Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1021 E. 2020/90 K. 10.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1021 Esas
KARAR NO : 2020/90 Karar

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 18/10/2019
KARAR TARİHİ : 10/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı borçludan olan alacağının tahsili için 12/04/2019 tarihinde … 36. İcra Müdürlüğünün … Esasa sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiğini, davalı tarafından 20/05/2019 tarihinde borca haksız olarak itiraz ederek başlattığı icra takibini durdurduğunu, müvekkilinin alacağının tahsili için duran icra takibine devam edebilmek için işbu davanın açıldığını, müvekkili ile borçlu tarafın tekstil işi ile uğraştığını, taraflar arasında süre gelen ticari ilişkinin mevcut olduğunu, her ne kadar müvekkili şirket tarafından tüm yükümlülüklerinin yerine getirildiğini, borçlu tarafından bir bir kısım ödemelerin yapıldığını ancak davalı borcu bakiye borcunu müvekkili şirkete ödemediğini, borçlu malları teslim aldığı halde bedellerini bugüne kadar ödemediğini ve borcunu inkar ettiğini, bu sebeplerle davalı yanın … 36. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlattıkları icra takibine yaptıkları haksız ve hukuka aykırı yapmış olduğu itirazının iptali ile icra takibinin kaldığı yerden devamına, davalı yanın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilerek yargılama giderlerinin ve vekalet ücretlerinin davalı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; Kendisinin tekstil üzerine atölyesinin mevcut olduğunu, davacının tarafına Fason dikim işi verdiğini, atölyesine dikimini yaptırdığı işlerden dolayı zararının oluşmasına neden olduğunu, aralarındaki ticari ilişkinin bozulduğunu, ticari ilikinin sona ermesine rağmen kendisinden 51.370,00TL alacağının bulunmasına ve hesabına yatıracağını beyan etmesine rağmen herhangi bir ödemede bulunmadığını, kendisinden alacaklıymış gibi icra takibine giriştiğini, davacı ile aralarındaki ticari ilişkinin bozulmasını içine sindiremeyen ve tarafına yapması gerekin bakiye miktarı ödememek isteyen davacının haksız şekilde icra takibi başlattığını, davacının kendisine borçlu olduğunu, dava dilekçesinde ileri sürülen iddia ve taleplerinin hukuki hiçbir dayanağı bulunmadığını, bu nedenlerle her türlü delil ve belgeden hukuki temelden yoksun açılan işbu davanın tümünden reddine karar verilerek, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacı tarafın … 36. İcra Müdürlüğü’ nün … E. Sayılı dosyası ile başlattığı icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın İİK.m67 ve devamı maddeleri uyarınca iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkememizce gerçek kişi olduğu görülen davalının ticaret sicil kaydı ile vergilendirilme usulü ilgili ticaret odası ile vergi dairesi müdürlüğünden sorulmuş; … Ticaret Odasının 10/12/2019 tarihli cevabından da anlaşılacağı üzere davalının ticaret odası kaydının bulunmadığı, vergi dairesinden verilen yanıtta ise davalının işletme esasına göre defter tuttuğu bildirilmiştir
HMK.nun 1. Maddesine göre, göreve ilişkin kurallar kamu düzeninde olup, aynı yasanın 114/1-c bendi uyarınca dava şartı olan bu husus, HMK.nun 115/1 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır.
HMK’ nın 138. Maddesine göre mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir.
Mahkememizce taraflar 10/02/2020 tarihli duruşmaya davet edilmiş, davacı ve davalı vekilinin bu husustaki beyanları alınmış, davalı duruşma sırasında kendisinin tacir olmadığını, ticaret odası kaydının bulunmadığını ve esnaf faaliyeti yürüttüğü açıklamasında bulunmuştur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar belirtildikten sonra her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari davalar olarak sayılmış ve 5. maddesinde de “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü getirilerek görev hususunun kapsamı düzenlenmiştir. Buna göre bir davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olabilmesi için mezkur kanunun 4. maddesinde sayılan mutlak bir ticari dava olması veya her iki taraf tacir olup uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bir husustan doğması gerekmektedir.
Somut olayda, davacı ile davalı arasında tekstil işi üzerine bir takım alış verişlerin bulunduğu tespit edilmesine karşın mahkememizce yapılan araştırma neticesinde davalının tacir olmadığı, ticaret odası kaydının bulunmadığı görülmüştür. Bir gerçek kişi veya tüzel kişinin sadece mal alım satımı işi ile iştigal etmesi tek başına tacir olarak nitelendirilmesine yeterli olmadığı gibi işletmesinin de ticari işletme olarak vasıflandırılmasına kafi değildir. Dosyamız davalısının dosyaya sunulan cevap dilekçesinden de görüleceği üzere tekstil atölyesinin bulunduğu tespit edilmiş ise de yargılama sırasında alınan beyanı ile de sabit olduğu üzere davalının esnaf ölçeğinde faaliyette bulunduğu anlaşılmaktadır. Nitekim dosya kapsamında bulunan … Ticaret Odası ve … Vergi Dairesi Başkanlığı’nın müzekkere cevapları da ilgili hususları doğrulamaktadır. Yukarıda da izah edildiği gibi bir davanın ticari dava olarak nitelendirilebilmesi ve ticaret mahkemesinde görülebilmesi için ya mutlak ticari dava olması ya da her iki tarafın tacir olması ve işin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekmektedir. Bu durumda, mahkememiz dava konusunda uyuşmazlığa bakma konusunda görevli olmayıp, uyuşmazlığa bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine aittir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, taraflarca ileri sürülmesi dahi yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerektiğinden mahkememizce göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usul yönünden reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331 mad. uyarınca Harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar oluşturulmasına,
4-HMK 20.maddesi gereğince; karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtaratına,
Dair, davacı vekilinin ve davalının yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/02/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır