Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1200 E. 2020/329 K. 14.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1200
KARAR NO : 2020/329

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/04/2018
KARAR TARİHİ : 14/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların İddia ve Talepleri
Davacı vekili 20/04/2018 tarihli dilekçesiyle müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi yapıldığını, takibe konu senedin kumar senedi olduğunu, böylece kambiyo vasfını taşımadığını, müvekkilinin böyle bir borcunun bulunmadığını, davalıyı tanımadığını, borcun eksik borç vasfında olduğunu ve bu nedenle dava edilemeyeceğini belirterek İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davanın açıldığı mahkeme olan İstanbul 14.Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından dava konusunun kambiyo senedi olması nedeni ile görevsizlik karar verilmiş, anılan görevsizlik kararı davalı tarafça istinaf edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesince istinaf talebinin reddine karar verilmiş, dosya mahkememiz gönderilerek yukarıda belirtilen esas numarasını almıştır.
Görevsiz mahkemece dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmediğinden mahkememizce dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmiş, davalı vekili 02/03/2020 tarihli cevap dilekçesinde, davacının davalıdan borç aldığını, bu borca karşılık bonoyu tanzim edip teslim ettiğini, davacının iddialarının temelsiz olduğunu, davanın reddini ve %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Toplanan Deliller
Davanın icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olması nedeniyle icra dosyası istenmiş, gönderilen icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, dosyamız davacısının borçlu, dosyamız davalısının alacaklı olduğu görülmüştür.
Mahkememizce 10/03/2020 tarihinde yapılan ve her iki taraf vekilinin de hazır bulunduğu ön inceleme duruşmasında HMK 140/5 maddesi gereğince taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkememize sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için iki haftalık kesin süre verilmesine, bu süre içerisinde gereği yerine getirilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarının taraf vekillerine ihtarına karar verilmiştir.
Verilen süre içerisinde taraflarca herhangi bir delil ve belge sunulmamıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Dava niteliği itibariyle İİK’nın 72. Maddesinde düzenlenen menfi tespit davası olup uyuşmazlık davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Es sayılı dosyası nedeni ile davalıya borçlu olup olmadığı, icra dosyasına konu bononun kumar nedeni ile verilip verilmediği, eksik borç olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde takibe konu bononun kumar nedeniyle tanzim edilmiş olduğunu belirtmiş, delillerini icra takip dosyası, senet sureti, bilirkişi incelemesi, tanık ve her türlü delil olmak üzere sıralamıştır. 10/03/2020 tarihinde yapılan ve her iki taraf vekilinin de hazır bulunduğu ön inceleme duruşmasında davacıya delilleri için süre verilmiş ancak davacı tarafça herhangi bir delile yer verilmemiştir.
Burada değinilmesi gereken husus ispat yükünün kimde olduğudur. Bono, mücerret bir borç ikrarıdır. O halde, bono borçlusunun ilk önce bonodaki borç ikrarının sebebinin kumar veya bahis olduğunu ispat etmesi gerekir; bu ise, tanıkla ispat edilemez. Ancak, senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. Aksi halde, yani bononun kumar veya bahis borcu için düzenlendiği iddiasının tanıkla ispat edilebileceğinin kabulü durumunda bono emniyeti kalmaz; her bononun, kumar veya bahis borcu için verildiği yalancı tanıklarla ispat edilerek iptali sağlanabilir. Bu ise bono emniyetine aykırı düşer (Prof Dr.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü 6.Baskı C.2 Sh.2422-2423).
Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi yerleşik içtihatlarında da bu hususa yer verilmektedir. Şöyle ki daire… Es sayılı dosyasında “Dava, kumar borcu için boş olarak imzalattırılan takip konusu senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davalı, takip konusu senette lehtar olup davacı-keşideciye verdiği borç para karşılığında işbu senedin imzalandığını ileri sürmüş, anılan senette ihdas nedeninin boş olduğu görülmüştür. Bono, mücerret bir borç ikrarıdır. O halde, bono borçlusunun ilk önce bonodaki borç ikrarının sebebinin kumar veya bahis olduğunu ispat etmesi gerekir; bu ise, HMK’nın 201. maddesi gereği tanıkla ispat edilemez. Ancak, senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. Aksi halde, yani bononun kumar veya bahis borcu için düzenlendiği iddiasının tanıkla ispat edilebileceğinin kabulü durumunda, bono emniyeti kalmaz; her bononun, kumar veya bahis borcu için verildiği iddiası temin edilecek tanıklarla ispat edilerek iptali sağlanabilir. Bu durum ise, hem HMK’nın 201. maddesi hükmüne hem de bono emniyetine aykırı düşer. Somut olayda davacı dava konusu senedin düzenlenme nedeninin kumar borcu olduğunu iddia ettiğine göre, bu iddiasını belirtilen ilkeler çerçevesinde yazılı delille kanıtlaması gerektiği gözetilmeden davanın kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir. ” şeklinde içtihatta bulunmuştur.
Yine aynı dairenin başka bir kararında “Mahkemece, davanın kumar borcu nedeniyle verildiği iddia edilen iki adet bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, bononun mücerret bir borç ikrarı olup, davacının öncelikle bononun kumar ve bahis borcu için düzenlendiğini kesin delil (senet)ile ispat etmesi gerektiğini, tanıkla ispat edilemeyeceğini, davacının ise iddiasını kesin delille ispat edemediği gibi davalının da teklif olunan yeminin de bonoların kumar nedeniyle verilmediğini beyan ettiğinden kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA” denilmektedir.
Bu açıklamalar ve içtihatlar ışığında huzurdaki menfi tespit davasında herhangi bir tehdit, ikrah iddiası da bulunmayan davacının ispat ile mükellef olduğu, bu ispatı da ancak kesin delil ile yerine getirebileceğine şüphe bulunmamaktadır. Ne var ki davacı tarafça hiçbir delil bildirilmemiştir. Her ne kadar dava dilekçesinde tanık deliline dayanıldığı anlaşılmakta ise de yukarıda belirtilen nedenlerle rızaen teslim edilen bononun kumar borcuna istinaden verildiğine dair tanık dinlenmesi mümkün değildir.
Kesin deliller; kesin hüküm, ikrar, senet ve yemin olarak belirlenmiştir. Davacı tarafça herhangi bir senet sunulmamış, açıkça yemin deliline dayanılmamış, davalı tarafça da bu konuda herhangi bir ikrarda bulunulmamış, senedin kumar senedi olduğuna dair herhangi bir kesin hüküm de ibraz edilmemiştir.
Hal bu iken davacının mükellef olduğu ispat vazifesini yerine getirmediği anlaşılmış, davacı tarafça sunulan mazeret dilekçesi kabul edilmemiş, davalı tarafça davaya devam edilerek davanın reddinin talep edilmesi üzerine araştırılacak ve incelenecek başka bir husus kalmadığından ve basit yargılama usulünde sözlü yargılama usulü de bulunmadığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre alınması gereken 54,40TL red karar harcının, davacı tarafça peşin yatırılan 35,90-TL harçtan mahsubu ile 18,50-TL nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre dava değeri olan 7740,00 USD’nin dava tarihindeki kur olan 4.046 TL üzerinden karşılığı olan 31.316,04 TL üzerinden hesaplanan 4.697,41 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
Dair; davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/07/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