Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/458 E. 2023/166 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/458 Esas
KARAR NO:2023/166

DAVA:İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ:25/07/2022
KARAR TARİHİ:01/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Dava konusu … plakalı aracın, müvekkili sigorta şirketi tarafından, 02.09.2020-02.09.2021 vade ve … numaralı Genişletilmiş Kasko Filo Sigorta Poliçesinde belirlenen risklere karşı poliçede yazılı teminat limitleri çerçevesinde sigortalandığını, 08.11.2020 tarihinde saat 21.50 sıralarında … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile …. … istikametine seyir halinde iken çevrede herhangi bir uyarı işareti olmaması sonucu yol üzerinde şerit ortasında bulunan araç lastik parçasına çarpması sonucunda maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza Sonrasında polis tarafından tutulan kaza tespit tutanağında; “Bu kazanın oluşumunda 2918 Sayılı K.T.K’ nın 13.maddesinde yer alan Karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşlar, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlüdür kuralını ihlalinden yolun bakım ve güvenliğinden sorumlu kuruluşun sorumlu olduğu, diğer araç sürücülerinin ise 2918 sayılı kanunun 52/1-B maddesinde belirtilen hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak kuralının ihlal ettiklerinden kusurlu oldukları tespit edilmiştir.” belirtildiğini ve kazanın meydana geldiği yer bakımından yolun bakım ve denetiminden sorumlu … asli kusurlu bulunduğunu, işleten ve sürücü …’ın müvekkili şirket nezdinde sigortalı … plakalı aracın kaza neticesinde ağır hasarlanması sebebiyle müvekkili şirkete başvurusu ile 15790841 numaralı hasar dosyası nezdinde hazırlanan ekspertiz raporu ile sigortalı aracın hasar bedelinin 80.755,97-TL olduğu tespit edildiğini, sigortalı araç maliki … ile yapılan pert – total mutabakatı ile 185.000,00-TL rayiç, 122.100,00-TL sovtaj bedel üzerinden anlaşma sağlandığını, müvekkili şirket tarafından 03.12.2020 tarihinde sovtaj bedeli dışında kalan 62.900,00-TL’nin …’a ödendiğini ve müvekkili şirket sigortalı tarafından ibra edildiğini, söz konusu zararın giderilmesi amacıyla davalı/borçlu …’nün aleyhine kazanın meydana gelmesinde %50 kusuru esas alınarak sigortalıya ödenen miktarın %50’sine tekabül eden 31.450,00-TL asıl alacak, ödeme tarihinden takip tarihine kadar işlemiş 5.652,17-TL ticari faiz olmak üzere toplam 37.102,17-TL- üzerinden …. İcra Dairesi’nin …Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini, …. İcra Dairesi’nin …Esas sayılı dosyasında yapılan haksız ve yasal dayanaktan yoksun itirazın iptaline ve takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına, takip tarihi itibariyle ana rakam ve (takip öncesi ve sonrası avans faizi üzerinden işleyecek) avans faiz alacağımızın hüküm altına alınmasına, yargılama masrafları ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf ile müvekkili idare arasındaki uyuşmazlığın, trafik kazasından kaynaklanan zarar nedeniyle sigortalıya ödenen tazminatın rücu’en alacak istemine ilişkin olduğunu, bu yüzden görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, 3996 sayılı Kanun uyarınca … ile … … A.Ş. arasında 28.05.2013 tarihinde aktedilen Yap-İşlet-Devret (YİD) Sözleşmesi gereğince, …’nun finansmanın temini, projelendirilmesi, yapımı, işletilmesi, işletme süresi boyunca her türlü bakımı, onarımı ve sözleşme süresi sonunda her türlü borç ve taahhütlerden ari, bakımlı, çalışır, kullanılabilir durumda ve bedelsiz olarak müvekkili idareye devri görevi görevli şirket sıfatıyla yukarıda adı geçen kuruluşa verildiğini, dava konusu kazanın meydana geldiği kesimin sorumluluğu … Görevli Şirketi konumunda bulunan … … A.Ş.’ye ait olduğundan davanın müvekkili idare açısından pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, otoyol güzergahında rutin yol kontrolleri, yol temizlik çalışmaları, yol üzerine düşen veya dökülen malzemelerin kaldırılması, yolun üst yapısında oluşan açılmaların kapatılması veya gelen ihbarların hemen değerlendirilmesiyle ilgili 24 saat esasına göre görev yapan yüklenici şirket elemanlarıyla intikal süresi içerisinde müdahale edilerek olumsuzluklar giderildiğini ve trafik güvenliğinin sağlandığını, 08.11.2020 tarihinde … plakalı aracın karışmış olduğu kazada, yol üzerinde şerit ortasında bulunan araç lastik parçası ile ilgili herhangi bir ihbar gelmediğini ve yol kontrollerinde bir olumsuzluğa rastlanmadığını, araç lastik parçasının yola düşmesi kazanın hemen öncesinde müdahale edilmesini imkansız kılacak bir zaman diliminde 3. bir şahıs tarafından gerçekleştirilmiş olabileceğini, bu olumsuz durumun …’nün ihmalinden kaynaklandığına yahut bu olumsuz duruma geç müdahale edildiğine dair bir veri de bulunmadığını, kaza sonrasında polis tarafından tutulan kaza tespit tutanağında araç sürücüsünün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 52/1-b maddesinin “Aracının hızını, aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak” kuralını ihlal ettiği açık bir şekilde yazılı olduğunu, kazanın bu sebeple gerçekleştiğini, açıklanan nedenlerle davanın, HMK’nın 114. maddesinin b fıkrası gereğince yargı yolu yönünden, görevsizlik nedeniyle, pasif husumet yokluğundan yahut esastan reddine, davaya müvekkili idare aleyhine devam edilmesi halinde davanın … … A.Ş.’ye ihbarına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Dava; davalı borçlu tarafından …. İcra Dairesi’nin …Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın haklı olup olmadığı, icra inkar tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığından ibaret itirazın iptali davasıdır.
Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önüne alınır.
Ticaret Mahkemesinin görev alanını düzenleyen 6102 Sayılı TTK’nın 4 ve 5 maddeleri şu şekildedir:
“MADDE 4- (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,  yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,
öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.
MADDE 5- (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.”
6100 Sayılı HMK’nın 2.maddesinde ise Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanı düzenlenmiş olup, bu madde;
” Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmünü haizdir.
Somut olayda dava konusu, sigorta şirketinin sigorta kasko poliçesi gereği sigortalısına ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalıdan rücuen tahsili için başlatılan icra takip dosyasına yapılan itirazın haklı olup olmadığı, icra inkar tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin olup bu haliyle eldeki dava mutlak ticari davalardan olmadığından uyuşmazlığın çözümünde tarafların tacir olup olmamalarına göre davaya bakma konusunda mahkemenin görev hususunun belirlenmesi gerekmiştir.
TTK’nın 14.maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Yasa’nın 17.maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
TTK’nın 14.maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Yasa’nın 17.maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun’unun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nun 1463.maddesinde de, önce 17.maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17.maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
19.02.1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile T.T.K.’nun 1463.maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;
1-Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2-Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Bu kapsamda Mahkememizce dava dışı sigortalı …’ın bağlı bulunduğu … Vergi Dairesi Müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevap doğrultusunda; dava dışı, … T.C. kimlik numaralı …’ın 08/11/2021 tarihinde Özel Muayenehanelerde Sağlanan Uzman Hekimlik ile İlgili Yatılı Olmayan Uygulama Faaliyetleri faaliyetine başladığı Serbest Meslek Kazanç defteri tuttuğu, bu haliyle tacir olmadığı , tacir kaydının bulunmadığından tacir olmadığı anlaşılmıştır.
Öte yandan TTK’nın HALEFİYET başlığı altındaki 1472. Maddesinde; “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, sigorta şirketi bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre görevli mahkeme de sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınarak belirleneceğinden , davacı sigorta şirketinin sigortalısının halefi olarak açtığı bu davada, sigortalının gerçek kişi olduğu, tacir olmadığı, yine davaya konu aracın hususi araç olarak kullanıldığının gelen müzekkere cevaplarından da tespit edildiği anlaşıldığından bu haliyle eldeki dava mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, davacı taraf şirket olsa da halefi adına hareket ettiği sigortalısının gerçek kişi olduğu sabit olmakla, dava konusu alacağın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili ve ticari iş niteliğinde olmadığından somut olayda dava TTK’da yer alan mutlak ticari davalardan da değildir. Bu itibarla davaya bakma görevi genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesine ait olup, mahkememizin görev alanında değildir.
Görev itirazı yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re’sen nazara alınarak yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça açılan DAVANIN, HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsiz olması nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK 20/1 maddesi gereğince, kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere İstanbul Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna GÖNDERİLMESİNE, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-Harç, yargılama giderleri, vekalet ücreti ve gider avansı hususunun görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 01/03/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır