Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1060 E. 2022/56 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1060 Esas
KARAR NO : 2022/56
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 21/10/2019
KARAR TARİHİ : 01/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların Talepleri
Davacı vekilinin 21/10/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle: dava dışı … Yöneticiliğinin sınai-ticari yangın poliçesiyle dahili su basmasına karşı müvekkili şirket tarafından sigortalandığını, sigortalının beyanına, olay anında tutulan tutanağa ve ekspertiz raporuna göre 24.10.2017 tarihinde sigortalı poliçe adresinde su basması sonucunda hasar oluştuğunu, yaşanan su basması eksper raporu ve tanık ifadelerine göre davalı şirketin dekorasyon çalışması yaptığı … mağazasında davalı personelinin … hattına bağlı uç noktasının yerinden sökmesi sonrasında devreye giren hidrant hattı ve motorlarının çalışması ile mahale 50 ton su basıldığını, sigortalı konutta yapılan ekspertiz çalışmasına göre davalının kusuruna tekabül eden 21.240 TL’lik hasarın ortaya çıktığını, ortaya çıkan zararın davacı şirket tarafından dava dışı sigortalı … blok Yönetimine ödendiğini, ödenen bu hasar bedeli dolayısı ile davalıdan kusur tazminat alacağı doğduğunu, bu alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, davalı borçluların itirazı ile takibinin durdurulduğunu belirterek davalının icra takibine yaptığı itirazın iptalini, takibin devamını ve alacağın tahsilini, haksız ve kötü niyetli davalı borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin 25/11/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle: müvekkili şirket ile … … de faaliyet gösteren … mağazasının sözleşme imzaladığını, … mağazasının … … zemin katta bulunan mağazasına taşınabilmesi için zemin katta boş olarak tutulan farklı bağımsız bölümlerin birleştirilerek yeni bir mağaza oluşturulması gerektiğini, bu mağazanın oluşturulması işi için … yönetimi tarafından bir ihale hazırlandığını ve bu ihalenin müvekkili şirket üzerinde kaldığını, birleştirilecek boş dükkanların dilatasyonla ayrıldığını, birbirine sınırı olan aynı tipte veya farklı tipteki imalatları birbirinden ayırmak için bırakılan boşluklara dilatasyon denildiğini, bu alandan geçen yangın hattı da dilatasyon ile ayrılan alanların sağına ve soluna olmak üzere iki farklı şekilde tasarlanarak yerleştirildiğini, bu durumu … ve yönetimden sorumlu şirket ve teknik servis tarafından bilindiğini, boş dükkanların birleştirilmesi ile ilgili yapılması gerekenlerin bildirildiğini, iş programı vs bilgilerin … yönetiminden sorumlu şirkete bildirildiğini, bu tip … ler de iş yapılırken yönetici şirketin ya da teknik servisin bilgisi dışında sistemlere müdahale edilemeyeceğini, … yönetiminden sorumlu şirketin iş yapılırken mahallin bir yanında bulunan yangın hattındaki suyu boşalttığını, diğer yanda bulunan yangın hattındaki suyun boşaltılmadığını, söküm sırasında su olmadığını, suyun boşaltıldığının müvekkiline bildirildiği için suyun boşaltılamadığı tarafa müdahale edince borunun patlamış olduğunu ve su basma olayının gerçekleştiğini belirterek davanın reddini, davacı hakkında %20 den az olmamak üzere müvekkili şirkete kötü niyet tazminatı ödemesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Dava sigorta şirketinin sigortalısına ödediği bedelin zarar verene rücusuna ilişkin takibe itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık dava dışı şirketin alışveriş merkezinde bulunan mağazasının alışveriş merkezindeki mağazada meydana gelen su sızması nedeni ile davacı sigorta şirketince tazmin edilen zararının davalı kurumdan rücu edilip edilemeyeceği, davalı kurumun sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, eğer sorumlu ise bunun hesabı hususlarında toplanmaktadır.
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede ….İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Es sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında borçlu olarak yer alanın dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacısının alacaklı, olduğu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde borca dair itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizce ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar değerlendirilmiş, dava şartına dair eksiklik bulunmaması ve davalı tarafça haklı bir sebebe dayalı olan herhangi bir ilk itiraz ileri sürülmemesi nedeniyle ön inceleme tamamlanmış, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilerek dosyamızın delillerini oluşturan hasar dosyası ve icra dosyası kayıtlarından oluşan dosyamız delilleri toplanmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen inşaat mühendisi bilirkişi … hazırladığı 29.06.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “davalı … Ltd.Şti’nin asli kusurlu olduğunu ( Kusurluluk oranı %70), dava dışı … Blok Bina yöneticiliğinin (%30) tali sorumlu olduğunu, davalı’nın, kusuru oranı mertebesinde, … A.Ş.’ye, sigorta poliçesinde mali mesuliyet teminatı’na istinaden başvuru yapmasının mümkün olabileceğini” mütalaa etmiştir.
İtirazlar üzerine bilirkişi 04/01/2021 tarihli ek raporda özetle: “Kök raporda belirtiği yüzdelerin aynı olduğunu, ilgili bina yönetiminin hasar öncesinde, bina, eklentileri, tesisatlar, kirli su, kullanma suyu tesisat işlerini, yalıtım, sonradan ilave ekler ve bakım işleri gibi ortak alanlara dair sorumluluklarının hakkıyla yerine getirilmediğini, ortak kısımlar, eklentiler üzerinde bakım, revizyon, mevzuata uygun tesis etme vb. hususlarda oluşabilecek sorunlarda ortak sorumlu ve işbirliği içinde olmaları gerektiğini, hasarın oluşmasına bu etkenlerin de bir ek sebep olduğunu” mütalaa etmiştir.
Davalı tarafın tanık dinletme talebinin bulunması nedeniyle davalı tanığı dinlenmiştir. Davalı tanığı … yeminli beyanında 3,4 yıl öncesine kadar … … de mal sahibinin görevlendirdiği teknik müdür olarak çalıştığını, yönetim firmasının görevlendirdiği başka bir müdür olduğunu, dava konusu taşınmazda … firmasının kiralama yaptığını, 4 bağımsız bölümü birleştirmek ve aralarından diletasyon geçirmek üzere tadilat gerektiğini, bu tadilatı yapmak üzere teklif almaya başladıklarını, davalının bu firmalardan birisi olduğunu ve işi pazarlık usulüyle aldığını, İşin gece yapılacağını, tadilat işlemlerinin normalde gece yapıldığını ve tadilat işlemlerine gece nöbetçi kalan teknik personelin refakat ettiğini, bunların … ‘nin personeli olduğunu, işin yapıldığı yerde 4 bağımsız bölüm arasından diletasyon geçtiği için bu diletasyonlardan birisi sağda birisi solda olmak üzere iki tane hat geçtiğini, bu diletasyonun iki tarafından farklı yangın söndürme sistemlerinin yer aldığını, olayın olduğu gün teknik personelin diletasyonun her iki tarafındaki sistemlerde suyu kesmesi gerekirken sadece bir tanesinde kestiğini ve söküm işleminin başında beklemesi gerekirken beklemediğini, tadilat yapılması halinde teknik personelden icazet alınmaksızın işe başlanmasının mümkün olmadığını, olayın olduğu gün de teknik personelin suyun tamamını kestiğini davalı şirkete söyleyerek onları çalışmaya başlattığını, bu teknik personelin isminin İsa olduğunu, su bastıktan sonra teknik personelin suyu kestiğini ancak borulardaki mevcut suyun baskına sebep olduğunu, daha sonrasında tahliye işlemlerinin başladığını ve bizzat başında durduğunu, olay ile ilgili görgüsünün olaya ilişkin yaptığı sorguyla edinildiğini, olayın neden bu şekilde cereyan ettiğini öğrenmeye çalıştığında teknik personelin kusuruyla bu olayın meydana geldiğini öğrendiğini, soruşturmayı işinin bir parçası olması sebebiyle yaptığını raporladığını ve üstlerime bildirdiğini, herhangi bir itiraz olmadığını, suyun kesilmemiş olduğunu … personelinin bilmesinin mümkün olmadığını, bunun … nin gizli bilgisi olduğunu ve … teknik personeli dışında kimsenin bilemeyeceğini beyan etmiştir.
Mahkememizce dinlenen tanık beyanları neticesinde olayın gerçekleştiği alanda keşif yapılmasının olayı aydınlatmak için şart olduğu kanaati hasıl olmuş ve tanık dinlenen duruşmada keşif yapılmasına, keşif tarih ve saatinin HMK 291 gereği ihbar olunan şirkete ve … yönetimine bildirilmesine, dava konusu taşınmazın incelenmesi için hazır bulundurulmasının istenmesine, hasarın meydana geldiği gün görevli teknik personelin keşif gün ve saatinde hazır edilmesi için … yönetimine yazı yazılmasına karar verilmiş, davacı vekiline bilirkişi ücreti, keşif harcı ve gider avansını yatırması konusunda 2 haftalık kesin süre verilmesine, bilirkişi ücreti yatırılmadığı takdirde mümkün olduğu takdirde mevcut dosya kapsamında karar verileceği ve gerektiğinde teknik bilirkişi incelemesi yapılamadığından davanın reddine karar verileceği ihtar edilmiştir.
Davacı tarafça süresi içerisinde keşif harcı ve gider avansı yatırılmamış, duruşmada da keşif ve bilirkişi incelemesinin yersiz olduğu ve dosya kapsamında karar verilmesini talep ettikleri ifade edilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 198. maddesine göre, “Kanuni istisnalar dışında hâkim delilleri serbestçe değerlendirir.” Tasarruf ilkesinin söz konusu davalarda, hâkim kesin deliller olarak nitelendirilen ikrar, kesin hüküm, senet ve yemin delilleri ile bağlıdır. Buna karşılık, hâkim takdiri delilleri ise, serbestçe takdir eder. Yargılama sırasında hâkimin re’sen başvurabileceği deliller bulunmaktadır. Bunların en önemlisi isticvap, keşif ve bilirkişidir.
Medeni usul hukukuna ilişkin kuralları uygulayarak dava konusu yapılan hukuki işlem veya hukuki fiillerden doğan hakların sahibini belirlemesi, bu sayede, medeni usulün bir diğer amacını oluşturan hukuksal güvenliğin ve barışın kurulması ve devam ettirilmesi, uyuşmazlığı sonsuza kadar ortadan kaldıracak, toplumsal barışı tesis etmeye yönelecek nitelikte karar vermesi yargılamanın amacıdır.(Yılmaz, Ejder: Medeni Yargılama Hukukunda Islah, 4. Bası, Ankara 2013)
Yukarıdaki açıklamalar da gözetildiğinde mahkememizin yegane amacının huzurdaki uyuşmazlığı çözmek olduğu açıktır. Mahkeme, huzurdaki uyuşmazlığın çözümü için gerekiyorsa, HMK’nın 198. Maddesi ve HMK’nın yargılamaya hakim olan ilkelerini düzenleyen 24-33. maddeleri değerlendirildiğinde re’sen isticvap, keşif ve bilirkişi deliline başvurabilir. Bu hususta mahkememiz tarafların talepleri ile bağlı değildir.
Öte yandan HMK’nın 190. maddesine göre “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Öte yandan HMK 120’ye göre “Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir.” Böylece huzurdaki davada ispat yükü kendi üzerinde bulunan davacı bilirkişi ücretini de içeren yargılama giderlerini ödemekle yükümlüdür.
Ancak davacı taraf mahkememizce belirtilen sürede mahkememizce belirtilen meblağ yatırılmadığı gibi, duruşmada verilen keşif kararının yersiz olduğu ve dosya kapsamındaki delillerden hareketle davanın kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir.
Hukukumuzda keşif, ispat aracı olarak deliller arasında kabul edilmiş ve HMK’nın 288. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan kanunun 288/1. maddesinde “Hâkim, uyuşmazlık konusu hakkında bizzat duyu organları yardımıyla bulunduğu yerde veya mahkemede inceleme yaparak bilgi sahibi olmak amacıyla keşif yapılmasına karar verebilir. Hâkim gerektiğinde bilirkişi yardımına başvurur.” hükmü düzenlenmiş olup yasal düzenleme de dikkate alındığında, keşif, mahkemenin, kişiler veya nesneler üzerinde doğrudan ve duyu organlarına dayanarak bilgi sahibi olmasıdır. Bu bilgi ve algı işitme, tat alma, koku alma, hissetmek ve görmek şeklinde olabilir. Keşif sayesinde hakim, uyuşmazlık konusu olan şeyi bizzat müşahede ederek bilgi sahibi olabilmekte ve bunun sonucunda edindiği bilgi ve kanaate göre daha isabetli karar verebilmektedir. Bu nedenle keşif, takdiri deliller içinde daha güvenilir bir delildir. (Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez – Prof. Dr. Oğuz Atalay – Prof. Dr. Muhammet Özekes Medeni Usul Hukuku.11.Bası sayfa 533)
Tüm bu açıklamalar ışığında dosya incelendiğinde her ne kadar daha önce aldırılan kök ve ek bilirkişi raporunda taraflar arasında kusur oranı bölüşümü yapılmış ve davalı … Ltd.Şti’nin asli kusurlu olduğu ( Kusurluluk oranı %70), dava dışı … Bina yöneticiliğinin (%30) tali sorumlu olduğu mütalaa edilmiş ise de davalı tanığı … ‘in olayın meydana geldiği tarihteki görevi ve pozisyonu dikkate alınarak … işleyişine dair beyanları, hasarın nasıl meydana geldiğine dair olay akışına dair ayrıntılı ifadeleri dikkate alındığında mahkememizce davalı … Ltd.Şti’ye kusur atfedilemeyeceğine dair kanaat oluşmuştur.
Ancak mahkememizce dava konusu alanda keşif yapılarak tanık beyanının doğru olup olmadığına dair yerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş ise de davacı tarafça keşif ücretinin yatırılmaması ve yatırılmayacağının beyan edilmesi karşısında dosyadaki mevcut delillerden hareketle değerlendirme yapılması cihetine gidilmiştir. Bu kapsamda davalı tanığı … ‘in beyanları kapsamında raporda davalı …’ye izafe edilen kusur yönünden (yangın sistemine müdahale ve spring açma konularında koordinasyon sağlanmaması) davalının bir kusurunun bulunmadığı ve koordinasyonun bizzat ihbar edilenler tarafından sağlanması gerektiği, davalı …’nin buna müdahalesinin mümkün olmadığı, davalı …’nin suyun kesilmediğini bilmesinin mümkün olmadığı, …’ye suyun kesildiğine dair bilgi verildiği açık olup davalıya kusur izafe edilmesi mümkün görünmemektedir.
6098 sayılı Borçlar Kanunu’na göre “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.” Hal böyle iken dosyadaki mevcut delillerden davacının; davalının kusurunu ispat ettiğinden bahsedilemeyeceği, mevcut delillerden davalıya bir kusur izafe etmenin mümkün olmadığı kanaatiyle davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM
1-İspat edilemeyen davanın reddine,
2-Harçlar Yasasına göre alınması gereken 80,70-TL red karar harcının, davacı tarafça peşin yatırılan 279,82-TL, harçtan mahsubu ile artan 199,12-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine
Dair gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.01/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır