Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1118 E. 2019/100 K. 06.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1118 Esas
KARAR NO : 2019/100

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/10/2019
KARAR TARİHİ : 06/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava konusu müvekkil şirketin düzenlemiş olduğu 21/06/2019 vadeli 30.000,00 TL bedelli senet ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas numaralı dosya ile icra takibi başlatıldığını, müvekkil şirket tarafından böyle bir senet düzenlenmediğini, müvekkil şirket takibe konu edilen bono ile alakalı keşideci, lehdar ve hamilinin hiçbirini tanımadığını, ticari organik yahut inorganik bir ilişkisi olmadığını, senedi düzenleyen şirketin… Ltd. Şti olduğunu, müvekkil şirketin unvanı…Ltd. Şti. Olduğunu, müvekkilin şirket unvanında otomativin olmadığını, maddi hata yapıldığı gerekçesiyle icra dairesine hacizlerin kaldırılması için talepte bulunulduğunu, talebin reddedildiğini, icra müdürlüğünün kararının kaldırılması için dava açıldığını, bu davanın da İstanbul … İcra Hukuk mahkemesinin …sayılı dosyanın derdest olduğunu, şirket yetkilisinin imzası senet üzerindeki imza ile benzerlik göstermediğini, sahtecilik ve dolandırıcılık sonucunda düzenlenen senetle takip açıldığını, müvekkilinin mallarına ve hesaplarına haciz konulduğunu, müvekkil şirketin sahteciliğe ve dolandırıcılığa uğraması sebebiyle teminatsız bir şekilde tedbir kararı verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise uygun görülecek bir teminat miktarının mahkememiz veznesine yatırılması sureti ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyası hakkında işlemlerin durdurulmasına yönelik tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 03/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre; ” MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3. maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile “Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 18/A- (1) İlgili Kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükümlerinin cari olduğu tespit edilmiştir.
Anılı yasal değişiklik ışığında dava dilekçesinin tetkiki neticesinde davacı vekilinin 23/10/2019 tarihinde dilekçe sunduğu, bu dilekçesinde menfi tespit davası talepli açtıkları iş bu davada arabuluculuk anlaşamama son tutanağını sunmadığı anlaşılmıştır. Mahkememizce kanunun açık lafzı karşısında davacıya “mahkememize açılan davada, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini tebliğden itibaren bir haftalık kesin süre içinde mahkememize sunması aksi halde davanın dava şartı yokluğundan usulden reddedileceği” şerhini havi muhtıra gönderilmiştir. Elektronik ortamda tebliğ edilen iş bu muhtıra 04/11/2019 tarihinde davacı tarafça tebellüğ olunmuş ve aynı tarihli dilekçe ile arabuluculuğun dava şartı olmadığı beyanlarını sunmuştur. Bu beyanın aynı zamanda davacının dava açılmadan evvel arabuluculuğa başvurmadığı anlamına geldiği değerlendirilmiştir.
Her ne kadar davacı vekili menfi tespit davalarında arabuluculuk başvurusunun dava şartı olmadığını ifade ederek ara karardan rücu edilmesini talep etmiş ise de menfi tespit davalarının gerek taraflar arasındaki hukuki sonucun niteliği, gerek zorunlu arabuluculuk yasasının ve gerekse TTK’nun 5.maddesinde arabuluculuğa ilişkin yapılan düzenlemenin hedefi şekil ve öz açısından bir arada düşünüldüğünde, ticari davalarda menfi tespit davalarının da zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü sonuç ve kanısına varılmıştır. Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi’nin 2019/1734 Es sayılı dosyasında “… TTK nun 5/A maddesindeki düzenleme ile talep sonucuna değil dava konusuna açıkça vurgu yapılarak dava konusunun bir miktar paranın ödenmesi olması şartı aranmış olduğu, menfi tespit davalarının esas itibariyle bir miktar paranın ödemesine ilişkin olmaları da dikkate alındığında dava şartı arabuluculuk kapsamında kaldığının kabulü gerekir. Aksinin kabulü halinde hem kanun koyucunun amacına aykırı yorum yapılmış olacak hem de uygulamada büyük bir kargaşa yaşanacağından mahkemece taraflar arasındaki davanın zorunlu dava şartı arabuluculuk kapsamında kabul edilerek dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur.” denilmekle belirttiğimiz doğrultuda içtihat oluşturulmuştur. Aynı doğrultuda Samsun Bölge adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2019/1044 es sayılı dosyasında da “… ticari davalarda menfi tespit davalarının da zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü sonuç ve kanısına varılmıştır.” denilmekle aynı husus vurgulanmıştır.
HMK’nın dava şartlarını düzenleyen 115. Maddesinin 2. Fıkrası “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” amir hükmünü haizdir. Dava konusu menfi tespit talebi bakımından zorunlu arabuluculuk dava şartı mevcut olmak ve davacı yanın zorunlu arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı tespit edilmekle davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-TTK’nIn 5/A., 6325 sayılı Kanunun 18/A-2., HMK’nın 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40-TL ret harcından peşin alınan 512,33-TL harcın mahsubu ile artan 467,93 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda HMK’nın 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda tensiben karar verildi. 06/11/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır