Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/103 E. 2023/480 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/103 Esas
KARAR NO : 2023/480

DAVA : Tazminat (Ölüm Veya Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/09/2019
KARAR TARİHİ : 15/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 06/09/2019 tarihli dilekçesi ile, müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu …’nın sevk ve idaresinde bulunan… plakalı aracın, 11/06/2019 tarihinde saat 03:45 civarında, Kadıköy İlçesi… Maltepe istikametine seyir halinde iken Hasanpaşa Mah. … Koleji önüne geldiği sırada aracın yük ve teknik özelliğine görüş, yol hava ve trafik durumunu gerektirdiği şartlara uymayarak hakimiyetini kaybettiğini ve aracın sağ ön kısmı ile çelik bariyerlere çarptığını, davalı sürücünün aşırı hızlı olduğunu, bariyerlere çarpması sonucu durabildiğini, araç sürücüsü …nın gerekli dikkat ve özeni göstermediğini, aracın hızın, yük ve teknik özelliğine görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uymamasından ve hızlı olmasından dolayı meydana gelen kazada, araçta ön koltukta bulunan müvekkilinin ölüm tehlikesi geçirerek çok ciddi bir şekilde yaralandığını, davalı sürücünün trafik kurallarını hiçe saydığını, müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu aracın hakimiyetini kaybederek kaza yaptığını ve müvekkilini ağır bir şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiğini, davalının alkollü araç kullanarak müvekkilinin hayatını tehlikeye attığını, davalı sürücünün meydana gelen kaza sebebiyle İstanbul … Asliye Ceza Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyası ile yaralama ve kişi hürriyetinden yoksun kalma suçundan yargılandığını, dava konusu kaza öncesinde davalı …müvekkilini zorla alıkoyduğunu ve müvekkiline fiziksel olarak şiddet uyguladığını, dava konusu kaza sebebiyle müvekkilinin vücudunda kemik kırıkları ve çıkığı oluştuğunu, müvekkilinde kalıcı maluliyet meydana geldiğini, müvekkilinin kaza sonrası geçirmiş olduğu zorlu ameliyatlara rağmen eski sağlığına kavuşabileceğinin belirsiz olduğunu, Adli Tıp Kurumunun 02/07/2019 tarihli raporunda müvekkilinin yaralanmasının hayatını tehlikeye sokacak nitelikde olduğunu, vücut kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisinin ağır derecede olduğunun tespit edildiğini, kaza sebebiyle müvekkilinin halen çalışmadığını, müvekkilinin kazadan önce hostes olarak görev yaptığını, aylık minimum net 8.000,00 TL – 10.000,00TL arası gelir elde ettiğini, müvekkilinin ve geçici iş göremezlikten dolayı maddi zararlı bulunduğunu, kaza sebebiyle müvekkilinin tedavi ve bakım giderlerinin ortaya çıktığını, kaza sonrası müvekkilinin psikolojisinin tamamen bozulduğunu, bu nedenlerle davalı …’nın sevk ve idaresinde olan …plakalı aracın kaydına İhtiyati Tedbir konulmasını, müvekkilinin kazadan dolayı oluşabilecek kalıcı iş günü kaybı sebebiyle çalışma gücü ve kazanç kaybından doğan zararlarının giderilmesi için şimdilik 2.000,00TL maddi tazminat geçici iş göremezlik sebebiyle iş ve kazanç kaybından dolayı oluşan zararlarının giderilmesi için şimdilik 1000,00TL maddi tazminat, ekonomik geleceğinin tehlikeye düşmesi sebebiyle oluşan zararlarının giderilmesi için şimdilik 1000,00TL maddi tazminat, tedavi ve bakım giderlerinden doğan zararlarının giderilmesi için şimdilik 1.000,00TL tazminat olmak üzere şimdilik toplam 5.000,00TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 11/06/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte tüm davalılardan alınarak müvekkiline ödenmesini, müvekkilinin uğramış olduğu manevi zararların giderilmesi amacıyla 100.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 11/06/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak müvekkiline ödenmesini, türlü yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …Sigorta A.Ş. vekilinin 02/05/2019 tarihli cevap dilekçesi ile, kazaya karışan …plaka sayılı araç müvekkili şirket nezdinde 19/03/2019-19/03/2020 başlangıç ve bitiş tarihli …no.lu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere davacının sürekli sakatlığı adli tıp kurumu 3. ihtisas dairesi’nden erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmelik kapsamında alınacak rapor ile ispatlanmalı gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek üzere zarar hesabı için seçilecek bilirkişinin aktüerler siciline kayıtlı kişilerden olması gerektiğini, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından geçici işgöremezlik talebi karşılandığından, geçici iş göremezlik tazminat talebinin reddedilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere bakıcı giderinin tamamından sigorta şirketilerinin sorumluluğu bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek üzere, müvekkil şirket yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini ve dava konusu olaya uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğunu beyanla, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …vekilinin 01/07/2020 tarihli cevap dilekçesi ile, davacının beyan ettiği şekilde kaza meydana gelmediğini, kazanın meydana gelmesinde müvekkiline atfedilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, kaza tespit tutanağında müvekkiline atfedilen kusurları kabul etmediklerini, meydana gelen kazanın oluşumuna sebebiyet veren davacının kendisi olduğunu, davacı müvekkili ile evlilik hazırlığı yapan gelin adayı olduğunu, kazanın olduğu gün müvekkili ile davacı yemek yemiş olduğunu ve davacıyı müvekkili eve bırakmak isterken davacı bir anda araçtan inerek ticari taksiye binerek Florya’ya gitmesi üzerine müvekkili tarafından gidip karşıdan alındığını, tünel çıkışında davacının müvekkiline saldırması ve iki eliyle direksiyonu tutarak sağa doğru kıvırması sonucunda araç en sol şeritten en sağ şeride geçerek bariyerlere çarpmak suretiyle durabildiğini, davacının beyan etiğinin aksine kaza bu şekilde meydan geldiğini, kazanın oluşumunda davacı asilin direksiyona sarılarak direksiyonu sağa doğru kırması sebebiyle kaza meydana geldiğini, davacı müvekkilinin yasa sınırların üzerinde alkollü olması sebebiyle kazaya sebebiyet verdiğinden bahsedildiğini, taraflar arasında İstanbul … Asliye Ceza Mahkemesi nezdinde devam eden bir yargılama mevcut olduğunu, bu yargılama da her iki tarafta müşteki sanık konumunda olduğunu, burada alınan beyan ve ifadelerde tarafların kazanın meydana gelmesinden yaklaşıl olarak bir 4 saat öncesinde bir araya geldikleri yemek yedikleri ve alkol aldıkları sabit olduğunu, davacının iddia etmiş olduğu şekliyle kazanın meydana gelmesinde müvekkilin 0.62 Promil alkollü olması etken olmadığını, böyle bir etken olmuş olsa davcının peşinden karşıya geçmiş olduğu esnada hem trafik akışının daha yoğun olduğu alkolün etkisinin daha yoğun olduğu esnada bu kazayı yapması gerektiğini, ancak kazanın araç kullanan müvekkilini davacının darp etmesi ve direksiyona sarılarak direksiyonu sağa doğru kırması sonucunda meydan geldiğini, davacının dava dilekçesi ile tedavi giderleri ile bakıcı parası talebinde bulunduğunu, kazanın oluşumunda davacı kusurlu olduğu için bu taleplerinde haksız olduğunu, ayrıca tüm tedavi evrakları trafik kazası olması sebebiyle SGK tarafından karşılandığını, meydana gelen kaza sebebiyle psikolojisi bozulan ve mağdur olan davacı olmayıp müvekkilin kendisi olduğunu, müvekkilinin 250.000,00TL değerinde olan aracının pert olması sebebiyle zarara uğradığını beyanla; davanın reddine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraf delillerinin toplanmasına geçilmiş; davacı tarafça trafik kazası tespit tutanağı, tedavi evrakları, sigorta başvuru dilekçesi dosyaya sunulmuştur.
… Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … plakalı aracın tüm maliklerini gösterir trafik tescil kayıtları getirilmiştir.
Kazaya ilişkin oluşturulan hasar dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
İstanbul…Asliye Ceza Mahkemesi’ne…Esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiştir.
Davacının yaralanmasına bağlı tedavi evrakı dosyamıza kazandırılmıştır.
… Sosyal Güvenlik Kurumu’na müzekkere yazılarak davaya konu trafik kazası nedeniyle davacıya rücuya tabii ödeme yapılıp yapılmadığı sorulmuş, 11.11.2019 tarihli yanıt dosyamız arasına alınmıştır.
… İlçe Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davacının … araştırması yaptırılmıştır.
İliç İlçe Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davalı … SED araştırması yaptırılmıştır.
Davacının yaralanmasına bağlı maluliyet oranın tespiti için dosya İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilmiş, 09/04/2019 tarihli ATK raporunda özetle; “…İzzet kızı 1989 doğumlu …’in 11/06/2019 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası grup 50 (elli) (havacılar, bütün uçucular) alınarak : Gr 50 XII (28Aa…..10)İ %31×1/2=%15.5, E cetveline göre %14.1 (yüzdeondörtnoktabir) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceği…” görüşü mütalaa olunmuştur.
Sunulan maluliyet raporunun yanlış yönetmelik hükümlerine göre tanzim edildiği görülmekle kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümleri uyarınca yeniden rapor tanzimi için dosya ATK’ ya gönderilmiş; 02/12/2021 tarihli ATK raporunda özetle; ” İzzet kızı 1989 doğumlu …’in 11/06/2019 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 20/02/2019 tarih ve 30692 sayılı Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik dikkate alındığında;
I. Kas-İskelet Sistemi, Alt ekstremiteye ait sorunlar, eklem hareket açıklığı, ayak bileği hareket kısıtlılığı, Tablo 3.10 ve Tablo 3.11’e göre alt ekstremite özürlülük oranı Balthazard formülü ile : %(7-2-2) 10.68 olup Tablo3.2’ye göre;
1. Kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının %6 (yüzdealtı) olduğu,
2. İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceği” görüşü bildirilmiştir.

Mahkememizin 06/10/2022 tarihli duruşması 3 nolu ara kararı gereğince Adli Tıp Kurumu maluliyet raporunda davacının bakıcı yardımına muhtaç olup olmadığı, muhtaç ise bunun süresinin belirtilmediği anlaşılmakla yeniden rapor alınmasına karar verilmiş olup, 02/01/2023 tarihli ATK raporu özetle,”…İzzet kızı 1989 doğumlu…’in 11/06/2019 tarihinde maruz kaldığı trafik kazası neticesi meydana geldiği bildirilen yaralanması nedeniyle iyileşme süreci içinde 6 (altı) aylık dönemde 1(bir) ay başka birisinin yardımına gereksinim duyabileceği…” mütalaa olunmuştur.
Davacının maddi tazminat alacağının hesabı için dosya aktüer bilirkişisi tevdii edilmiş olup, 30/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…delillerin ve hukuki durumların takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere 11.06.2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanan davacı Ayça Aydemir’in;1.Seçenekte; davalırın %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre; a)Geçici iş göremezlik dönemindeki maddi zararının – 6.943.71 TL, b) Sürekli iş göremezlik dönemine ait %06 maluliyet oranı ile ilgili maddi zararının 340.563,31 TL. Olduğu, 2.Seçenekte; davalıların %50 kusur ora: sorumluluk göre; a)Geçici iş göremezlik dönemindeki maddi zararının -3.471,86 TL, b)Sürekli iş göremezlik dönemine ait %6 maluliyet oranı ile ilgili maddi zararının 170.281,66 TL. Olduğu, davacının yukarıda belirlenen maddi zararları her iki seçenekte de poliçe limitleri içinde kalmakta olup, manevi tazminat taleplerinin zorunlu trafik sigorta poliçesi kapsamında olmaması nedeniyle Sayın Mahkemece takdir edilecek manevi tazminattan sadece araç sürücüsünün sorumlu olacağı, başvuru tarihine göre sigorta şirketi bakımından temerrüt tarihi 18.07.2019 olarak belirlenmiş olup, Araç sürücüsü bakımından temerrüdün 11.06.2019 olay tarihinde gerçekleşmiş olacağı, sigortalı aracın kullanım şeklinin hususi nitelikte olması nedeniyle ticari faizi talebine ilişkin takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu…” şeklinde görüş bildirmiştir.
Mahkememizin 02/03/2023 tarihli duruşması 2 nolu ara kararı gereğince Aktüer bilirkişi ile yanına doktor bilirkişi eklenmek suretiyle davacının aktif çalışma yaşına ilişkin; davalının ise hesaplamaya yönelik itirazları, ayrıca bakıcı yardımı ve belgesiz tedavi giderlerinin ne kadar olduğu hususlarının davalı Cumhur’un tam kusurlu olduğu nazara alınarak asgari ücrette meydana gelen değişikilikde dikkate alınarak rapor tanzim edilmesinin istenmesine karar verilmiş, 17/03/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “…Kazada yaralanması nedeniyle dönemsel rayiç bedellerle belgeli 936,70 TL sağlık kurumlarına, belgesiz 2.558,40 TL aylık bakıcı,1.500,00 TL pansuman,ilaç, bakım için gerekli tıbbi malzemeler ve yardımcı ortopedik malzemeler için, 2.000,00 TL sağlık kurumlarına ulaşım ve bu süreçteki temel ihtiyaçları için olmak üzere toplam 936,70 TL kısmı sağlık kurumlarına belgeli, 6.058,40 TL kısmı belgesiz olmak üzere; Bakıcı ve tedavi gideri olacağının toplam – 6.995,10 TL olarak öngörüldüğü, iş göremezlik tazminatı yönünden; a) geçici iş göremezlik dönemindeki maddi zararının – 6.943,71 TL b) sürekli iş göremezlik dönemine ait %6 maluliyet oranı ile ilgili maddi zararının 652.972,03 TL olduğu, davacının yukarıda belirlenen geçici ve sürekli iş gücü kaybı zararı sakatlık teminat limitini, aştığından geçici ve sürekli iş gücü kaybı zararı yönünden; davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun 360.000,00 TL’lik limit ile sınırlı olacak, tedavi gideri zararı ise tedavi gideri teminat limiti içinde kaldığından tedavi giderinin tamamından sigorta şirketi ile sürücünün birlikte sorumlu olacağı, manevi tazminat taleplerinin zorunlu trafik sigorta poliçesi kapsamında olmaması nedeniyle mahkemece takdir edilecek manevi tazminattan sadece araç sürücüsünün sorumlu olacağı, başvuru tarihine göre sigorta şirketi bakımından temerrüt tarihi 18.07.2019 olarak belirlenmiş olup, araç sürücüsü bakımından temerrüdün 11.06.2019 olay tarihinde gerçekleşmiş olacağı, sigortalı aracın kullanım şeklinin hususi nitelikte olması nedeniyle ticari faizi talebine ilişkin takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu…” şeklinde görüş bildirmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekilleri ayrı ayrı rapora karşı beyanda bulunulmuştur.
Davacı vekili 18/05/2023 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile bilirkişi raporu doğrultusunda dava değerinin 667.910,84-TL olarak arttırıldığını belirtmiş ve eksik harcı ikmal etmiştir.
Islah dilekçesi taraflara tebliğ olunmuş, avalılarca ayrı ayrı ıslaha karşı beyan ve itirazda bulunulmuştur.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının, davalı Cumhur’ un sevk ve idaresinde ve diğer davalıya sigortalı araç içerisinde yolcu halde iken trafik kazasına karıştığı ve meydana gelen kazada yaralandığı hususlarında ihtilaf bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, gerçekleşen kazada tarafların kusur durumları, davacının maluliyete uğrayıp uğramadığı, uğramış ise buna bağlı maddi ve manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığı ile bunların miktarı noktalarındadır.
Davacı, kazının yaşandığı araç içerisinde yolcu olmakla birlikte davalı Cumhur’ un kazanın davacı eylemi nedeni ile gerçekleştiği yönündeki iddiası dikkate alınarak kusur durumunun irdelenmesi gerekmiştir.
Davalı, davacı ile aralarında duygusal birliktelik olduğu, olay günü kavga ettiklerini ve araç içerisinde seyir halinde iken davacının bir anda direksiyonu çekmesi nedeni ile kazanın gerçekleştiğini, kendisinin kusurunun bulunmadığını iddia etmiştir.
Davacı, davalının kendisini araca zorla bindirdiğini, araçtan inmeye çalıştığı halde davalının buna izin vermediğini, kafasını koltuğa doğru bastırdığını, ne olduğunu anlamadan bir anda kaza olduğunu söylemiş, davalı iddialarını inkar etmiştir.
Bir sureti dosyamız arasında bulunan ceza dosyasının incelenmesinden, davacının davalı hakkında gerçekleşen kaza sonrası şikayette bulunduğu, yapılan yargılamada davalı hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve taksirle yaralama suçlarından mahkumiyet kararı verildiği; davalının davacı hakkındaki şikayeti üzerine yapılan yargılamada ise kasten yaralama suçundan davacı hakkında beraat kararı verildiği ve kararın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi denetiminden geçerek kesinleştiği görülmüştür.
Her ne kadar ceza mahkemesi kararı mahkememiz açısından bağlayıcı olmasa da yasa yolu denetiminden geçerek kesinleşen karardaki maddi olguların mahkememiz için uygulanması gerekliği ve zorunluğu bulunmaktadır.
Kararın incelenmesinde, davalı Cumhur’ un iddiası gibi davacının aracın direksiyonunu çekmesi ve kazının bu şekilde gerçekleştiğine ilişkin bir saptama ve kabul bulunmamaktadır. Kazada davalı Cumhur tam kusurlu kabul edilmiş ve bu doğrultuda hüküm tesis edilmiştir.
Davacı, soruşturma dosyasında davalı iddialarına yönelik swap incelemesi yapıldığı ve müvekkilinin el izine rastlanmadığını iddia etmiştir. Mahkememizce swap raporunun incelenmesinden davacı iddiası gibi bir rapor tanzim edilmediği, alının örneklerin incelemeye elverişli olmadığının bildirildiği görülmüştür. Ne var ki davalı tarafından da ceza mahkemesi mahkumiyet kararının aksi mahkememiz nezdinde yapılan yargılamada da ortaya konulamamıştır.
Tüm bunlara göre mahkememizce de davalı Cumhur’un kazada tam kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
Bundan sonra davacının kaza sonrası maluliyet oranının belirlenmesi gerekmiş, bu hususta kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine göre adli tıp kurumundan rapor alınmış ve nihai olarak davacının kişinin tüm vücut engellilik oranının %6 (yüzdealtı) olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceği, iyileşme süreci içinde 6 (altı) aylık dönemde 1(bir) ay başka birisinin yardımına gereksinim duyabileceği saptanmıştır.
Maluliyet oranın belirlenmesinden sonra davacının maddi tazminat alacağının belirlenmesi için dosya aktüer bilirkişiye tevdi edilmiş ve rapor alınmıştır.
İlk alınan aktüer bilirkişi raporunda davacının tedavi gideri talebine ilişkin değerlendirme bulunmadığından yeniden rapor alınması zorunluğu doğmuştur.
Davacı, aktüer bilirkişi raporundaki hesaplamada aktif çalışma süresinin 50 yaşa kadar olarak kabul edilerek hesap yapılmasına itiraz etmişse de mahkememizce Yargıtay uygulamasının da bazı meslek grupları için( yer altında çalışan işçiler gibi) fiili çalışma süresinin daha kısa uygulanması yönünde olduğu, hostes olan davacı için de belirlenen bu yaş haddinin buna uygun olduğu, nitekim mahkememizce resen yapılan araştırmada da ülke genelinde ve dünya genelinde havacılık sektöründe uygulamanın bu yönde olduğu görülmekle bu husustaki davacı itirazı yerinde görülmemiştir.

Özellikle davalı Cumhur kusur yönünden araştırma yapılması gerektiği, tam kusurlu olduğunun kabulü ile yapılan hesaplamanın hatalı olduğu itirazlarında bulunmuşsa da yukarıda açıklanan kabule göre davalı itirazları yerinde görülmemiştir.
Davalı sigorta koşulları varsa hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini savunmuşsa da davacının yapılan taşımada bir menfaati bulunmadığından hatır taşımasının koşulları oluşmamış ve bu nedenle mahkememizce hatır taşıması indirimi de yapılmamıştır.
Davalılar, davacının emniyet kemeri takmadığı ve bu nedenle davacının kazada müşterek kusurlu olduğunu iddia etmişse de kaza tespit tutanağı başta olmak üzere gerek ceza mahkemesi dosyasında gerekse mahkememiz dosyasında davalı iddiaları dışında buna ilişkin bir belirleme bulunmadığı, bununla beraber davacının davalı tarafından zorla araca bindirildiği ve araçta tutulduğu dikkate alındığında bu hususta kusurun yine davalıda olduğu değerlendirildiğinden müşterek kusur indirimine gidilmemiştir.
Davalı Cumhur aktüer rapora karşı beyanlarında rapordaki hesaplamanın hatalı olduğu, davacının maaş bordrolarının çalıştığı THY’ den getirilmesi isteminde bulunmuşsa da anılan kayıtlar zaten davacı tarafça dilekçesi ekinde dosyaya ibraz edilmiştir. Öte yandan bilirkişi raporunda açıkça hesaplamanın kayıtlara göre yapıldığı belirtildiğinden davalının mesnetsiz itirazlarına değer atfedilmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davalı Cumhur’ un tam kusurlu olmasına göre ve Yargıtay kriterlerine uygun hesaplama yönetimi kullanan 17/03/2023 tarihli aktüer bilirkişi raporu tedavi giderleri talebi hakkında yapılan hesaplama dışında mahkememizce de benimsenmiştir.
13.02.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak 25.2.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile 2918 sayılı KTK’nın 98.maddesinde yapılan değişiklikle “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın SGK tarafından karşılanacağı…” hükmüne yer verilmiş; 6111 Sayılı Yasanın Geçici 1.maddesinde de “Bu kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin de SGK tarafından karşılanacağı…” hükmü getirilmiştir.
Ancak Sosyal Güvenlik Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, 6111 Sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 Sayılı Yasa’nın 98. maddesi kapsamında kalan ve belgeli tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri yönünden ise işleten, sürücü ve sigortacının sorumluluğu devam etmektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumu’ nun tedavi giderlerinden Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) kapsamındaki sorumluluğuna ilişkin hüküm, Danıştay 10. Dairesinin 05/10/2010 tarih, 2007/7391 Esas ve 2010/7354 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’ nin 26/10/2021 tarih 2019/2249 Esas, 2021/1793 Karar sayılı ilamı)
Buna göre her ne kadar 17/03/2023 tarihli bilirkişi raporunda SUT kapsamı dışında kalan belgeli tedavi giderinden davalıların sorumlu olduğu raporlanmışsa da anılan yasal düzenleme, Danıştay kararı ve az yukarıda yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararı uyarınca mahkememizce davalılar belgeli tedavi giderinden sorumlu görülmemiş ve tedavi gideri zararı buna göre belirlenmiştir.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali BK m.46/I’de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince “Cismani bir zarara düçar olan kimse külliyen veya kısmen çalışmaya muktedir olamamasından ve ileride iktisaden maruz kalacağı mahrumiyetten tevellüt eden zarar ve ziyanını ve bütün masraflarını isteyebilir”. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir.
Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin ekonomik geleceğinin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar BK m. 46/I’de “iktisaden mahrum kalacağı mahrumiyetten tevellüt eden zararlar” şeklinde ifade edilmiştir. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin bu ihlâl nedeniyle ekonomik geleceği sarsılmış olabilir. Bu tür zararlar çalışma gücünün tamamen veya kısmen kaybı nedeniyle ortaya çıkan zararlar dışında ekonomik geleceğin sarsılmasının meydana getirdiği zararlardır. Ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar müstakbel zararlardır ve bu zararlar çalışma gücünde bir azalma olmasa dahi meydana gelmektedir. Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişi çalışma gücünde bir azalma meydana gelmese dahi iş piyasasında yeni bir iş bulmakta veya eski işini korumakta güçlük çekmekte veya aynı işte çalışsa dahi ihlâlden öncesine nazaran daha çok emek sarf etmek zorunda kalmaktadır. Hatta bu kişiler ihlâl fiili neticesinde işlerinden tamamen de çıkarılabilirler.
Vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ekonomik geleceğin sarsılması özellikle mesleği nedeniyle bazı kişiler bakımından ayrıca önem arz etmektedir. Örneğin, vücut bütünlüğü ihlâl edilen bir sinema sanatçısının, halkla ilişkiler bölümünde çalışan bir kişinin yüzünde sabit bir iz kalması bu kişilerin çalışma güçlerinde fiilen bir eksiklik meydana getirmemekle birlikte iş bulmalarını imkânsızlaştırabilecek, zorlaştırabilecek ya da kariyer olarak yükselmelerine engel olabilecektir. Bu gibi durumlarda zarar gören ekonomik geleceği sarsılarak zarara uğratılmış olur.” (Yargıtay Hukuk Dairesi’ nin 17. Hukuk Dairesi’ nin 05/02/2020 tarih 2019/2579 Esas, 2020/755 Karar sayılı kararı)
Anılan Yargıtay içtihadının irdelenmesinde ekonomik geleceğin sarsılması için kişinin vücudunda sabit bir iz kalması yahut uzuv kaybına uğraması zorunlu görülmemiştir. Kişinin yaralanması gelecek yaşantısında iş bulmasında zorluk çekmesine yahut mevcut işini korumasına ya da işini yaparken aynı durumdaki kişilere göre daha çok emek sarf etmesi yeterli görülmüştür.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde hostes olarak çalışan davacının uzun süreler ayakta kalarak çalışmak durumunda olduğuna tereddüt bulunmamaktadır. Bununla birlikte hava yolu şirketlerinde çalışan kişilerden belirli periyotlar ile sağlık raporu istendiği de bilinen gerçekliktir. Bunlara göre davacı mevcut işini korumakta güçlük çekebileceği gibi mesleki yaşantısında yeni bir iş bulmak istediğinde ayak bileğinden olan kırıklar ve çıkık şeklindeki maluliyetinin yeni bir iş bulmasını güçleştireceği de ortadadır. Yaralanmasının ayak bileğinde meydana gelmesi nedeni ile gün içinde uzun süre ayakta çalışmak zorunda olan davacının işini diğerlerine göre daha fazla emek sarf ederek yapmak zorunda kalacağına da kuşku yoktur.
Davacı, dava dilekçesinde ekonomik geleceğin sarsılmasına ilişkin zararına dair 1.000,00 TL istemiştir. Tazminat miktarı daha sonra ıslah edilmemiştir. B.K. 50. Madde uyarınca istenilen tutarın davacı yaralanmasına göre makul olduğu değerlendirilmiş ve bu talebin de kabulü cihetine gidilmiştir.
Davalı sigorta davacı ıslahına karşı zamanaşımı definde bulunmuştur. Ne var ki hem davacı yaralanması nedeni ile somut olaya ceza zamanaşımı uygulanması gerektiği, hem de yerleşik Yargıtay uygulamasına göre davacı tarafça zararın tam olarak öğrenilme zamanının yargılama sırasında alınan maluliyet raporu ile gerçekleşmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde davalı zamanaşımı defi yerinde görülmemiştir.
Davalı sigortanın davanın kabulü halinde faiz başlangıç tarihinin ıslah tarihi olması gerektiği yönündeki beyanı ise uyuşmazlığın haksız eylemden kaynaklanması dikkate alınarak yerinde değildir.
Zararlandırıcı aracın hususi araç olması nazara alınarak ise faiz türü yasal faiz olarak belirlenmiştir.
Temerrüt tarihi davalı Cumhur için kaza tarihi, diğer davalı sigorta için ise KTK. M99 gereği başvuru tarihinden itibaren hesaplanan 8 iş günü sonrasına tekabül eden 18.07.2019 tarihidir.
Davalı sigorta sorumluluğu bir örneği dosyaya sunulan ZMMS poliçesine göre kaza tarihinde geçerli teminat limiti olan 360.000,00 TL ile sınırlıdır.
Tüm bu anlatılanlar ışığında davalılar, davacının maddi zararından müşterek ve müteselsilen KTKm97, 99 ve B.K. M54 uyarınca sorumludurlar.
Davacı aynı zamanda kaza nedeni ile 100.000,00 TL manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Manevi tazminata yönelik istemin incelenmesinde; manevi tazminatın amacı, çekilen acıları yeterince dindirme, yaşama yeniden bağlamak yolu ile ruhsal dengeyi sağlamaktır. Bu nedenle manevi tazminat olarak takdir edilecek paranın tutarı, bu amacın gerçekleşmesini sağlamaya yönelik olmalıdır.
(Yargıtay 15. H.D. 24/12/1975 Tarih, 4356 E, 5124 K.) Yargıtay 3. Hukuk Dairesi başkanlığının 20.01.2011 tarih ve 2010/19713 esas ve 2011/489 karar sayılı ilamına göre “….Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.” denilmektedir.
Türk Borçlar Kanununun 56. maddesinde; “(1)Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” düzenlemesi getirilmiştir.
Mahkememizce manevi tazminat miktarının belirlenmesinde, tarafların ekonomik koşulları, sosyal konumları, olayın oluş şekli, özellikle olayın oluşumunda tarafların kusur durumu, davalı Cumhur’un davacıyı araca bindirdikten sonra kaza ile neticelenen sürüş esnasındaki davranışları, bu kapsamda kusur durumunun yoğunluğu, meydana gelen kaza sonucu davacının yaralanmasına bağlı maluliyeti, ayak bileğinde kırklar ile çıkık oluşması ile davacının ifa ettiği mesleği, bunlara bağlı çektiği acı, elem ve üzüntü, bunun yanında kaza tarihindeki paranın alım gücü de dikkate alınarak bir tarafın zenginleşmeyecek, diğer tarafın da fakirleşmeyeceği değerlendirilmekle talep gibi davacı için 100.000,00 TL manevi tazminatın davalı Cumhur’ dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesi cihetine gidilmiştir.
Sonuç olarak davacının maddi tazminat davasının kısmen, manevi tazminat davasının ise kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile;
A-6.943,71 TL geçici iş göremezlik tazminatı,
B-652.972,03 TL sürekli iş göremezlik tazminatı,
C-6.058,40 TL bakıcı ve tedavi gideri,
D-1.000,00 TL ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararın davalı Cumhur yönünden kaza tarihi olan 11.06.2019; davalı sigorta yönünden ise temerrüt tarihi olan 18.07.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta poliçe limiti olan 360.000,00 TL ile sınırlı sorumlu olmak kaydıyla davalılardan müşterek ve müteselsil tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Davacının manevi tazminat davasının kabulü ile 100.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 11.06.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …dan alınarak davacıya verilmesine,
3-Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 52.392,00 ₺ harçtan peşin alınan 2.623,63 ₺’nin mahsubu ile bakiye 49.768,37 ₺ harcın davalılardan (davalı sigorta 23.361,27 TL’sinden sınırlı sorumlu olmak kaydıyla) alınarak Hazineye ödenmesine,
4-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.623,63 TL peşin harç ile 44,40 TL başvurma harcının davalılardan (davalı sigorta 1.252,37 TL’sinden sınırlı sorumlu olmak kaydıyla) alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti ve sair giderler için sarfedilen toplam 5.180,36 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre 5.173,10 ₺’nin davalılardan alınarak( manevi tazminat için ayrıca yargılama gideri yapılmadığından davalı sigorta için oranlama yapılmamıştır) davacı tarafa verilmesine, bakiye kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Zorunlu Arabuluculuk başvurusu nedeniyle harcanan 1.320,00TL’nın davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 1,85 ₺’sinin davacıdan; 1.318,15 ₺’sinin ise davalılardan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-Maddi tazminat yönünden kabul edilen dava değeri ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir edilen 91.367,16 ₺ vekalet ücretinin davalılardan (davalı sigorta 49.319,99 TL’sinden sınırlı sorumlu olmak kaydıyla) alınarak davacıya verilmesine,
8-Maddi tazminat yönünden reddedilen dava değeri ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir edilen 936,70 ₺ vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Manevi tazminat yönünden reddedilen dava değeri ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. Maddesine göre hesap ve takdir edilen 16.000,00 ₺ vekalet ücretinin davalı Cumhur’dan alınarak davacıya verilmesine,
10-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi, verilen karar usulen okundu anlatıldı.
15/06/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır