Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/399 E. 2022/511 K. 02.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/399 Esas
KARAR NO : 2022/511
DAVA : İtirazın İptali (Adi Ortaklıktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/06/2022
KARAR TARİHİ : 02/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Adi Ortaklıktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 22/06/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı … ile müvekkili … arasında davalıya ait atıl halde bulunan İstanbul İli … İlçesi … Mah. … Cad.N: … … No.lu dairenin tadilat ve dekore ettirilerek dizi, sinema, reklam çekimlerinde kullanılması ve gelen karın ortak olarak paylaşılması konusunda sözlü olarak anlaşıldığını, belirtilen gayrimenkulün tadilat ve dekorasyon işlemleri müvekkil tarafından yapılacağının ve bu masrafların 5(Beş) yıl süre ile ortak kar paydaşlığı yapılarak ödeneceği hususunda karşılıklı olarak anlaşıldığını, müvekkilinin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek belirtilen gayrimenkulün dekorasyon ve bütün tadilat işlemlerini yerine getirdiğini ve gerekli iş ilişkilerini kullanarak ilgili firmalar ile anlaşmalar düzenlediğini ve fiili olarak çalışır düzene getirdiğini, müvekkilinin … ile anlaşarak istedikleri özelliklere göre gerekli mimari ve mühendislik çalışmalarını yaptırarak sektöre hitap eden bir çalışma alanı yaratarak davalı ile çalışmaya başladığını, davalının gerekli tadilat ve dekorasyon işlemi bittiğinde sözlü anlaşmadan vazgeçerek ortaklığı sonlandırdığını, müvekkili tarafından anlaşma sağladığı şirket ile çalışmaya başlayıp kazanç elde ettiğini, müvekkilinin belirtilen gayrimenkulün tadilat ve dekoratif işlemleri için yapmış olduğu masraf olan 701.916,00TL alacağını alamadığını, davalının yapılan bu işlemler nedeni ile sebepsiz olarak zenginleştiğini ve bu zenginleşmenin karşılığında ödeme yapmadığını, yapılan işlemlerden halen gelir elde ettiğini, davalının zaman kazanmak amacıyla hakkında başlatılan takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, mimari işlemlerin yapılmasında … dan hizmet alınmış olup istekleri doğrultusunda işlemler yapıldığını, müvekkilinin anlaşma sağladığı şirket ile çalışmaya devam edip harcadığı masrafları dahi ödemeyen davalıya davanın açılması gereği doğduğunu, müvekkilinin belirtilen ödemeleri belirtilen adreste tadilat dekorasyon işlemleri için yaptığını, banka dekontlarının … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı icra dosyasında alacak nedeni olarak belirtildiğini, borçlu davalının icra dosyasına itiraz ettiğini, itirazın iptali davası açılabilmesi dava şartı olan zorunlu arabuluculuğa başvuru yapıldığını ve anlaşmama tutanağı tutulduğunu, müvekkilinin ödemeleri … Bankası … İban numaralı hesaptan gerçekleştirdiğini, bu nedenlerle haklı davalarının kabulü ile itirazın iptali ile takibin devamına haksız ve kötü niyetli itiraz eden davalının itiraz ettiği 701.916 TL üzerinden % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine dava masrafı yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili tarafından yasal cevap verme süresinden sonra sunulan 19/07/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; gelen müzekkere cevapları ile tarafların tacir olmadığı hususunun teyit edildiğini, bu nedenle huzurdaki davanın, Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, davacı tarafın taleplerinin fahiş olduğunu, davacı tarafından yaptırıldığı iddia olunan imalat bedellerinin gerçek tutarların tarafların mutabık kaldığı bilirkişi heyeti tarafından tespit edilmişken, davacı tarafın işbu dava ile kendisine fazladan ve haksız olarak kazanç sağlama çabasında olduğunu, müvekkilinin yapmış olduğu toplam 540.000,00 TL olan ödemelerin kadri maruf olduğunu gördüğünü ve bu doğrultuda gereken tüm ödemeleri zamanında yaptığını, akabinde davacı tarafın haksız bir şekilde davaya konu icra takibini ikame ettiğini, davacı’nın icra inkar tazminatı talebi haksız olduğunu, bu nedenlerle davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine, müvekkili tarafından yapılan ödeme ile bakiye borcu kalmadığından davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: …. İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı icra dosyası, Banka Dekontları, Maliyet Tespit Raporu, Vergi Dairesi kayıtları, … kayıtları, arabulucu tutanağı, arabulucu sarf kararı ve tüm dosya kapsamı.
…. İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklı davacı … tarafından borçlu davalı … aleyhine daire tadilat ve dekorasyon masrafından kaynaklanan 701.916,00-TL asıl alacak ve 1.211,53-TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 703.127,53-TL alacak için adi takip yoluyla icra takibi başlatıldığı, borçlu davalı tarafından takibe süresinde itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği ve itirazın iptali davasının süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanı, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava, davacı tarafça davalı aleyhine açılan daire tadilat dekorasyon masrafından kaynaklanan alacağa ilişkin başlatılan icra takibine yönelik yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafça davalıya ait dairenin tadilat ve dekore ettirilerek dizi, sinema, reklam çekimlerinde kullanılması ve gelen karın ortak olarak paylaşılması konusunda anlaşıldığı ancak davalının anlaşmadan vazgeçerek ortaklığı sonlandırdığını, bu nedenle müvekkilinin belirtilen gayrimenkulün tadilat ve dekoratif işlemleri için yapmış olduğu masraf olan 701.916,00TL alacağını alamadığını, davalının yapılan bu işlemler nedeni ile sebepsiz olarak zenginleştiğini ve bu zenginleşmenin karşılığında ödeme yapmadığını, bu nedenle davalı hakkında başlatılan icra takibine yönelik yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf ise mahkemenin görevsiz olduğunu, tarafların tacir olmadığını, davacının taleplerinin fahiş ve haksız olduğunu, tadilat masraflarına ilişkin mutabık kalınan ücretin davacıya ödendiğini bu nedenle haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklı davacı … tarafından borçlu davalı … aleyhine daire tadilat ve dekorasyon masrafından kaynaklanan 701.916,00-TL asıl alacak ve 1.211,53-TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 703.127,53-TL alacak için adi takip yoluyla icra takibi başlatıldığı, borçlu davalı tarafından takibe süresinde itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği ve itirazın iptali davasının süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce davacı ve davalı tarafların gerçek kişi şahıs olması nedeniyle tacir olup olmadıklarının tespiti için … ‘ne ve Vergi Dairelerine müzekkere yazılmış, … tarafından davacı ve davalı tarafların gerçek kişi tacir kaydının bulunmadığı bildirilmiş, Vergi Daireleri tarafından verilen cevabi yazılara göre davacı ve davalı tarafın şirket ortaklıkları olduğu, davacının gerçek kişi olarak faal vergi kaydının bulunmadığı, davalının kira gelirinden dolayı vergi mükellefiyetinin bulunduğu bildirilmiştir.
HMK’nın 115/1 maddesi gereğince Mahkemeler dava şartının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önüne alınır.
Ticaret Mahkemesinin görev alanını düzenleyen 6102 Sayılı TTK’nın 4 ve 5 maddeleri şu şekildedir:
“MADDE 4- (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,  yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,
öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.
MADDE 5- (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.”
6100 Sayılı HMK’nın 2.maddesinde ise Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanı düzenlenmiş olup, bu madde;
” Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmünü haizdir.
TTK’nın 14.maddesine göre “bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Yasa’nın 17.maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun’unun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nun 1463.maddesinde de, önce 17.maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17.maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
Gerçekten, 19.02.1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile T.T.K.’nun 1463.maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;
1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2- Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Bu kapsamda mahkememizce davacı ve davalının bağlı bulundukları vergi dairelerine yazılan müzekkerelere verilen cevaplar doğrultusunda; davalının kira gelirinden dolayı mükellef olduğu, şirket ortaklığının bulunduğu, davacının gerçek kişi olarak faal vergi kaydının bulunmadığı şirket ortaklıklarının bulunduğu, davacının ve davalının esnaf veya tacir olduğuna dair herhangi bir kaydın bulunmadığından tacir olmadıkları anlaşılmıştır. Keza …’nün cevabi yazısı ile; davacının ve davalının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı bildirilmiştir.
Ticari davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a, b, c, d, e ve f bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nın 4. maddesine göre; ticari davaların iki grup altında incelenmesi mümkündür. Bunlar; tarafların sıfatına ve işin ticari işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticari sayılan davalar (mutlak ticari davalar) ile ticari sayılması için en azından bir ticari işletmeyi ilgilendirmesi gereken davalar ve her iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğan davalar (nispi ticari davalar)dır (ticari Dava, s.8-9 Dr. Levent Börü – İlker Koçyiğit, Ankara 2013).
Mutlak ticari dava; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticari nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava olarak sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde a ve f bentlerinde 6 bent halinde sayılan dava türleri mutlak ticari davadır. Örneğin; acentelikle ilgili davalar, deniz ticaretine ilişkin davalar, sigorta hukuku ile ilgili davalar, taşınır rehni karşılığında ödünç verme işlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, rekabet yasağından kaynaklanan davalar, yayım sözleşmesine ilişkin davalar, kredi mektubu ve kredi emrinden doğan davalar, alım satım komisyonuyla ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar, fikri mülkiyet hukukundan kaynaklanan davalar, borsa, sergi, pazarlar ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar ve nihayet bankalara ilişkin uyuşmazlıklardan kaynaklanan davalar mutlak ticari davalardır. Bundan başka; özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar da bulunmaktadır. Örneğin; Kooperatifler Kanunu’nun 99. maddesi gereğince bu kanundan kaynaklanan davalar, İcra İflas Kanunu’ndan kaynaklanan iflasa ilişkin tüm davalar da mutlak ticari dava sayılmaktadır.
Nisbi ticari dava ise; tarafları tacir olan ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nisbi ticari dava olarak adlandırılmaktadır.
Somut olayda dava konusu ihtilaf davacı tarafça davalıya ait dairenin tadilat ve dekore ettirilerek dizi, sinema, reklam çekimlerinde kullanılması ve gelen karın ortak olarak paylaşılması konusunda yapılan anlaşmadan davalının vazgeçmesi üzerine davacı tarafından yapılan masraflardan dolayı davalının sebepsiz zenginleştiği iddiasıyla davalı hakkında başlatılan icra takibine yönelik yapılan itirazın iptaline ilişkin olup, tarafların davalıya ait dairenin tadilat ve dekore ettirilerek dizi, sinema, reklam çekimlerinde kullanılması ve gelen karın ortak olarak paylaşılması konusunda anlaştıkları hususunda ihtilaf bulunmayıp, ihtilafın yapılan tadilat masrafının miktarına ilişkin olduğu, bu haliyle taraflar arasındaki ilişkinin ve anlaşmanın adi ortaklık temeline dayandığı açık olup bu haliyle eldeki dava mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, davacı ve davalı tarafların şirket ortaklıkları bulunsa da dava konusu ihtilafın şirket ortaklıklarından kaynaklanmadığı, ihtilafın gerçek kişi olan davacı ve davalı gerçek kişiler arasında kurulan ve konusu davalıya ait dairenin tadilat ve dekore ettirilerek dizi, sinema, reklam çekimlerinde kullanılması ve gelen karın ortak olarak paylaşılması olan adi ortaklıktan kaynaklandığı sabit olup, Vergi Dairesi ve Ticaret Sicili Müdürlüğü kayıtlarına göre davacı ve davalının tacir olmadıkları, şirket ortağı olmanın tek başına tacir vasfını vermediği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2019 tarih, 2019/1401 Esas, 2019/1436 Karar sayılı içtihadında da bu durumun açıkça belirtildiği, bu haliyle dava konusu alacağın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili ve ticari iş niteliğinde olmamasından dolayı nisbi ticari dava olmadığı, alacağın davanın tarafları arasında kurulan adi ortaklıktan kaynaklanması, adi ortaklığın Türk Borçlar Kanunun’da düzenlenmiş olmasından dolayı somut olaydaki dava TTK’da yer alan mutlak ticari davalardan da değildir. Bu itibarla davaya bakma görevi genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesine ait olup, mahkememizin görev alanında değildir.
Görev itirazı yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re’sen nazara alınarak yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafça açılan DAVANIN, HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsiz olması nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2- HMK 20/1 maddesi gereğince, kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere İstanbul Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna GÖNDERİLMESİNE, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına resen karar verilmesine,
3- Harç, yargılama giderleri, vekalet ücreti ve gider avansı hususunun görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 02/09/2022

Başkan …
e-imza*

Üye …
e-imza*

Üye …
e-imza*

Katip …
e-imza*

*Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.