Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/683 E. 2023/756 K. 15.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/683 Esas
KARAR NO : 2023/756
DAVA : Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
DAVA TARİHİ : 19/04/2023
KARAR TARİHİ : 15/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı kurum personelince 04.04.2023 tarih, saat 13:15 gibi … Seri sıra nolu Kaçak/Usulsüz Elektrik Kullanım Tespiti Tutanağı ile … Mh. … Sk.N: … K:4 Kağıthane adresinde davalı yanca şahsına tahsis edilen … hizmet nolu tüketim noktasına ait aboneliğinin devam ettiği ve aboneliğinin devamına istinaden davalının kaçak ekiplerince …fazlarının şönt atılması suretiyle adına cezai işlem uygulandığını, çıkan bu bedelin tahsili amaçlı enerjisini kesip tarafını sürekli mağdur ettiğini, davalı tarafından alınan kaçak tüketim 1.faturasında 347 günlük, 2.ek faturasında 18 gün olarak hatalı alındığını, hatanın düzeltilmesi amaçlı davalı yanca incelemenin yapılmadığını, oysa dava konusu işletmeye ilişkin bir takım mal alımı yaptığı alınan mallar ile alakalı tekstil depolama alanı olarak kullandığı bu işletmeyi 23.03.2023 tarihinde ticari faaliyetine başladığını, davalının tutmuş bulunduğu kaçak zaptının ise 04.04.2023 tarihi olup 12 günlük kaçak tüketim faturası tahakkuku çıkartması gerekirken 1.ci faturada 347 günlük, 2.ci faturada ise 18 günlük geriye dönük fatura çıkartmasının hatalı bir tahakkuk nedeni olduğunu, oysa EPDK Enerji Biyasası düzenleme kurumu tarafından ön görülen Kanun Maddeleri gereğince enerji kullanıcısının inandırıcı bilgi belgelerini sunmakla hükümlü olup davalı yanca sunulan belgeler ışığı doğrultusunda tespit edilen alet ve cihazların tutanak ile aynı gün tespiti halinde kullanıcının ibraz ettiği bulgu ve belgelerin doğrultusunda tahakkuk işleminin yapılacağı hükmü yazmakta olduğundan dolayı söz konusu bu kaçak tüketim faturasına ilişkin açmış bulunduğu bu menfi tespit davası ile borcun miktarının tespiti mümkün olacağından, kendisinin dava konusu iş yerinde ise ticari faaliyetinin devamı söz konusu olduğundan, davalının sahsına tahsis etmiş bulunduğu … hizmet nolu iş yerinde buzdolaplarının bulunduğu elektriğin ise temel ihtiyaç oluşu sebebiyle işletmelerinde ticari çalışmalarının devamı söz konusu olduğu, yargılamanın uzamasıyla telafisi güç zararlar doğabilmesi ihtimaline binaen dava değeri 3.928,00 TL teminat veya terminatsız olarak … hizmet sayılı iş yerine tedbiren elektrik verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın türü bakımından menfi tespit davası olduğunu, belirsiz alacak yada kısmi dava şeklinde açılmasının usulen mümkün olmadığını, bu tür davalarda davacının hangi icra dosyasından kaynaklanan borçtan yada ne kadarlık bir borçtan sorumlu olmadığını iddia ettiği kısmın belirli olduğunu, menfi tespit davasının hukuki maiyeti gereğince kısmi dava olarak açılmasına imkan olmadığını, HMK’nın ilgili maddeleri gereğince hiç kimsenin tam dava açmaya zorlanamayacağını, alacağının tümü için dava açmak zorunda olmayıp, alacağının belirli bir bölümünü dava konusu yapabileceğini, ancak bu kuralın menfi tespit davalarında kullanım imkanı bulunmadığını, menfi tespit davasının mahiyeti gereği borçlu olmadığının iddia edildiği bedelin belirli olduğunu, davanın “şimdilik 5000 TL” şeklinde bir ifade ile açılamayacağını, davacının dava dilekçesinde hakkında başlatılan icra takibini belirttiğini, bu durumda borçlu olunmadığı iddia edilen bedelin tespitinin mümkün olduğunun açık olduğunu, davacı adına tahakkuk ettirilen ve müvekkili dağıtım şirketinin alacaklı olduğu … seri numaralı zabıt karşılığı iki adet kaçak tüketim bedeli faturası olmasına karşın mahkeme tarafından yalnızca davacının eksik ve hatalı beyanları değerlendirilerek 170.918,96 TL tutarındaki faturanın hiç hesap edilmediğini, eksik kalan harcın tamamlatılması gerektiğini, aksi halde davanın usul bakımından reddi gerektiğini, işbu davada görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olup, görev itirazları bulunduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde de belirtmiş olduğu üzere bir ticari işletme işlettiğini, bu nedenle de davacının davasını Asliye Ticaret Mahkemesinde açması gerektiğini, dolayısı ile göreve ilişkin itirazlarının kabulü ile, davacının davasının görevsizlik kararı verilerek usulden reddedilmesini talep ettiklerini, menfî tespit davalarında, 7155 sayılı Kanun ile TTK’ya eklenen 5/A md. uyarınca, kanunun amaçsal yorumuna göre, parasal bir uyuşmazlık söz konusu olduğundan, ticari dava türündeki menfî tespit davasının zorunlu arabuluculuğa tâbi olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, davacı yan tarafından dosyaya sunulan arabulucu tutanağı bulunmadığını, davacı tarafından arabuluculuk başvuru olmaması nedeniyle davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkili şirket yetkilileri tarafından 04.04.2023 tarihinde yapılan kontrollerde borçlunun “EPDK Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 42. Madde 1/c bendine göre ilgili kullanım yerinde sayaç ölçü sistemine müdahale edilerek sayacın eksik ölçüm yapmasına sebebiyet vermek suretiyle mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi kullanıldığı tespit edilmiştir. NOT: ‘R’ ve ‘S’ fazlarında elektrik borusu içerisinde ‘şönt’ yapıldığı tespit edilmiştir. ” gerekçesiyle kaçak elektrik enerjisi kullandığının tespit edildiğini, bu hususun müvekkili şirket çalışanları tarafından tutanak altına alındığını, borçlu hakkında…hesap numarasında … adına … seri numaralı zabıt karşılığı 170.918,96-TL bedelli ve 17.103,05-TL bedelli faturalar tahakkuk ettirildiğini, davacının kaçak elektrik kullandığının sabit olduğunu, müvekkili kurumun işlemlerinin mevzuata uygun tahsis edildiğini, harcın ikmali gerektiğini, kötü niyetli olarak eksik ve hatalı beyanda bulunan davacının davasının reddini, davacının kaçak elektrik kullanımında bulunduğu, sözü edilen faturaların tahakkuk hesaplamalarında hata olmadığı ve söz konusu kaçak elektrik kullanım bedellerinden sorumlu olduğunu, davacıya fatura edilen bedellerin tamamen yasal mevzuata uygun olduğunu beyanla, öncelikle usule yönelik itirazları göz önünde bulundurularak, davanın usulden reddine, Mahkeme aksi kanaate ise davacının diğer tüm talepleriyle, haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine, davacı/borçlunun, alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; dava, kaçak elektrik faturasından kaynaklı menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önüne alınır.
Ticaret Mahkemesinin görev alanını düzenleyen 6102 Sayılı TTK’nın 4 ve 5 maddeleri şu şekildedir:
“MADDE 4- (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,  yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,
öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.
MADDE 5- (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.”
6100 Sayılı HMK’nın 2.maddesinde ise Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanı düzenlenmiş olup, bu madde;
” Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmünü haizdir.
Yargıtay 11.H.D.’nin 06/03/2018 Tarih ve 2016/11515 E-2018/1718 K sayılı kararında da vurgulandığı gibi, TTK’nun 12. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.” hükmü ile anılan Yasa’nın 11. maddesinde “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.” Yine TTK’nun 15. maddesinde de “İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” düzenlemesi bulunmaktadır.
TTK’nun 11(1) maddesi kapsamında ticari işletme esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan, faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme olarak tanımlanmış olup, ticari işletmenin ticaret siciline kayıtlı olmaması bu işletme sahibinin tacir sayılmamasını gerektirmez.
