Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1192 E. 2021/723 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1192 Esas
KARAR NO : 2021/723
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/10/2019
KARAR TARİHİ : 19/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili 28/10/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle: davacı ve davalı şirket arasında 22.08.2016 tarihinde asansör servis sözleşmesinin imzalandığını, davalı şirketin hizmet gereği ödemesi gereken toplam 14.247,76 TL (faiz ve masraflar dahil) bakım ve servis bedelinin ödenmediğini, davacı şirketin 22.08.2016 tarihli asansör servis sözleşmesi gereği davalı şirketin … tesisat numaralı asansörün servis ve bakım hizmetini tam ve eksiksiz şekilde yerine getirdiğini ancak davalının söz konusu hizmet karşılığı davacı tarafından gönderilen faturaları ödemediğini, açıklanan nedenlerle davalının haksız itirazın iptali ile icra takibinin devamını ve takibin %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatını hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafından süresinde cevap dilekçesi sunmak üzere ek süre talep edilmiş, bu talep mahkememizce kabul edilmiş, ancak süresinde davalı tarafça herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamıştır.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Dava itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık davacı ile davalı arasındaki ticari nitelikli asansör bakım sözleşmesi kaynaklı olarak davalının davacıya takip tarihi itibariyle borçlu olup olmadığı, alacağın muaccel hale gelip gelmediği, temerrüt oluşup oluşmadığı, faiz borcu bulunup bulunmadığı, itirazın haksız olup olmadığı, icra inkar tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında borçlu olarak yer alanın dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacısının alacaklı, olduğu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde borca dair itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizce ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar değerlendirilmiş, dava şartına dair eksiklik bulunmaması ve davalı tarafça haklı bir sebebe dayalı olan herhangi bir ilk itiraz ileri sürülmemesi nedeniyle ön inceleme tamamlanmış, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilerek dosyamızın delillerini oluşturan, bakım sözleşmesi, teslim tesellüm formları, bakım formları, icra dosyası, tarafların ticari defter ve kayıtları, ihtarnameler ve ticaret sicil kayıtlarından oluşan dosyamız delilleri üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi …hazırladığı 29.06.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “dava konusunun taraflar asansör servis sözleşmesi gereği davacı tarafından davalı yana yapı bakım faturaların alacak tespitine yönelik olduğunu, davacı ve davalı tarafın tutulması zorunlu ticari defterlerinin kanuna uygun, eksiksiz olarak tutulduğunu, açılış ve kapanış onaylarının yetkili makamlarca zamanında yapıldığının tespit edildiğini, detaylıca verilen davacı taraf yasal defter ticari münasebet kayıtlarına göre davacının davalıdan kaydi olarak 11.879,60TL tutarında alacaklı olduğunu, detaylıca verilen davalı taraf yasal defter ticari münasebet kayıtlarına göre davalının kaydi olarak davacı yana borcunun olmadığını, taraflar arasında yapılacak işlerin ifası ile ilgili olarak bakım sipariş formlarının davalı tarafından imzalı olduğunu, davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan kaydi olarak asıl alacak olarak 11.879,60 TL tutarında alacaklı olduğunu, alacağın cari hesaba dayanması sebebiyle borçluyu temerrüde düşürücü bir ihtar bulunmadığından davacının takipten önce işlemiş faizde bulunamayacağını, alacağın likit olması sebebi ile ayrıca davacının %20 oranında olmak üzere icra inkar tazminatı talebinde bulunabileceğini” mütalaa etmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı tarafça beyan dilekçesi sunulmuş, beyan dilekçesinde özetle bilirkişi raporunun doğru olduğu ve haklılıklarını ispatlar nitelikte bulunduğunu beyan etmiştir. Davalı taraf sunulan itiraz dilekçesinde ispat yükünün davacıda olduğu, teslimin ispatlanmadığını ifade etmiştir.
İtiraz üzerine hazırlanan 29/01/2021 tarihli ek raporda bilirkişi özetle;”davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan kaydi olarak asıl alacak olarak 11.879,60TL işlemiş faizi 2.36816TL toplamda 14.247,16TL tutarında alacaklı olduğunu, İİK 67/2 maddesi uyarınca takibin fatura ve cari hesaba dayanması bu kapsamda belirlenebilir ve likit olması sebebi ile ayrıca davacının %20 oranında olmak üzere icra inkar tazminatı talebinde bulunabileceğini” mütalaa etmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı tarafça beyan dilekçesi sunulmuş, beyan dilekçesinde özetle bilirkişi raporunun doğru olduğu ve haklılıklarını ispatlar nitelikte bulunduğunu beyan etmiştir. Davalı taraf sunulan itiraz dilekçesinde ispat yükünün davacıda olduğu, teslimin ispatlanmadığını, teslimin apartman görevlilerine yapıldığını ifade etmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, davalının icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesi hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına dair bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı itiraz dilekçesinde ilişkinin bulunmadığına dair bir savunma ileri sürmemekte ancak hizmetin kendilerine verilmediğine ve bu borçtan sorumlu olmadıkları sebebiyle faize ve asıl borca dair itirazda bulunmaktadır.
TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır. Defter tutma yükümlülüğü Kanunun 64. maddesinde ayrıca düzenlenerek her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafın da tacir olması nedeni ile taraf vekillerinin hazır bulunduğu ön inceleme celsesinde tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına, tarafların inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere HMK 222 gereği sunmasına, bu süre içerisinde gereği yerine getirilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının taraflara ihtarına karar verilmiş ve bilirkişi tarafından ticari defterler incelenmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, davacı tarafın ticari defterleri ve aldırılan bilirkişi raporundan davacının ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfında olduğu, davalı tarafın ticari defterlerini sunmadığı ve sunmayacağını beyan ettiği, taraflar arasında ticari ilişki olduğu, dava konusu alacağın asansör bakım hizmetine dair cari hesap bedellerinden kaynaklandığı görülmüştür. Davalı taraf her ne kadar hizmetin kendilerine verilmediğine dair iddiada bulunmakta ise de dosya kapsamından ve davalı beyanından davacı tarafça asansör bakımının gerçekleştirildiği ve asansör bakım formunun site yöneticisinde imzalandığı anlaşılmıştır. Davacı taraf sözleşme ile satışını yaptığı asansörlerin bakımını gerçekleştirmiş ve bakım yaptığını da ispatlamıştır. Hal böyle iken davalı tarafın cari hesap dolayısıyla davacıya 11.879,60 TL borcunun bulunduğu anlaşılmaktadır.
Değinilmesi gereken son husus takip öncesi işletilen faize ilişkindir. Türk Ticaret Kanunu’nun 10. Maddesine göre “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” Her ne kadar dosyada belirli vadeye dair sözleşme var ise de bu sözleşme gereklerinin yerine getirildiği davacı tarafça ıspatlanmamıştır. Davacı tarafça davalıya takip öncesi herhangi bir ihtarname çekilmediği veya belirli vade sözleşmesine uygun olarak faturaların davalıya ne zaman tebliğ edildiğine dair bir belge sunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda takip öncesi faiz istenemeyeceğinin kabulü gerekir. (Kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise takip tarihinde temerrüt gerçekleşir. (11.12.1957 tarih 17/29 sayılı İçihadı Birleştirme Kararı) Temerrüde esas icra takibi de bulunmuyorsa dava tarihinde temerrüt gerçekleşir.) Bu nedenle davacının takip öncesi faize ilişkin talebinin de reddine karar verilmiştir.
Böylece davacının üzerine düşen ispat koşulunu ifa ettiği anlaşılmış, dosya kapsamına ve fenne uygun bilirkişi raporuna davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile
A. … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Es sayılı takibine vaki itirazın;
a.11.879,60 TL alacak yönünden İPTALİNE; takibin bu alacak yönünden kaldığı yerden DEVAMINA
b.2.368,16 TL’lik takip öncesi faiz yönünden takip öncesi temerrüt oluştuğuna dair dosyamıza yansıyan herhangi bir belge bulunmadığından REDDİNE,
C. Kabul edilen alacağın %20 nispetinde hesaplanan 2.375,92 TL İcra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 811,49-TL harçtan peşin alınan 172,08-TL harcın mahsubu ile bakiye 639,41-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırıldığı anlaşılan 172,08-TL peşin harç, 44,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 216,48-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 700,00-TL bilirkişi ücreti, 85,00-TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 785,00-TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 654,52-TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6100 sayılı HMK.nun 326/2 maddesi gereğince bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00-TL nin kabul red oranına göre 219,40-TL sinin davacıdan, 1.100,60-TL sinin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
6-Davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 2.368,16-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı taraf yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.19/10/2021

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır