Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/244 E. 2023/603 K. 15.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/244 Esas
KARAR NO : 2023/603
DAVA : Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
DAVA TARİHİ : 17/04/2023
KARAR TARİHİ : 15/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan 17/04/2023 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından, müvekkiline karşı 23.01.2023 tarihinde ….İcra Müdürlüğü’nün 2023/… esas sayılı dosyasında, elektrik abonesi bulunan işyeri için; kaçak elektrik bedeli, gecikme faizi ve faizin KDV’si olmak üzere olarak toplam 17.131,37 TL miktarlı ilamsız icra takibi başlatıldığını, aynı şekilde, davalı tarafından müvekkiline karşı 26.04.2022 tarihinde … İcra Müdürlüğü’nün 2022/… esas sayılı dosyasında, elektrik abonesi bulunan işyeri için; kaçak elektrik bedeli, gecikme faizi ve faizin Kdv’si olmak üzere olarak toplam 22.062,98 TL miktarlı ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkillinin sözkonusu tekstil atölyesini 01.07.2021 tarihinde, … isimli kişiden, … … isimli şahsın şahitliğinde satın aldığını, söz konusu tekstil atölyesinin adresi: … mah. … Cad. … Sok. No: …/ İstanbul olduğunu, müvekkili kiracı sıfatı ile tekstil atölyesini işletmekte olduğunu, dava dışı 3. kişi olan ve aynı zamanda, tekstil atölyesini 01.07.2021 tarihinde satın alırken, satış sözleşmesine şahit sıfatı ile imza atan … …, 01.02.2022 tarihinden itibaren, gerçeğe aykırı olarak müvekklinin kendisine borcu olduğu gerekçesi ile, müvekkili atölyesini haksız işgal ettiğini, atölyede müvekkline ait makina ve diğer techizatlar dahil olmak üzere, söz konusu tekstil atölyesini haksız ve hukuka aykırı olarak işlettiğini, tekstil atölyesinin elektrik ve su aboneliği müvekklinin adına ise de, 01.07.2021-01.02.2022 tarihleri dışında, yukarıda açıklanan sebeple müvekkili dava konusu yeri fiilen işletemediğini, müvekkillinin kısa bir süreliğine ilgili tekstil atölyesini işlettiğini; söz konusu kaçak elektrik kullanımları, işyerini 01.02.2022 tarihinden itibaren haksız ve hukuksuz olarak fiilen işleten … … veya müvekkilinin işyerini 01.07.2021 tarihinde satın aldığı … Kılınç tarafından gerçekleştiğini, müvekkline bu icra takiplerin yöneltilmesi mümkün olmadığını, husumet yokluğundan icra takiplerinin iptali gerektiğini, bahsedilen hususlar ile ilgili, gerekli suç duyuruları yapıldığını ve gerekli hukuk davaları açıldığını ve açılmaya devam ettiğini, zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmadığını, dava konusu yer, ticari amaçla işletilen bir tekstil atölyesi olduğunu; tekstile yönelik bütün makina ve diğer techizatlar, yaklaşık 15-20 çalışan ve müvekklinin çalıştırdığı dönemde haftalık 20.000-30.000 TL arasında ciro yapan bir işletme olduğunu, bu hali ile TTK 11 maddesinde belirtilen esnaf işletmesi sınırını aştığını, ticari işletme vasfında olduğundan, Asliye Ticaret Mahkemesine yönelik dava açıldığını, davalı tarafça, müvekklinin herhangi bir borcu olmadığı halde haksız ve kötü niyetli olarak icra takipleri başlatması nedeniyle her iki icra takibi yönünden ayrı ayrı %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, haksız ve kötü niyetli olarak açılan ….İcra Müdürlüğü’nün 2023/… esas sayılı dosyası ve … İcra Müdürlüğü’nün 2022/… esas sayılı dosyası yönünden, daha fazla mağduriyet oluşmaması adına, dava sonuna kadar icra takiplerinin durdurulmasını, dava sonunda da, müvekklinin borçlu olmadığının tespiti ile icra takiplerinin iptaline karar verilmesini talep etmişlerdir.
CEVAP : Davalı vekili tarafından sunulan 22/05/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından açılan davanın haksız ve mesnetsiz olup reddinin gerektiğini, davaya konu olayda, 23/02/2022 tarihinde H/No:… ve 13/12/2022 tarihinde H/No:… ile tutulan tutanaklarda “Hizmet No:… Kullanıcı Adı: … olan … Mah. … Sok. No: …/İSTANBUL” adresindeki işyerinde davacının EPDK Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 42.maddesinin 1/ç bendine göre ilgili kullanım yerinde elektriği kesilmiş olan sayacı açıp mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi kullanıldığı tutanaklar ile tespit edildiğini, davacı tarafın iddiasının aksine davacı tarafından kaçak elektrik kullanmak üzere müvekkili kurumu zarara uğrattığının açık olduğunu, bu nedenle davacı tarafından kaçak elektrik kullanmadığı yönünde dava dilekçesinde belirttiği iddiası kabul edilemeyeceğini, kaçak elektrik tespit tutanaklarının, düzenlendiği tarih itibariyle maddi olgulara ilişkin tespitleri içermekte olup, aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan belgelerden olduğunu belirterek haksız haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddi ile yargılama masrafları ve ücreti vekaletin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Dava, davacı şirketin kaçak elektrik kullanımı nedeni ile davalı … şirketine borçlu olmadığının tespitine dair menfi tespit ve davasıdır.
Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önüne alınır.
Ticaret Mahkemesinin görev alanını düzenleyen 6102 Sayılı TTK’nın 4 ve 5 maddeleri şu şekildedir:
“MADDE 4- (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,  yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,
öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.
MADDE 5- (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.”
6100 Sayılı HMK’nın 2.maddesinde ise Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanı düzenlenmiş olup, bu madde;
” Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmünü haizdir.
Yargıtay 11.H.D.’nin 06/03/2018 Tarih ve 2016/11515 E-2018/1718 K sayılı kararında da vurgulandığı gibi, TTK’nun 12. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.” hükmü ile anılan Yasa’nın 11. maddesinde “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.” Yine TTK’nun 15. maddesinde de “İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” düzenlemesi bulunmaktadır.
TTK’nun 11(1) maddesi kapsamında ticari işletme esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan, faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme olarak tanımlanmış olup, ticari işletmenin ticaret siciline kayıtlı olmaması bu işletme sahibinin tacir sayılmamasını gerektirmez.
Somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlık faturadan kaynaklanmakta olup, uyuşmazlık TTK’nda düzenlenmediğinden, ancak taraflardan her ikisinin de tacir olması halinde, davanın nispi ticari dava olduğu kabul edilecek Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olacaktır. Bu nedenle davacının, tacir sıfatını haiz olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Kasımpaşa Vergi Dairesi Müdürlüğünün 24/04/2023 tarihli müzekkere cevabı ile davacı … ‘ın 09/01/2018 tarihinden itibaren gerçek usulde gelir vergisi mükellefiyet kaydı olduğu,vermiş olduğu gelir vergisi beyannamelerinde işletme hesabına göre defter tuttuğu ve VUK 171/1 maddesindeki limitleri aşmadığı, ikinci sınıf tüccar olduğunun bildirildiği, …nin 27/04/2023 tarihli müzekkere cevabında; davacı …’ın 12/03/2018 tarihinde … sicil numarası ile … na kayıtlı olduğu ve bu kaydının halen devam ettiğinin bildirildiği, davacı tarafın esnaf olduğu sabit olduğu anlaşılmakla; TTK’da yer alan mutlak ticari davalardan olması için her iki tarafın tacir olması ve her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi gerektiğinden somut olayda davacı tarafın tacir olmadığı anlaşılmakla bu itibarla davaya bakma görevi genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesine ait olup, mahkememizin görev alanında değildir.
Görev itirazı yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re’sen nazara alınarak yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafça açılan DAVANIN, HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsiz olması nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2- HMK 20/1 maddesi gereğince, kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere İstanbul Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna GÖNDERİLMESİNE, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3- Harç, yargılama giderleri, vekalet ücreti ve gider avansı hususunun görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 15/09/2023

Katip …
e-imza*

Hakim …
e-imza*

Bu belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.