Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1234 E. 2020/127 K. 18.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1234 Esas
KARAR NO : 2020/127

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 14/11/2019
KARAR TARİHİ : 18/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili 14/11/2019 tarihli dava dilekçesi ile; Müvekkili şirket tarafından “…” kapsamında sigortalı olan taşınmazda 05.11.2016 tarihinde karşı tarafından üretimi ve garantili ürünü olan ısıtıcının kendiliğinden alev alması üzerine yangın çıktığını, yangın sebebiyle evinde bulunan eşlayarın zarar gördügünü, hasar gören ürünlerin tamirinin mümkün olmadığını, hasar miktarının 4.475,40 TL olduğunu, bu hasar sebebiyle müvekkili sigortalısına ödeme yaptığını, davalı tarafın bu ödemeyi müvekkili sigorta şirketine yapmadığından davalı aleyhine 5.332,52 TL icra takibi başlatıldığını, davalının vaki itirazı nedeniyle takibin durduğunu, davalının icra takibine yaptığı haksız ve mesnetsiz itirazın iptaline, takibin devamına ve alacağın tahsiline, davalı aleyhine %20’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi tensip zaptı ve duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş olup, davalı tarafından süresi içinde verilen cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket aleyhine başlatılan icra takibine karşı öncelikle husumet itirazlarının bulunduğunu, müvekkilinin 19.06.2006 yılında ticaret sicilinden terkin edildiğini, bu nedenle takip başlatılamayacağını, bu nedenle husumetten davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Ayrıca dava konusu olayın ticari iş niteliğinde olmadığından mahkememizin görevsizliğine karar verilmesini ve davacının haksız ve mesnetsiz davasının esastan reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
B. Uyuşmazlık Konusu ve Deliller
Mahkememiz huzurundaki dava rücuen başlatılan takibe itirazın iptali davasıdır. Dava kapsamında uyuşmazlık taşınmazda meydana gelen yangın nedeni ile davacı … şirketince tazmin edilen zararının davalı şirketten rucu edilip edilemeyeceği, meydana gelen zarardan davalının sorumlu tutulup tutulamayacağı temerrüt ve faiz şartlarının oluşup oluşmadığı, mahkememizin görevli olup olmadığı hususlarının tespitine ilişkindir.
Mahkememizce … Büyükşehir Belediyesi’ne müzekkere yazılarak dava konusu yangın ile ilgili tutanaklar istenmiş, ilgili kurumca 03/12/2019 tarihli yazı ile yangın raporu mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce davalı … şirketine müzekkere yazılarak hasar dosyasının örneği istenmiş, ilgili kurumca 24/12/2019 tarihli yazı ile hasar dosyası örneği mahkememize gönderilmiştir.
C. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
6335 Sayılı Kanunun 2.maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nun 5/4 maddesinde; asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemeleri ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı düzenleme konusu yapılmıştır. Görev kamu düzenine ilişkin olup, dava şartıdır. Dava şartları mahkemece yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” şeklindedir.
Aynı kanunun 4. Maddesi “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;… öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” demek sureti ile ticari dava kavramını açıklamıştır.
Kanunumuzun 4. Maddesinde tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılan davalar doktrinde mutlak ticari dava olarak isimlendirilir. Kanunda belirtilen mutlak ticari davalar ile bir ticari işletme ile ilgili olması şartıyla havale vedia ve telif hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar dışındaki bir uyuzmazlığın ticari dava sayılabilmesi için; her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda da uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gereklidir.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır.
Bu açıklamalar ışığında dosya incelendiğinde dava, konut sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkin olduğu görülecektir.
Davacı … şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir tüketici dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Davacı … şirketi olup, davalıdan rücuen tazminat talebi, yangına sebebiyet veren ürünün üreticisi olan davalı …Ticaret A.Ş ile davacının sigortalısı arasındaki satım ilişkisinden kaynaklanmaktadır.
Bu kapsamda dosyadaki yangın raporuna göre yangının meskende meydana geldiği ve ev yangını olarak belirtildiği, yangının sebebinin yatak odasındaki ısıtıcıdan kaynaklandığı, sigortalı …’ın tacir olduğuna dair bir veriye dosyadan rastlanmadığı, dolayısı ile anılan dosyada mahkememizin görevli olmasını gerektiren bir yön bulunmadığı görülmektedir.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılındığı, sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin, ticari olmadığı, öte yandan sigortalının evinde meydana gelen yangın sebebi ile mesleki bir amaç için dava konusu ısıtıcıyı edindiğine dair bir bulguya da rastlanmadığından genel mahkemelerin görevine giren bir uyuşmazlığın bulunmadığı, neticeten taraflar arasındaki ilişkinin tüketici ilişkisi olduğu, bu ilişkiden kaynaklanan ihtilafların Tüketici Mahkemelerince çözümlenmesi gerektiği anlaşılmakla HMK’nın 114/c ve 138 maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan …TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331 mad. uyarınca Harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar oluşturulmasına,
4-HMK 20.maddesi gereğince; karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtaratına,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı 6763 Sayılı Kanunun 41. Maddesi ile değişik 6100 Sayılı HMK 341/2 maddesi gereği dava miktarı 5.390 TL olan kesinlik sınırı altından kaldığından, KESİN olarak verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/02/2020

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır
5070 Sayılı Kanun gereğince e-imza ile imzalanmıştır.