Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/473 E. 2023/305 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/335 Esas
KARAR NO : 2023/303
DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/05/2022
KARAR TARİHİ : 13/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan 26/05/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 04.06.2008 tarihinde protokol imzalandığını, davacı kiraya veren sıfatıyla İstanbul, … ilçesi İkitelli köyü … Mevkii … pafta … parselde kayıtlı taşınmazı akaryakıt ve otogaz satış servis istasyonu ruhsatı alındıktan sonra davalıya alt kiraya vermeyi ve işletme hakkını devretmeyi taahhüt ettiğini, davalı ise taşınmazda yapılacak olan inşaat için trafo katkı payı adı altında davacıya 320.000 USD ödemeyi, 17 yıllık kira bedeli olarak davacıya toplam 4.000.000 USD ödemeyi, taşınmazın istasyon olarak hizmete girmesinden itibaren ise davacıya aylık 25.000 USD KDV tutarında işletme hakkı bedeli ödemeyi taahhüt ettiğini, akabinde 10.10.2008 tarihli sözleşme akdedildiğini, kira bedeli 17 yıllık olarak 4.000.000 USD belirlendiğini, davalı bütün bedelleri protokole uygun olarak ödediğini, davalının işletme hakkı bedelini protokole aykırı olarak eksik ödediğini, 2018 yılı Ekim ayına kadar davacıya fatura karşılığında aylık işletme hakkı bedeli olan 25.000 USD KDV eksiksiz olarak ödendiğini, davalı bu tarihten itibaren işletme hakkı bedelini protokole aykırı olarak TL olarak ödemeye başladığını ve halen de TL olarak ödemeye devam ettiğini, davalı tarafından yapılan ödenen tutarın ödeme günündeki USD karşılığı hesaplandığında da fatura bedelini karşılamadığını, ödeme eksik olduğunu, işletme hakkı bedeli döviz ile yapılan ödemeler açısından kısıtlamaya tabi olan bir borç olmadığını, dava konusu olan 2020 yılı Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ait toplam işletme hakkı bedeli alacağı KDV dahil 83.500 USD olduğunu, davalı bu ayların işletme hakkı bedeli olarak davacıya toplam 52.720,21 USD eksik ödeme yaptığını, açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile davacı şirketin 2020 yılı ekim, kasım ve aralık ayları işletme hakkı bedeli alacağından bakiye kalan 30.779,79 USD’nin davalıdan tahsilini talep etmişlerdir.
CEVAP: Davalı vekili tarafından sunulan 04/07/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, taraflar arasındaki kira ilişkisi kapsamında davalı şirket tarafından gerek 17 yıllık peşin olarak ödenen bedel gerekse her ay işletme hakkı adı altında yapılmakta olan aylık ödemelerin tamamı akde konu taşınmazı davalı kiracı sıfatıyla kullanmasının karşılığı olarak ödendiğini ve ödenmekte olan bedeller olduğunu, dava konusu protokolde taraflarca kira bedelinin bir kısmının peşin ödenmesi, bir kısmının ise aylık ödemeler halinde ödenmesi şeklinde bir ödeme usulü benimsendiğini ve kararlaştırıldığını, peşin olarak ödenmiş olan kısmın kira konusu taşınmazın ve üzerindeki istasyonun fiilen işletip işletilmediğine bakılmaksızın her halükarda asgari kira bedeli olarak ödenmesi kabul edilmiş olan kısım olduğunu, işletme hakkı bedeli adı altında yapılan aylık ödemeler ise kiraya konu taşınmazdaki istasyonun fiilen işletilmesine bağlı olmak üzere peşin ödenen asgari kira bedeline ilave olarak ödenmesi kararlaştırılmış olan kısım olduğunu, dava konusu işletme hakkı bedeli ödemeleri kira bedeli niteliği taşıdığını, döviz cinsinden kararlaştırılması yasaklanmış olan edimler kapsamına girdiğini, davacı yanın davalı tarafından işletme hakkı bedellerinin protokole aykırı olarak eksik ödenmekte olduğu iddiası gerçeği yansıtmadığını, davacı taraf 2 yıl boyunca işletme hakkı bedellerine ilişkin olarak TL faturaları kestikten ve ödemeleri TL olarak alıp kabul ettikten sonra 2020 ekim ayında 2 yıldır itirazsız şekilde Cumhurbaşkanı Kararı ve Tebliğ Hükümlerine göre TL ile belirlenerek ödenmiş olan işletme hakkının dövizle kararlaştırılması yasak olan edimlerden olmadığını iddiasını ortaya attığını ve hem 2020 yılı Ekim ayından itibaren işletme hakkı bedellerini döviz cinsinden fatura etmeye çalıştığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: 10/10/2008 tarihli Kira Sözleşmesi, 17/01/2019 tarihle Ek Kira Sözleşmesi, 04/06/2008 tarihli Protokol, Faturalar, … Noterliğini 03/01/2022 tarih ve 89 yevmiye sayılı ihtarnamesi, … Noterliğinin 07/01/2022 tarih ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesi, Tapu kaydı, Bilirkişi raporu, Arabulucu tutanağı, Arabulucu sarf kararı ve tüm dosya kapsamı.
Mali Müşavir Bilirkişi … ve Kimya Yüksek Mühendisi Bilirkişi … tarafından hazırlanan 03/01/2023 tarihli bilirkişi raporuna göre; Dava konusunun, taraflar arasında akdedilen sözleşme kapsamında davacı yanın 2020 yılı Ekim, Kasım ve Aralık ayları İşletme Hakkı Bedeli alacağının davalı yandan tahsili talebinden ibaret olduğu, Davacının 2018-2019-2020-2021 yılları ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, Davacının incelenen ticari defterlerine göre; Davacının davalı adına düzenlemiş olduğu faturaların davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı yanın dava tarihi (26.05.2022) itibariyle davalı yandan 127. Diğer ticari alacaklar hesabında 6.617.994,43 TL, 128. Şüpheli Ticari Alacaklar hesabında 207.754,20 TL alacaklı olduğu, 340. Alınan Sipariş Avansları hesabında ise 1.839.862,49 TL davalı yana borçlu olduğu, genel toplamda davacının davalı yandan (6.617.994,43 TL + 207.754,20 TL – 1.839.862,49 TL) 4.985.886,14 TL cari hesap bakiye alacaklı olduğu, Davalının 2018-2019-2020-2021 yılları ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, Davalının incelenen ticari defterlerine göre; Davalı yanın dava tarihi (26.05.2022) itibariyle davacı yandan 2.059.547,56 TL cari hesap bakiye alacaklı olduğu, Dava tarihi (26.05.2022) itibariyle davacı yanın incelenen kendi ticari defterlerinde davalı yandan 4.985.886,14 TL cari hesap bakiye alacaklı olmasına karşın davalı yan kendi ticari defterlerinde davacı yandan 2.059.547,56 TL cari hesap bakiye alacaklı olduğu, buna göre cari hesap farklılığının (4.985.886,14 TL + 2.059.547,56 TL) 7.045.433,70 TL olduğu, taraflar arasındaki cari hesap farklılığının, davacı yan tarafından davalı adına düzenlenen aşağıda detaylarına yer verilen toplam 7.045.433,70 TL tutarlı 4 adet faturanın davacı kayıtlarında mevcut olup davalı tarafın kayıtlarında yer almamasından kaynaklandığı, cari hesap farklılığına konu edilen faturalar incelendiğinde; Davacı … A.Ş. tarafından davacı adına tanzim edilen faturaların E-fatura şeklinde usulüne uygun olarak düzenlediği, dava konusu alacağı oluşturan faturaların taraflar arasında akdedilen sözleşme kapsamında işletme devir hakkı bedeli kapsamında düzenlendiği, faturaların davacı yanın ticari defterlerinde kayıtlı olmasına karşın davalı tarafça iş bu faturalara karşı iade faturaları düzenlenerek kayıtlarına alınmadığı, daha önceki dönemlerde her ay düzenli olarak işletme devir hakkı faturaları ayrı olarak tanzim edildiği ve davalı tarafça karşılığı ödendiği görülmekle bu bağlamda bir teammül oluştuğu, taraflar arasındaki asli ihtilafın aylık olarak davalı tarafından davacıya ödenen bedelin kira bedeli mi yoksa işletme hakkı bedeli mi olduğu ve buna bağlı olarak aylık olarak ödenen bu bedelin Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda değişiklik yapılmasına Dair Karar kapsamında yabancı para olarak mı yoksa Türk Lirası olarak mı ödeneceği olduğu noktasında toplandığı, bu hususta öncelikle aylık olarak ödenmekte olan bedelin kira bedeli mi yoksa işletme hakkı bedeli mi olduğunun çözümlenmesi gerektiği, taraflar arasında imzalanan 04.06.2008 tarihli protokol gereğince davalı tarafından 2018 Ekim dönemine kadar İşletme Hakkı Bedeli olarak davacı şirkete 25.000,00 USD + KDV tutarında ödeme yaptığı bu hususta taraflar arasında bir çekişme olmayıp, davalı 2018 Ekim döneminden itibaren İşletme Hakkı Bedelini Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara istinaden TL olarak ödemeye devam ettiği, kiralama hizmetleri, işyeri olarak kullanılan bina, ofis, dükkan gibi taşınmazların kira sözleşmesi ile kurulu mülkiyetinin kiralanmasını kapsadığı, bununla birlikte taşınmazların, iktisadi bir faaliyetinin icrasına tahsis edilerek ve/veya işletmeye hazır hale getirilerek kiracıların kullanımına bırakılması halinde, bu tür işlemler taşınmazın kiralanması dışında taşınmazda yapılan işe ilişkin işletme hakkının devri niteliğinde olduğundan bu işlemlerin işyeri kiralama hizmeti olarak değerlendirilemeyeceği kanaatinin edindiğini, kiraya verence taşınmazda gerçekleştirilecek faaliyetin içeriği belirtilmeden sadece taşınmazın mülkiyetinin kullanımı kiracıya bırakıldığında bu kiralama taşınmaz (işyeri) kiralaması olduğunu, ancak, taşınmazda sürdürülecek bir faaliyet belirlenmişse ve taşınmaz bu faaliyetin gerçekleştirileceği kiracıya bırakılıyorsa burada sadece taşınmazın kiralaması değil, taşınmaza bağlı işletme hakkının da devredilmesi söz konusu olduğunu, diğer bir anlatımla dava konusu olayda bir taşınmaz kiralaması yanında bir hakkın belirli bir süre için devri kullandırılması söz konusu olduğu anlaşıldığı, taraf ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede, davacı tarafından davalı yan muhatap alınarak “kira bedeli”, “işletme devir hakkı bedeli” ve “işletme devir hakkı farkı bedeli” kapsamında faturalar düzenlendiği, dava konusu ile ilgili olarak davacının faturalarını işletme hakkı devir bedeli açıklamasıyla düzenlediği ve davalı yanın bu faturalara ilişkin somut bir itirazının görülmediği, daha önceki dönemlerde her ay düzenli olarak işletme devir hakkı faturaları ayrı olarak tanzim edildiği ve davalı tarafça karşılığı ödendiği görülmekle bu bağlamda bir teamül oluştuğu, kira bedeli faturalarının ayrı olarak düzenlendiği, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde huzurdaki davada ihtilaf konusu alacağın işletme hakkı bedeli olduğu, öte yandan davalı yanın ödemelerin Türk Lirası’mı yoksa döviz cinsinden mi yapılacağı yönündeki itirazlar hukuki ihtilaf olup değerlendirilmesi Mahkemenize ait olacağı kanaati hasıl olduğu, Mahkeme davacı yanın davasında haklı görülmesi halinde, davacının dava tarihi (26.05.2022) itibariyle dava konusu edilen 2020 yılı Ekim, Kasım, Aralık ayları işletme hakkı bedelinden kaynaklı olarak davalı yandan bakiye (2020 yılı Ekim, Kasım, Aralık ayları İşletme Hakkı bedeli 83.500,00 USD – Davalı Ödemesi 49.120,16 USD=) 34.379,84 USD alacaklı olduğu, diğer bir anlatımla taraflar arasındaki bu bakiyenin sebebinin davacının USD bazlı düzenlemiş olduğu faturalara karşı davalının TL bazında ödeme yapmasından kaynaklı bu bakiyenin oluştuğu¸ Davacı tarafından, davalı tarafından yapılan ödemelerin talep edilen ayların son günlerinde olan kur esas alınarak USD’ye çevrildiği anlaşılmakla tarafımızca davalı yanın ödeme yaptığı tarihlerdeki USD kuru esas alınmasından dolayı davacı talebindeki tutar ile hesaplama tutarı farklılık gösterdiğinin sonuç ve kanaatine varılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava, davacı tarafça davalı aleyhine açılan taraflar arasındaki akaryakıt istasyonu işletme sözleşmesinden kaynaklı bakiye işletme hakkı bedeli alacağı istemine ilişkindir.
Davacı taraf davalı ile aralarındaki sözleşmeden doğan döviz (USD) cinsi alacağın eksik ödendiğini, davalının döviz cinsi üzerinden ödemesi gereken borcunu sözleşmenin Türk Parasının korunması hakkında tebliğ kapsamına girdiğinden bahisle TL’ye çevirerek eksik ödediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin söz konusu tebliğ kapsamına girmediğini bu nedenle davalının toplam borcunun dolar cinsi üzerinden ödemesi gerekirken haksız şekilde TL’ye çevirerek eksik ödeme yaptığından dolayı taraflar arasındaki protokol gereği ödenmesi gereken ancak eksik ödenen Ekim Kasım Aralık aylarına ilişkin işletme hakkı bedeline yönelik 30.779,79-$(USD) tutarındaki alacağın avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf ise taraflar arasındaki sözleşmenin Türk Parasının korunması hakkında tebliğ kapsamına girdiğini bu nedenle tebliğ kapsamında hesaplama yapılarak davacıya sözleşmeden kaynaklı işletme hakkı bedelinin eksiksiz olarak ödendiğini, Ekim 2020 tarihinden öncesi TL üzerinden faturaların ödendiğini, bu tarihten sonraki Dolardaki dalgalanmadan dolayı tekrar Dolar olarak fatura edilmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davacının bakiye alacak talebinin haksız olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafça ihtilafın kira sözleşmesinden kaynaklı olması nedeniyle davaya Sulh Hukuk Mahkemesinin bakmakla görevli olduğu itirazında bulunulmuş ise de; davanın kira ilişkisi de içeren karma nitelikli akaryakıt bayiliği sözleşmesinden kaynaklı olması ve dava konusu alacağın işletme hakkı bedeline ilişkin olması nedeniyle nisbi ticari dava niteliğindeki davaya bakmaya mahkememiz görevli olduğundan davalı tarafın görevsizlik itirazının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Dava zorunlu arabuluculuğa tabi davalardan olup davacı tarafça dosyaya sunulan 28/07/2021 tarihli arabuluculuk son anlaşmazlık tutanağı ile davacı tarafça zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve tarafların anlaşamadığı anlaşılmıştır.
Dava konusu ihtilaf taraflar arasındaki 04/06/2008 tarihli protokol gereği davacı şirketin davalı şirketten işletme hakkı bedeli alacağı olup olmadığı ve varsa miktarı hususundan kaynaklıdır.
Mahkememizce dosya kapsamındaki deliller incelenmiş ve tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonrası Serbest Muhasebeci Bilirkişi … ve Akaryakıt Uzmanı Bilirkişi … tarafından düzenlenen bilirkişi raporuna göre; davalı yanın ödemelerin Türk Lirası’mı yoksa döviz cinsinden mi yapılacağı yönündeki itirazlar hukuki ihtilaf olup değerlendirilmesi Mahkemenize ait olacağı kanaati hasıl olduğu, Mahkeme davacı yanın davasında haklı görülmesi halinde, davacının dava tarihi (26.05.2022) itibariyle dava konusu edilen 2020 yılı Ekim, Kasım, Aralık ayları işletme hakkı bedelinden kaynaklı olarak davalı yandan bakiye (2020 yılı Ekim, Kasım, Aralık ayları İşletme Hakkı bedeli 83.500,00 USD – Davalı Ödemesi 49.120,16 USD=) 34.379,84 USD alacaklı olduğu, diğer bir anlatımla taraflar arasındaki bu bakiyenin sebebinin davacının USD bazlı düzenlemiş olduğu faturalara karşı davalının TL bazında ödeme yapmasından kaynaklı bu bakiyenin oluştuğu tespit edilmiştir.
16/11/2018 tarihli Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ(Tebliğ No:2018-32/34)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ(Tebliğ No:2018-32/52)’in 8. maddesinin 2. fıkrasında; “Türkiye’de yerleşik kişiler kendi aralarında akdedecekleri; konusu yurt içinde yer alan gayrimenkuller olan, konut ve çatılı iş yeri dâhil gayrimenkul kiralama sözleşmelerinde sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştıramazlar.” düzenlemesi getirilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşme, yasal mevzuat ve 16/11/2018 tarihli Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ(Tebliğ No:2018-32/34)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ(Tebliğ No:2018-32/52)’in 8. maddesinin 2. fıkrasında kira sözleşmelerinin dövizle belirlenmesi yasak kapsamında olup, taraflar arasındaki sözleşmenin akaryakıt istasyonunun kiralanması ve işletme hakkına ilişkin karma nitelikte bir sözleşme olduğu, dava konusu alacağın işletme hakkı bedelinden kaynaklı olduğu ve bunun taraflar arasındaki 04/06/2008 tarihli protokolün 5-c maddesinde belirlendiği açık olup, taraflar arasındaki ana sözleşme kira sözleşmesi olsa da dava konusu alacağın kira alacağı olmaması işletme hakkı bedelinden kaynaklı olması nedeniyle tebliğ kapsamında ödeme yükümlülüğü döviz cinsi üzerinden ve dövize endeksli kararlaştırılması yasaklanmış bir sözleşme olmadığı, taraflarca sözleşme serbestisi kapsamında ödeme yükümlülüğünün dolar (USD) cinsi üzerinden belirlendiği ve buna yasal bir engel bulunmadığı gibi taraflar arasındaki sözleşmenin düzenlenme tarihinin 04/06/2008 olması, davalının dayandığı dövize endeksli sözleşme yasağını getiren söz konusu tebliğin yürürlük tarihinin taraflar arasındaki sözleşmenin akit tarihinden çok sonrası olan 16/11/2018 tarihi olması nedeniyle tebliğin geçmişe yönelik uygulanmasının hukukun temel ilkeleri ile bağdaşmayacak nitelikte olmasından dolayı da dava konusu taraflar arasındaki sözleşmeye uygulanmasının mümkün olmadığı anlaşılmış, benzer davada Konya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nin 30/09/2020 tarih ve 2020/780 Esas, 2020/985 Karar sayılı ilamında da tebliğin geçmişe yönelik uygulanamayacağı açıkça belirtilmiştir.
Bu haliyle Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde; söz konusu Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ(Tebliğ No:2018-32/34)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ(Tebliğ No:2018-32/52)’in dava konusu taraflar arasındaki sözleşmeye uygulanmasının mümkün olmadığının tespiti karşısında davalının davacıya yaptığı işletme hakkı bedeline ilişkin kısmi ödemeler sonrası davacının davalıdan bakiye alacağının olup olmadığı hususunda ise düzenlenen dosya kapsamına ve denetime uygun bulunan bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere davalı tarafından yapılan TL cinsi ödemelerin ödeme tarihindeki kur üzerinden belirlenen USD cinsi bedellerinin mahsubu sonrası bakiye işletme hakkı bedellerinin 2020 yılı Ekim ayı işletme hakkı bedeli 10.128,77-$(USD), 2020 yılı Kasım ayı işletme hakkı bedeli 11.185,31-$(USD), 2020 yılı Aralık ayı işletme hakkı bedeli 13.065,76-$(USD) olarak tespit edildiği, toplam bakiye işletme hakkı bedelinin 34.379,84-$(USD) olduğu davacının talebinin 30.779,79-$(USD) olması nedeniyle fazla olan 3.600,05-$(USD)’nin ilk vade olan Ekim ayı bedelinden mahsubu gerektiğinden talepten fazla olan 3.600,05-$(USD)’nin mahsubu sonrası davacının davalıdan olan işletme hakkı bedelleri alacağının 2020 yılı Ekim ayı işletme hakkı bedeli 6.528,72-$(USD), 2020 yılı Kasım ayı işletme hakkı bedeli 11.185,31-$(USD), 2020 yılı Aralık ayı işletme hakkı bedeli 13.065,76-$(USD) olduğu anlaşılmakla, davacı tarafça söz konusu bedellere fatura tarihinden itibaren avans faiz işletilmesi talep edilmiş ise de; taraflar arasındaki 04/06/2008 tarihli protokolün 5-c maddesinde işletme hakkı bedeline ilişkin alacağın vadesinin her ayın en geç 7. günü olarak belirlendiğinden fatura tarihleri kapsamında sözleşmede belirlenen vade koşulu ve taleple bağlı kalınarak dosya kapsamındaki faturaların tarihi esas alınarak 2020 yılı Ekim ayı bakiye işletme hakkı bedeli 6.528,72-$(USD)’sinin sözleşme vade tarihi olan 07/10/2020, 2020 yılı Kasım ayı bakiye işletme hakkı bedeli 11.185,31-$(USD)’sinin fatura tarihi olan 09/11/2020, 2020 yılı Aralık ayı işletme hakkı bedeli 13.065,76-$(USD)’sinin fatura tarihi olan 30/12/2021 tarihinden itibaren faiz işletilmesine ve alacağın döviz cinsi olması nedeniyle avans faiz uygulanması mümkün olmadığından belirlenen işletme hakkı bedellerinin işleyecek USD döviz cinsine kamu bankalarınca uygulanan en yüksek yıllık mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafça açılan DAVANIN KABULÜ ile; Davacı şirketin davalı şirketten işletme hakkı bedeline ilişkin toplam 34.379,84-$(USD) alacağından taleple bağlı kalınarak 30.779,79-$(USD) alacağının talepten fazla olan 3.600,05-$(USD)’nin mahsubu sonrası kalan 6.528,72-$(USD)’sinin sözleşme vade tarihi olan 07/10/2020, 11.185,31-$(USD)’sinin fatura tarihi olan 09/11/2020, 13.065,76-$(USD)’sinin fatura tarihi olan 30/12/2021 tarihinden itibaren işleyecek USD döviz cinsine kamu bankalarınca uygulanan en yüksek yıllık mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına,
2- Davacı tarafça dava açılırken yatırılan peşin harcın alınması gereken 34.390,85-TL harçtan mahsubu ile bakiye 25.770,32-TL karar harcının davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
3- Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle arabuluculuk faaliyeti sona erdiğinden 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.560,00-TL’nin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
4- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 80,70-TL başvurma harcı, 8.620,53-TL peşin harç olmak üzere toplam 8.701,23-TL harç giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5- Davacı tarafça yargılamanın yürütülmesi nedeniyle yapılan 13 adet tebligat-posta gideri 86,25-TL, bilirkişi ücreti 5.000,00-TL olmak üzere toplam 5.086,25-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6- Davacı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen nisbi 73.379,80 -TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7- Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran ilgili tarafa resen iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/04/2023

Başkan …
e-imza*
Üye …
e-imza*
Üye …
e-imza*
Katip …
e-imza*

*Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.