Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/599 E. 2023/277 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/599 Esas
KARAR NO : 2023/277

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/09/2022
KARAR TARİHİ : 07/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan 30/09/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …A.Ş.’nin Ülkemizin itibarlı, 98 yıllık geçmişi ile köklü, ulusal sermayeli en büyük özel bankası konumunda bulunmakta ve aynı zamanda da dünyanın sayılı şirketleri arasında yer almakta olup, faaliyetlerini 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamında ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun denetimi altında, tabi olduğu ulusal ve uluslararası her türlü mevzuata uygun olarak yürütmekte, başta 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ile ilgili mevzuat hükümleri uyarınca yönetildiğini, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifiyle 26 Ağustos 1924 tarihinde kurulan müvekkil Banka, Ülkemizde eşi benzeri olmayan yaygın bir ortaklık yapısına da sahip olduğunu, bu ortaklık yapısında, müvekkili bankanın çalışanlarının ve emeklilerinin yararlanıcısı olduğu …A.Ş. Mensupları Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Sandığı Vakfı’nın %39,99 oranında hisse sahipliği olup, halka açık pay oranı da %31,92’dır. Kalan %28,09 oranındaki Atatürk hisseleri ise, Atatürk’ün vasiyeti gereği bir Siyasi Parti tarafından temsil edildiğini, bu hisselerin temettü gelirleri, yine Atatürk’ün vasiyeti gereğince Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’na bırakılmış olup, temettü ödemeleri vasiyetname hükümleri ve yasal mevzuat çerçevesinde adı geçen Kurumlara yapıldığını, halka açık, ulusal sermayeli bir anonim şirket ve gerçekten de “Türkiye’nin Bankası” olan, Halkımız tarafından da bu şekilde benimsenen müvekkili bankanın, hisselerinin …A.Ş. (… ile …Borsası’nda (…) işlem görmesi nedeniyle de, tüm faaliyetlerini ulusal ve uluslararası denetim kuruluşları nezdinde gerçekleştirdiğini, müvekkili bankanın, “…” dergisinin ana sermaye büyüklüğüne göre hazırladığı “Dünyanın En Büyük 1000 Bankası” listesinde 2014 yılına göre 22 sıra birden ilerleyerek 96’ıncılığa yükselmiş ve en büyük 100 banka arasına giren tek Türk bankası olduğunu, “…” dergisi, güçlü mali performansı ve inovatif hizmet anlayışı açısından 2015 yılında müvekkil Bankayı “Türkiye’de Yılın Bankası” olarak seçmiş ve ödüle layık gördüğünü, 2019 yılında da müvekkil …A.Ş., dünyanın önde gelen ekonomi yayınları arasında yer alan …’ın yaptığı “Özel Bankacılık ve Varlık Yönetimi” araştırmasında “Varlık Yönetimi” ve “Araştırma ve Portföy Dağılımı Tavsiyesi” kategorilerinde Türkiye’nin en iyi bankası seçildiğini, davalıların da takip ettiği kamuoyuna da yansıyan bu uluslararası tespit ve ödüller bile, müvekkili bankanın itibarının yüksekliğini ve lider konumunu ortaya koyduğunu, “…Tv” logolu televizyon kanalında, 30.09.2020 tarihinde, program sunucusu ve yorumcusu tarafından, müvekkili bankanın ve üst yönetiminin kanunlarla korunan saygınlığına ve dolayısıyla da kişisel değerlerine, adına, servetine, şöhretine, şerefine, onuruna, haysiyetine ve itibarına zarar vermek amacıyla kasten hukuka aykırı saldırılarda bulunulduğunu, bu saldırıların … Sağlayıcısı Kuruluş tarafından ses ve görüntü nakline yarayan araçlar ile umuma iletildiğini/ yayınlandığını, “…” isimli programda müvekkili bankanın tarafı olmadığı, hiçbir ilgisinin de bulunmadığı bit gazete manşetinin ekrana getirilmesi sırasında konu ile hiçbir ilgisi ve bağlantısı bulunmadığı halde kasıtlı olarak müvekkili bankanın gündeme getirilerek, müvekkil Banka hakkındaki; ”
Murat Alan :
“… Olur mu Ali Bey hatırlayın…r’ın bugün kim kime milyon dolarlık faizsiz ticari sır dediler buna bir de faizsiz ev kredisi veriyor milyon dolarlık …’ın villa alışını hatırlayın”

“… İş Bankası defalarca açıklama yaptı hep ticari sırdır dedi yalnız o faizsiz şeklindeki bizim suçlamalarımızı da yalanladılar faizsiz değil normal şartlara ticari kurallara uygun başka müşterilerimize ne yapıyorsak ona da aynısını yaptık dediler iyi güzel de haşa siz laüzer sorgulanamaz bir kurum musunuz söylersiniz dersiniz ki başka kişilere de o başka kişilerden birisi mesela …
burada da … eğer 17 milyon liralık Boğaza nazır bir yalı satın alacaksa e yani cebinde parası varsa gider alır ama cebinde para yoksa da bu işlerde piyasadaki rayiç neyse o rayiçle faizini ödeyerek alması gerekirdi eğer …diyorsaki bu ticari sırdır ticari sır olmaktan çıkmıştır …
onun için …faizsiz değildir diye açıklama yaptığı için ben onların açıklama yapmalarına gerek olmaksızın tekrarlamış olayım ama o faizin miktarını da açıklama borçları olduğunu hatırlatmış olayım”
şeklinde aslı astarı olmayan ifadelerle sanki müvekkili …A.Ş. tarafından usulsüz işlemler yapılıyormuş, müvekkili tarafından fahiş tutarda/usulsüz kredi veriliyormuş gibi söylemlerle iftiraya başvurularak müvekkili bankanın şeref/şöhret ve itibarına zarar vermek adına; daha önce kamuoyu nezdinde hukuka aykırılığı açıklığa kavuşturulmuş olan hususlar, gerçek dışı iddialar ve asılsız ithamlarla yeniden gündeme getirilerek, müvekkil bankanın açıkça karalanmaya çalışıldığını, söz konusu yayına ilişkin olarak müvekkil Bankaca “düzeltme ve cevap hakkı” kullanılmak zorunda kalımdığını, buna ilişkin bildirimin T.C. Beşiktaş … Noterliği’nin 16.10.2020 tarih ve … yevmiye numaralı İhtarnamesi ile noter marifetiyle yayın kuruluşuna 20.10.2020 tarihinde tebliğ edilmiş ise de davalı benzer yayınlarına ısrarla kamuoyunu yanıltıcı beyanlarda bulunmaya devam ettiğini, davalılar tarafından ısrarla ve istikrarlı olarak benzer yayınların yapıldığını, söz konusu gerçek dışı yayın ile bu yayının çeşitli internet sitelerince alıntılanması ve sosyal medyada da yayılması üzerine, müvekkili banka tarafından kamuoyunun aydınlatılması ve yanlış yönlendirilmesinin önüne geçilmesi amacıyla aynı gün (01.04.2016) tarihinde basın açıklaması yapılarak, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 73üncü maddesinin 3’üncü fıkrasında düzenlenen “Banka ve müşteri sırrının” ifşa edilmemesine yönelik amir hüküm gözetilmek kaydıyla gerçek durum bilgilendirmesi yapılmış ve yayında kullanılan ifadelerin gerçek dışı olduğu, müvekkili bankaca kullandırılan kredilerin, yasal mevzuata ve kredilendirme prensiplerine uygun bir biçimde, kredi riski / teminat dengesi gözetilmek ve müşterinin tüm gelirleri ile geri ödeme kaynakları ve müvekkil Banka için faiz dâhil diğer gelir yaratıcı unsurlar dikkate alınmak suretiyle tahsis edildiği, müvekkili banka portföyünde bu ilkelere uygun olmayan biçimde tahsis edilmiş herhangi bir kredi bulunmadığı hususlarının açıklığa kavuşturulduğunu, müvekkili bankanın yapmış olduğu 01.04.2016 tarihli Basın Açıklaması …TV kanalında da yayınlandığını, buna rağmen söz konusu … kanalında müvekkili banka aleyhine; 08.08.2019, 29.10.2019, 09.03.2020, 16.04.2020, 30.09.2020, 04.10.2020, 12.12.2020, 19.12.2020, 22.03.2021 ve 24.06.2021 tarihlerinde faizsiz kredi verildiği yönünde hukuka aykırı saldırıların devam ettiğini, müvekkili banka tarafından cevap ve düzeltme hakları kullanılarak davalıya ihtarnameler gönderildiğini, müvekkili tarafından davalılar aleyhine suç duyurusunda bulunulduğunu, hakkında suç duyurusunda da bulunulan ve işbu davada davalı olarak yer alan şahısların, bankaların faizsiz kredi vermesinin mümkün olmadığını/vermediğini en iyi bilen kişilerden biri oldukları dikkate alındığında; adı geçenlerin bütün bildirim, ihtar ve Basın Açıklamasına rağmen ısrarla, kasten, sistematik olarak müvekkili bankanın itibarını zedelemek maksadı ile kötüniyetli olarak yapıldığını, müvekkili bankaca aynı gün yapılan basın açıklaması birçok yazılı medya organı ile internet üzerindeki haber portallarında “… Bankasından yalanlama” ve benzeri başlıklarla yayınlanmış ve söz konusu yayın ve sosyal medya yansımaları olan… paylaşımları ile ilgili olarak da sorumlular hakkında manevi tazminat davası açıldığını, müvekkili banka hakkında yapılan yayın/söylem ve paylaşımların tamamının gerçek dışı olduğunu, müvekkili banka tarafından gerek ortaklık yapısı, gerekse de verdiği kredilerin tamamen mevzuata uygun olduğu, yönündeki Basın Açıklamaları ve Yönetim Kurulu Üyelerine ödenen tutarları gösterir … açıklamaları bulunmakta olup, bu açıklamaların basın yayın organlarında da yer bulduğunu belirterek müvekkili bankanın kanunlarla korunan saygınlığına ve dolayısıyla da kişisel değerlerine, adına, servetine, şöhretine, şerefine, onuruna ve itibarına zarar veren davalılar tarafından yapılan hukuka aykırı saldırılar nedeniyle, müvekkil Banka nezdinde oluşan manevi zararın giderilebilmesi amacıyla; 30.09.2020 tarihli yayın nedeniyle, yayın tarihinden başlamak üzere 500.000-TL manevi tazminatın taleple davalıların tamamından müştereken ve müteselsilen tahsiline ve müvekkili bankaya ödenmesine karar verilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili tarafından sunulan 25/10/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında benzer mahkememizin…Esasına kayıtlı bir dava daha bulunduğunu, usul ekonomisi ve hukuk güvenliği ilkeleri uyarınca davaların birleştirilmesini talep ettiklerini, davaya konu yayının 30.09.2022 tarihli olup, haksız fiil sebebi ile tazminat talebi iki yıllık zamanaşımına tabii olduğunu, 30.09.2022 günü açılan bu davanın zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığını, her ne kadar zorunlu arabuluculuk görüşmelerinin davalı tüzel kişi bakımından durması sözkonusu ise de bunun diğer davalılara yansımasının mümkün olmadığını, tüzel kişi yönünden davanın zamanaşımına uğramadığı kabul edilse bile gerçek kişi davalılar bakımından, dava zamanaşımına uğradığını, bu nedenle davanın zamanaşımı sebebi ile reddine karar verilmesi gerektiğini, …cadele sırasında…Müslümanları, …Komitesi adlı bir organizasyon altında, Türkiye için yardım topladığını, M. Kemal Atatürk adına gönderilen söz konusu yardım paralarının 125 bin İngiliz Lirası (Sterlin) olduğu; bu paranın bir kısmının Batı Cephesi’nde ordunun donatılması için kullanıldığı; savaştan sonra M. Kemal Atatürk’ün talimatıyla paranın geri kalanından 250 bin Türk Lirası’nın ana sermaye yapılarak … Bankası’nın kurulduğunun bilindiğini, M. Kemal Atatürk, Hint Müslümanları tarafından Türkiye’ye yardım için gönderilen bu parayı şahsi harcamalarında kullanmadığını, çünkü bu paranın, şahsına değil millet namına gönderildiğini bilmekte ve amacına uygun biçimde Türkiye için kullanılması gerektiğinin farkında olduğunu, ancak, söz konusu para M. Kemal Atatürk tarafından yatırıldığı için bankada hissedar olarak da o gözükmüştür. Atatürk, gelirleri Türk Tarih ve Dil Kurumlarına bırakılmak üzere sahip olduğu … Bankası hisselerini … Partisi’ne vasiyet ettiğini, bugün itibariyle … Bankası’nın ortaklık yapısının …Bankası Munzam Sandık Vakfı: %37,26 , Atatürk Hisseleri*: %28,09, Halka açık pay: %34,65, Bu hisseler, Atatürk’e ait hisseler olup, Atatürk’ün vasiyeti gereğince… Partisi tarafından temsil edildiğini, her ne kadar davacıya ait yukarıdaki açıklamalarda,… Partisi’nin ortaklıktaki Atatürk hisselerini sırf temsil ettiği yazılı ise de hukuken bu mümkün olmadığını, …Partisi, …Bankası’nın hissedarı olduğunu, bu hisselerden gelir elde etmemesinin bu gerçeği değiştiremeyeceğini, … Partisi (…), sahip olduğu hisseler sebebi ile … Bankası yönetiminde de söz sahibi olup yönetim kuruluna 4 üye ile temsil edildiğini, …’nin Genel Başkanı … ile … da bir dönem… Bankası yönetim kurulu üyeliği yapanlar arasında olduğunu, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin hak ve yetkilerini burada zikretmemize gerek bulunmasa da bankalar özelinde yönetim kurullarının kredi tahsisi konularında da karar aldıklarını, davacıyı, siyaset eksenli bir tartışmanın da içine çeken konunun bu durum olduğunu, davacıyı gündeme getiren de tartışmaların odağı haline getiren de ortaklık yapısındaki bu imtiyazlı durum olduğunu, herhangi bir partinin bir bankaya ortak olması veya yönetim kurulunda temsil edilmesinin imkansız olduğunu, Gazi M. Kemal Atatürk’ün direktifiyle kurulmuş” olmak, davacıya imtiyaz değil ekstra özen gösterme yükümünü yüklediğini, davacının ortakları arasında bir siyasi partinin bulunması gibi dava dilekçesinde davacının konumu açıklanırken, davacının “Gazi Mustafa Kemal’in direktifiyle kurulduğu” nun yazılı olduğunu, bu durumun, bir imtiyaz olmaktan öte kuruluş direktifini verenin kimliğinden ötürü onun itibar ve hatırasının korunması için azami gayret gösterilmesi gerektiğini ortaya koyan bir olduğunu, davalıların, kamunun denetimine aracılık eden gazetecilik faaliyeti icra etmekte olduklarını, Davalı, … A.Ş. …logosu ile yayın yapan tematik haber kanalının sahibi olduğunu, 17 yıldır gazetecilik yapan davalı …, halen … isimli gazetede haber müdürlüğü yaptığını, davalı …, 40 yıllık deneyimli hukukçu kimliğinin yanı sıra 25 yıldır aralıksız köşe yazarlığı yapan, Sürekli Basın Kartı hamili tanınmış bir gazeteci olduğunu, bu yönü ile AİHM kararlarında da belirtildiği üzere, gazetecilerin genişletilmiş eleştiri hakkı olduğunu, günlük olaylar hakkında, kamusal görev gereği, gazetecilerin sorgulama, eleştiri hakları, anayasal bir hak olduğunu, sıradan bir kişi olarak, sırf hakaret amacı ile sırf dikkat çekmek için dava konusu cümleleri sarfetmediğini, davalı …nun davalı şirketin -yayın tarihleri itibariyle- yönetim kurulu başkanı veya yayınlardan sorumlu en üst düzey yöneticisi olmadığını, bu nedenle husumet itirazında bulunduklarını, birbirlerinin fiillerinden sorumlu tutulmaları mümkün olmayan davalılar bakımından talep sonucunun açıklanması gerektiğini, dava dilekçesinde davaya konu konuşma içeriği, -konuşma bütünlüğü bozulmak suretiyle- şu şekilde gösterildiğini, doğrusunun;
“Murat Alan :
“… Olur mu Ali Bey hatırlayın …’ın bugün kim kime milyon dolarlık faizsiz ticari sır dediler buna bir de faizsiz ev kredisi veriyor milyon dolarlık …’ın villa alışını hatırlayın”
… :
“… Is Bankası defalarca açıklama yaptı hep ticari sırdır dedi yalnız o faizsiz seklindeki bizim suçlamalarımızı da yalanladılar faizsiz degil normal sartlara ticari kurallara uygun baska müsterilerimize ne yapıyorsak ona da aynısını yaptık dediler iyi güzel de hasa siz laüzer (la yüs’el) sorgulanamaz bir kurum musunuz söylersiniz dersiniz ki baska kisilere de o baska kisilerden birisi mesela …
burada da … eger 17 milyon liralık Bogaza nazır bir yalı satın alacaksa e yani cebinde parası varsa gider alır ama cebinde para yoksa da bu islerde piyasadaki rayiç neyse o rayiçle faizini ödeyerek alması gerekirdi eger… diyorsaki bu ticari sırdır ticari sır olmaktan çıkmıstır …
onun için… faizsiz degildir diye açıklama yaptıgı için ben onların açıklama yapmalarına gerek olmaksızın tekrarlamıs olayım ama o faizin miktarını da açıklama borçları oldugunu hatırlatmıs olayım” şeklinde olduğunu, davaya konu “…” adlı yayın o günkü gazete manşetlerinin izleyici ile paylaşılıp değerlendirildiği bir program olduğunu, 30.09.2020 günlü yayında …i Genel Başkanı… ile ilgili bir gazete haberi yorumlandığını, bu haberde, diğer gazete manşetleri gibi programda izleyiciye aktarıldığını ve üzerinde yorum ve değerlendirmeler yapıldığını, bu bağlamda, …’nın … ile hissedarlığa ve yönetimde temsile dayanan ilişkilerinin de hatırlatıldığını, davacının İmtiyazlı/Özellikli Konumu başlığı altında da kısaca değindiğimiz üzere, … Bankası’nın miras yolu ile … Partisi’ne intikal eden hisseleri her zaman tartışma konusu olduğunu, tartışmanın ana ekseninin, bir siyasi partinin bir bankada hissedar olması olmakla birlikte; bu hisselerin kaynağı da tartışma konusu olduğunu, aynı şey bir başka parti için de söz konusu olsa aynı biçimde eleştirileceğini, davacı tarafından konuşma bütünlüğü bozulmak sureti ile yansıtıldığını, eleştirileri anlamlandırabilmek adına çıkarın bu bölümlerinde de dikkate alınmasını talep ettiklerini, davacı tarafın davaya konu edilen konuşmanın bazı bölümlerini, aralarını kesmek suretiyle dava dilekçesine taşımış; benzerlik sebebi ile geçmişte davacının genel müdürünün istifasına da yol açan…’e kullandırdığı kredilerin usulsüzlüğünün hatırlatılması metne özellikle alınmadığını, ayrıca, kredi kullandırılan bir diğer isim olan …’ın bu olayı özellikle gündeme taşıyan terör örgütü üyeliği suçundan halen firarda ve malvarlıklarına el konulması gündemde olan bir kimse olması da özellikle dava konusu edilmediğini, konuşma bütünlüğünden çıkarılan kısımların, eleştirilerin kamu yararı düşüncesi ile davacının itibarını zedelemekten çok, geçmişteki gibi bir suç soruşturmasına da konu olmuş kredi ilişkisine benzer bir durumun varlığını sorgulamaktan ibaret olduğunu ortaya koyduğunu, davaya konu yayında, …’nın bütün yada bir kısım kredi ilişkilerinin sorgulanmadığını, odaklanılan somut tek bir kredi ilişkisi olduğunu, bu ilişkiyi de gündeme getiren şey, kredi kullanan kişinin kimliği olduğunu, …Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu’nca düzenlenen 25/01/2016 tarih ve… soruşturma,… esas ve … iddianame sayılı iddianamesi ile … hakkında devletin güvenliğine ilişkin bilgileri siyasi ve askeri casusluk maksadıyla temin etme, terör örgütüne yardım etme suçlarından dava açıldığını, …, halen firarda olup, yargılandığı davada tüm malvarlığına el konulmasına karar verildiğini, krediyi alan … ile, krediyi veren banka arasındaki ilişkinin, basit bir kredi ilişkisi mi, yoksa davacı bankanın hissedarı …’nin, …’ın genel yayın yönetmeni olduğu… destekleniyor olmasının bu kredide bir katkısı olmuş mudur sorgulanması beklenmesi gereken bir durum ve aynı zamanda gazeteci için bir görev olduğunu ve eleştirilerin görünürdeki gerçeğe uygun olduğunu, davacı tarafın bu konuda birçok kez açıklama gönderdiğini dava dilekçesinde bildirmiş ise de yaptığı açıklamalarda “kredinin mevzuata uygun olduğu” anlamına gelen ifadeler bulundığunu, “……” perdesinin arkasına saklanarak kredi ilişkisi ile ilgili hiçbir ayrıntıya yer verilmediğini, . davaya konu konuşma metnine de yansıdığı şekilde davalı… davacının bu açıklamasını yayında aynen tekrar ederek, davacının açıklamalarının yetersiz ve eksik olduğunu da ifade ettiğini, geri ödeme planı bulunmayan yabancı para cinsinden kullandırılan kredinin piyasa ve bankacılık teamüllerine uygun olup olmadığının anlaşılması ancak faiz oranının açıklanması ile mümkün olacağını, davacı taraf benzer iddiaları dile getiren benzer yayınları dava konusu ettiği İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin… Esas sayılı dosyasında, söz konusu kredi ilişkisi ile ilgili Bankacılık Düzenlemek ve Denetleme Kurulu’ndan bilgi verildiğini, bazı bölümleri kapatılan BDDK yazısının içeriği ile ilgili tam bir bilgi sahibi olunmasının mümkün olmadığını, eleştirilen öz ve ifade bakımından uygun olduğunu, yayından iki yıl sonra açılan dava, ağır zarar ve saldırı iddiası ile
fahiş tazminat talebinin ciddiyetini azalttığını, talep edilen tazminat tutarının fahiş olduğunu belirterek hukuki ve fiili irtibat sebebi ile işbu davanın tarafları aynı olan Mahkemenizin … E. Sayılı dosyası ile birleştirilmesini, davanın öncelikle zamanaşımı yönünden reddini, davalılar … ve…’ın birbirlerinin sözlerinden sorumlu tutulmaları mümkün olmadığından, bu davalılar yönünden talep sonucunun davacı tarafça açıklanmasının istenilmesini, davalı … bakımından davanın pasif husumet bulunmayışı sebebi ile reddine karar verilmesini, dava konusu yayınlar hukuka uygun olduğundan, görünürdeki gerçeğe dayalı hukuka uygun birer haber, yorum ve değerlendirmeden ibaret eleştiri niteliğinde olduğundan, ayrıca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile korunan bir olay açıklaması ve eleştirisi olduğundan haksız davaların ayrı ayrı tümüyle reddini, farklı bir sonuca varılarak kişilik haklarına hukuka aykırı bir saldırının varlığı kabul edilse bile haberin özelliği gözetilerek saldırının kınanması dahil BK. M.58/2’deki farklı giderim yöntemlerine hükmolunmasını veya tazminat miktarının düşük tutulmasını, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER : … İlçe Emniyet Müdürlüğü cevabi yazısı, 26/01/2023 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
CD çözümleme uzmanı Bilirkişi … tarafından düzenlenen 26/01/2023 tarihli bilirkişi raporu ile tüm program çözümlemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava, yayın yolu ile kişilik haklarının saldırıya uğradığı iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, TV’de yayınlanan programın davacı tarafın iddia ettiği şekilde kişilik haklarına saldırı niteliğinde olup olmadığı, basın/medya özgürlüğü kapsamında kalıp kalmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Davacı tarafça gösterilen tüm deliller toplanmış, dosya program çözümlendirilmesi için bilirkişiye tevdii edilerek rapor düzenlettirilmiştir. Böylece mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, toplanan tüm deliller değerlendirilerek, Davalı şirkette yayınlanan 30/09/2020 tarihli program tümü ile değerlendirilmiş, davacının manevi tazminat talebine dayanak program konuşmacılarının beyanları incelenmiştir.
Davacı tarafın manevi tazminat talebinin dayanağı TMK’nun 24 ve 25.maddeleri ve TBK’nun 49.maddesi uyarınca kişilik haklarına saldırı hükümleri oluşturmaktadır. Anayasaya göre basın özgür ise de bu özgürlüğün sınırsız-mutlak bir özgürlük olmadığı, yine Anayasanın çizdiği sınırlar çerçevesinde kullanılabileceği aşikardır. Basın-yayın yoluyla yapılan haberlerde, yayının kişilik haklarına yönelik saldırı niteliği taşıyıp taşımadığı yönünde yüksek yargı içtihatları ile kabul edilmiş bir kısım ölçütler getirilmiştir. Bunlar; -Yayının güncel olması,-Yayının görünür gerçeğe uygun olması, -Yayının yapılmasında kamu yararı bulunması,-Yayının toplumsal ilgiyi haiz olması,-Yayında biçimle öz arasında denge bulunması(yayının ölçülü olması) olarak sayılmakta olup, yayının hukuka uygun kabul edilebilmesi için tüm bu ölçütlerin tamamının bulunması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında “…Basının kamu görevi yapmasında göz önünde tutulan amaçla, kişilik haklarına verilen zarar arasında açık bir oransızlık varsa, yayımın hukuka aykırı olduğu kabul edilmelidir. Objektiflikten ayrılmak, haber sınırını aşmak, genişletici ve yanlış yorumlarda bulunmak, gerçek dışı haber vermek, yersiz şekilde onur kırıcı sözler kullanmak, dürüstlük kurallarına aykırı davranmak, kişisel nedenlerle salt sansasyon amaçlı yayım yapmak, hukuka aykırıdır” denilmiştir. Yine aynı kararda “…basın özgürlüğünün kişilik haklarına üstün tutulabilmesi için haberin görünür gerçekliğe uygun olması gerekir. Bu durumda, haberin iddiadan öteye geçmemesi ve gerçeklik unsuru taşımaması nedeniyle davacıyı yıpratmaya ve hedef göstermeye yönelik olduğunun kabulü gerekir. Yayında kullanılan bu sözler amacı ne olursa olsun başlı başına kişilik haklarına haksız bir saldırı oluşturduğundan manevi tazminata hükmedilmesi gerekir” şeklinde karar verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun farklı bir kararında “…Basın, yaptığı yayımlarda gerek Anayasanın Temel Haklar ve Ödevler bölümünde yer alan ve gerekse TMK’nun 24 ve 25.maddelerinde ve ayrıca özel yasalarda güvence altına alınmış olan, kişilik haklarına saygı göstermek, bunlara saldırı niteliği taşıyabilecek tutum ve davranışlardan kaçınmak zorundadır. Bu cümleden olarak basın, belirli bir kişinin fikrini tartışmak zorunda kaldığı durumlarda bile, objektif bilgi vermekle ve eleştirmekle yetinmeli, olayları tahrif etmek veya kuşkuları yaymak gibi hukukun izin vermeyeceği yollara başvurmamalıdır. Özellikle de hakaret niteliğinde ya da yersiz, onur kırıcı söz ve deyimlerin kullanılmasından kaçınmalıdır. Basının kamu görevi yapmasında göz önünde tutulan amaçla, kişilik haklarına verilen zarar arasında açık bir oransızlık varsa, yayımın hukuka aykırı olduğu kabul edilmelidir. Objektiflikten ayrılmak, haber sınırını aşmak, genişletici ve yanlış yorumlarda bulunmak, gerçek dışı haber vermek, yersiz şekilde onur kırıcı sözler kullanmak, dürüstlük kurallarına aykırı davranmak, kişisel nedenlerle salt sansasyon için yayım yapmak hukuka aykırıdır. Bu açıklamalardan sonra, denilebilir ki, basın özgürlüğünün kişilik haklarına üstün tutulabilmesi için haberin gerçeğe uygun olması, gerçeğe uygun yayımın haber niteliği taşıması, gerçeğe uygun haberlerin verilmesinde nesnel (objektif) ölçütlere uyulması, haberin veriliş biçimi yönünden özle biçim arasında ölçülülük bulunması gerekir. Bir yayımın hukuka uygun olduğunun kabul edilebilmesi ancak açıklanan bütün bu koşulların birlikte varlığı halinde mümkündür. Yapılan bir yayım bu temel ilkelerden herhangi birine ters düşüyorsa hukuka aykırılık unsuru gerçekleşmiş olacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.06.2015 tarihli ve 2014/4-33 E., 2015/1504 K., 08.05.2013 tarihli ve 2012/4-1162 E., 2013/631 K.sayılı kararları).Öte yandan haberde gerekli, yararlı ve ilgili olmayan nitelemeler ve yorumlar yapıldığı, haberin içeriğine uygun düşmeyen, tahrik edici, kamuoyunda husumet ve kuşku yaratıcı, güveni zedeleyici bir üslubun kullanıldığı durumlarda, özle biçim arasındaki denge bozulmuş sayılır. Bu da hukuka aykırılığın varlığını kabule imkan sağlar. Diğer bir anlatımla basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma, yönlendirme yetki ve sorumluluğuna sahiptir. Bunun içindir ki basının yaptığı yayımdan dolayı hukuka aykırılık teşkil edecek olan eylemi, genel olaylardaki hukuka aykırı olan eylemden farklılıklar taşır. İşte bu farklılık ve ayrık durum gözetilerek yapılan yayımın hukuka aykırılık veya uygunluk sınırı belirlenmelidir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayımdaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. İşte basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi tarafından gazetecilere tanınan özgürlük, gazetecilik etik ve ilkelerine uygun olarak topluma doğru ve güvenilir bilgi sağlamak için iyi niyetle hareket etmeleri şartıyla sınırlıdır. Bu nedenle algı da yaratılmaması gerekir. Basının üçüncü kişiler hakkında ileri sürdüğü, şeref ve itibarlarını zedeleyici nitelikteki olgusal isnatların doğruluğunu araştırma yükümlülüğü vardır…” şeklinde karar vermiştir. Mahkemece, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle istemin kısmen kabul edilmiş olması doğru olmamış…” şeklinde ifade edilmiştir.
Yargıtay 4. HD’nin 2014/15849 Esas – 2015/12443 Karar sayılı ilamında da: “..haberlerin bütünü itibariyle görünür gerçeğe uygun, toplumsal ilgi ve kamu yararına haiz olduğu kabul edilmelidir. Haberlerde kullanılan başlıkların çarpıcı nitelikte olduğu görülmüş ise de gazetecilik tekniği gereği okuyucunun ilgisini artırmak için bu yönteme başvurulduğu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin de basın özgürlüğünde belli ölçüde abartıya ve hatta tahrik yoluna başvurmanın mümkün olduğuna işaret ettiği bilinmektedir. (Prager ve Oberschlick v. Avusturya, 26 Nisan 1995, § 38, A serisi, No. 313)
Davalı basın organının toplumu bilgilendirme ve kendi kanaatlerini yayma özgürlüğü kapsamında eleştirilerini dile getirme hakkı bulunduğu, davaya konu program içeriğinin davacının kişilik haklarına saldırı denilebilecek içerik içermediği, bunun yanında yukarıda verilen emsal Yargıtay kararı da dikkate alındığında, program içeriğinin veriliş şeklinin basın özgürlüğü sınırları içinde kaldığı, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2- Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 179,90-TL nispi karar harcından peşin yatırılan 8.538,75-TL harcın mahsubu ile artan 8.358,85-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
3-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.560,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/3.maddesine göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/04/2023

Katip
e-imza*

Hakim
e-imza*

Bu belge 5070 Sayılı Elektronik imza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.