak bu süre zarfında Cezayir’e gidip hazırlıklara başlamaları gerektiğini bildirdiğinden müvekkil 1firma Cezayir vizesi almak için Ankara’da bulunan … Vize Acentesine evraklarını göndererek vize başvurusunda bulunduğunu, ancak vize işlemleri için Ankara’daki Cezayir Konsolosluğuna giden şirket yetkilisi … ‘a … ndan onaylı şekilde davetiye gelmediği takdirde bu vizenin kesinlikle verilemeyeceğini, Cezayirdeki Türk Konsolosluğunda böyle bir zirveden ve davetten kimsenin haberi olmadığı bildirildiğini, bu durum vize servisi yetkilisi … tarafından müvekkil firmaya bildirilince müvekkil firma Cezayir Ticaret Ateşesi …’ı arayarak yapılacak şehircilik zirvesi için vize almak istediklerini ancak alamadıklarını belirterek yardımını istediklerinde böyle bir sürecin ancak dış işleri bakanlığından gelecek bir yazı ile başlayabileceğini böyle bir yazı olmadan vize alamayacaklarını, her iki ülkenin … bakanlıklarının onayı da olmadan Cezayir’de böyle bir zirve düzenleyemeyeceklerini, devletler arasında gerçekleştirilecek bir projenin bakanlıkların onayı ve önderliği olmadan şahıslar tarafından yapılamayacağını öğrendiklerini, bu cevabın üzerine, müvekkil firma yetkilileri söz konusu projenin yapılabilir olmadığını, bakanlık tarafından onaylanmış bir projenin mevcut olmadığını, davalının kendilerine verdiği bilgilerin doğru olmadığını, ne ülkemizde ne de Cezayir’deki yetkililerin böyle bir projeden haberdar olmadıklarını ve onaylamadıklarını, olmayacak bir iş için davalı tarafından oyalandıklarını ve boş yere davalıya sözleşme gereği ücret ödemeye devam ettiklerini anlayarak süreci sonlandırdıklarını, oysa davalının cevap dilekçesinde her şey tamamlandığı halde müvekkil firmanın vize alma işlemini gerçekleştirememesi nedeniyle sürecin tamamlanamadığını iddia edilmekte olduğunu, bu iddianın doğru olmadığı gibi hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, Cezayir’de … ile görüşmek ve proje yapmak üzere herhangi bir yetkisi olmayan kişilerin kendi kendine Cezayir’e gidip, bu görevlilerle görüşmeyeceği ortadadır, davalı ise bu işi başta müvekkillerine bütün bu ilişkiler kurulmuş ve sağlanmış randevular alınmış proje onaylanmış ama henüz imzalanmamış fakat kısa süre içinde imzalanacakmış gibi lanse edildiğini ve davalı, 3 aylık süre içinde taraflar arasında düzenlenmiş sözleşmeyi ihlal etmiş olduğundan sözleşmenin 7. Maddesi gereğince aldığı ödemeleri aylık %5 faizi ile birlikte ödemek yükümlülüğündedir. Davalı, yapılan icra takibi ile temerrüde düşmüş olup takip tarihi itibariyle aylık %5 faizi ile birlikte ödemesi gerektiğini belirterek tüm nedenlerle cevap dilekçesi içeriğini kabul etmediklerini beyan etmiştir.
DELİLLER:
-Bilirkişi Marka Yönetim Uzmanı …, Nitelikli Hesaplamalar Uzmanı … ve Mali Müşavir … tarafından hazırlanan 09/01/2022 tarihli bilirkişi heyet raporu,
-…. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı dosyası,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Yapılan yargılama, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, takip talebine itirazın iptaline ilişkindir. İİK m.67’de “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir” hükmüne yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” şeklindedir.
Aynı kanunun 4. Maddesi “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;… öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” demek sureti ile ticari dava kavramını açıklamıştır.
Davalının gerçek kişi olması göz önünde bulundurularak uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığının belirlenmesi için araştırma yapılmıştır. Uyap üzerinden yapılan incelemede davalının ticaret sicil kaydı ve vergi mükellefiyetine ilişkin bir kaydın bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Görev kuralları kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önünde bulundurulur. Bir davanın ticaret mahkemesinde görülebilmesi için ya 6102 Sayılı TTK ‘ da mutlak ticari dava olarak sayılması ya da her iki tarafın tacir ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklanması gerekmektedir. Somut olayda davalının ticari işletme ve tacir kaydı bulunmadığı anlaşılmakla; uyuşmazlık konusu olayın TTK md.4’te düzenlenen mutlak ticari dava türlerinden olmadığı gibi, her iki tarafın tacir olduğu nispi ticari dava da sayılamayacağından, bu nedenle HMK md 2 gereği genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesi yargılamada görevli olduğundan, görev konusu kamu düzeninden dava şartı ve mahkemece re’sen her aşamada gözetilmesi gereken husus olmakla, HMK md 114/1-c ve 115/2 uyarınca aşağıdaki şekilde görev yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-)Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-)HMK’nun 331 mad. uyarınca Harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar oluşturulmasına,
4-)HMK 20.maddesi gereğince; karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtaratına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize sunulacak yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/05/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır