Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/822 E. 2023/239 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/822 Esas
KARAR NO : 2023/239
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 29/12/2022
KARAR TARİHİ : 29/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; 09.05.2022 tarihinde müvekkili şirket nezdinde Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın, davalının sorumluluğunda bulunan yolda karşısına aniden yaban domuzu çıkması nedeniyle tek taraflı yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, olay sonrası kolluk kuvvetleri tarafından kaza tespit tutanağı düzenlendiğini, düzenlenen kaza tespit tutanağında “… plakalı otomobil ile … üzerinde, Sakarya istikametinden, Hendek yönüne seyir halinde iken Akyazı D100 kavşağı mevkiine geldiğinde, aracın ön kısmı ile, karayoluna aniden çıkan yaban domuzuna çarpması ve yoldan sağ tarafa çıkarak devrilmesi/savrulması sonucu tek taraflı yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiştir.” tespitinde bulunulduğunu ve söz konusu trafik kazasının bu sebeple meydana geldiğini, kazanın oluşumunda davalı … AŞ.’nin Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 19. maddesini (İlgili bütün kuruluşlar, yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu oldukları karayollarında; a) Karayolu yapısını, b) Trafik işaretlerini, trafik güvenliğini sağlayacak şekilde yapmak ve bulundurmakla yükümlüdürler.) ihlal etmesi sebebiyle kusurlu olduğunun kanaatine varıldığını, davaya konu kazanın meydana gelmiş olduğu yolun davalı … AŞ..’nin sorumluluk sınırları dahilinde olduğunu, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün 24.12.2021 tarih ve … sayılı yazısı ile bu hususun sabit hale geldiğini, gerçekleşen trafik kazası neticesinde, müvekkili şirket nezdinde kasko sigortası kapsamında sigortalı olan … plakalı araç için 03.08.2021 tarihinde 210.000,00-TL ve 75.000,00-TL olmak üzere toplam 285.000,00-TL hasar tazminatı ödendiğini, sigorta poliçesi kapsamında yapılan bu ödeme ile müvekkili şirketin T.T.K’nın 1472. maddesi uyarınca sigortalısının haklarına halef olduğunu, adı geçen halefiyet hükmü uyarınca; müvekkili sigorta şirketi, Kasko Sigorta Poliçesi kapsamında sigortalısına yapmış olduğu tazminat ödemesi ile hukuken sigortalısının yerine geçtiğini ve sigortalısının sahip olduğu tüm hak ve yetkilere sahip olduğunu, söz konusu tazminatın anılan halefiyet ilkesi uyarınca davalılardan rücuen tahsili amacıyla, …. İcra Müdürlüğü’nün 2022/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlunun, borca itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, borçlunun borca itirazı üzerine arabuluculuk süreci gerçekleştirildiğini ve anlaşamama tutanağı tutulduğunu, açıklanan nedenlerle; …. İcra Müdürlüğü’nün 2022/… Esas sayılı icra dosyasına davalı tarafından yapılmış haksız ve hukuka aykırı itirazın iptali ile takibin devamına, borçlu aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın görevsiz mahkemede açıldığını ve görevsizlik itirazı bulunduğunu, davanın, sigorta şirketinin sigortalısına yapmış olduğu ödemenin müvekkili şirketten rücuen tazminine ilişkin olduğunu, davacı tarafın da talebini açıkça 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. ve devamındaki maddelere dayandırdığını, sigorta poliçesinde de açıkça görüleceği üzere huzurdaki davaya konu vakıada sigortalının … isimli bir gerçek kişi olduğunu, sigortalı gerçek kişi ile müvekkili şirket arasındaki uyuşmazlık bakımından görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, iddia olunan zararlandırıcı vakıanın davacı tarafın sigortalısının kendi kusuru neticesinde meydana geldiğini, söz konusu otoyolda müvekkili şirketin gerekli tüm önlemleri aldığını ve üzerine düşen yükümlülükleri titizlikle yerine getirdiğini, bu önlemler kapsamında, yol çevresinin tel çitlerle çevrilerek hayvanların yola çıkmasının engellendiğini ve müvekkili şirketin trafik devriye ekipleri tarafından 7 gün 24 saat esası ile otoyolun kontrol edildiğini, ayrıca, 7 gün ve 24 saat esası ile otoyolun kesintisiz şekilde kamera sistemi ile izlendiğini, bahsi geçen önlemler kapsamında bir sorun tespit edilmesi halinde ilgili devriye ekiplerine bilgi verilerek derhal müdahale etmeleri sağlandığını, bu şekilde otoyol kullanıcılarının, otoyolu güvenli şekilde kullanmaları hedeflendiğini, davacı tarafça iddia edilen kazanın, müvekkili şirketi tarafından gerekli tüm önlemlerin almasına rağmen gerçekleşmiş olduğunu, bu durumda müvekkili şirketin herhangi bir kusuru bulunmadığının açık olduğunu, dava dilekçesi ekinde yer alan kaza tespit tutanağının soyut ve dayanaksız şekilde düzenlendiğini ve aynı zamanda eksik ve hatalı olduğunu, iddia olunan zararlandırıcı vakıanın yaşandığı sırada hava ve yol durumu belirtilmediğini, araç sürücüsünün hızının olaya etkisi, yol üzerinde bulunan yaban domuzunun sürücünün görüş alanında bulunup bulunmadığını, kaza sonrası yolda fren izi bulunup bulunmadığını, sürücünün uymakla yükümlü olduğu kurallara riayet edip etmediği vb. hususların tespit edilmediğini, araç sürücüsünün trafik kurallarına riayet edip etmediği konusunda hiçbir araştırma yapılmadığını, ve kaza tespit tutanağında sürücünün kusuruna ilişkin herhangi bir tespitte de bulunulmadığını, iddia olunan kaza hakkında sürücünün yukarıda sayılan hususlar kapsamında kusuru tespit edilmeksizin müvekkili şirketin sorumluluğuna ilişkin düzenlenen niteliksiz kaza tespit tutanağının hatalı ve eksik olduğunu, araç sürücüsünün yaban domuzuna