Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1071 E. 2019/161 K. 29.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1071
KARAR NO : 2019/161

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/08/2019
KARAR TARİHİ : 29/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının kardeş… ile birlikte Halkalı Merkez Mahallesi … Sokak. No:..(eski bağlar Mahallesi …Sokak no: … Kat…Küçükçekmece adresinde 21 adet SGK kayıtlı işçi ile konfeksiyon atölyesini Abonelik Sözleşmesi …ile 15 yıldır davalı yana elektrik bedeli ödediklerini, bu ödemeler düzenli olarak 2019 yılı nisan ayına kadar devam ettiğini, elektrik bedellerini ödemede gecikince hem asıl borcun ve hemde gecikme bedelini ödeyerek elektrik kullanımına devam ettiğini ancak davacı ekonomik krizden etkilenip yeniden ödeme zorluğu içine girdiğini ancak kaçak kullanıma tevessül etmeyip 21 kişilik işçinin hakları heder olmasın ve yine daha önceden alınan siparişlerinin zamanında teslim edilmesine çalışırken davalının davacı kurumaca ihtara bile gerek duymadan işyerindeki elektriği kestiklerini ve abonelik sözleşmesinde fesh ettiklerini, 24.275,95 TL borç tahakkuk ettirildiğini, böyle bir borcu bulunmadığını, borçlu olmadığının tespiti ile yargılama süresince yapılacak icra takiplerin ve davalı tarafından yapılacak tek taraflı elektrik kesimlerinin önlenmesi için tedbiren karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı tarafından 29/08/2019 tarihinde açılan dosya İstanbul… Tüketici Mahkemesi’nin … Esasına kayıtlanmış, anılan mahkemenin görevsizlik kararı vermesi üzerine mahkememize tevzi edilerek 2019/1071 Esas numarasını almıştır.
Dava; ticari nitelikteki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 03/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre; ” MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3. maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile “Dava şartı olarak arabuluculuk”
MADDE 18/A- (1) İlgili Kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükümlerinin cari olduğu tespit edilmiştir.
Menfi tespit davalarının gerek taraflar arasındaki hukuki sonucun niteliği, gerek zorunlu arabuluculuk yasasının ve gerekse TTK’nun 5.maddesinde arabuluculuğa ilişkin yapılan düzenlemenin hedefi şekil ve öz açısından bir arada düşünüldüğünde, ticari davalarda menfi tespit davalarının da zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü sonuç ve kanısına varılmıştır. Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin…Es sayılı dosyasında “… TTK nun 5/A maddesindeki düzenleme ile talep sonucuna değil dava konusuna açıkça vurgu yapılarak dava konusunun bir miktar paranın ödenmesi olması şartı aranmış olduğu, menfi tespit davalarının esas itibariyle bir miktar paranın ödemesine ilişkin olmaları da dikkate alındığında dava şartı arabuluculuk kapsamında kaldığının kabulü gerekir. Aksinin kabulü halinde hem kanun koyucunun amacına aykırı yorum yapılmış olacak hem de uygulamada büyük bir kargaşa yaşanacağından mahkemece taraflar arasındaki davanın zorunlu dava şartı arabuluculuk kapsamında kabul edilerek dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur.” denilmekle belirttiğimiz doğrultuda içtihat oluşturulmuştur. Aynı doğrultuda Samsun Bölge adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin …es sayılı dosyasında da “… ticari davalarda menfi tespit davalarının da zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü sonuç ve kanısına varılmıştır.” denilmekle aynı husus vurgulanmıştır.
Dava şartı arabuluculuğun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115. Maddesinin 2. Fıkrası çerçevesinde, gider avansı yatırılmasında veya gerekli hallerde teminat gösterilmesinde olduğu gibi tamamlanabilen bir dava şartı eksikliği olarak düzenlenmediği görülmektedir. Bir başka ifade ile, dava şartı noksanlığının giderilmesi ve arabulucuya başvurması için mahkemece davacıya süre verilemeyecektir.
Görevli veya yetkili mahkemede devam eden davanın konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talebini içeren ticari davaysa; bir başka ifade ile, dava şartı arabuluculuk hükümleri uygulanacaksa, dava şartı arabuluculuk uygulaması görev ilişkisinden bağımsız değerlendirilmesi gereken bir konu olduğu için, daha önce dava şartı arabuluculuk süreci sonunda anlaşamama son tutanağı düzenlenmiş ve aslı veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneği görevsiz veya yetkisiz mahkemede dava dilekçesine eklenmişse, artık görevsiz ve veya yetkisiz mahkemede açılmış olan dava itibariyle tamamlanmış bir usul işleminden söz edileceğinden, görevli veya yetkili mahkemede tekrar dava şartı arabuluculuk sürecine başvurulmuş olması aranmaz. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde görevli veya yetkili mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi halde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde görevli ve yetkili mahkeme tarafından herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebi ile usulden reddine karar verilir.( Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanlığı- Ticari Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk syf.71)
Belirtilen yasal düzenlemeler uyarınca davacı tarafından dava açmadan evvel arabuluculuk başvurusunda bulunmanın yasal bir zorunluluk olduğu görülmektedir. Üstelik görevsiz mahkemede dava açılması da sonucu değiştirmeyecektir. Aksinin kabulü yasa koyucunun amacına aykırı olacak ve mahkemelerin iş yükünü azaltmak amacı ile getirilen bu müessesenin arkasından dolaşarak yasanın amacına hizmet etmesine engel olacaktır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının taraflar arasındaki ticari iş kapsamındaki davayı İstanbul 2. Tüketici Mahkemesi nezdinde açtığı, bu mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosyanın mahkememize gönderildiği görülmüştür. Davacı taraftan, 24/10/2019 tarihli muhtıra ile 7155 Sayılı yasa uyarınca dava açmadan evvel arabuluculuk başvurusunda bulunup bulunmadığı, bulunmuş olması halinde son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkememize ibraz etmesi istenmiştir. Davacı vekilinin 05/11/2019 tarihli dilekçesinin ve ekinde yer alan arabuluculuk son tutanağının incelenmesinden arabuluculuk görüşmesinin dava açılmadan evvel 04.11.2019 tarihinde sona erdiği ve bu tarihte tutanağın düzenlendiği, davacı tarafından dava açılmadan önce arabuluculuk başvurusunda bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda izah edilen nedenler doğrultusunda; davanın 7155 sayılı Kanunun 26. Maddesinde belirtilen yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden sonra açıldığı, zorunlu arabuluculuk durumunun söz konusu olduğu ve davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı anlaşılmakla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun m.18/A-f.2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-7155 Sayılı Kanunun 20’nci maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ve 7155 Sayılı Kanunun 23’üncü maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2, Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİ İLE USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40-TL ret harcının peşin alınmadığı anlaşılmakla; 44,40 TL peşin harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda HMK’nın 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar verildi.29/11/2019

Katip
¸

Hakim
¸