Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1164 E. 2021/135 K. 23.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1164 Esas
KARAR NO : 2021/135

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/10/2019
KARAR TARİHİ : 23/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Kocamustafapaşa şubesine ait 15/06/2019 keşide tarihli 6.666,10 USD bedelli, 22/06/2019 keşide tarihli, 11.869,80 USD bedelli, 07/07/2019 keşide tarihli , 6.450,00USD bedelli çekler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini ve çeklerin iptalini çeklerden kaynaklanan icra takibinden dolayı müvekkilinin arabuluculuğa başvurduğunu, ancak anlaşma sağlanamadığını, müvekkilinin tavuk, yumurta ve tavuk yemi üretimi yaptığını, müvekkili ile davalı şirket arasında ticari ilişki olduğunu, müvekkilinin tavuk yemi yapımı için davalı tarafla tavuk yeminin yapımına katılan yem maddesinin tedariki konusunda anlaşma yaptığını, bu amaçla davalının müvekkiline vereceği malların avansı olarak müvekkillinin davalı tarafa üç adet avans çeki verdiğini, davalının çeki aldıktan sonra vermesi gereken malları müvekkiline teslim etmediğini, anlaşmaya açıkça aykırı davrandığını bu nedenlerle davanın kabulünü ve müvekkilinin davalıya borcunun olmadığının tespitine ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin yerli/ithal yem ham maddelerinin tedarik ve satışı işiyle uğraştığını, davacı ile aralarında çerçeve alım satım ve kefalet sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme uyarınca bir cari hesap oluşturulduğunu, davaya konu çeklerin ise bu cari hesap kapsamında davacının müvekkiline olan borçları nedeniyle verildiğini, bu çeklerin sipariş edilen malların tesliminden sonra tevdii edildiğini, avans değil borcu ifa amacıyla keşide edildiğini, davacının çeklerin borcun ödenmesinden başka bir amaçla verildiğini bedelsiz bir avans çeki olduğunu iddia eden tarafın bunu kesin delillerle ispatlaması gerektiğini, ancak davacının böyle bir dosyaya sunduğu delilinin bulunmadığını, siparişlerin taşınma tarihlerinin davaya konu çeklerdin tarihlerinden daha önce olduğunu, dolayısıyla çeklerin avans çeki olmadığını bu nedenlerle davanın reddini ve davacının çek bedellerinin toplamının %20 sinden az olmamak üzere müvekkiline tazminata ödemeye mahkum edilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık ve Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Huzurdaki dava menfi tespit davasıdır. Dava dilekçesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde uyuşmazlığın davacı ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki kapsamında davalı şirketin edimlerini sözleşmeye uygun olarak ifa edip etmediği, bu nedenle davacının takip ve çekler dolayısıyla davalıya borcunun bulunup bulunmadığı, kötüniyet tazminatlarının şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Davanın menfi tespit davası olması sebebi ile öncelikle çeklerin takibe konu yapıldığı yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyalarında borçlu olarak yer alanın dosyamızda davacı konumunda olduğu, dosyamız davacılının alacaklı ve dava değerlerinin aynı olduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce resen görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 01/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “davalının 2018 ve 2019 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğunu, davacı yanın incelme gün ve saatinde ticari defterlerini hazır bulundurmamasından ve yapılan görüşmede ticari defterlerini ibraz etmeyeceklerini bildirdiklerini, yapılan incelemede davacı ile olan cari hesap hareketlerini ticari defterlerini usulüne uygun olarak kaydettiğini, davalının 31/10/2019 tarihi itibariyle 62.455,40 USD cari alacaklı olduğunu, davacının davalıya borçlu olduğunu, davalının davacıyı icra takibinden önce noter ihtarnamesi ile temerrüde düşürmediğinden temerrüdün icra takibi ile oluştuğunu,” mütalaa etmiştir.
Mahkememizce bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş davacı taraf 14/10/2020 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna itiraz ettiğini, davacının sevk irsaliyesinde alanın imzasının bulunmadığını, malların kendisine teslim edilmediğini, sevk irsaliyelerinin hiç düzenlenmemiş kabul edilmesi gerektiğini, bilirkişinin bu hususu değerlendirme konusu yapmadığını, raporun bu haliyle hükme esas teşkil edemeyeceğini ifade etmiştir. davacı alacaklarını hesapladığını, davalı tarafça sunulan itirazın dosyayı ve borcu sürüncemeye bırakmaya yönelik olduğunu belirtmiştir. Davalı taraf 14/10/2020 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna kısmen itiraz ettiğini, genel itibariyle raporun isabet arz ettiğini, ancak temerrüde ilişkin mütalaanın hatalı olduğunu, takibin kambiyo senedine dayanması nedeniyle temerrüt ihtarına gerek olmadığını belirtmiştir.
Mahkememizce davacının inceleme gün ve saati için mazeret bildirmiş olması nedeniyle savunma hakkının ihlal edilmemesi adına 17/11/2020 tarihinde davacı tarafa ticari defterlerini incelemek üzere hazır etmesi için yeniden süre verilmiş ve dosya bilirkişiye teslim edilmiştir.
Mali müşavir bilirkişi hazırladığı 28/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “davacının ticari defterlerini sunmadığını, davalının 2018 ve 2019 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğunu, yapılan incelemede davacı ile olan cari hesap hareketlerini ticari defterlerini usulüne uygun olarak kaydettiğini, davalının 31/10/2019 tarihi itibariyle 62.455,40 USD cari alacaklı olduğunu…” mütalaa etmiştir.
Mahkememizce bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş davacı taraf 08/02/2020 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna itiraz ettiğini, davacının sevk irsaliyesinde alanın imzasının bulunmadığını, malların kendisine teslim edilmediğini, sevk irsaliyelerinde fiili sevk tarihlerinin yer almadığını, sevk irsaliyelerinin hiç düzenlenmemiş kabul edilmesi gerektiğini, bilirkişinin bu hususu değerlendirme konusu yapmadığını, raporun bu haliyle hükme esas teşkil edemeyeceğini ifade etmiştir. davacı alacaklarını hesapladığını, davalı tarafça sunulan itirazın dosyayı ve borcu sürüncemeye bırakmaya yönelik olduğunu belirtmiştir. Davalı taraf 09/02/2020 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporunda aleyhe olan hususlara itiraz ettiğini, davalının ticari defterlerinin usulüne uygun düzenlendiğini, davacının faturalara itiraz etmediğini, alacağın BA BS formlarından da anlaşıldığını belirtmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, davalının icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesi hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına dair bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır.
TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır. Defter tutma yükümlülüğü Kanunun 64. maddesinde ayrıca düzenlenerek her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafın da tacir olması nedeni ile her iki taraf vekillerinin hazır bulunduğu 28/02/2020 tarihli ön inceleme celsesinde tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına, tarafların inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere HMK 222 gereği sunmasına, bu süre içerisinde gereği yerine getirilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının taraflara ihtarına karar verilmiştir.
Davacının ilk inceleme gününde davacının mazeret sunması üzerine 17/11/2020 tarihli celsede davacı ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına, davacının inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere HMK 222 gereği sunmasına, bu süre içerisinde gereği yerine getirilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının davacıya ihtarına karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, icra takibi, davalı tarafın ticari defterleri ve aldırılan bilirkişi raporundan davalının ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfında olduğu, taraflar arasında ticari ilişki olduğu, taraflar arasında katkı maddesi alım satımına dair ilişki bulunduğu, dava konusu alacağın fatura bedellerinden kaynaklandığı, davacı tarafça davalıya bu hususta üç adet çek verildiği görülmüştür. Davalı tarafın hizmetin verilmediğine ilişkin itirazın bulunduğu görülmektedir.
TTK’nın 21. Maddesine göre “Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. “
Öte yandan her iki taraf BA BS formlarından dava konusu faturaların her iki tarafça da beyan edildiği anlaşılmaktadır. Vergi dairesine bildirim yapıldığından, hizmetin teslim edilmediğine dair ispat davacı taraftadır. Zira davalı tarafça vergi dairesine ilgili bildirimimin yapılması davalı tarafça teslimin gerçekleştiğine dair karine teşkil eder. “…Davacı tarafın ticari defter ve kayıtların alacağın varlığı hususunda tek başına ispata yeterli değil ise de; davalının bağlı bulunduğu…Vergi Dairesinin cevabi yazısına göre, takibe konu faturanın davalı tarafça beyan edildiği dikkate alındığında bu husus teslime karine teşkil ettiğinden aksi yöndeki iddiayı ispat yükü davalı taraftadır. Davalı taraf, ticari defterlerini ibraz etmemiş, keza istinafa konu iddiası yönünden yargılama aşamasında taraflar arasında süre gelen ticari ilişkideki fatura örneklerini yahut ödeme belgelerini de ibraz etmemiştir. Dosyada mevcut SMM bilirkişi raporunda, salt davacı tarafın ticari defterleri incelenmiş olup takip tarihi itibariyle davacının alacak iddiası yerinde görülmekle davalı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353-1-b-1 maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiştir…” (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ nin 30.01.2020 tarih 2017/3832 E., 2020/227 Karar sayılı kararı)
Hal böyle iken, kendisine tanzim edilen faturaya süresi içerisinde itiraz etmeyen, faturalara ilişkin BA bildirimini yapan davacının malın teslim edilmediğine dair iddiasını ispat etmesi gerekirken kendisine iki defa süre verilmesine rağmen ticari defterlerini incelemeye esas olarak sunmaması karşısında, davalının usulüne uygun ticari defterlerine ve tarafların BA BS formlarına üstünlük tanınmış, davalının ispat külfetini yerine getirdiği, davacının ise ispat külfetini yerine getiremediği değerlendirilerek 7251 sayılı kanun ile davanın basit yargılama sınırında kalması nedeniyle sözlü yargılamaya geçilmeksizin davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı/alacaklı tarafça %20 oranında tazminat talep edilmiş ise de huzurdaki dava kapsamında tedbir talep edilmemiş ve uygulanmamış olması, davacının açıkça kötüniyetle hareket ettiğinin dosya kapsamından anlaşılamaması nedeniyle talebin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3-Harçlar Yasasına göre alınması gereken 59,30TL red karar harcının, davacı tarafça peşin yatırılan 2.449,68 TL, harçtan mahsubu ile artan 2.390,38-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 17.577,23-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Dava açılmadan evvel sonradan haksız çıkan taraftan alınmak üzere suç üstü ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına dair,
6-Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.23/02/2021

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.