Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1100 E. 2022/142 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1100 Esas
KARAR NO : 2022/142
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/10/2019
KARAR TARİHİ : 24/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, Müvekkili ile davalı şirket arasında 05.07.2018 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi, 20.06.2018 tarihli, Otogaz LPG Bayilik Sözleşmesi ve eki niteliğindeki Protokol akdedildiğini, müvekkili şirkete … Mah. … Sivas adresinde faaliyette bulunmak üzere akaryakıt bayiliği ve işletmecilik hakkı verildiğini, davalı şirketin anılan sözleşme ve protokol hükümleri tahtında bayilik faaliyetini kusursuz gerçekleştirmesini teminen müvekkili şirkete kredi vermekle yükümlendiğini, söz konusu yükümlülüğün yerine getirilmesi koşulu ile müvekkili şirketin davalı şirkete belirlenen tutarda teminat mektubu vermeyi kabul ve taahhüt ettiğini, davalı şirket tarafından eksik ifa edilen yükümlülüğe karşın müvekkili şirketin protokol’ün 3.1.4 maddesi uyarınca davalının taahhüt ettiği kredi ödemesinin teminatı olarak davalı şirket lehine 1.150.000,00 ₺ tutarında banka teminat mektubu düzenlendiğini, müvekkili şirketin davalının bilgisi dahilinde istasyon faaliyete geçirilmeden evvel eksikliklerin giderilmesi amacıyla tadilata başlandığını, bilindiği üzere akaryakıt bayileri büyük taşınmazlar üzerine kurulan ve altyapı çalışması gerektiren işlemler olduğunu, planlanan kredinin ödenmemesi ve 2018 yılı sonlarında ülkemizde yaşanan ekonomik krizin etkileri nedeniyle müvekkili şirketin nakit sıkıntısı yaşadığını ve istasyonda planlanan altyapı ve hazırlık aşamalarının tadilatını belirlenen sürede tamamlayamadığını, sözleşmeye riayet etmeyerek ödemelerini gerçekleştirmeyen davalının karşısında müvekkili şirketin zorluklarla istasyonu tamamladığını ve istasyonun açılışını yaparak davalıdan akaryakıt ikmaline başladığını, davalının sözleşmede kararlaştırılan nakit kredi ödeme yükümlülüğünü eksik ifa ettiğini, bu sebeple istasyon zamanında tamamlanamadığını, davalının istasyonun zamanında tamamlanamamasından sorumluluğu bulunduğunu, davalının haksız biçimde müvekkili şirkete ait banka teminat mektuplarının nakde tahvil ettiğini, müvekkili şirketin davalıya cezai şart borcunun bulunmadığını, davalının müvekkili şirkete tonaj taahhütlerinin yerine getirmesine fırsat vermeden sözleşmeyi feshettiğini, banka teminat mektuplarının bedellerinden nakdi kredi borcu mahsup edildikten sonra kalan tutarın müvekkili şirkete iade edilmediğini, haklı davanın kabulünü, müvekkili şirketin davalıya sözleşme ve protokollerden kaynlı cezai şart borcunun olmadığının tespitini, müvekkili şirket tarafından davalıya verilen 1.000.000,00 ₺ ve 150.000,00 ₺ değerindeki banka teminat mektuplarının haksız nakde çevrilmesi sebebi ile bu bedellerden kredi borçlarının mahsup edildikten sonra 530.542,42 ₺’nin mektupların tahsil edildiği tarihten itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı şirketten tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, huzurdaki davanın sonuç ve istem bölümünde belirtildiği üzere 530.542,42 ₺2nin tahsili için ikame edildiğini, kısmi dava olarak ikame edilmediğinden eksik harcın ikmal edilerek dosyanın heyete tevdii edilmesinin gerektiğini, müvekkilinin taraflar arasındaki sözleşmelere ve yasal mevzuata uygun davrandığını, yükümlülüklerinin layıkıyla yerine getirdiğini, taraflar arasındaki sözleşmelerin fesihte haklı durumda olduğunu, müvekkilinin kredi ödemesini tam yerine getirmediği iddiasıyla maddi gerçeklik ve hukuki anlamda dayanaktan yoksun olduğunu, basiretli tacir olan davacının cezai şartın fahiş olduğunu ileri sürelemeyeceğini, dava değerinin 530.542,42 ₺ kabul edilerek 08.11.2019 tarihli ara karardan dönülmek suretiyle davacıya eksik harcı ikmal etmesi için son defa kesin süre verilmesini ve dosyanın heyete tevdii edilmesini, akdi ve yasal dayanaktan yoksun bir şekilde haksız ve kötü niyetli açılan usul ve yasaya aykırı davanın bütünüyle reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava: ticari satımdan kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Davacı, taraflar arasındaki akaryakıt bayilik sözleşmesi uyarınca davalıya teslim edilen teminat mektuplarının haksız olarak tahsil edildiğinden, davalı yanca kendisine kredi olarak ödenen tutarın mahsubundan sonra fazladan alınan tutarın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı her ne kadar eksik harcın ikmal ettirilerek dosyanın heyete tevdi edilmesi talebinde bulunmuş ise de başlangıçta mahkememiz heyetince, davacı dava dilekçesinin konu kısmında davanın kısmi olarak açıldığının belirtilmesi ve davacının bu yöndeki beyanları da dikkate alınarak dosyanın üye hakime tevdine yönelik ara karar oluşturulduğundan aynı gerekçeler ile davalı istemi yerinde görülmemiştir.
Taraf delillerinin toplanmasına geçilmiş; davaya konu Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi celp edilerek dosyamıza kazandırılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın halli için bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, mali müşavir ve bir akaryakıt sektör uzmanı bilirkişiden raporu düzenlenmesi istenilmiş olup, 12.08.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…davacı tarafın kendi verdiği ödeme belgeleri ile davalı tarafın yaptığı havaleler ile düzenlediği kanuni belgeleri TDHP (Tek Düzen Hesap Planı)’na uygun olarak kanuni defterlerinde kayda almadığını, davacı tarafın öne sürdüğü protokol gereğince 3.2.2 maddesi; …, BAYİ’ye işletme yatırım desteği olarak: ilk 6 ay ödemesiz dönemden sonra 6 eşit aylık taksitte geri ödenmek üzere 1.000.000,00 ₺’yi nakden geri dönüşümlü kredi olarak verecektir.” metnine istinaden davalının davacı tarafa 850.000,00 ₺ nakdi ödeme yaptığı davalının sözleşme gereğince 150.000,00 ₺ daha ödemesi gerekirken bu ödemeyi yapmadığını, davalının ödeme yapmadığı tutar için davacı tarafın 150.000,00 ₺ için herhangi bir ödeme yapmadığını, davacı taraf aldığı 850.000,00 ₺ karşılığında 850.000,00 ₺’lik senet verdiğini, davacı tarafın EPDK Bayilik lisansını 06.07.2018 tarihinde aldığını ve davalının bilgisi dahilinde 05.07.2018 – 10.10.2018 tarih aralığında Akaryakıt istasyonunda tadilat yaptığını, her iki tarafında Cari Hesabın “SIFIR” olduğunu, davalı tarafından tazmin edilen banka teminat mektupları, öncelikle davacının ödenmeyen senetlerine ve sonrasında da banka teminat mektuplarının nakte çevrildiği gün cari hesapta kalan tutar için davalı tarafından kısmi cezai şart bedeli altında düzenlediği tura bedeline mahsup edildiğini, protokolün 4. Maddesi gereğince davalı tarafın … Noterliğinin 05.07.2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmede kararlaştırılan satış taahhütlerinin yerine getirilmesini talep etmesi sonrasında … Noterliğinin 19.07.2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile taraflar arasındaki sözleşmelerin feshedildiğini, ariyetlerin iadesinin ve taahhütlere aykırılık sebebi ile doğan borçların talep edildiği iddialarına ait tebligatında konu ettiği unsurları mahkeme haklı neden olarak görürse 150.000,00 $ tutarındaki cezai şartın davalıdan istenebileceğini, davalı tarafından düzenlenen cezai şart faturasının 530.543,42 ₺ karşılığında 93.221,71 $ tutarında olduğundan cezai şart bedeli olarak 56.778,29 $ daha cezai şart bedeli talep edebileceğini, sözleşmenin davalı tarafından feshedildiği tarih itibari ile davalının davacıdan 94.005,68 $ kar mahrumiyeti talep edebileceğini, sözleşmenin davalı tarafından feshedildiği tarihten sonraki sözleşme gereği kalan 4 yıllık süre için kar mahrumiyeti ödenmesine karar verilmesi durumunda 384.000,00 $ kar mahrumiyeti talep edebileceği…” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Tarafların itirazları dikkate alınarak bir Mali Müşavir ve bir Nitelikli Hesap Uzmanı ve bir Akaryakıt Sektör Uzmanı bilirkişiden yeni rapor tanzim edilmesi istenilmiş olup, 25.02.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle;”… Davalı taraf ile ilgili dosya Muhteviyatına Sunduğu Cari Hesap Ekstresinde, davacı taraf ile cari hesap ilişkisinin 15.05.2018 tarihli 750.000,00 TL (B) tutarlı kayıt işlemi ile başladığını, 31.12.2018 tarihinde 201.365,87 TL davalı şirketin davacı şirketten alacaklı olduğunu, 01.08.2019 tarihinde 120.000,00 TL tutarlı kayıt işlemi davalı tarafından hesabın sıfırlandığını, davalı şirketin dosya muhteviyatına sunduğu davacı şirkete düzenlediğini, 2018 yılında KDV dahil 76.365,87 TL tutarlı toplam 14 adet fatura olduğunu, 2019 yılında KDV dahil 670.340,13 TI tutarlı toplam 11 adet fatura olduğunu, faturaların e-fatura olduğu ve teslim eden ile teslim alan kısımlarının olmadığını, imza ile teslim edilmediği ve teslim alınmadığını, davalı tarafın yasal defterlerine usulüne uygun olarak işlendiğini, davacı tarafın defterlerine işlenip işlenmediğinin tespit edilemediğini, faturaların davacı tarafa teslim edildiğine dair dosya muhteviyatında herhangi bir ihtarname, evrak ya da belgeye rastlanılmadığını, “Türk Ticaret Kanununun MADDE 21-(2) Bir fatura ulan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” ifadesi yer aldığını, kar mahrumiyeti ve cezai şart alacağının doğru hesaplanıp hesaplanmadığını, davacı Form BA Formu Bilgileri: davacı taraftan talep edilen Gelir İdaresi Başkanlığı, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün onayladığını, davacı şirkete ait 2018-2019 yılları BS formlarında davalı şirkete ait herhangi bir belgenin beyan edilmediğinin görülmediğini, davalı Form BA Formu Bilgileri: Gelir İdaresi Başkanlığı, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün onayladığı, davalı şirkete ait 2018-2019 yılları BA formlarında, davalı şirketin, 2018 yılında davacı şirkete ait temmuz ayında 3 adet faturayı KDV hariç 34471,00 TL üzerinden, kasım ayında 3 adet faturayı KDV hariç 24.058,00 ‘TL üzerinden beyan ettiği tespit edildiğini, 2019 yılında davacı şirkete ait ocak ayında 3 adet faturayı KDV hariç 114.744,00 TL üzerinden, temmuz ayında 1 adet faturayı KDV hariç 530.543,00 TL üzerinden beyan ettiğini, 19.07.2019 tarihli … fatura numaralı KDV dâhil 530.543,42 TL tutarlı davalı tarafın davacı tarafa düzenlediği faturanın açıklama kısmına “KISMİ CEZAİ ŞART BEDELİ” yazıldığını, fatura üzerinde herhangi bir USD kurunun belirtilmediğini, faturanın e-fatura olduğu ve teslim eden ile teslim alan kısımlarının olmadığını, imza ile teslim edilmediği ve teslim alınmadığını, davalı tarafın yasal defterlerine usulüne uygun olarak işlendiğini, davacı tarafın defterlerine işlenip işlenmediğinin tespit edilemediğini, faturanın davacı tarafa teslim edildiğine dair dosya muhteviyatında herhangi bir ihtarname, evrak ya da belgeye rastlanılmadığını, “Türk Ticaret Kanununun MADDE 21-(2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiz sayılır.” ifadesi yer aldığını, davalı tarafın düzenlediği cezai şart faturasının davacı tarafa teslim edildiğinin ispata muhtaç olduğunu, sözleşmede bahsi geçen 150.000,00 $ cezai şart tutarının sayın mahkemenin takdirine bırakıldığını, yapılan hesaplamanın fatura üzerindeki birim tutarları temel alınarak yapıldığını, dosyadaki veriler ve davalı ticari defterleri temel alındığında bilirkişi raporundaki hesaplamaların doğru olduğu sonucuna varıldığını, kar mahrumiyeti hesaplaması için satış, iskonto, maliyet, gider vb. değişken ve unsurların dikkate alınarak önce karın hesaplanması gerektiğini, davalı tarafın düzenlediği faturaların davacı tarafa teslim edildiğinin ispata muhtaç olduğunu, tarafların ticari defterlerinin birbirini teyit etmediği, bu nedenlerden dolayı bu hususta değerlendirme yapılamadığını, davacının ekonomik durumu itibariyle mahvma yol uçar hir durum oluşup oluşmayacağını, davacı defterlerine ve mali kayıtlarına ulaşılamadığından bir sonuca varılamadığını, sözleşmenin davalı yanca haklı nedenle feshi kuşullarının oluşup oluşmadığını, yukarıda belirtildiği üzere, sözleşmenin 16. Maddesi (sözleşmenin feshih durumunu düzenlendiğini, anılan madde, fesihten evvel uyarı zorunluluğunu getirmemiş olup, 15. Maddeye göre uyarı yükümlülüğü …’ in ihtiyarına bırakıldığını, dosya mündericatında ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere, Bayinin sözleşme şartlarına çok çeşitli durumlarda uymadığı ve bunu dava safahatında kabullendiği görüldüğünü, her ne kadar bu aksamalara …’ in neden olduğu ileri sürülmekte ise de, basiretli bir tacirin durumu dikkate alması gerekli olmakla beraber, bunun yanısıra, …’in duruma vakıf olduğuna ilişkin belgelerin de dosyada bulunmadığını, bu nedenle feshin haklı olduğu düşünülmekle beraber, bu konuda kesin karar mercii mahkememiz olduğu…” şeklinde görüş ve kanaat bildirmişlerdir.
Tarafların itirazları doğrultusunda mahkememizin 01.04.2021 tarihli duruşmasının 1 numaralı bendi uyarınca “tarafların temin edilen ticari defter ve kayıtları ve dosyadaki diğer bilgi ve belgeler incelenerek davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacak var ise ne kadar olduğu, taraf defterlerinin usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediğinin de belirtilmesi suretiyle bir Mali Müşavir Bir Akaryakıt Sektör Uzmanı ve bir Nitelikli Hesap Uzmanı” bilirkişi heyetinden mahkememiz ara kararları ile alınan kök ve ek raporları ve bu raporlara taraflarca yapılan itirazlar dikkate alınarak raporlar arasındaki çelişkilerin giderilerek ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alınmasına karar verilmesi üzerine dosya yeni bilirkişi heyeti oluşturularak bilirkişilere teslim edilmiş olup, 03.08.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Davacının 2018 ve 2019 yıllarına ait ticari defterleri vergi incelemesi için Vergi Müfettişi … ‘un … Defterdarlığı … Mahallesi, … Sokak, No: … Merkez/Sivas … .Kat … nolu oda çalışma adresinde olduğundan, davalı taraf ticari defterleri üzerinde davaya konu ihtilafa yönelik olarak bir inceleme gerçekleştirilemediğini, davacının defterleri vergi incelemesinde olduğunu, davacının defterlerini ibraz külfetini yerine getirmediğini, bu davranışın yasal sonuçlarını belirlemenin münhasıran – Sayın Mahkeme takdirinde ve görev alanı içinde bulunduğunu, davalının ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğunu, defter kayıtlarının birbirini doğruladığı ve sahibi lehine delil vasfına sahip olduğunu, davacı … davalı arasında 14.06.2018 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi ve 20.06.2018 tarihli Otogaz İstasyonu Bayilik Sözleşmesi bulunduğunu, aralarında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, açık cari hesap şeklinde çalıştıklarını, davalının davacıdan, rapor muhteviyatındaki açıklamalar ışığında (tamamıyla davalı yanın sunduğu açık cari hesap ilişkisinden hareketle) 01.08.2019 tarihi itibariyle 128.12.02.029 numaralı … San.ve Tic.Ltd.Şti. hesabında borç/alacak bakiyesi gözükmediğini, davalı yanca elektronik ortamda oluşturulan faturaların yine elektronik ortamda düzenleme tarihi itibariyle … com.tr e-posta hesabına iletildiğini, davacının faturalara noter aracılığıyla veya Kayıtlı Elektronik Posta (KEP) yahut taahhütlü mektup ile Türk Ticaret Kanunu’nun 21/2 maddesi hükmü uyarınca yasal süre olan 8 gün içinde itiraz getirip getirmediğinin görülemediğini, davacının gerek icra takibine itiraz gerekse huzurdaki davaya cevap dilekçesinde faturaların içeriğine Türk Ticaret Kanunu’nun 21/2 maddesi hükmü uyarınca yasal sürede itiraz ettiği yönünde bir savunma getirmediğini, davalı … davacı arasında akdedilen protokol gereği davalı tarafından davacı hesabına 15.05.2018 tarihinde 750.000,00 TL, 08.08.2018 – tarihinde 100.000,00 TL, toplam 850.000,00 TL ilk 6 ay ödemesiz dönemden sonra 6 eşit aylık taksitte ödenmek üzere geri dönüşümlü kredi havale edildiğini, davacı yanın kredinin geri ödemesine yönelik aşağıda bilgileri verilen 12 adet bonoyu verdiğini, tamamıyla davalı yanın sunduğu cari hesap ekstresinden yukarıda bilgileri verilen bonoları davacıya iade edildiğinin anlaşıldığını, davacının davalıya 10.05.2018 tarih … mektup no’lu … Bankası A.Ş. … Şubesince düzenlenen 10.05.2019 tarihine kadar geçerli 1.000.000,00 TL tutarında Kesin Teminat Mektubu verdiğini, söz konusu Teminat Mektubu’nun 09.05.2019 tarihinde diğer hususları aynı kalmak kaydıyla 10.05.2020 tarihine kadar temdit edildiğini, 16.01.2019 tarih … mektup no’lu … Bankası A.Ş. … Şubesince düzenlenen 16.01.2020 tarihine kadar geçerli 150.000,00 TL tutarında Kesin Teminat Mektubu verdiği, söz konusu Teminat Mektuplarının 19.07.2019 tarihinde tazmin edildiğini, taraflar arasında 14.06.2018 tarihli Ariyet Sözleşmesi bulunduğu, sözleşmenin ayrılmaz bir parçasını teşkil eden tesisat, araç ve gereçlerin eksiksiz, sağlam ve kullanıma hazır bir şekilde ariyeten kullanılmak üzere 10.10.2018 tarihli teslim tesellüm tutanağı ile teslim tesellüm edildiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 3.1.2 ve 3.1,3. maddelerinde belirtilen asgari alım şartları sağlanmadığı için söz konusu sözleşmenin feshinin haklı olduğu…” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Mahkememizin 16.09.2021 tarihli duruşmasının 3 numaralı bendi uyarınca “davacı tarafça ticari defterler sunulduğunda dosyanın daha önce rapor tanzim eden bilirkişi heyetine tevdii edilerek, davalının cezai şart alacağı ve talebinin doğru olup olmadığı, bu konuda herhangi bir irdeleme yapılmadığı anlaşılmakla heyetçe cezai şart alacağı olmadığına, kanaat getirilse dahi takdiri mahkememize ait olmak üzere cezai şart alacağına ilişkin hesaplama yapılması, birden fazla cezai şart alacağının talep edip edilemeyeceği, davacının ekonomik olarak mahvına yol açıp açmayacağı hususunun davacının önceki yıllara ait olan gelir ve gider durumu dikkate alınarak belirtilmesi, diğer davacı … davalı tarafın itirazları ve beyanları dikkate alınarak ek rapor tanzim edilmesi” hususunda ek rapor tanzim edilmesi istenilmiş, 17.01.2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “… davacının 2018 ve 2019 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğunu, defter kayıtlarının birbirini doğruladığı ve sahibi lehine delil vasfına sahip olduğunu, davacının 2018 yılı ticari defterlerinin incelemesi neticesinde uyuşmazlık konusu ile ilgili hiçbir kayıt içermediğini, davacının 2019 yılı ticari defterlerinin incelemesi neticesinde; davalıya ait açık cari hesap kaydına rastlanılmadığını, davacının davalıya ait faturaları kasadan nakit olarak ödediğini, davacının 2019 yılı bilançolarının ” incelenmesi neticesinde, davacının; net – işletme sermeyesinin 2.728.173,60 TL olduğu, kısa vadede ödemesi gereken borçlarının 2,5 katı kadar likit varlığa sahip olduğu, sahip olduğu dönen varlıkları ile kısa vadeli borçlarını rahatça ödeyebileceğini, nakit kaynaklar ile stok oluşturulduğu, stoklarını satamaması durumunda kısa vadede nakde dönüşebilecek diğer varlıklarla kısa vadeli borçlarını geri ödemede zorlanacağını, ancak ödeyemeyeceğini de göstermediği, elindeki ticari alacaklarını tahsil edememesi ve stoklarını paraya çevirememesi durumunda, kısa vadeli borçlarını ödeme gücünün düşük olduğunu, takdirinin ise mahkememize ait olduğunu, detayları raporda açıklandığı üzere, eksik alınan 1.975,07 m3 beyaz ürün için * 80 USD = 158.005,60 USD cezai şart ve eksik alınan 400 ton LPG ürünleri için * 80 USD = 32.000 USD cezai şart olmak üzere toplam 190.005,60 USD cezai şartın doğduğu…” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Tüm dosya kapması birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında bir sureti de dosyaya sunulan 14.06.2018 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi ve 20.06.2018 tarihli Otogaz İstasyonu Bayilik Sözleşmesi ve bunun eki protokolün bağıtlandığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık tarafların sözleşme ve protokol gereği üzerine düşen edimleri yerine getirip getirmediği, davalının davacıdan sözleşme nedeni ile cezai şart alacağı olup olmadığı, davacının davalıya teslim ettiği teminat mektuplarından fazladan tahsilat yapılıp yapılmadığı ve bunun davalıdan tahsiline karar verilmesi istemlerine ilişkindir. Bunun tespiti için bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Dosyada birden fazla alınan bilirkişi raporlarına göre davacının yanlar arasındaki sözleşmeye göre akaryakıt alım taahhüdünü yerine getirmediği ve sözlemenin davalı tarafından haklı olarak fesih edildiği raporlanmıştır. Davalı her ne kadar istasyonda tadilat yapıldığı, aslında alım taahhüdünün yerine getirilecekken davalının sözleşmeyi erken fesih ettiği iddiasında bulunmuşsa da ilk yıl için 1000 ton alım yapılması gerekirken sadece 24,92 ton alım yapıldığı, tadilatın 2-3 ay gibi bir süre aldığı, bundan sonra da düzenli ve taahhüdü karşılar miktarda alım yapılmadığı, buna göre yıllık kotanın da doldurulamayacağı anlaşıldığından davacı iddiaları mahkememizce yerinde görülmemiştir. Davacı yine davalının, sözleşmeye göre kararlaştırılan kredinin tamamını kendisine ödenmediği ve bu yüzden tadilatın geciktiği savında bulunmuştur. Ne var ki davalı kredi miktarının çok büyük kısmını davacıya ödemiştir. Aksi yönde davacı yanca davalıya keşide edilmiş bir ihtar veya ihbar bulunmamaktadır. Davacının bundan kaynaklı tadilatı tamamlayamadığı veya geciktiği iddiası ispatlanabilmiş değildir. Davacı tarafça sözleşmenin davacı yanca erken fesih edilmemesi halinde sözleşme sonuna kadar alım taahhüdünün tamamlanacağı, davalının kusurlu olduğu beyan edilmiş ise de bağıtlanan sözleşmede alım taahhüdünün sadece sözleşme süresi sonunda değil aynı zamanda yıllık olarak da düzenlendiği, davacının yıllık alım taahhüdünü yerine getirmediği ve sözleşmeye aykırı davrandığı, sonuç olarak davalının sözleşmeyi feshinde haklı olduğu sonucuna varılmıştır. Buna göre davalı sözleşmede açıkça kararlaştırılan 150.000,00 USD maktu cezai şart bedeline hak kazanmıştır. Ayrıca davacı tarafça alım yapılması gerekmekle birlikte bu taahhüde uyulmaması nedeni ile ilk bilirkişi raporunda hesaplandığı gibi beyaz ürün alımına aykırılıktan 78.005,68 USD; otogaz alımına aykırılıktan ise 16.000,00 USD olmak üzere toplam 94.000,00 USD cezai şart alacağının davalı yanca hak edildiği açıktır. Ayrıca ilk raporda sözleşmenin feshinden sonraki kar mahrumiyeti alacağı hatalı olarak hesaplanmış ve diğer raporlarda da bu hususta hesaplama yapılmamış ise de yukarıda belirtilen maktu cezai şart bedeli ile eksik alımlardan kaynaklı hesaplanan cezai şart bedellerinin toplamı davalıya verilen ve paraya çevrilen teminat mektuplarının bedellerini karşıladığından raporda yer verilen yanlışlık sonuca etkili görülmemiş ve bu hususta yeniden rapor alınması yoluna gidilmemiştir. Dolayısıyla davacının teminat mektupları iade edilsin yahut bedeli davalıdan tahsil edilsin talebi mahkememizce yerinde görülmemiştir. Son olarak alının 17/01/2022 tarihli bilirkişi raporu ile, sözleşmeye göre kararlaştırılan cezai şart bedelinin davacının ekonomik olarak mahvına yol açmayacağı açık olarak tespit edilmiştir. Açıklanan nedenlerle davacının sübuta ermeyen davasının reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harcın başlangıçta alınan 170,78 TL den mahsubu ile bakiye kalan 90,08 TL nin kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
6-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi, verilen karar usulen okundu anlatıldı. 24/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”