Yargıtay 11. ve 19. Hukuk Dairelerinin yerleşik kararlarında, bir kimsenin sicilde veya odada kayıtlı olup olmaması yahut vergi yükümlüsü bulunup bulunmaması TTK yönünden tacir sıfatını taşımasında önem arzetmediği, ayrıca Vergi Usul kanunu’ na göre bir kimsenin esnaf kabul edilmiş olmasının da TTK yönünden geçerli bir kriter olamayacağı, tacir ve esnaf ayırımındaki kriterin TTK 11/2. maddesinde tanımlanan kararnamedeki sınır olduğu vurgulanmaktadır. ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/115 15E- 2018/1718 K sayılı 06/03/2018 tarihli, 2017/2898 E- 5384 K. 16/10/2017 tarihli, 2016/4614 E. 2017/6953 K. Sayılı 06/12/2011 tarihli kararı.)
Somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlık faturadan kaynaklanmakta olup uyuşmazlığa konu sözleşmenin TTK’nda düzenlenmediğinden, ancak taraflardan her ikisinin de tacir olması halinde, davanın nispi ticari dava olduğu kabul edilecek Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olacaktır. Bu nedenle davacının, tacir sıfatını haiz olup olmadığının tespiti gerekmektedir. … nün müzekkere cevabında davacının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığının bildirildiği, … Vergi Dairesine yazılan müzekkere cevabında davacının işletme hesabına göre defter tuttuğu, gerçek usulde vergilendirilmeye tabi tutulduğu, 2. Sınıf tacir sıfatına haiz olduğunun bildirildiği, müzekkere ekine sunulan gelir vergisi beyanına göre vergiye tabi gelirinin bulunmadığının bildirildiği, 2007/… sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 1.md/a bendinde yer alan düzenlemesi gereğince “Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunun tespit edeceği ve Resmî Gazete’de yayımlanacak esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, (2) numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve sanatkâr sayılmaları ile esnaf ve sanatkâr siciline ve dolayısıyla esnaf ve sanatkarlar odalarına kaydedilmeleri” şeklinde düzenlemenin bulunduğu, Vergi Usul Kanunun 177/1 maddesine göre ;
1. Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımlarının tutarı7.200.000.000 (400.000 TL) lirayı veya satışlarının tutarı 8.640.000.000 (570.000 TL) lirayı aşanlar;
2. Birinci bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşıp da bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatı 3.600.000.000 (200.000 TL) lirayı aşanlar;
3. 1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı, işlerin birlikte yapılması halinde 2 numaralı bentte yazılı iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı 7.200.000.000 (400.000 TL) lirayı aşanlar;” şeklinde düzenlemenin bulunduğu, böylece davacının gelirinin Vergi Usul Kanunun 177/1 maddesindeki sınırları aşmadığı ve esnaf işletmesi kapsamında kaldığı anlaşılmıştır.
Somut olayda dava konusu ihtilaf fatura alacağına dayalı menfi tespit istemine ilişkin olup davalı taraf tacir olsa da davacı tarafın esnaf olduğu anlaşılmakla; TTK’da yer alan mutlak ticari davalardan olması için her iki tarafın tacir olması ve her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi gerektiğinden somut olayda davacı tarafın tacir olmadığı anlaşılmakla bu itibarla davaya bakma görevi genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesine ait olup, mahkememizin görev alanında değildir.
Görev itirazı yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re’sen nazara alınarak yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça açılan DAVANIN, HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsiz olması nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, … ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,
2-Mahkememizce verilen görevsizlik kararına karşı süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmuşsa ve Mahkememizin görevsiz olduğunun tespit edilerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi halinde bu ret kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde tarafların Mahkememize başvurarak dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine aksi takdirde HMK 20. maddesi uyarınca Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
3- HMK’nın 20. Maddesindeki yasal şartlar yerine getirildiğinde dosyanın görevli Mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4- Mahkememizce verilen görevsizlik kararı istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşirse olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın merci tayininde görevli … MAHKEMESİ … HUKUK DAİRESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
5- Karar kesinleştiğinde merci tayini ile görevli mahkeme … Asliye Hukuk Mahkemesi olarak tespit edildiği takdirde dosyanın re’sen görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
6- Harç, yargılama giderleri, vekalet ücreti ve gider avansı hususunun görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar verildi. 15/11/2023

Katip …
e-imzalı*

Hakim …
e-imzalı*