Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/369 E. 2023/272 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/369 Esas
KARAR NO : 2023/272
DAVA : Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 08/06/2022
KARAR TARİHİ : 06/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:Davacı vekili tarafından sunulan 08/06/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ve 16/06/2016 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi ve İnşaat Yapım Sözleşmesi akdedildiğini, İstanbul İli, … İlçesi, … Mahallesinde kain, Tapuda … Pafta, … Ada, … parsel sayısında … numaralı Ofis niteliğinde bağımsız bölüme ilişkin Sözleşme gereği KDV hariç satış bedeli olan 1.680.000 ABD Doların 680.000 ABD doları sözleşmenin imzalanmasından sonra 3 gün içinde peşinat olarak ödendiğini, kalan 1.000.000,00 ABD Doları ise kredinin çıkmasından sonra bir gün içerisinde Satıcının sözleşme kapsamında belirttiği banka hesabına ödendiğini, KDV ödemesine ilişkin ise işbu sözleşmenin madde 2.2 gereği yürürlükte olan %18 KDV oranı hesaplanarak 302.400,00 ABD Doları tutarındaki KDV için müvekkil şirket Satıcı şirkete 20.03.2017 vade tarihli senedi teslim ettiğini, bu tutar ise Müvekkilinin … Bankası hesabından 08/03/2017 tarihinde ödendiğini, davalı taraf sözleşme gereği 302.400,00 ABD doları tutarındaki ödenen KDV için, bu kez 12/02/2020 Tarihinde 886.084,56 TL olarak fatura tanzim ettiğini, … İnşaat davacı müvekkilinden KDV için dolar üzerinden senet almasına rağmen faturayı 886.084,56 TL olarak kestiğini, fatura tarihinde Türkiye Merkez Bankasının Döviz Satışı Kuru 6.0324 TL’dir dolayısıyla 886.084,56 TL üzerinden kesilen fatura 146.887.57 ABD Dolarına tekabül ettiğini, arada çok yüksek tutarlı bir fark söz konusu olduğunu ve sözleşme kapsamında düzenlenen hususlar yerine getirilmediğini, davalı tarafın işbu sözleşme gereği üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğini, ihtarname ile fazla ödenen KDV tutarın iadesi talep edildiğini, bu sebeplerden dolayı; fiilen tahsil edilen KDV ile fiilen ödenen KDV arasında kur farkından kaynaklanan fazlaya ilişkin hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 Dolar tutarındaki alacağın davalı tarafın sözleşmeden doğan alacağına ilişkin temerrüt tarihi olan … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ve 24/02/2020 tarihinden itibaren devlet bankalarının Amerikan Doları cinsinden bir yıl vadeli mevduata verdiği en yüksek oranı ile birlikte davalıdann alınarak davacı müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: Davalı vekili tarafından sunulan 08/07/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili firma ile davacı arasında … Noterliği’nin 14.06.2016 tarih ve … yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve inşaat yapım sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin Madde 2. Satış bedeli ve ödenmesi başlıklı kısmın 2.1 numaralı satırında, sözleşmeye konu satış bedelinin KDV hariç 1.680.000,00 USD olduğu taraflarca kabul edildiğini, sözleşmenin 2.2 Satış bedeline ilişkin katma değer vergisi başlıklı kısımda ise taraflar KDV bedeli olarak 302.400,00 USD ödenmesi hususunda mutabık kaldıklarını, sözleşmenin yapıldığı gün ile davacı taraf KDV için 302.400 USD bedelli ve 20.03.2017 vade tarihli senedi tanzim ederek müvekkiline verdiğini, davacı tarafça da, varlığı ikrar edilen senedin müvekkiline teslim tarihi olan 14.06.2016 tarihindeki efektif satış kuru 1 USD = 2.9401 TL olduğunu, devam eden süreçte davacı tarafla müvekkili arasında 14.06.2016 tarihli sözleşmeye istinaden ek protokol Tanzim edildiğini, ek protokolün 3.2 numaralı kısmında müvekkili firmaya ödenecek KDV tutarına ilişkin faturanın 3.1 maddesinde yer alan satış bedeli üzerinden Türk Lirası cinsinden kesileceği hususunda anlaştıklarını, 14.06.2016 tarihli sözleşme ve ek protokol uyarınca; davacı tarafından yapılan ödemeler, ödeme tarihindeki TL bedeli üzerinden sabitlendiğini, KDV bedeli için verilen senedin teslim tarihi olan 14.06.2016 tarihindeki merkez bankası efektif satış kuru karşılığına çevrildiğini neticesinde müvekkili firma tarafından davacı firmaya 02.09.2019 tarihli fatura ek protokol hükümleri çerçevesinde TL olarak kesildiğini, söz konusu protokol davacı tarafça ödemelerin TL cinsinden yapılması ve devam eden süreçteki kur farkları nedeni ile Dolar cinsinden yapılacak cari hesap takibinin ciddi hesap farklarına neden olması nedeni ile karşılıklı mutabakat üzerine yapıldığını, davacı tarafça dava konusu meblağ kolayca belirlenebilecek bir rakam olmakla davacının bu davayı belirsiz alacak davası olarak açmasında hukuki yarar bulunmadığını, davacının talebinin 302.400 USD KDV ödenmesine rağmen müvekkilince 886.084,56 TL tutarında KDV ödendiğinden bahisle aradaki farkın iadesi olduğunu, dava konusu edilen talebin zamanaşımına uğradığını, bu nedenlerden dolayı; davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER: … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ve 16/06/2016 tarihli gayrımenkul satış vaadi ve inşaat yapım sözleşmesi, KDV ödemesi için verilen 20/03/2017 vade tarihli bono, … Noterliği’nin 24/02/2020 tarih … yevmiye numaralı tarihli ihtarname, 12/02/2020 tarihli fatura, KDV ödeme makbuzu, Tarafların ticari defterleri, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/… Esas sayılı dosyası, Arabuluculuk Son Tutanğı, Arabulucu Sarf Kararı.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/… Esas, 2020/… Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı … A.Ş. tarafından davalılar … San. ve Tic. Ltd. Şti., … Ltd. Şti., … Tic. Ltd. Şti., … A.Ş. ve diğer şirketler aleyhine açılan tapu iptali ve tescil, tazminat davasının derdestlikten dolayı reddine karar verildiği ve kararın 09/02/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
SMMM Bilirkişi … tarafından hazırlanan 14/02/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Sözleşmeye konu borcun tamamının ödendiği ve sözleşmeye konu taşınmazında tesliminin gerçekleştirildiğini, Dövizli sözleşmelerde veya dövizli faturalarda tahsil esası tahsilatın yaptığın gün sözleşmedeki o günkü kur karşılığı olduğunu, tahsilatın yapıldığı gün döviz alacağının o günkü kur karşılığının üzerinden fatura etmesi olduğunu, fatura eğer dövizli takip edilirse diğer bir ifade ile dövizli kesilirse ve karşı taraf bunu bu şekilde kabul etmiş ise dövizli ödeme yapacağı hususu tartışma konusu olmadığını, faturada döviz belirtilmemiş ve TL kesilmiş olmasına karşılık sözleşmenin dövizli olmasından dolayı bir üst belgelenin varlığı dikkate alınarak ödeme şartları belirlenmiş ve ödeme şartları belirlenmiş olmasından dolayı faturanın TL kesilmiş olması önemli olmayıp döviz karşılığı fatura tarihindeki kur üzerinden fatura düzenlemesi gerektiğini, bir üst belge bulunduğundan her ne kadar TL üzerinden fatura düzenlemiş ise de sözleşme yükümleri dikkate alınarak fatura bedelinin 1.680.000,00 USD karşılığı olduğu bu anlamda USD karşılığı düzenlenmiş olan tahsilat günü ilgili faturanın döviz bedelinin tahsilat günü dikkate alınarak doğduğu halde kur farkı faturası kesilmesi gerektiği yürürlükte kanunun amir hükmü olduğunu, fatura her ne kadar TL üzerinden düzenlenmiş ise taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayalı 12.02.2020 tarih … numara 5.808.776.56 TL tutarındaki faturanın 16.06.2016 tarihli sözleşme hükümlerine tabi olduğu bu anlamda kesilen faturanın TL karşılığının sözleşmede yer aldığı gibi 962.036,53 USD olarak tekabül ettiğini , bu kapsamda ödemenin sözleşme hükümleri çerçevesinde dövizli yapılması olarak dikkate alınması tahsil tarihinde ilgili mevzuat hükümlerine göre o günün kuru dikkate alınarak tahsilat yapıldığında aradaki farkın karşı tarafa fatura edilmesi kur farkı olarak karşı tarafında aynı miktarda borçlanması neticesinde ödemiş olduğu tutarda herhangi bir fazlalığın söz konusu olmayacağını, alacaklının dava dilekçesinde davasını belirsiz alacak davası olarak ikame ettiğini, sözleşmede belirlenen 302.400 USD KDV olarak ödediği tutara karşılık 12.02.2020 fatura tarihinde 886.084,56 TL tutarında KDV tutarlı fatura düzenlendiğini, ödeme tarihindeki kur üzerinden bedelin Türk lirası karşılığının ödenen bedelden mahsubu ile kalan bedelin iadesini talep ettiği görüldüğünü, Dövizli alışverişlerde tahsilatın tarihi kur baz alınarak doğuyorsa eğer bir fark doğuyor ise kimin üstünde yükümlülük varsa fatura keseceğini, tahsil esası Davalı faturayı kestiği tarihte dövizin faturayı kestiği tarihteki kur üzerinden fatura kesmesi gerektiğini, aradaki farkı kur farkı geliri yazacağı gibi aradaki fark kadar davacıya o kadarlık fatura kesmesi gerektiğini ve fatura tutarı kadar Davacının borçlu duruma düşeceği anlaşıldığını, Davalı şirketin faturayı düzenlediği tarihte TCMB USD satış kuru üzerinden sözleşme bedeli karşılığı fatura düzenlemesi gerektiğini, Diğer bir ifade ile Davalı şirket 12.02.2020 fatura tarihinde sözleşme bedeli olan (1.680.000,00 USD*302.400,00 USD KDV=) 1.982.400,00 USD karşılığı olan 11.969.731,20 TL olarak fatura düzenlenmesi gerektiğini, gelinen aşamada Davalı şirketin 12.02.2020 tarihinde … numara 5.808.776,56 TL olarak düzenlediği faturanın düzenlendiği tarihteki Döviz karşılığı (1 USD-6,038) 962.036,53 USD olduğu, kalan (KDV Dahil Toplam 1.982.400,00 USD- KDV Dahil Toplam Düzenlenen Fatura Bedeli 962.036,53 USD=) 1.020.363,47 USD tutarlık kısım için de Davacı şirkete fatura düzenlemesi gerektiği tespit edildiğini, ödemeler konusunda taraflar arasında uyuşmazlık olmaması ve sözleşmeye konu malında teslimin gerçekleştirildiği açıkça görüldüğünden Davacının fazla ödediği bedel yönünden talep ettiği tutarın kur farkından kaynaklandığı ve Davacının eksik düzenlediği fatura karşılığında aradaki farkın davacıya fatura edilmesi gerektiğinden bir borç alacaktan bahsedilmesi söz konusu olmadığı tespit edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava, davacı tarafça davalı aleyhine açılan taraflar arasındaki taşınmaz alım satımı sırasında fazla ödendiği iddia edilen KDV bedelinin iadesine yönelik alacak istemine ilişkindir.
Davacı taraf müvekkil ile davalı arasındaki iş yeri niteliğindeki gayrimenkul satımından dolayı fiilen tahsil edilen KDV ile fiilen ödenen KDV arasındaki kur farkından doğan alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf müvekkil şirketin davacı tarafa borcu olmadığın, davacının KDV’den kaynaklı kur farkı alacağının bulunmadığını, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava zorunlu arabuluculuğa tabi davalardan olup davacı tarafça dosyaya sunulan 06/06/2022 tarihli arabuluculuk son anlaşmazlık tutanağı ile davacı tarafça zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve tarafların anlaşamadığı anlaşılmıştır.
Dava konusu ihtilaf taraflar arasındaki taraflar arasındaki işyeri niteliğindeki taşınmaz satımından kaynaklı ödenen KDV’ye ilişkin davacı tarafın davalı taraftan alacağı olup olmadığı, varsa alacak miktarı hususundan kaynaklıdır.
Mahkememizce dosya kapsamındaki deliller incelenmiş ve tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonrası düzenlenen roparda; ödemeler konusunda taraflar arasında uyuşmazlık olmaması ve sözleşmeye konu malında teslimin gerçekleştirildiği açıkça görüldüğünden Davacının fazla ödediği bedel yönünden talep ettiği tutarın kur farkından kaynaklandığı ve Davacının eksik düzenlediği fatura karşılığında aradaki farkın davacıya fatura edilmesi gerektiğinden bir borç alacaktan bahsedilmesi söz konusu olmadığı tespitine varılmıştır.
Düzenlenen bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olup, hukuki nitelendirme ve değerlendirme Mahkememize ait olduğundan davacı tarafın ek rapor alınması talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı taraf ile davalı taraf arasında işyeri niteliğindeki taşınmaz alım satımından kaynaklı ticari ilişki bulunduğu, sözleşme gereği taşınmazın satış bedelinin KDV hariç 1.680.000,00-$(USD) olduğu, yine sözleşmede belirlenen satış bedeli üzerinden taşınmaz satımınından doğan KDV bedelinin 302.400,00-$(USD) olarak belirtildiği, taşınmazın satış bedelinin davacı tarafça davalıya ödendiği ve taşınmazın davacıya teslim edildiği, bu hususta taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı açık olup, ihtilafın sözleşmede belirlenip davacıdan tahsil edilen KDV bedelinden düşük miktarda KDV bedelinin faturada tahakkuk ettirilmesinden dolayı davacının fazla tahsil edilen KDV bedelinden dolayı alacaklı olup olmadığına ilişkin olup, taraflar arasındaki taşınmaz satımı nedeniyle düzenlenen 12/02/2020 tarihli faturaya göre taşınmaz bedeli olarak 4.922.692,00-TL ve %18 KDV’si 886.084,56-TL olmak üzere toplam 5.808.776,56-TL miktarında fatura düzenlendiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki taşınmaz satım sözleşmesinin 2. Maddesi ile taşınmaz satış bedeli USD Döviz cinsinden belirlenmiş olup, 2.1.3 maddesine göre ödemelerin Amerikan Doları veya ödeme günündeki T.C. Merkez Bankası Döviz Satış Kuru üzerinden hesaplanarak TL karşılığı olarak yapılacağı belirlenmiştir. Sözleşmenin 2.2 maddesinde KDV’ye ilişkin ” Alıcı, sözleşme konusu ofisin fiili tesliminde düzenlenecek faturasında yer alan Katma Değer Vergisi tutarını, teslimle eşzamanlı olarak Satış Bedeli’nin dışında, ayrıca ve ilaveten satıcı’nın 3. maddede yazılı Banka Hesabı’na ödeyecektir. Bu ödemenin temini zımnında alıcı, işbu Sözleşme’nin imzalanması sırasında yürürlükte olan %18 KDV oranı üzerinden hesaplanarak tanzim edilmiş 302.400,00-ABD Doları tutarındaki,20.03.2017 vade tarihli senedi, işbu Sözleşme’nin imzalanması sırasında satıcı’ya teslim etmiştir. Ofis’in teslimi ve fatura tanzim tarihinde, KDV oranına ilişkin mevzuatta bir değişiklik olması halinde bu değişikliğe göre alıcı ile satıcı aralarında mahsuplaşacaklardır. Alıcı; Satış Bedeline ilişkin faturanın tanzim edildiği tarihte yürürlükte olan oran üzerinden hesaplanacak Katma Değer Vergisini, mevzuatta fatura tanzim tarihinde başkaca bir uygulama yok ise doğrudan Amerikan Doları olarak veya faturanın tanzim edildiği tarihteki T.C. Merkez Bankası Döviz Satış Kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığı üzerinden satıcı’ya ödeyecektir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda davacı ve davalı arasında bir borç alacaktan bahsedilemeyeceği belirtilmiş ise de, yukarıda belirtilen taraflar arasındaki taşınmaz satımına ilişkin sözleşmede belirlenen şartlara göre; davacı tarafça sözleşmede taşınmazın satış bedeli olan 1.680.000,00-$(USD) üzerinden belirlenen %18 KDV oranı karşılığı 302.400,00-$(USD) miktarında 20.03.2017 vade tarihli bononun davacı tarafça davalıya teminat amacıyla verildiği, bononun vadesinin gelmesi üzerine KDV bedeli olarak 302.400,00-$(USD)’nin 08/03/2017 tarihinde ödendiği, ödeme tarihinde 302.400,00-$(USD) TL karşılığının (USD döviz satış kuru 3.7153-TL olup) 1.123.506,72-TL olduğu, davalı tarafça taşınmazın satımına ilişkin düzenlenen 12.02.2020 tarihli faturaya göre taşınmaz bedeli olarak 4.922.692,00-TL ve %18 KDV’si 886.084,56-TL olmak üzere toplam 5.808.776,56-TL miktarında fatura düzenlendiği, fatura tarihi olan 12/02/2020 tarihindeki USD döviz satış kuru (6.0414-TL) üzerinden KDV için ödenen TL miktarının USD karşılığının 146.668,75-$(USD)’ye tekabül ettiği anlaşılmakla, taraflar arasındaki taşınmaz satım sözleşmesi gereği satış bedeli ve KDV bedeli USD döviz cinsi üzerinden belirlenmiş ve satış bedellerinin ABD doları veya ödeme günündeki TCMB döviz satış kuru üzerinden TL karşılığı yapılacağı ve yine KDV bedelinin de aynı şekilde ofisin teslimi sonrası düzenlenecek faturasında belirlenen KDV bedelini satıcıya ödeyeceğinin belirlendiği, davalı satıca tarafından taşınmaz satış bedeline ilişkin ödeme günündeki döviz satış kuru üzerinden TL karşılığı ödenen miktarların toplamı kadar fatura düzenlenerek yine ödenen TL miktar üzerinden %18 oranında KDV bedelinin faturaya yansıtıldığı sabit olup, davalının taşınmazın döviz satış bedeli üzerinden belirlenen 302.400,00-$(USD) KDV bedelini faturayı düzenlemeden önce davacıdan tahsil ettiği, ancak daha sonra ödenen TL miktarı üzerinden KDV belirleyerek daha düşük miktarda KDV bedeli ödemesi yaptığı ve davacıdan fazladan tahsil ettiği miktarı davacıya iade etmediği, sözleşmede KDV’ye ilişkin belirlenen şart gereği davalının davacıdan ofisin fiili tesliminde düzenlenecek faturada yer alan KDV tutarını tahsil etmesi gerekirken öncesinde teminat amacıyla verilen bonodan doğan 302.400,00-$(USD)’yi tahsil etmek suretiyle fazladan KDV tahsilatı yaptığı sabit olduğundan dolayı davacının KDV bedeli olarak ödediği 302.400,00-$(USD) ‘den fatura tarihi olan 12/02/2020 tarihinde davalının tahsil ettiği taşınmazın toplam satış bedeli üzerinden belirlediği 886.084,56-TL fatura tarihindeki USD döviz cinsi karşılığının 12/02/2020 tarihindeki TCMB USD döviz satış kuru kuru (6.0414-TL) üzerinden KDV için ödenen TL miktarının USD karşılığının 146.668,75-$(USD) olduğu göz önüne alındığında, bu bedelin davacı tarafından ödenen 302.400,00-$(USD)’den mahsubu sonrası davacının davalıya 155.731,25-$(USD) miktarında fazladan KDV ödemesi yaptığı anlaşıldığından davacının davalıdan 155.731,25-$(USD) alacaklı olduğu, ancak davacı tarafça dava dilekçesi ile kısmi talepte bulunularak davalıdan 100.000,00-$(USD)’nin tahsilinin istenildiği, davacı tarafça tahkikat bitmeden ıslah talebinde bulunulmadığı, davacı tarafça dosyaya sunulan 04/04/2023 tarihli dilekçe ile 155.731,25-$(USD)’nin davalıdan tahsili talep edilmiş ise de tahkikat bittikten sonra ıslah yapılamayacağından dolayı davacı tarafça açılan davanın kabulü ile; davacı tarafın davalıdan olan 155.731,25-$(USD) alacağının taleple bağlı kalınarak 100.000,00-$(USD)’sinin dava tarihi olan 08/06/2022 tarihinden itibaren itibaren USD döviz cinsine kamu bankalarınca uygulanan en yüksek yıllık mevduat faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki TCMB efektif satış kuru üzerinden işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, davacının fazlaya ilişkin hakkının saklı tutulmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafça açılan DAVANIN KABULÜ ile; davacı tarafın davalıdan olan 155.731,25-$(USD) alacağının taleple bağlı kalınarak 100.000,00-$(USD)’sinin dava tarihi olan 08/06/2022 tarihinden itibaren itibaren USD döviz cinsine kamu bankalarınca uygulanan en yüksek yıllık mevduat faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki TCMB efektif satış kuru üzerinden işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, davacının fazlaya ilişkin hakkının saklı tutulmasına,
2- Davacı tarafça dava açılırken yatırılan peşin harcın alınması gereken 117.144,13-TL harçtan mahsubu ile bakiye 87.858,09-TL karar harcının borçlu davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
3- Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.560,00-TL’nin haksız çıkan davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
4- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 80,70-TL başvurma harcı, 29.286,04-TL peşin harç olmak üzere toplam 29.366,74-TL harç giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5- Davacı tarafça yargılama sırasında yapılan 12 adet tebligat-posta masrafı 91,00-TL, bilirkişi ücreti 2.500,00-TL olmak üzere toplam 2.591,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6- Davacı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen nispi 184.744,50-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7- Davacı tarafça yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının davacı tarafa resen iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/04/2023

Başkan …
e-imza*
Üye …
e-imza*
Üye …
e-imza*
Katip …
e-imza*

*Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.