çarpması nedeniyle meydana geldiği iddia edilen kazaya ilişkin şüpheye yer bırakmayacak şekilde kusur tespiti yapılmadığını, ve iddia olunan kazadan kaynaklı kusurun tamamının hatalı şekilde müvekkili şirkete yükletildiği bir kaza tespit tutanağına sonuç bağlanmasının hukuka aykırı olduğunu, açıklanna nedenlerle davacının iddia ettiği zarar ile müvekkili şirketin faaliyeti arasında nedensellik bağı kurulamadığını, açıklanan nedenlerle; haksız ve dayanaksız davanın usulden reddine, Mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Dava; 09/05/2022 tarihinde davacı şirket nezdinde Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın, davalının sorumluluğunda bulunan yolda karşısına aniden yaban domuzu çıkması nedeniyle tek taraflı yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana gelmesi sonucu zararın tahsili amacıyla başlatılan …. İcra Müdürlüğü’nün 2022/… Esas sayılı icra takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın haklı olup olmadığı, icra inkar tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin İtirazın İptali davasıdır.
Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önüne alınır.
Ticaret Mahkemesinin görev alanını düzenleyen 6102 Sayılı TTK’nın 4 ve 5 maddeleri şu şekildedir:
“MADDE 4- (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,  yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,
öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.
MADDE 5- (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.”
6100 Sayılı HMK’nın 2.maddesinde ise Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanı düzenlenmiş olup, bu madde;
” Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmünü haizdir.
Somut olayda dava konusu, sigorta şirketinin sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalıdan rücuen tahsili için başlatılan icra takip dosyasına yapılan itirazın haklı olup olmadığı, icra inkar tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin olup bu haliyle eldeki dava mutlak ticari davalardan olmadığından uyuşmazlığın çözümünde tarafların tacir olup olmamalarına göre davaya bakma konusunda mahkemenin görev hususunun belirlenmesi gerekmiştir.
TTK’nın 14.maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Yasa’nın 17.maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun’unun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, … nca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nun 1463.maddesinde de, önce 17.maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17.maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
19.02.1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile T.T.K.’nun 1463.maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;
1-Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2-Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Bu kapsamda Mahkememizce, davacı şirketin dava dışı sigortalısı … ‘ın kullandığı … plakalı aracın davalının sorumluluğunda bulunan yolda karşısına aniden yaban domuzu çıkması nedeniyle tek taraflı yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana gelmesi sonucu açılan rücuen tazminat davasında, dava dışı sigortalı … ‘ın bağlı bulunduğu … Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne ve … ‘na yazılan müzekkerelere verilen cevaplar doğrultusunda; dava dışı, … T.C. kimlik numaralı … ‘ın vergi levhasının olmadığı, esnaf veya tacir sayılmadığı, POTANSİYEL MÜKELLEF (GELİR GETİRİCİ KAZANÇ OLMAKSIZIN BAZI İŞ VE İŞLEMLERDE KULLANILAN POTANSİYEL VERGİ KİMLİK NUMARASINA HAİZ MÜKELLEF) olduğu , İstanbul Ticaret Odasında tacir kaydının bulunmadığından tacir olmadığı anlaşılmıştır. Yine davaya konu zarar gören aracın Türkiye Noterler Birliğine yazılan müzekkere cevabında ve yine sigorta poliçesinde yer alan bilgiler neticesinde kullanım amacının hususi olduğu anlaşılmıştır.
Öte yandan TTK’nın HALEFİYET başlığı altındaki 1472. Maddesinde; “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, sigorta şirketi bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre görevli mahkeme de sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınarak belirleneceğinden, davacı sigorta şirketinin sigortalısının halefi olarak açtığı bu davada, sigortalının gerçek kişi olduğu, tacir olmadığı gelen müzekkere cevaplarından da tespit edildiği anlaşıldığından bu haliyle eldeki dava mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, davacı taraf şirket olsa da halefi adına hareket ettiği sigortalısının gerçek kişi olduğu sabit olmakla, dava konusu alacağın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili ve ticari iş niteliğinde olmadığından somut olayda dava TTK’da yer alan mutlak ticari davalardan da değildir. Bu itibarla davaya bakma görevi genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesine ait olup, mahkememizin görev alanında değildir.
Görev itirazı yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re’sen nazara alınarak yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça açılan DAVANIN, HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsiz olması nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK 20/1 maddesi gereğince, kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere İstanbul Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna GÖNDERİLMESİNE, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-Harç, yargılama giderleri, vekalet ücreti ve gider avansı hususunun görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, da gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır