Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/395 E. 2023/60 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/395 Esas
KARAR NO:2023/60

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:03/03/2020
KARAR TARİHİ:24/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, davalı şirkete internet servis hizmeti sağladığını ve karşılığında toplam 16 adet faturayı tanzim ederek davalıya teslim ettiğini, davalı şirketin almış olduğu hizmet karşılığı tanzim edilerek kendisine teslim edilmiş olan faturaları şifai tüm taleplerine rağmen ödemediğini, alacağın tahsili için taraflarınca davalı aleyhine …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile 96.009,49 TL’lık icra takibi başlatılmış olup, dosyadan takip borçlusuna usulüne uygun ödeme emri tebliğ edildiğini, takip borçlusuna tebligat yapılmasını müteakip borçlu tarafından takibe, borca ve tüm ferilerine itiraz edildiğini iddia ederek, itirazın iptaline, takibin devamına, 96.009,49 TL alacaklarının davalıdan faizleriyle birlikte tahsiline, davalının %20 den az olmamak üzere inkar tazminatına mahkumiyetine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya yüklenilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Her ne kadar davalı vekili cevap dilekçesi adı altında 23/10/2020 tarihli dilekçesini ibraz etmişse de dava dilekçesinin davalı tarafa 24/06/2020 tarihinde tebliğ edilmiş olup 2 haftalık yasal süre geçtikten sonra verildiği anlaşıldığından Mahkememizce cevap dilekçesi olarak değerlendirilmemiş, beyan dilekçesi olarak kabul edilmiştir, Davalı vekilinin mahkememize verdiği beyan dilekçesinde özetle; Her ne kadar davacı taraf alacağını sözleşmeye dayandırmakta ise de müvekkili ile davacı arasında geçerli bir sözleşme ilişkisi bulunmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde alacağını faturalara dayandırmakta ise de, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında herhangi bir mal-hizmet sözleşmesi sunmadığını, taraflar arasında bir sözleşme olmadığından husumet şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde, müvekkilinden 96.009,49 TL alacaklı olduğunu ve bu alacağın kaynağının, düzenledikleri faturalar olduğunu iddia ettiğini, ancak davacı tarafın talep ettiği davaya konu tutarın haksız ve dayanaksız olduğunu, müvekkilinin online eğitim ve öğretim hizmeti sunan bir şirket olduğunu, davacı şirketten herhangi bir hizmet almadığını, KKTC’nde yer alan Yükseköğretim Planlama, Denetleme, Akreditasyon ve Koordinasyon Kurulu’nun (YÖDAK) 17.12.2018 tarihli açıklaması ile müvekkili şirketin online eğitim-öğretim faaliyetlerini durdurduğunu, Aralık 2018 tarihinde online eğitim-öğretim sürecini durdurmuş olan müvekkili şirketin bu tarihten sonra server hizmeti almış olmasının söz konusu olamayacağını, davacı şirketin, online eğitim-öğretim faaliyetini durduran bir şirkete hizmet verdiğini ve davaya konu faturaları düzenlediğini gerçeğe aykırı bir şekilde beyan ettiğini, davacı şirket ile müvekkili şirket arasında herhangi bir hizmet sözleşmesi de bulunmadığını, davacı tarafın da dava dilekçesinde böyle bir sözleşme sunmadığını, sadece fatura ibraz ettiğini, davacı şirketin müvekkili şirkete düzenlediği faturaların usulüne uygun tebliğ edilmediğini, dolayısıyla salt bu faturaların varlığına dayalı olarak alacağın varlığının kanıtlanamayacağını, davacı tarafın dava dilekçesinde %20’den az olmamak kaydı ile müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ettiğini, davacı tarafın bu talebinin de hukuken yerinde olmadığını, nitekim uyuşmazlık konusu alacağın yargılamaya muhtaç olduğunu ileri sürerek, davanın ve icra inkar tazminatı talebinin reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine ve davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: …. İcra Müdürlüğü … esas sayılı icra dosyası, arabuluculuk son tutanağı aslı, fatura fotokopileri, tarafların ticari defter ve kayıtları, mail yazışmaları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; Dava, faturalardan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca , faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Fatura tek başına alacağın kanıtı değildir. Faturanın dayanağı olan temel ilişkinin ispatı gerekir. Tek yanlı düzenlenen faturanın, düzenleyen tarafın kendi ticari defterlerine kayıt edilmiş olması alacağın varlığını ispatlamaz.
Faturalarda belirtilen malların davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki malların davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Bu açıklamalar ışığında davacı ve davalının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman mali bilirkişiden rapor alınmıştır.
İcra takip dosyasının incelenmesinde; …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı Sayılı icra dosyasının incelemesinde; davacı/alacaklı tarafından davalı/borçlu aleyhine 88.416,24 TL asıl alacak ve 7.593,25 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 96.009,49 TL borcun ödenmesi amacıyla 27/01/2020 tarihinde icra takibi başlatıldığı, borçluya çıkartılan ödeme emrinin 31/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 06/02/2020 tarihinde icra takibine itiraz ettiği, takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

Mali müşavir bilirkişinin 25/12/2020 tarihli 7 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Usulüne uygun tutulan davacı şirket defterlerine göre davalı şirketin 31.12.2019 tarihi itibariyle 83.312,98 TL borç bakiyesinin bulunduğu, ancak davacı şirketin 88.416,24 TL asıl alacak talebiyle takip başlattığı, aynı tarih itibariyle usulüne uygun tutulan davalı şirket defterlerine göre davacı şirketin 24.612,24 TL alacak bakiyesinin bulunduğu, takip ve dava konusu edilen faturaların e-fatura olduğu; dolayısıyla faturaların davalı şirkete tebliğ edildiği sonucuna varıldığı, faturaların tebliğinin usulsüz olduğuna ilişkin davalı beyanı doğrultusunda herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, dosyada fatura içeriği hizmetin verildiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belge mevcut olmadığı, başlatılan ilamsız takipte; yıllık %9 faizle 7.593,25 TL işlemiş faiz talep edildiği, taraflar arasında imzalanmış herhangi bir sözleşme ve davalıyı temerrüde düşürmek amacıyla keşide edilmiş bir ihtarname bulunmadığı, işlemiş faiz talebine dayanak olabilecek herhangi bir belge de ibraz edilmediği, takdiri Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere, davacının işlemiş faiz talebinin kabulü halinde; 83.312,98 TL davacı asıl alacağının, düzenlenen fatura tarihlerinden itibaren yıllık % 9,00 yasal faiz oranı ile işlemiş faiz tutarının 7.116,11 TL olduğu” şeklinde rapor hazırlanmıştır.
Mahkememizin 06/04/2021 tarihli 2020/142 E. 2021/331 K. Sayılı ilamı ile ” Davacı tarafça açılan davanın kısmen kabulü ile; davacı tarafın başlattığı …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında borçlu davalı tarafından 24.612,24 TL alacağa yönelik yapılan itirazın iptaline, takibin takip talebindeki şartlarla kaldığı yerden devamına, faize ve fazlaya ilişkin istemin reddine,hükmolunan asıl alacağın %20’si (4.922,45-TL) oranında icra inkar tazminatının borçlu davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından reddine” karar verildiği, davalı vekili tarafından hükmün istinaf edildiği, istinaf incelemesi sonucunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 07/06/2022 tarihli 2021/2097 E. 2022/1707 K. Sayılı ilamı ile ” İlk derece mahkemesince, konusunda uzman bilirkişinin katılımı ile taraf- ların sistemi üzerinde inceleme yapılarak ,uyuşmazlık döneminde takip dayanağı fatura içeriği server hizmetinin davalıya sunulup sunulmadığı ,buna göre davacının talep edebileceği alacak miktarının tespiti, tüm dosya içeriğine göre hasıl olacak sonuç dairesinde karar tesisi gerekirken ,yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.” gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkememizin 06/04/2021 tarihli 2020/142 E. 2021/331 K. Sayılı hükmünün kaldırılmasına karar verildiği, istinaf bozması sonrası İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 07/06/2022 tarihli 2021/2097 E. 2022/1707 K. Sayılı ilamı doğrultusunda tarafların sistemi üzerinde inceleme yapılarak ,uyuşmazlık döneminde takip dayanağı fatura içeriği server hizmetinin davalıya sunulup sunulmadığı buna göre davacının talep edebileceği alacak miktarının tespiti için bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, başmühendis bilirkişi Taner Tekin tarafından düzenlenen 17/10/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “davacı ile davalı arasındaki iş ilişkisinin, davalının alan adına sahip olduğu internet sitesinin davacıya ait bilgisayar üzerinde tutulduğu ve davalının kullanıcı adı ve şifresi ile istediği zaman veriler üzerinde kontrol sağladığı bir barındırma hizmeti olduğu, taraflar arasındaki temel uyuşmazlığın da davacı tarafından davalı tarafa barındırma hizmetinin sunulduğu iddia edilen dönemde hizmetin sunulduğu bilgisayara davalı tarafından erişip yapılıp yapılmadığının ve/veya erişim hakkı olup olmadığının tespit edilmesi noktasında toplandığı, taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu barındırma hizmeti iş ilişkisinde, hizmetin sunulduğu bilgisayarda hangi kullanıcı adı ile işlem yapıldığı, ne kadar süreyle açık kaldığı vb. bütün girişlerin bir kayıt dosyasında tutulabileceği, ancak dava konusu olayda böyle bir kayıt dosyası olmadığı, dolayısıyla davalının hizmetine sunulan bilgisayara hangi zaman aralıklarında ve ne kadar süre ile giriş yaptığına dair bir veriye ulaşılamadığı, ancak bu girişlerin ücretlendirme için herhangi bir etkisi olmayacağı için barındırma hizmeti veren kuruluşun hizmetin sunulduğu bilgisayar üzerinde yapılan girişleri takip etmek gibi bir görevi veya sorumluluğundan bahsedilemeyeceği, söz konusu bilgisayar üzerinde kullanıcı adı ve şifresi ile tam bir erişim yetkisi verilmiş olmasının hizmetin verildiği anlamına geleceği, yerinde yapılan inceleme sırasında sunulan e-mail iletilerine göre, barındırma hizmeti sağlanan bilgisayara davalının erişimi için davacı tarafından kullanıcı adı ve şifrenin tanımlandığı, davalıdan kullanıcı adı ve şifresine yönelik talepler geldiği, söz konusu yazışmaların 2019 yılı içerisinde yapıldığı, dolayısıyla davacının barındırma hizmeti sağlanan bilgisayarı davalının erişimine açmış olduğu ve bunun da barındırma hizmetinin verildiği anlamına geldiği, davalının online eğitim hizmetlerinin 07.12.2018 yılından itibaren durdurulduğuna dair beyanları olmasına rağmen, kullanıcı adı ve şifresiyle erişiminde olan bilgisayar üzerinde artık bir erişim ihtiyacı kalmadığına dair davacı tarafa göndermiş olduğu herhangi bir yazılı belge de olmadığı için, davacının içerik anlamında bir denetim veya kontrol yetkisinden bahsedilemeyeceği ve davalının kendisine kullanıcı adı ve şifresi tanımlandığı dönemde söz konusu hizmeti almaya devam etmiş olarak kabul edilmesi gerektiği, taraf ticari defterlerinde örtüşen ve Mahkeme kararında dayanak olan 7 adet faturanın düzenlendiği dönemlerde davalının davacı tarafından sunulan barındırma hizmetini aldığı ve karşılığı olarak tahakkuk ettirilen bedelleri de ödemekle yükümlü olduğu” şeklinde rapor düzenlendiği anlaşılmıştır.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacının 16 adet faturaya dayalı alacağının tahsili istemiyle icra dosyasında takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiği, davacının alacağına dayanak olan faturaların e-fatura olduğu ve davalıya tebliğ edildiği, davacı ve davalının ticari defterlerini usulüne uygun tutulduğu, 7 adet fatura yönünden davacının ve davalının ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, bu durumda 7 adet fatura yönünden davacının davalıya fatura içeriği hizmeti verdiğine dair karine oluştuğu, aksini davalı tarafça yazılı delil ile ispatlanamadığı, istinaf bozma ilamı sonrası alınan bilirkişi raporunda davacı tarafça bilirkişi incelemesine ve dosyaya sunulan mail yazışmalarında barındırma hizmeti sağlanan bilgisayara davalının erişimi için davacı tarafından kullanıcı adı ve şifrenin tanımlandığı, davalıdan kullanıcı adı ve şifresine yönelik talepler geldiği, söz konusu yazışmaların fatura dönemi olan 2019 yılı içerisinde yapıldığı, dolayısıyla davacının barındırma hizmeti sağlanan bilgisayarı davalının erişimine açmış olduğu ve bunun da barındırma hizmetinin verildiği anlamına geldiği, davalının online eğitim hizmetlerinin 07.12.2018 yılından itibaren durdurulduğuna dair beyanları olmasına rağmen, kullanıcı adı ve şifresiyle erişiminde olan bilgisayar üzerinde artık bir erişim ihtiyacı kalmadığına dair davacı tarafa göndermiş olduğu herhangi bir yazılı belgenin bulunmadığı, davacı tarafça faturaya konu hizmetin verildiği hususunun ispatlandığı, davalı tarafça mail yazışmalarının süresinde sunulmaması nedeniyle muvafakatinin bulunmadığı ve dikkate alınmaması yönünde itirazda bulunmuşsa da HMK 145. Maddesi gereğince delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımadığı ve bilirkişi tarafından yerinde inceleme sırasında incelenmesi gerekli olan belgelerden olduğu anlaşılmakla söz konusu mail yazışmaları hükme esas alınmış olup, geri kalan 9 adet fatura yönünden faturaların davacı ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, ancak yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere faturaların davacının defterlerine kayıtlı olmasının alacağın varlığına tek başına ispata yeterli olmadığı, ispat yükünün davacıda olduğu, bu nedenle davacının faturalara konu hizmeti verdiğine ilişkin edimini dava değeri itibariyle HMK’nın 200 ve devamı maddeleri uyarınca yazılı deliller ile ispat etmesi gerektiği, davacının defterlerinde ve dosya içerisinde faturaya konu hizmetin verildiğine ilişkin belge bulunmadığı, davacının yemin deliline dayanmadığı anlaşılmakla 9 adet fatura yönünden davacının alacaklı olduğunu ispat edemediği, davacı ve davalı defterlerinde kayıtlı bulunan faturaya dayalı 24.612,24 TL alacak yönünden davacının davalıdan alacaklı olduğu düzenlenen uzman bilirkişi raporlarının da mahkememizce dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunması nedeniyle davacı tarafın davalıdan takip konusu faturalardan dolayı 24.612,24 TL alacağının bulunduğu tespit edilmiştir.
Davacı tarafın başlattığı …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra dosyasına yönelik borçlu davalı tarafından 24.612,24 TL asıl alacak yönünden itirazın iptaline, takibin takip talebindeki şartlarla kaldığı yerden devamına, her ne kadar takipten önce işlemiş faiz talep edilmişse de; somut olayda davacının davalıyı takip tarihinden önce temerrüde düşürmediğinden temerrüt şartları oluşmadığından işlemiş faiz talebinin reddine, fazlaya ilişkin istemin reddine, ayrıca alacağın likit olması nedeniyle takibe haksız itiraz eden borçlu davalı aleyhine hükmolunan asıl alacağın %20’si (4.922,45 TL) oranında icra inkar tazminatı yüklenmesine, davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından reddine dair oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davacı tarafça açılan DAVANIN KISMEN KABULÜ ile;
a) Davacı tarafın başlattığı …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında borçlu davalı tarafından 24.612,24 TL alacağa yönelik yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, takibin takip talebindeki şartlarla kaldığı yerden devamına, faize ve fazlaya ilişkin istemin reddine,
b) Hükmolunan asıl alacağın %20’si(4.922,45-TL) oranında icra inkar tazminatının borçlu davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
c)Davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından reddine,
2-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 1.681,26-TL nisbi karar harcından peşin yatırılan 1.159,56-TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 521,70-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-)Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 9.200,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-)Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 11.423,56-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
5-)Davacı tarafça yatırılan 54,40-TL başvuru ve 1.159,56-TL peşin harç olmak üzere toplam 1.213,96-TL harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-)Davacı tarafından yatırılan 1.750,00-TL Bilirkişi ücreti ve 233,15-TL posta giderinden ibaret toplam 1.983,15-TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 508,38-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
7-)Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin kabul red oranına göre 338,31- TL’sinin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine, 981,69-TL’sinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
8-)Taraflarca yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 24/01/2023

Katip …
e-imzalı*

Hakim …
e-imzalı*