Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1090 E. 2021/548 K. 07.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1090 Esas
KARAR NO : 2021/548
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/10/2019
KARAR TARİHİ : 07/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …nun işletme hakkı sahibi olduğunu, davalının 16.08.2018 tarihi ile 25.09.2018 tarihleri arasında 60 kez geçiş ücreti ödemeden köprü ve otoyollarından ihlalli geçiş yaptığını, bedeli ödenmeden yapılan geçiş ücretlerinin 15 günlük sürede ödenmediğinden davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiğini, davalının itiraz ettiğini bu sebeple takibin durduğunu, itiraz dilekçesinin müvekkiline tebliğ edilmediğini bu sebeple mağduriyetine sebep olunduğunu, davalının itiraz dilekçesinde ödeme emrinde belirtilen tutarların hangi bedelin geçiş ücreti hangi bedelin ceza olduğunun belirtilmediğini, bildirim yapılmadığını iddia ettiğini ancak müvekkili şirketin geçiş ücretini takibe koyabilmesi için ihlalli geçiş yapanlara bildirim yapma yükümlülüğünün olmadığını, arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını belirterek haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamını ve takip konusu alacak üzerinden asgari %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sunulan hesap ekstrelerinde görülen müvekkili şirket hesabında geçiş tarihlerinde bakiye bulunduğu halde davacı tarafça kesintinin yapılmadığını, müvekkili şirkete ait hesabın kredi bakiyeli hesap olduğunu, -10.000 TL ye kadar kredili hesaptan para çekilebildiğini, daha önceki geçişlerde ve yakın tarihlerde kesinti yapıldığını ancak iddia olunan geçişlerde kesinti yapılmadığını, bakiyenin yetersiz olduğu zamanlarda kanuni süre olan 15 gün içerisinde yeterli yüklemelerin yapıldığını, davacı tarafından herhangi bir bildirim yapılmadığını belirterek davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yüklenmesini talep etmiştir
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Huzurdaki dava itirazın iptali davasıdır. Dosya kapsamında uyuşmazlığın davacı tarafından işletilen otoyolun davalının maliki olduğu araçlarla usulsüz kullanılıp kullanılmadığı, kullanılmış ise kullanım bedellerinin ödenip ödenmediği, icra takibine yapılan itirazın haksız olup olmadığı, icra inkar tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası UYAP sistemi üzerinden ve fiziken mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede …. İcra Müdürlüğünün 2018/… Esas sayılı takip dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında borçlu olarak yer alan tüzel kişinin dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacısının alacaklı ve dava değerlerinin aynı olduğu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde dosyada yapılan takipte borca dair itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Dava konusu araçların davalıya ait olup olmadığına yönelik araştırma yapılmış Tescil kayıtlarından … plakalı araçların davalı adına kayıtlı oldukları anlaşılmıştır.
Mahkememizce resen görevlendirilen mali müşavir bilirkişi …hazırladığı 05/04/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “dosya kapsamı ve dosyaya sunulan CD nin incelendiğini, muhtelif plakalı araçlara ait tespit edilen dönem içindeki ihlali geçiş görüntülü kaydının ayrıca ihlali geçiş listesi ve sistem dökümünün incelendiğini, dava konusu icra işlemi uygulanan araç plakaları ile aynı olduğunu, ihlalli geçiş toplamının 3.261,40 TL olarak hesaplandığını, bu meblağın 4 katı tutarında ceza talep edilebileceğini, ana paranın 4 katının 13.045,60 TL davacının davalıdan alacağı olduğunu, davalının … hesabında yeterli bakiye olmasına rağmen geçişlerde olası bir teknik arıza sebebiyle davalının hesabından düşüm yapılamadığını, davacının davalıyı takipten önce temerrüde düşürmediğini bu nedenle işlemiş faiz talebinde bulunamayacağını, davacının faiz talebinde bulunabileceği kararına varılacak olursa işlemiş faiz tutarının 111,21 TL olacağını, davacının davalı yandan 13.176,82TL alacaklı olduğunu” mütalaa etmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı tarafça 04/06/2020 tarihli beyan dilekçesi sunulmuş, beyan dilekçesinde özetle davalı şirkete ait araçların ihlalli geçiş yaptıklarını gösterir fotoğraf kayıtlarının delil niteliği taşıdığını, davalı şirketin hesabında yeterli bakiye bulunmasının davalı şirketi sorumluluktan kurtaracak nitelikte olmadığını, … ve … kartlarından para çekilmemesi halinde davalı geçiş ücretini ödemek zorunda olduğunu, belirtmiştir. Usulüne uygun tebliğe rağmen davalı tarafça herhangi bir beyan sunulmamıştır. İtirazlar doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilmiş ve mahkememizce resen görevlendirilen mali müşavir bilirkişi Seda Ağır hazırladığı 25/10/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “takip talebinde bulunana geçiş ücretlerinin kök raporunun sonuç kısmında 5.3 md 3.261,40TL olarak hesaplandığını, davacı tarafından temerrüt faizi hesaplanmadığı yönünde itiraz edildiğini, kök raporun 5.6. Md de temerrüt faizin 111,21 TL olarak hesaplandığını, takip tarihindeki asıl alacak tutarı ve ceza tutarı üzerinden geriye dönük yapılan hesaplamada 6001 sayılı kanun 30md 5 gereğine göre güncellenen asıl alacağın 13.045,60TL olması gerektiğini buna göre davacının davalıdan 13.176,82 TL alacaklı olduğunu” mütalaa etmiştir.
Yargılamanın dördüncü celsesinde takip talebinde belirtilen meblağ ile dava dilekçesinde belirtilen miktar arasında fark bulunması nedeniyle davacı vekiline, dava dilekçesinde belirttiği miktarı açıklamak üzere kesin süre verilmiş, 02/04/2021 tarihinde verilen dilekçede 11.360,740 Tl asıl alacak, 386,82 TL işlemiş faiz ve 69,92 TL KDV talep edildiği ifade edilmiştir.
6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun’un 30. maddesinde geçiş ücretini ödememe ve güvenliğin ihlali hali düzenmiş, 1. fıkrasında “Genel Müdürlük işletimindeki otoyollar ile erişme kontrolünün uygulandığı karayolları için belirlenen geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yaptığı tespit edilen araç sahiplerine Genel Müdürlük tarafından, geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücretinin on katı tutarında idarî para cezası verilir.” (25/05/2018 tarihli, 30431 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7144 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 18. maddesi ile “on” ibaresi “dört” şeklinde değiştirilmiştir.)
3. fıkrasında “Bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen idari para cezaları ile geçiş ücretleri ve ikinci fıkrasında yer alan idari para cezaları tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ödenir. Bu sürede ödenmeyen geçiş ücretleri ve idarî para cezaları 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ilgili vergi dairesi tarafından takip ve tahsil edilir. Vergi daireleri tarafından tahsil edilen geçiş ücretleri, tahsilatın yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar Genel Müdürlük hesaplarına aktarılır.”,
5. fıkrasında “4046, 3465 ve 3996 sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapan araç sahiplerinden, işletici şirket tarafından geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücreti ile birlikte, bu ücretin on katı tutarında ceza, genel hükümlere göre tahsil edilir. Ücretin on katı fazlası olarak tahsil edilen ceza tutarının yüzde altmışı, tahsilini izleyen ayın yedinci günü mesai bitimine kadar, işletici şirket tarafından Hazine payı olarak, yıllık kurumlar vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesine şekli ve içeriği Maliye Bakanlığınca belirlenen bir bildirimle ödenir. İşletici şirket tarafından Hazine payının eksik bildirilmesi veya hiç bildirilmemesi ya da bildirildiği halde süresinde ödenmemesi halinde, Hazine payının ödenmesi gerektiği tarih ile tahsil edildiği tarih arasında geçen süreye 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre uygulanacak gecikme zammı ile birlikte ilgili vergi dairesince 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilir.” (25/05/2018 tarihli, 30431 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7144 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 18. maddesi ile “on” ibaresi “dört” şeklinde değiştirilmiş, ikinci ve üçüncü cümleler yürürlükten kaldırılmıştır.)
6. fıkrasında “4046, 3465 ve 3996 sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından ücretsiz geçiş yapan araçlar, işletici şirket tarafından bu maddenin yedinci fıkrasında öngörülen sürenin bitimini takip eden ilk iş gününde en yakın trafik kuruluşuna bildirilir.”
7. fıkrasında “Geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapanlardan, ödemesiz geçiş tarihini izleyen on beş gün içinde yükümlü olduğu geçiş ücretini usulüne uygun olarak ödeyenlere, bu maddenin birinci fıkrası ile beşinci fıkrasında belirtilen cezalar uygulanmaz.”
25/05/2018 tarihli, 30431 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7144 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 18. maddesi ile 25/06/2010 tarihli ve 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 30. maddesine eklenen 9. fıkrada “Bu maddenin birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, yedinci ve sekizinci fıkraları Bakanlık tarafından işletilen otoyolları ve erişme kontrolünün uygulandığı karayolları için; beşinci, altıncı ve yedinci fıkraları ise Bakanlık tarafından 3996 sayılı Kanun ve diğer ilgili kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar ile erişme kontrolünün uygulandığı karayolları için de uygulanır.
“,
25/05/2018 tarihli, 30431 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7144 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 19. maddesi ile 25/06/2010 tarihli ve 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 30. maddesine eklenen Geçici 3. maddesinde “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce otoyollar ile erişme kontrolünün uygulandığı karayolları için belirlenen geçiş ücretlerini ödemeden yapılmış olan geçişlerde araç sahiplerine bu Kanunun 30 uncu maddesinin beşinci fıkrası uyarınca tahakkuk ettirilen ancak bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla tahsilatı yapılmamış olan para cezaları hakkında bu Kanunun 30 uncu maddesinde yer alan oranlar uygulanır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemeler ışığında uyuşmazlık incelendiğinde taraflar arasında geçişlerin yapıldığına dair herhangi bir itiraz bulunmadığı, geçişlerin yapıldığının her iki tarafın da kabulünde olduğu anlaşılmaktadır. Davalı taraf, ödemelerin … sistemleri üzerinden alınıp alınmadığının kontrol edilmesinin gerektiğini, kredili bakiyeli hesaplarının bulunduğunu savunmaktadır. Davacı ise … ve … hesaplarında para bulunmasının yeterli bir savunma olmadığını, davalının hesaplarında parayı bulundurmakla sorumluluktan kurtulamayacağını, paranın çekilmemesi halinde ödeme yükümlülüğünün devam ettiğini iddia etmektedir.
Uyuşmazlığın anlaşılabilmesi taraflar arasındaki ilişkinin hukuki niteliğinin iyice anlaşılmasına bağlıdır. Davacının, davasını dayandırdığı hukuki ilişkinin niteliğinin, borcun doğum sebebinin ortaya konulması önem arz etmektedir. Davacı taraf ödeme yapılmaksızın kendilerince işletilen otoyolun kullanıldığını belirtmektedir. Borcun kaynağı davalı tarafın ücretini ödemeyerek otoyolu kullanması ise borcun sözleşmeye aykırılıktan mı haksız fiilden mi kaynaklandığının tespiti gerekir. Her ne kadar borcun haksız fiilden kaynaklandığı görüntüsü oluşmakta ise de taraflar arasında bir hizmet sözleşmesinin bulunduğu, davacı tarafın otoyol hizmeti vermeyi taahhüt ettiği, davalı tarafın ise ücret ödemeyi üstlendiği anlaşılmaktadır. Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi17. Hukuk Dairesi de “Davacı tarafın işlettiği otoyolun geçiş bedeli karşılığında kullanılması hususunda, taraflar arasında, hizmet sözleşmesi bulunmaktadır.” demektedir.
Bu noktada diğer bölge adliye mahkemelerince verilen çeşitli kararlara değinmek gerekmektedir. ( Kararlara … Bölge Adliye Mahkemesi Türk Milleti Adına Dördüncü Hukuk Dairesi İstinaf Kararı Dosya No: 2021/1863 Karar No: 2021/1436 sayılı kararından ulaşılmıştır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi; davalının tacir olması durumunda uyuşmazlığı tacirler arası sözleşme ve hizmet alım sözleşmesi kapmasında değerlendirdiği, davalının tüketici olması durumunda ise uyuşmazlığı tüketici sözleşmesi kapsamında değerlendirdiği görülmektedir (örnek olarak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesinin 2020/293 esas-2021/667 karar, 2020/332 esas, 2021/580 karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 2018/1308 esas-2021/505 karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinin 2021/1165 esas-2021/1138 karar, 2020/2023 esas- 2020/1368 karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesinin 2020/1933 esas-2020/1438 karar sayılı dosyaları).
… Bölge Adliye Mahkemesi; davalının tacir olması durumunda uyuşmazlığı tacirler arası sözleşme ve hizmet alım sözleşmesi kapmasında değerlendirdiği, davalının tüketici olması durumunda ise uyuşmazlığı tüketici sözleşmesi kapsamında değerlendirdiği görülmektedir (örnek olarak İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 2021/746 esas-2021/898 karar, 2018/2292 esas, 2021/466 karar, … Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2018/1782 esas-2018/1662 karar sayılı dosyaları).
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi; davalının tacir olması durumunda uyuşmazlığı tacirler arası sözleşme ve hizmet alım sözleşmesi kapmasında değerlendirdiği görülmektedir (örnek olarak …. Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 2019/142 esas-2020/1511 karar, 2018/2292 esas, 2021/466 karar, … Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2018/1782 esas-2018/1662 karar sayılı dosyaları).
… Bölge Adliye Mahkemesi ise ticaret mahkemeleri tarafından verilen kararlar için uyuşmazlığın özel yasadan kaynaklandığı değerlendirdiğini (örnek … Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesinin 2021/1055 esas-2021/1088 karar, 2021/1034 esas-2021/1045 karar), tüketici mahkemeleri tarafından verilen kararlar için uyuşmazlığın tüketici yasasından kaynaklandığını değerlendirdiği (örnek Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2019/1439 esas-2021/1151 karar, 2021/1177 esas-2019/927 karar) görülmüştür.
Bu değerlendirmeler yapıldıktan sonra itirazın iptali dava türü ve ispat yüküne de değinmek gerekmektedir. 20. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur. İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir” şeklindedir. Her somut olaydaki maddi vakıaya göre lehine hak çıkaran taraf ve ispat yükü şekilleneceğinden, maddî hukuk kuralına ilişkin bu vakıaların doğru ve net bir şekilde belirlenerek ortaya konulması gerekmektedir. Maddede aksine düzenleme olmadıkça ibaresi eklendiğinden, kanunda ispat yükü ile ilgili özel bir düzenlemeye yer verildiğinde, ispat yükü genel kurala göre değil de kanunda belirtilen özel düzenlemeye göre belirlenecektir.
Öte yandan TTK’nın 18. Maddesine göre Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.
Tüm bu açıklamalar ışığın somut olaya yeniden bakıldığında taraflar arasında ticari nitelikli hizmet sözleşmesi bulunduğuna dair herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı taraf sözleşme kapsamında üstlendiği otoyol hizmeti sunma yükümlülüğünü yerine getirmiştir. Dosyaya sunulan kayıtlardan davalı tarafın araçlarının geçiş yaptığı anlaşılmakla birlikte davalının bu hususta bir inkar ya da itirazı da bulunmamaktadır. Bu noktada ispat yükünün davalıya geçtiğinin kabul edilmesi gerekir. Davalı tarafın hizmet aldığı açık olup davalı hizmet bedelini ödediğini ispatla mükelleftir. Ancak davalı tarafça mahkememize ya da icra dosyasına herhangi bir ödeme belgesi sunulmadığı gibi, … hesaplarından veya banka hesaplarından ödeme yapıldığı da iddia edilmemektedir. … BAM 5. HD.sinin 2018/290 Es sayılı dosyasında “Davalı, geçiş ücretini ödediğini iddia etmemektedir. Sadece … veya … kartlarının banka hesabında yeterli bakiye olduğunu iddia etmektedir. Ancak bu hesaplardan para çekildiği de iddia edilmemektedir. … ve … kartlarından para çekilmemesi halinde davalı geçiş ücretini ödemek zorundadır. Geçiş esnasında ödeme olmadığında veya … veya … sisteminden provizyon alınamadığı takdirde gişe çıkışlarındaki bariyerler açılmadığından, davalı ücret ödemeden geçiş yaptığını bilmektedir.” denilmekle bu husus ifade edilmektedir.
Davacının ispat yükünü ifa ettiği, davalının ise ödeme yaptığını ispat edemediği, davalı tarafça sunulan belgelerden ödeme yapıldığının anlaşılamadığı, kaldı ki davalının ödeme yapıldığına dair bir iddiasının olmadığı görülmekle asıl alacak yönünden davanın kabulüne dair kanaat oluşmuştur.
Değinilmesi gereken son husus takip öncesi işletilen faize ilişkindir. Türk Ticaret Kanunu’nun 10. Maddesine göre “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” Davacı tarafça davalıya takip öncesi herhangi bir ihtarname çekilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda takip öncesi faiz istenemeyeceğinin kabulü gerekir. (Kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise takip tarihinde temerrüt gerçekleşir. (11.12.1957 tarih 17/29 sayılı İçihadı Birleştirme Kararı) Temerrüde esas icra takibi de bulunmuyorsa dava tarihinde temerrüt gerçekleşir.) Bu nedenle davacının takip öncesi faize ilişkin talebinin de reddine karar verilmiştir.
Son tahlilde dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporundan davacının davasını kısmen ispatladığı, davalının ise ödeme yaptığı hususunu ıspatlayamadığı anlaşılmış ve yukarıdaki gerekçeyle davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile,
A … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… E. Sayılı takip dosyasına yönelik itirazın 11.360,40 TL asıl alacak ve takibin bu alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi uygulanmak suretiyle devamına,
B. Alacağın likit ve itirazın haksız olması nedeniyle takdiren %20 üzerinden hesaplanan 2.272,08 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
C. 386,82 TL Takip öncesi faiz ve 69,62 TL KDV’ye dair fazlaya ilişkin istemin REDDİNE
2-Alınması gereken 776,02-TL harçtan peşin alınan 201,81-TL harcın mahsubu ile bakiye 574,21-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırıldığı anlaşılan 201,81 TL peşin harç, 44,40 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 246,21 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 900,00 TL bilirkişi ücreti, 112,60 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 1012,60 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 973,48 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6100 sayılı HMK.nun 326/2 maddesi gereğince bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Arabuluculuk ücreti olan 1320,00 TL nin kabul red oranına göre 50,99 TL sinin davacıdan, 1.269,01 TL sinin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
6-Davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı lehine hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 456,45 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
İlişkin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.07/09/2021

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır