Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/721 E. 2022/773 K. 23.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/721 Esas
KARAR NO : 2022/773
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/11/2022
KARAR TARİHİ : 23/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan 20/11/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … ve davalı şirket … A.Ş. 17/05/2018 tarihinde imzaladığı Konsinye Tesellüm sözleşmesi ile … ’e ait “… ” isimli eserin davalı şirket tarafından 03/06/2018 tarihli müzayedede satılması hususunda anlaşmaya varıldığını, anlaşma gereği müvekkiline ait bu sanat eserin şirket çalışanı olan … ’ya 17/05/2018 tarihinde imza karşılığı teslim edildiğini, 03/06/2018 tarihli müzayedede sunulacak eserlerin tanıtımın yapıldığı ve davalı şirket tarafından bastırılarak müşterilere gönderilen katalogda da yer verilen müvekkile ait eserin; 03/06/2018 tarihinde saat 14.00’te …’ta gerçekleştirilen … ’nde açık arttırmaya konulduğunu ve 100.000 Euro bedel mukabilinde alıcısına satıldığını, satış bedelinin tamamının şirket tarafından alıcıdan tahsil edildiğini, ancak sözleşme uyarınca komisyon bedeli kesildikten sonra kalan bakiyenin taraflarına defaten ödenmesi gerekirken, parça parça olmak üzere bugüne kadar toplam 250.000-TL tutarındaki kısmı müvekkiline ödendiğini, müvekkil tarafından bakiye bedelin ödenmesi hususunda davalı şirket yetkilileri ile sık sık iletişime geçildiğini, defalarca mesaj atıldığını ve ödeme yapılması hususunda uyarılarda bulunulmuş ise de davalı şirket yetkilileri davacı müvekkile olan borçlarını kabul ettiğini ancak ödeme hususunda sürekli olarak müvekkili oyaladıklarını, davalı şirket çalışanının, borcu kabul ettiğine ve ödeme konusunda müvekkilini oyaladığına dair Whatsapp yazışma kayıtlarının mevcut olduğunu, söz konusu kayıtların … Noterliği tarafından 04/07/2019 tarihi ve … yevmiye numarası ile tutanak altına alındığını, davalı şirketin müvekkilini sürekli olarak oyalaması üzerine müvekkile ödenmesi gereken bakiye tutarın ödenmesi hususunda davalı şirkete … Noterliği’nin 05/07/2019 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edildiğini, bakiye tutarın ihtarnamenin davalı şirkete tebliğinden itibaren 3 gün içerisinde taraflarına ödenmesi talep edildiğini, davalı taraf söz konusu ihtarnameyi 09/07/2019 tarihinde tebliğ aldığını, ihtarnameye herhangi bir cevap vermediğini, müvekkile de herhangi bir ödeme yapmadığını, ihtarnamede belirlenen süre 12/07/2019 tarihinde sona erdiğini, o tarihte davalı tarafın ödemesi gereken bakiye borcu döviz cinsinden 61.119-euro olduğunu, davalının o tarihe kadar sanat eserinin satış bedeli olan 100.000 EURO’dan 250.000-TL ödediğini, 12/07/2019 tarihi itibariyle TCMB tarafından açıklanan EURO efektif satış kuru 6,43 üzerinden davalının ödemiş olduğu tutar 38.880,24 EURO ya isabet ettiğini, bu sebeplerden dolayı, davacı müvekkil lehine 61.061 Euro’nun temerrüt tarihi olan 12 Temmuz 2019 tarihi itibarıyla işlemiş EURO cinsinden en yüksek banka mevduat faizi ile ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: Davalı tarafa çıkarılan tebligatın davalıya usul ve yasaya uygun şekilde tebliğ edilmesine rağmen davalı taraf davaya cevap vermeyerek ve duruşmalara katılmayarak HMK 128. maddesi gereğince davacının iddialarının tamamını inkar etmiş sayılmıştır.
DELİLLER: 17/05/2018 tarihinde Konsinye Tesellüm sözleşmesi, … Noterliği tarafından 04/07/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı whatsapp yazışma tutanağı, … Noterliği 05/07/2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ve tebliğ şerhi, arabuluculuk son anlaşmazlık tutanağı, Vergi Dairesi kayıtları, Ticaret Sicil kaydı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; dava, davacı tarafça davalı aleyhine açılan müzayede de satılan eserin ödenmeyen bedeline ilişkin alacak davasıdır.
Davacı taraf; davalı ile aralarındaki konsinye tesellüm sözleşmesi kapsamında davalı şirkete teslim edilen sanat eserinin davalı tarafça yapılan müzayede sonucunda satılmasına rağmen sanat eseri bedelinin ödenmediğinden bahisle açılan alacak talebinde bulunmuştur.
Davalı tarafa çıkarılan tebligatın davalıya usul ve yasaya uygun şekilde tebliğ edilmesine rağmen davalı taraf davaya cevap vermeyerek ve duruşmalara katılmayarak HMK 128. maddesi gereğince davacının iddialarının tamamını inkar etmiş sayılmıştır.
Taraflar arasındaki ihtilaf dava konusu 17/05/2018 tarihinde Konsinye Tesellüm Sözleşmesinden dolayı davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, varsa alacak miktarından kaynaklıdır.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarına göre, davacının gerçek kişi tacir kaydı bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacının vergi kayıtlarına göre tacir sayılmasını gerektiren vergi kaydının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Dava konusu ihtilafın taraflar arasındaki konsinye tesellüm sözleşmesinden kaynaklandığı söz konusu sözleşmenin komisyon sözleşmesi niteliğinde olduğu, komisyon sözleşmesinin Borçlar Kanununda düzenlenmiş olması Ticaret Kanununda düzenlenmemiş olması nedeniyle eldeki davanın mutlak ticari olmadığı, Davalı tarafın ticari şirket olması nedeniyle tacir olduğu, ancak davacının vergi dairesi ve ticaret sicil kaydına göre tacir olmadığı anlaşıldığından her iki tarafın ticari işiyle ilgili olmayan eldeki davanın nisbi ticari dava niteliğinde de olmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önüne alınır.
Ticaret Mahkemesinin görev alanını düzenleyen 6102 Sayılı TTK’nın 4 ve 5 maddeleri şu şekildedir:
“MADDE 4- (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,  yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,
öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.
MADDE 5- (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.”
6100 Sayılı HMK’nın 2.maddesinde ise Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanı düzenlenmiş olup, bu madde;” Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmünü haizdir.
TTK’nın 14.maddesine göre “bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Yasa’nın 17.maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun’unun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nun 1463.maddesinde de, önce 17.maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17.maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
Gerçekten, 19.02.1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile T.T.K.’nun 1463.maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;
1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2- Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Bu kapsamda dosya kapsamındaki belgelere göre davacı tarafın tacir sayılmadığı anlaşılmıştır.
Ticari davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a, b, c, d, e ve f bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nın 4. maddesine göre; ticari davaların iki grup altında incelenmesi mümkündür. Bunlar; tarafların sıfatına ve işin ticari işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticari sayılan davalar (mutlak ticari davalar) ile ticari sayılması için en azından bir ticari işletmeyi ilgilendirmesi gereken davalar ve her iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğan davalar (nispi ticari davalar)dır (ticari Dava, s.8-9 Dr. Levent Börü – İlker Koçyiğit, Ankara 2013).
Mutlak ticari dava; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticari nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava olarak sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde a ve f bentlerinde 6 bent halinde sayılan dava türleri mutlak ticari davadır. Örneğin; acentelikle ilgili davalar, deniz ticaretine ilişkin davalar, sigorta hukuku ile ilgili davalar, taşınır rehni karşılığında ödünç verme işlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, rekabet yasağından kaynaklanan davalar, yayım sözleşmesine ilişkin davalar, kredi mektubu ve kredi emrinden doğan davalar, alım satım komisyonuyla ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar, fikri mülkiyet hukukundan kaynaklanan davalar, borsa, sergi, pazarlar ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar ve nihayet bankalara ilişkin uyuşmazlıklardan kaynaklanan davalar mutlak ticari davalardır. Bundan başka; özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar da bulunmaktadır. Örneğin; Kooperatifler Kanunu’nun 99. maddesi gereğince bu kanundan kaynaklanan davalar, İcra İflas Kanunu’ndan kaynaklanan iflasa ilişkin tüm davalar da mutlak ticari dava sayılmaktadır.
Nisbi ticari dava ise; tarafları tacir olan ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nisbi ticari dava olarak adlandırılmaktadır.
Somut olayda dava konusu ihtilaf davacı ile davalı arasındaki konsinye tesellüm (komisyon) sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkin olup, komisyon sözleşmesi Ticaret Kanununda yer almadığından mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, davacı tarafın tacir olmaması ve dava konusu alacağın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili ve ticari iş niteliğinde olmaması, dava konusu sözleşmenin komisyon sözleşmesi niteliğinde olması mahkememizin de dava konusu edilen sözleşmeyle bağlı olması nedeniyle somut olayda dava TTK’da yer alan mutlak ticari davalardan değildir. Bu itibarla davaya bakma görevi genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesine ait olup, mahkememizin görev alanında değildir.
Görev itirazı yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re’sen nazara alınarak yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafça açılan DAVANIN, HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsiz olması nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2- HMK 20/1 maddesi gereğince, kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere İstanbul Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna GÖNDERİLMESİNE, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına resen karar verilmesine,
3- Harç, yargılama giderleri, vekalet ücreti ve gider avansı hususunun görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/12/2022

Başkan …
e-imza*
Üye …
e-imza*
Üye …
e-imza*
Katip …
e-imza*

*Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.