Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/757 E. 2023/102 K. 10.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/757 Esas
KARAR NO : 2023/102

DAVA : Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 15/01/2021
KARAR TARİHİ : 10/02/2023

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan 15/01/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket, davalı … Kulübü ile 15.10.2008 tarihinde akdetmiş olduğu İşleticilik Sözleşmesi ile …’dekimekânın özellikle düğün gibi özel organizasyonlar yapmak üzere işleticiliğini üstlendiğini, müvekkili şirket sahibi … aynı zamanda mekân yetkilisi davalı Kulüpte üye olduğunu, müvekkili şirket …, sözleşme süresi boyunca Kulüp için öngörülen hizmetleri eksiksiz yerine getirdiğini, kira ödemelerinde hiçbir zaman sorun yaşanmadığını ve davalı ile ilişkilerini sorunsuz yürüttüğünü, pandemi nedeniyle faaliyetlerine ara verilen müvekkili şirket, ekonomik öngörülemezlikte çözüm üretmek amacıyla iyi niyetle İşleticilik Sözleşmesinin uzatılmasını talep ettiğini, pandemi nedeni ile müvekkili şirketin faaliyetleri ikinci bir düzenlemeye kadar durdurulduğunu, 17.03.2020 tarihi itibariyle durdurulan faaliyetlerin ne zaman ve ne şekilde devam ettirileceğinin öngörülemediği malum dönemde, müvekkili şirket bu öngörülemezlik içinde hem düğün organizasyonları sahiplerini mağdur etmemek hem işletmesinin çalışanlarını işsiz bırakmamak hem de şirketin devamını sağlayabilmek adına her türlü çare arayışına girdiğini, Bu çarelerden biri olarak da davalı … 02.04.2020 tarihinde gönderdiği yazı ile 15.10.2020 tarihinde süresi bitecek olan İşleticilik Sözleşmesinin, düğün salonlarının kapatılmasına ilişkin idari kararın kalkmasının ardından yapılamayan düğünlerin gerçekleştirilebilmesi için, uzatılması ve kiralar konusunda uzlaşı sağlanması için talepte bulunduğunu, kulüp hiçbir neden göstermeksizin ve müvekkili şirketin zarara uğratmak amacıyla sözleşmenin yenilenmesini reddettiğini, kulüp yönetim kurulu başkanı 07.04.2020 tarihli cevap yazısında müvekkili Şirketi ilgilendiren bir idari kararın olmadığının, …’nın düğün salonu olmasının yanı sıra restoran olarak işleticiliğe devam edilebileceğinin, restoranların kapatılmadığını bu sebeple kira borcunun aynı şekilde devam ettiğinin müvekkilline bildirdiğini, … 25. Noterliği’nden müvekkili şirkete ihtarname göndererek sözleşmenin 15.10.2020 tarihinde sona ereceğinin, bu tarihte tesisin boşaltılması gerektiğinin, ayrılırken de tesis için kullanılmayacak Ekim ayı kirasını tam olarak talep ettiklerini müvekkiline ilettiğini, işleticilik sözleşmesinin yenilenmeyeceğinin bildirilmesi üzerine müvekkilli Şirkete haklı nedenle sözleşmeyi feshettiğini ve iptal edilen düğünlerin iadelerini gerçekleştirmek zorunda kaldığını, kulüpçe gönderilen bu yazı ve ihtarname üzerine, müvekkili şirketin İşleticilik sözleşmesinin uzatılmasına izin verilmediğini ve ilgili tarihte düğün işletmelerinin ne zaman açılacağı netlik kazanmadığı için planlanan 37 adet düğünü erteleyemediğini ve iptal etmek zorunda kaldığını, sonucu olarak iflasın eşiğine gelen müvekkili şirketin çalışanlarını işten çıkarttığını, düğün bedellerinin peşinatlarını iade etmeye çalıştığını ancak sadece %60 oranında iade sağlayabildiğini, iptal edilen düğünler için yapılan sözleşmelerde yer alan fotoğrafçılık, çiçeklendirme vb hizmetlerin sözleşme bedelleri de tazminat olarak ödendiğini, müvekkili şirketin devamını imkânsız hale getirdiğini, müvekkili şirketin sözleşmenin yenilenmemesinden kaynaklanan tüm zararları için kulüp kötü niyetli ve hukuka aykırı hareket etmesi nedeniyle sorumlu olduğunu, düğünü ertelenen 37 adet davet sahibine toplam 710.000,00 TL ödendiğini, organizasyonlarda kullanılmak üzere hazırlanan çiçekler için … firmasına 45.000,00 TL ödendiğini ancak düğünler yapılamadığından çiçekler kullanılamadığını, düğünlerde anlaşmalı firma olarak fotoğraf çekimi gerçekleştiren Vivent Production firmasına 100.000,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkili şirketin davalının haksız fiili nedeniyle uğradığını, zararı ve muhtemel kazanç kaybı için fazlaya dair talep ve dava haklarının saklı kalmak üzere şimdilik 1.000 TL’lik zararının davalıdan tahsilini, müvekkili şirketin davalının haksız fiili nedeniyle itibarının zedelenmesi sebebiyle şimdilik 20.000 TL’lik zararının davalıdan tahsilini, maddi zarar, kazanç kaybı ve manevi tazminatı istemi yönünden müvekkilinin sözleşmeyi feshettiği 11.05.2020 tarihinden itibaren işletilecek kanuni faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, yargılama ve vekalet ücreti giderlerinin davalı taraf üzerine bırakılmasını talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP : Davalı vekili tarafından sunulan 16/02/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında kira ilişkisi devam etmekte iken, tüm Dünyada ve ülkemizde etkisini gösteren Covid-19 virüsü nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü’nce pandemi ilan edildiğini, bunun üzerine davacı, müvekkilline göndermiş olduğu 02.04.2014 tarihli yazı ile işletmesinin pandemiden etkilendiğini, düğünlerin iptal edildiğini ve işlerinin durma noktasına geldiğinden bahisle kira bedelinden indirim yapılmasını talep ettiğini, müvekkili 07.04.2014 tarihli yazısı ile davacının yalnızca düğün organizasyonu düzenleme hizmeti vermediğini, işletilen restoranın paket-servis hizmeti vermeye devam ederek çalışmasına devam edebileceğini, bu sebeple kira bedelinden indirim taleplerinin kabul edilmediğini, Sözleşme’nin 15.09.2020 tarihinde sona ereceğini ve yenilenmeyeceğini davacıya bildirdiğini, davacı söz konusu yazıyı tebliğ alması üzerine, 15.09.2020 tarihine kadarki süre için de kira bedellerini ödeyemeyeceğini, kiralananı süresinden önce tahliye etmek istediğini bildirdiğini, bunun üzerine müvekkili, son derece iyi niyetle sözleşme’nin tarafların anlaşması ile süresinden önce sona erdirilebileceğini, davacıdan kalan aylara ilişkin kira bedellerini talep etmeyeceğini bildirdiğini, müvekkili Ek Protokol’ün imzalandığı tarihte davacıdan kira bedellerine ilişkin her ayın 5. Gününe isabet eden tarihli çekler teslim aldığını ve esasen kalan aylara ilişkin kira bedellerini de tahsil edebilecek olmasına rağmen sırf davacıya kolaylık sağlamak adına kiralananın süresinden önce tahliye edilmesini kabul ettiğini, kiralanan 14.05.2020 tarihinde davacı tarafından tahliye edildiğini, müvekkili davacıyı ibra ettiğini, davacı da müvekkil’i ibra ettiğini, müvekkili ile davacı arasında 15.10.2008 tarihli İşleticilik Sözleşmesi imzalandığını Sözleşme’nin 15.10.2018 tarihinde sona erecek olması üzerine 16.09.2019 tarihinde ek protokol akdedilerek Sözleşme süresi 15.09.2020 tarihine kadar uzatıldığını, davacının edimi ise müvekkiline aylık kira bedeli ödemek olduğunu, her ne kadar Sözleşme’nin başlığı İşleticilik Sözleşmesi olsa da taraflar arasında kiracı-kiraya veren ilişkisi bulunduğu tartışmasız olduğunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 4. Maddesi uyarınca; “kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıklar”da görevli mahkeme, Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğunu, dosyanın esasına girilmeden görevsizlik kararı verilerek … Sulh Hukuk Mahkemeleri’ne gönderilmesi gerektiğini, davacının iddialarını kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için müvekkilinin sözleşme’yi yenilememesi sebebiyle davacıyı zarara uğrattığı kabul edilse dahi davacının zararını yazılı olarak ispat etmesi gerektiğini, dava dilekçesinde, davacının zarara uğradığına ilişkin herhangi bir yazılı belge bulunmadığını, görevsizliğine karar verilmesi ile işbu davanın usulden reddini, Her halde fiili ve hukuki dayanaktan yoksun iş bu davanın usulden reddini, Yargılama giderleri ile ücreti vekâletin Davacı üzerinde bırakılmasını karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER : Davacı tarafından Davalı tarafa gönderilen 02.04.2014 tarihli yazı, Davalı tarafından davacıya gönderilen 07.04.2014 tarihli yazı, Davacı tarafından imzalanan 14.05.2015 tarihli ibraname,15.10.2008 tarihli İşleticilik Sözleşmesi,16.09.2019 tarihli Ek Protokol, … 26. Noterliği’nin … tarihli ihtarnamesi, 09.11.2020 Tarihli Arabuluculuk Son Oturum Tutanağı, Fesih İhtarnamesi, 07.04.2020 tarihli Kulüp Yazısı ve İhtarname, 02.04.2020 tarihli talep yazısı, 14.05.2020 tarihli İbraname başlıklı yazı, Davacı Şirketin NACE Kodu ve Genelge ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Taraflar arasında 15.10.2008’de imzalanan ve 2020 tarihine kadar süregelen ‘işleticilik sözleşmesi’ vardır. En son olarak 15.09.2019-15.09.2020 tarihleri için sözleşmenin devamı niteliğinde ek protokol düzenlenmiştir. Davacı tarafça dosyada mübrez 11.05.2020 tarihli ‘işleticilik sözleşmesi fesih bildirimi’nde sözleşmenin uzatılması talebinin olumlu karşılanmaması nedeniyle düğünlerin iptaline karar verildiği, bu düğün bedellerinin iade edilmek durumunda kalındığı, ihtar tarihi itibariyle tek taraflı ve tazminatsız olarak sözleşmeyi feshettiklerini ve 14.05.2020’de tam ve eksiksiz boşaltacaklarını bildirmişlerdir. Sözleşme bitim tarihinden önce davacı tarafça sözleşmenin feshedildiği ve tüm bu yukarıda yazılı hususlar uyuşmazlık dışıdır.
Davacı tarafça imzası inkara uğramayan 14/05/2020 tarihli ibraname başlıklı belgenin incelenmesinde; ibranamenin altında davacı …’nin imzasının bulunduğu, şirket yetkilisinin ayrıca da imzaladığı, 15.10.2008 tarihinde imzalanan İşleticilik Sözleşmesinin 14.05.2020 tarihinde TAZMİNATSIZ olarak feshedildiği, İSTAV’ı ibra ettiğini, teminatların iade edildiğini bildirdiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık noktalarının aydınlatılmasında öncelikle 14.05.2020 tarihli ibra protokolünün davacı bakımından bağlayıcı olup olmadığı, geçerli bir ibra olup olmadığının değerlendirip sonucuna göre davacının sözleşmenin feshi dolayısıyla tazminat şartlarının oluşup oluşmadığının araştırılması gerekecektir. Bu husus açıklığa kavuşturulmadan davacının sözleşmenin feshi dolayısıyla tazminat talebinin araştırılması da yersiz olacağı gibi usul ekonomisine aykırıdır zira söz konusu ibranamede bu haklardan da feragat edildiği, ibralaşıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafın 14.05.2020 tarihli ibranamenin inceleme ve değerledirilmesinde ; TTK 18/2. maddesinde de düzenlendiği üzere her tacir basiretli bir tacir gibi davranmakla yükümlüdür. İbranamenin bütünü okunarak değerlendirildiğinde davacının sözleşmeyi tazminatsız feshettiğini, davacının iddiası gibi ibranın sadece kira bedellerine ilişkin olmayıp davalıyı genel anlamda ibra ettiği açıktır. Buna ilişkin kurallar dikkate alındığında davacının ibraname hakkında ileri sürdüğü iddialar yerinde görülmemiştir.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2011/718-2011/8017 ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2015/4390-2015/14074 sayılı kararları dikkate alındığında dava konusu yapılan sözleşmeden dolayı davalıların ibra edilmesi ve iradesinin fesada uğratıldığına ilişkin iddiası, basiretli tacir gibi davranması gereken davacı şirket yönünden geçerli bir savunma değildir. İbra, 6098 sayılı TBK’ nın 132. maddesinde borcu sona erdiren nedenler arasında düzenlenmiştir. Bu maddeye göre borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18/2. maddesi gereğince de, her tacir ticari işlerine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek zorundadır.
BK’nun 26.maddesi sözleşme özgürlüğünü düzenlemektedir. Buna göre taraflar bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içerisinde özgürce belirleyebilirler. Ancak sözleşme serbestisine hakim olan bu ilkenin bir takım istisnaları da mevcuttur. Kanunun emredici hükümlerine aykırı olan sözleşmeler batıl olduğu gibi irade bozuklukları hallerinde sözleşmenin geçerliliği etkilenmektedir. Davacı tarafta BK’nun 30 ve devamı maddelerinde düzenlenen irade bozuklukları haline dayanmaktadır. Ancak davacı tarafın ileri sürdüğü iddiaları tacir olmanın hüküm ve sonuçlarını düzenleyen maddelerden TTK’nun 18/2.maddesine göre değerlendirmek gerekmektedir. TTK 18/2.maddesi dikkate alındığında davacının feragat ve ibra protokolüne ilişkin ( ki bu taraflar arasında hüküm ve sonuç doğuran bir sözleşmedir) iddiaları BK 28 maddede düzenlenen aşırı yararlanma ve 30 ve devamı maddelerinde düzenlenen irade bozuklukları haline girdiğinden söz etmek mümkün değildir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında başkaca araştırma yapmanın gerekli olmadığı, yargılamaya bir değişiklik katmayacağı, hukuki değerlendirmenin mahkeme hakimine ait olduğu, yine ibraname hükümleri karşısında davacının ileri sürdüğü alacağın tespiti bakımında diğer araştırmaların ve bilirkişi incelemesi yapılmasının gerekli olmadığı zira davacının alacak talebinin sözleşmenin haksız feshedilmesinden dolayı ve bu feshe dayalı olduğu dikkate alındığında ibranamenin geçersiz kabul edilmeden tazminata hükmolunmasının da mümkün olmadığı anlaşıldığından Mahkememizce taraflar arasında düzenlenen ibranamenin geçerli olduğu ve davacının ibraname gereğince dava konusu alacağından feragat ettiği ve ibranamenin bağlayıcı olduğu kabul edilerek davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası tesis edilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 179,90-TL maktu karar harcından peşin yatırılan 358,63-TL harcın mahsubu ile bakiye artan 178,73-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
6-Davalı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilleri ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/02/2023

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

Bu Belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu Kapsamında E-İmza İle İmzalanmıştır.