Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1087 E. 2019/90 K. 30.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1087
KARAR NO : 2019/90

DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : 22/10/2019
KARAR TARİHİ : 30/10/2019
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin yetkileri …ve … ile davalı … arasındaki ticari alım satım ilişkisine istinaden, keşidecis…Ltd Şti., lehtar… Ltd. Şti olan 30.10.2019 keşide tarihli …seri numaralı…bankasına ait 50.000 TL bedelli çekin müvekkili firma tarafından ciro edilerek davalı tarafa verildiğini, davalı taraf ile müvekkili arasındaki ticari ilişkiye istinaden hazırlanarak taraflarca imza edilen protokole göre; davalı …’ın 10.000 adet kemeri çekin keşide tarihi olan 30.10.2019 tarihine kadar davacı müvekkiline teslim edeceğini, davacının söz konusu ürünleri teslim edememesi durumunda ise müvekkili firmaya ait yukarıda bilgileri yazılı olan çekin, davalı asil veya davalı vekili… tarafından müvekkili firma yetkililerine teslim edileceğini, taraflar arasında yapılan protokole konu olan malların müvekkili firmaya bugüne kadar teslim edilmediği gibi ne zaman teslim edileceği hususunda davalı ile yapılan görüşmelerin neticesiz kaldığını, haksız ve hukuka aykırı olarak, davalıya doğrudan ya da dolaylı olarak herhangi bir borcu bulunmayan, aksine davalının sözleşmeye konu malları teslim etmemesi sebebi ile zarara uğrayacak olan müvekkilinin muhtemel bir icra takibinin borçlusu konumunda olacağını, açtıkları menfi tespit davasının, açılması muhtemel icra takibini tek başına durdurmaya yeterli olmadığından, müvekkilinin telafisi imkansız zararlara uğramaması adına davaya konu çekin cebri icraya konu edilmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, aksi durumda yasal düzenlemeye paralel olarak çek bedelinin makul bir teminat gösterilmesi karşılığında, ivedi olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini davanın devamı esnasında icra takibi yapılması halinde takibin durdurulması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, davalı tarafça yerine getirilmesi gereken edim ifa edilmediğinden, taraflar arasındaki temel borç ilişkisinin geçersiz hale geldiğini, geçersiz hale gelen borç ilişkisi sebebiyle müvekkilinin bedel ödemek zorunda kalmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olacağını, ticari davalarda sıklıkla arabuluculuğa başvuru zorunluluğu aranmasına karşın kanunda dava şartı olarak menfi tespit davalarında arabulucuya başvuru zorunluluğunun bulunmadığını, sonuç olarak bu sebeplerden dolayı, öncelikle 30.10.2019 keşide tarihli 50.000,00 TL bedel ve …nolu çek hakkında teminatsız yahut mahkemenin uygun göreceği bir teminat karşılığında cebri icraya konu edilmemesi konusunda ihtiyati tedbir ksonuç olarak bu sebeplerden dolayı, öncelikle 30.10.2019 keşide tarihli 50.000,00 TL bedel ve … nolu çek hakkında teminatsız yahut mahkemenin uygun göreceği bir teminat karşılığında cebri icraya konu edilmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, icraya konması halinde takibin durdurulması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama sonunda davalarının kabulü ile, davacı müvekkilinin davalıya karşı ilgili çek sebebiyle herhangi bir borcunun bulunmadığının tespitini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Dava; davaya konu çek nedeni ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 03/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre; ” MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3. maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile “Dava şartı olarak arabuluculuk”
MADDE 18/A- (1) İlgili Kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükümlerinin cari olduğu tespit edilmiştir.
TTK nun 3.kitabında düzenlenen kıymetli evrakla (TTK madde 645-849) ilgili ticari davalar mutlak ticari dava niteliğindedir. Bu davalar tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın ticari işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava olarak kabul edilir. Kıymetli evrakla ilgili ticari davaların niteliği gereği, taraflar dava konusu hak üzerinde çoğunlukla serbestçe tasarruf edebilmektedirler. Dava arabuluculuğa elverişli olmakla beraber dava şartı arabuluculuk kapsamında kalabilmesi için uyuşmazlık konusunun para alacağının ödenmesine ilişkin olması ve talep sonucunun tazminat veya alacağa ilişkin olması ya da her ikisini birlikte içermesi gerekir. Çek ve bono ile ilgili ticari davalar ise çoğunlukla menfi tespit talepli olarak ortaya çıkmaktadır. Her ne kadar davacı eldeki menfi tespit davasında zorunlu dava şartı arabuluculuk kapsamında kalmadığını ileri sürmüş ise de, TTK nun 5/A maddesindeki düzenleme ile talep sonucuna değil dava konusuna açıkça vurgu yapılarak dava konusunun bir miktar paranın ödenmesi olması şartı aranmış olduğu, menfi tespit davalarının esas itibariyle bir miktar paranın ödemesine ilişkin olmaları da dikkate alındığında dava şartı arabuluculuk kapsamında kaldığının kabulü gerekir. Aksinin kabulü halinde hem kanun koyucunun amacına aykırı yorum yapılmış olacak hem de uygulamada büyük bir kargaşa yaşanacağından mahkemece taraflar arasındaki davanın zorunlu dava şartı arabuluculuk kapsamında kabul edilerek dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur.”. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. H.D.nin 28/06/2019 tarih 2019/1734 E. Ve 2019/1521 K.) Aynı doğrultuda… Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin …Esas sayılı kararında da “… ticari davalarda menfi tespit davalarının da zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü sonuç ve kanısına varılmıştır.” denilmekle aynı husus vurgulanmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda; davanın 7155 sayılı Kanunun 26. Maddesinde belirtilen yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden sonra açıldığı, zorunlu arabuluculuk durumunun söz konusu olduğu, davacının dava dilekçesinin incelenmesinde menfi tespit davalarında arabulucuya başvuru zorunluluğu olmadığı gerekçesi ile arabuluculuk başvurusunda bulunmadığı, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3. maddesinin birinci fıkrasına eklenen 18/A maddesi 2. Fıkrasının son cümlesi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği düzenlemesi gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-7155 Sayılı Kanunun 20’nci maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ve 7155 Sayılı Kanunun 23’üncü maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2, Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİ İLE USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40-TL ret harcından peşin alınan 853,88-TL harcın mahsubu ile artan 809,48-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda HMK’nın 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar verildi.30/10/2019
Katip …
¸

Hakim …
¸