Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1196 E. 2020/107 K. 14.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1196 Esas
KARAR NO : 2020/107

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/01/2014
KARAR TARİHİ : 14/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili 09/01/2014 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin 2 nolu davalı ile dava dışı … Bankası AŞ’nin imzaladığı destek kredisi sözleşmelerine teminat olarak taşınmazlarını ipotek ettirdiğini ancak kredi borçlusu şirketin borçlarını ödememesi nedeniyle ipoteğin paraya çevrilmesini engellemek isteyen müvekkili tarafından ödemelerin yapıldığını, müvekkilinin … ili … İlçesi … Mevki 1401 parsel ile … ilindeki gayrimenkullerini teminat olarak verdiğini, müvekkilinin davalı şirketin ortağı iken krediye ilişkin ödemelerini düzenli olarak yaptığını, 19/10/2012 tarihinde 2 nolu davalı şirketteki hissesinin tüm aktif ve pasiflerinin 1 nolu davalıya devredildiğini ve bu doğrultuda sözleşme imzalandığını, ancak 1 nolu şirketin ödemelerini yapmaması üzerine şirkete ihtarname gönderildiğini, ihtarnamenin tebellüğ edilmesi sonrasında müvekkilinin borcu ödemek zorunda kaldığını belirterek davalı şirketin borcuna karşılık olarak alacaklı bankaya yapılan 61.112,00TL ‘nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ve temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasını talep ve dava etmiştir.
Davalılara usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı …Tic. AŞ vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; davacının yalnızca diğer şirketin borçlarını kapattığını, müvekkilinin herhangi bir borcuna kefil olmadığı gibi ödeme de yapmadığını, 11/07/2013 tarihinde söz konusu 2 nolu davalı şirketin Alman yatırımcıya satıldığını, sadece 6 ay kadar bir süre müvekkilinin diğer davalının hisselerini elinde bulundurduğunu, dolayısıyla müvekkilinin diğer davalının borçlarından sorumlu tutulamayacağını, müvekkilinin şirkette halen alacaklı konumunda olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … Limited Şirketi’ne usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı davaya cevap vermemiştir.
B. Uyuşmazlık Konusu
Mahkememizin huzurundaki dava alacak davasıdır. Dava konusu uyuşmazlık … adlı davalı şirketin eski ortağı ve anılan şirketin … Bankası’ndan kullandığı krediye ipotek veren davacının, kredi borcunu ödemesi neticesinde halef sıfatı ile davalılardan ödediği bedeli isteyip isteyemeyeceği, davacının halef sıfatı ile rücu hakkının bulunup bulunmadığı, davacının, … adlı şirket hisselerini devrettiği diğer davalı … adlı şirketten rücu hakkının bulunup bulunmadığı, davacı ile … Temizlik adlı şirket arasında akdedilen hisse devir sözleşmesinin rücu hakkı verip vermediği hususlarında toplanmaktadır.
C. Yargılama Süreci
Dava, davacı vekilinin 09/01/2014 tarihli dava dilekçesi ile ilkin Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açılmış, … 11. Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edilen dosya … Esas numarasında incelenmiş ve mahkeme … K. Sayılı 27/06/2019 tarihli kararı ile davanın görev dava şartı yokluğundan reddine, Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğuna karar vermiş, anılan karar taraflarca istinaf edilmeksizin kesinleşmiş ve mahkemece verilen karar gereği dosya mahkememize tevdi edilmiş esas defterimizin 2019/1196 Esas sıra numarasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce TTK 4/2 gereği dava değeri yüzbin TL’yi geçmeyen davada basit yargılama usulü uygulanmak sureti ile davaya devam edilmiş, taraflara davetiye gönderilmiş, taraflar yargılamadan haberdar edilmiş böylece taraf teşkili sağlanmıştır.
D. Deliller
… 2. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu davacının davalı … nezdindeki hisselerini diğer davalı … adlı şirkete devretmesine dair limited şirket pay devir sözleşmesi.
… 27. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı davacının, davalı … şirketine, … Bankasına olan borcun ödenmesine dair ihtarnamesi
… 31. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı … Bankasının, davacı ve davalı … şirketine kredi borcunun ödenmesine dair ihtarnamesi
… 31. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesine istinaden davacı …’nun … Bankası … Şubesi’nin 3012/2013 tarihinde ödediği 61.112,00 TL ödemeye dair dekont,
… Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı davalı şirketlerin sicil kayıtlarını gösterir yazısı,
… Tapu Müdürlüğü’nün … tarihli ve dava konusu kredi sözleşmelerine teminat olarak verilen ipoteklere dair tapu ve dayanak belgeler
Dava konusu hakkında başvurulan bilirkişi heyetinden alınan 29/12/2016 havale tarihli, davacının … Adlı davalıdan 61.111,37 TL bedeli talep edebileceği, diğer davalı … şirketinin ise iş bu davda taraf sıfatının bulunamayacağı kanaatini içeren bilirkişi heyet raporu,
Huzurdaki yargılama ile aynı taraflar arasında görülmekte olan ve başka bir bankadan kullanılan kredi için yapılan ödemeden dolayı ikame edilen alacak davasında aldırılan 02/06/2015 tarihli ve davacının her iki davalıdan dava değerinin tamamını isteyebileceği kanaatini içeren bilirkişi raporu,
… Bankası’nın 13/01/2015 tarih ve 25/03/2015 tarihli yazıları ve bu yazılara ek olarak davalı … şirketine ait banka hesaplarını gösterir kayıtlar.
E. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Davalı … yönünden
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının davalı …adlı şirketin %99 paylı ortağı ve yetkilisi iken 19 Ekim 2012 tarihli pay devir sözleşmesi ile paylarını diğer davalı … adlı şirkete devrettiği, devir tarihinden önce davalı … şirketi tarafından kullanılan ve davacının da aynı zamanda müşterek ve müteselsil kefil olduğu kredinin devir tarihinden sonra ödenmemesi nedeni ile davacının ipoteklerin paraya çevrilmesini engellemek amacı ile borcu ödediği ve ipotekleri paraya çevrilmekten kurtardığı anlaşılmaktadır.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Borç İlişkilerinin Üçüncü Kişilere Etkisi” başlıklı “Alacaklıya halef olma” alt başlıklı 127. Maddesine göre alacaklıya ifada bulunan üçüncü kişi, başkasının borcu için rehnedilen bir şeyi rehinden kurtardığı ve bu şey üzerinde mülkiyet veya başka bir ayni hakkı bulunduğu; alacaklıya ifada bulunan üçüncü kişinin ona halef olacağı, borçlu tarafından ifadan önce alacaklıya bildirildiği takdirde alacaklının haklarına halef olur.
Öte yandan aynı kanunun “Kefilin rücu hakkı” 596. Maddesine göre Kefil, alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde, onun haklarına halef olur. Kefil, bu hakları asıl borç muaccel olunca kullanabilir.
Halefiyet kelime anlamı itibariyle bir kişinin yerine geçmeyi ifade etmekle birlikte hukuki anlamı hak sahibinin yerine geçmektir. Esasen halefiyet bir başkasının haklarına sahip olmak sureti ile başkasının yerine geçmek üzere hakkın sujesinin değişmesi halidir.
Dosyamız arasına alınan tapu kayıtlarından davacının davalı … şirketi tarafından … Bankası nezdinde kullanılan kredilerin garantisi olarak üzerinde kredi veren banka lehine ipotek tesis edilen taşınmazların maliki olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan davacının aynı zamanda … Bankasından kullandırılan krediye müşterek ve müteselsil kefil olduğu da görülmektedir. Bu durumda borcun tarafları olan … Limited Şirketi ile … Bankası AŞ arasındaki ilişkide, alacaklı bankaya karşı ifada bulunan davacı; hem TBK 127, hem de TBK 596 gereği alacaklı bankanın yerine geçecektir.
Davalı … Limited Şirketi yönünden … 31. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile banka tarafından hesap kat edildiğinden ihtarnamenin tebliğ tarihi itibariyle de asıl borç muaccel hale geldiğinden davacı tarafından kefil ya da ipotek veren sıfatı ile yapılan ödemeler, ödeme tarihleri itibari ile muaccel sayılır ve davalının faiz ödeme borcu doğar.
Hal böyle iken davacının … 31. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesine istinaden … Bankası … Şubesi’nin 30/12/2013 tarihinde ödediği 61.112,00 TL ödemeye dair dekontu dikkate alındığında, davacının garanti bankasına asıl borç miktarı olan 61.111,37 TL’ için halef olduğu, ödemenin yapıldığı 30/12/2013 tarihi itibariyle alacağın muaccel olması nedeni ile bu tarihten itibaren faiz hakkı kazandığı anlaşılmış ve davanın … Kimyasal Ürn. Tic. Ltd. Şti. Yönünden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davalı … AŞ. yönünden;
Davacı ile davalı … şirketi arasında ise kanundan kaynaklanan bir halefiyet ilişkisi bulunmadığı, davacının bu davalı yönünden davasını taraflar arasında akdedilen limited şirket pay devir sözleşmesine dayandırdığı görülmektedir.
Davacı ile davalı … arasındaki hukuki ilişkinin davacıya rücu hakkı verip vermediği konusunun anlaşılması için taraflar arasındaki ilişkinin ve dava konusu kredi sözleşmesinde tarafların sıfatlarının iyi irdelenmesi gerekir. Buna göre 2 farklı durum bulunmaktadır.
19 Ekim 2012 tarihine değin birinci durumda davacı … şirketinin %99 ortağı aynı zamanda yöneticisidir. Öte yandan kredi veren banka yönünden aynı zamanda müşterek ve müteselsil kefil ve ipotek borçlusudur. 19 Ekim 2012’den sonra cari ikinci durumda ise davalı … AŞ, diğer davalı … Ltd Şti’nin %99 ortağıdır. Öte yandan kredi veren banka yönünden aynı zamanda müşterek ve müteselsil kefil ve ipotek borçlusu olmaya devam etmektedir.
Davacının şirketin ortağı ya da yöneticisi olması, davacının şirket borcundan şahsen sorumluğunu doğurmamaktadır. Nitekim TTK 573. Maddesi gereği limited şirkette ortaklar, şirket borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler. Davacının … Ltd Şti’ye ait kredi borcunu ödemesinin sebebi limited şirketi ortağı olması değil, anılan kredi sözleşmesini hem ipotek veren hem de müşterek ve müteselsil kefil sıfatı ile imzalamış olmasıdır. Dolayısı ile davacının dava dışı bankaya şirket ortağı olmasından kaynaklanan ve bu sıfatla bir borcu bulunmamakta, gerçekleştirilen ödemelerin de müşterek ve müteselsil kefil ya da ipotek veren sıfatından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında kredi borcunu doğuran hukuki ilişki limited şirketinin %99 payına sahip olma durumu olmadığına göre bu pay sahipliğinin devri durumunda bu paya bağlı olarak devredilecek bir borç da bulunmamaktadır. Kredi borcundan sorumluluk limited şirket payına bağlı bir yükümlülük olmadığına, banka ile taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesine ek kefalet sözleşmesinden kaynaklandığına göre payın devri ile kefalet yükümlülüğünün devralana geçtiğinden söz etmek de mümkün olmayacaktır.
Bu durumda pay devrinden kaynaklanan bir yükümlülük intikali bulunmadığına göre davacının, dava dışı banka ile imzalanan kredi sözleşmesi kapsamında müşterek ve müteselsil sıfatı ile altına girdiği borç ve yükümlülükleri limited şirket payından bağımsız olarak davalı … Temizlik Şirketine devredip devretmediği sorusunun cevabını aramak gerekecektir. Anılan sorunun özü davacı ile … arasında; … AŞ’nin kredi borcundan hukuken sorumlu tutulabilmesi sonucunu doğurabilecek nitelikte bir sözleşmenin var olup olmadığıdır. Öncelikle belirtelim ki … AŞ’nin anılan kredi borcundan dolayı kredi veren bankaya, (ya da onun halefi olduğunu iddia eden davacıya) sorumlu olması hukuki sonucu ancak TBK 195 kapsamında iç üstlenme sözleşmesi, TBK 196 kapsamında dış üstlenme sözleşmesi ya da TBK 201 kapsamında borca katılma hallerinde söz konusu olabilecektir.
Türk Borçlar Kanunu’na göre iç üstlenme, dış üstlenme ve borca katılma aşağıdaki şekillerde düzenlenmiştir.
a. “Borçlu ile iç üstlenme sözleşmesi yapan kişi, borcu bizzat ifa ederek veya alacaklının rızasıyla borcu üstlenerek, borçluyu borcundan kurtarma yükümlülüğü altına girmiş olur.”
b. “Borçlunun yerine yenisinin geçmesi ve borcundan kurtarılması, borcu üstlenen ile alacaklı arasında yapılacak sözleşmeyle olur” (dış üstlenme)
c. “Borca katılma, mevcut bir borca borçlunun yanında yer almak üzere, katılan ile alacaklı arasında yapılan ve katılanın, borçlu ile birlikte borçtan sorumlu olması sonucunu doğuran bir sözleşmedir.”
Taraflar arasında akdedilen … 2. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu davacının davalı … nezdindeki hisselerini diğer davalı … adlı şirkete devretmesine dair limited şirket pay devir sözleşmesi maddeleri değerlendirildiğinde yukarıda belirtilen hallerden herhangi birisinin şartlarının oluşmadığı, davalı … AŞ’nin dava dışı bankaya olan borcu üstlendiği ya da bu borca katıldığı anlamına gelecek bir ibarenin bulunmadığı, kaldı ki alacaklı bankaya bu yönde herhangi bir bildirim ya da öneride de bulunulmadığı, banka tarafından davalı …’in TBK kapsamında borcu üstlenmesine ya da borca katılmasına dair kabulün yapılmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim dosya kapsamından davalı … AŞ’nin, ne … Ltd Şti’nin asıl borçlu sıfatından kaynaklanan borçlarından, ne de davacının müşterek ve müteselsil kefil sıfatından kaynaklanan borçlarından sorumluluğunu gerektirecek bir sözleşme ya da anlaşma bulunmamaktadır.
Son olarak; her ne kadar huzurdaki yargılama ile aynı taraflar arasında görülmekte olan ve başka bir bankadan kullanılan kredi için yapılan ödemeden dolayı ikame edilen alacak davasında … 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce aldırılan 02/06/2015 tarihli raporun sonuç kısmında davacının her iki davalıdan dava değerinin tamamını isteyebileceği kanaati bildirilmiş ve bu kanaate pay devir sözleşmesinin 12. Maddesi gerekçe gösterilmiş ise de; sözleşmenin 12. Maddesinde satıcının (huzurdaki davada davacı) tüm alacaklarını alıcıya (davalı … AŞ) devretmesinden bahsedildiği, davalı …’e değil davacıya yükümlülük getiren bir madde olduğu anlaşılan bu maddeden davalı …’in kefaletten kaynaklanan borcu üstlendiğine dair sonuç çıkarmak mümkün olmadığından bu yöndeki bilirkişi raporuna itibar edilmemiştir.
Diğer yandan huzurdaki davada aldırılan bilirkişi raporunun sonuç kısmında davalı …’in bu davada taraf sıfatının bulunmadığına dair; dava şartı olmayan husumet ile dava şartı olan taraf sıfatı kavramlarının karıştırıldığının anlaşıldığı değerlendirmeler yönünden de rapora itibar edilmemiştir.
Son tahlilde davacının TBK’nun halefiyet kuralları gereği davanın kısmen kabulüne; kısmen reddine, davacının davasının … Limited Şirketi yönünden kabulü ile 61.111,37 TL’nin 30.12.2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının davasının … yönünden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; KISMEN REDDİNE,
2-Davacının davasının … Limited Şirketi yönünden KABULÜ ile 61.111,37 TL’nin 30.12.2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacının davasının … Yönünden REDDİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 4.174,52 TL nispi karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan 1.043,65 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 3.130,87 TL nispi karar ve ilam harcının davalı … Limited Şirketi’nden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 1.043,65 TL harç ile, yine davacı tarafından aşağıda dökümü yapılan 1.031,00 TL yargılama giderinin davalı … Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine
6-Davalı … tarafından aşağıda dökümü yapılan 20 TL yargılama giderinin, davanın reddedilen kısmı üzerinden hesaplanan 20 TL’nin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 7.072,25 TL nispi vekalet ücretinin davalı … Nakliye ve Kimyasal Ürünler ticaret Limited Şirketi alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 7.072,32 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
9-Davacı ve davalılar tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerini yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.14/02/2020

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır
5070 Sayılı Kanun gereğince e-imza ile imzalanmıştır.