Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/368 E. 2023/13 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/130 Esas
KARAR NO : 2023/35
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/03/2022
KARAR TARİHİ : 17/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket, … Grubuna bağlı olan A Haber logolu televizyon kanalının yayın hakkı sahibi olduğunu. davalı şirketin ise … isimli 296.000 takipçi sayısına sahip twitter hesabının ve www…..com.tr haber sitesinin sahibi olduğunu, dava konusu olayla ilgili olarak … ziyaretini takip eden muhabir …’in esnaf ziyareti yapacağı lokantada beklerken kendisinin muhabir olduğunu fark ederek yanına gelen ve şehit yakını olduğunu söyleyen bir şahıs kendisine “… …’e şehitler ve pkk ile ilgili soru sormak istediğini ancak orada bulunan …li şahıslar tarafında linç edilmekten korktuğunu” beyan ettiğini, bunun üzerine müvekkili şirket muhabiri şahsa ” Bir vatandaş olarak rahatlıkla soru sorabileceğini, kameraların kayıtta olduğu bir ortamda kendisine yönelik bir saldırı olamayacağını” söyleyerek istediği soruları sorabileceğini belirttiğini, … video da yer alan kişiyi daha önceden tanımadığını, şahsın yanına gelerek kendisine soru sorması üzerine şahısla muhatap olduğunu, olay anında orada bulunan bir şahıs tarafından bu durum gizli ve izinsiz bir şekilde kayda alındığını ve bu kayıt davalı tarafından konuşmanın sadece bir kısmı cımbızlanarak, … muhabiri ilgili şahsı salona getirmekle, kışkırtmakla ve provokasyon kurgusu yapmakla itham ettiğini, davalıdan 50.000 TL manevi tazminatın … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, dava konusu iletinin hukuka aykırılığının tespiti ile masrafı davalıdan alınmak suretiyle kararın, tirajı en yüksek ulusal iki gazetede yayınlanmasına, yargılama giderleri ile ücret-i vekâletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; Davalı müvekkili … A.Ş.’nin “….com” haber sitesinin ve @ …twitter hesabının sahibi olmadığını, “….com” haber sitesinin künyesinin incelendiğinde, sitenin müvekkiliile bir ilgisinin olmadığının görüleceğini, bahsi geçen sitenin 13.04.2020 tarihli “alan adı satış sözleşmesi” ile … A.Ş. Şirketine devredildiğini, davaya konu haberin yayın tarihi olan 07.11.2021 tarihinde devir işlemlerinin tamamlandığını, her türlü idari ve hukuki sorumluluğun devralan şirkete geçtiğini beyan ederek; müvekkili yönünden davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğu ve dava şartı yokluğu sebebiyle reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
TANIK BEYANLARI
… Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/… Talimat sayılı dosyasının 24/06/2022 tarihli duruşmasında davacı tanığı … beyanında; “Ben davacı kurumda muhabir olarak çalışırdım. Dava konusu olay meydana geldiğinde … …’e …’da karşılayıp haber yapacak olan görevli kişi bendim … … ‘deki programını tamamlayıp …’a gelecekti. Geldiğinde … …’i görmeden … yanıma gelerek sakın provokasyon yapmayın diyerek bize bir beyanda bulundu , ben ne demek istediğini anlamadım. … ilinde bir şehit yakını ile sıkıntı yaşamış ve bizim de bu durumu provake edeceğimizi düşünmüş, benim o esnada şehit yakını ile yaşanılan olaydan dolayı bir bilgim yoktu. Lokantaya giderek … …’in gelmesini bekledim. O esnada haber muhabiri olduğumu bilen bir vatandaş yanıma gelerek şehit yakını olduğunu, … …’e soru soracağını ancak tepki göreceğinden korktuğunu söyledi. Benim bu kişi ile bir ilgim yoktur. Bu kişi ile yapılan görüşmem kayda alınmış olup , kayda alınma olayı ile ilgili de herhangi bir bilgim yoktur. Ben işim gereği orada bulunmaktaydım. Bu kişi ile anlaşma yapıp aynı zamanda kendi videomu çekmem mümkün değildir. Bahsettiğim üzere … ‘ın şehit yakını ile geçen münakaşasından da haberdar değildim. Kasıtlı herhangi bir eylemim yoktur zaten beni videoya alan vatandaş … …’e soru da sormamıştır. Bilgim görgüm bundan ibarettir ” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
DELİLLER: Arabuluculuk son tutanağı, twitter ve haber paylaşım görüntüleri, Alan adı satış sözleşmesi sureti “….com” haber sitesi künyesi, dava konusu paylaşıma ilişkin video görüntüleri, tanık beyanı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; dava davacı tarafından davalı aleyhine açılan kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat isteminden ibarettir.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin … isimli twitter hesabında “.. … paylaştı:… muhabiri provokasyon kurgusu hazırlarken kameralara takıldı” şeklindeki ifade ile gizli kamera kaydı ekleyerek haber paylaştığını, bu paylaşımla davalının müvekkili şirketinin kişilik, marka ve ticari haklarını ihlal ettiğini belirterek 50.000 TL manevi tazminatın paylaşım tarihi olan 07/11/2021 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile dava konusu iletinin hukuka aykırılığının tespiti ile masrafı davalıdan alınmak suretiyle kararın tirajı en yüksek ulusal iki gazetede yayımlanmasını talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle husumet itirazında bulunduklarını, yayınlanan haberin Yargıtay kararlarında ifade edilen kriterlere uygun olarak yayınlandığından hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafça husumet itirazında bulunulmuşsa da dava konusu paylaşımın yapıldığı twitter sayfasının … olduğu, buna ilişkin e-tespitin davacı tarafça yapıldığı, davalı vekilince sunulan alan adı satış sözleşmesinin taraflar arasında hüküm doğurduğu ve 3. Kişilere karşı ileri sürülemeyeceği davalının pasif husumet ehliyeti bulunduğu anlaşılmakla davalı vekilinin itirazlarının reddine karar verilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Bunun içindir ki bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp yayınlarında Anayasa’nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
AİHM 22 Nisan 2013 tarihli … başvuru no’lu kararında “İfade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu, AİHS’nin 10. maddesinin 2. fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan “bilgi” ya da “düşünceler” için değil ama ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların, “demokratik toplumun” onlarsız olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği olduğunu, 10. maddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya koyulması gerektiğini,…” ifade etmektedir. Mahkeme aynı ifadeleri … başvuru no’lu kararlarında da tekrar etmiştir.
Davaya konu edilen yayınlardaki açıklamalar incelendiğinde; kullanılan ifadelerin toplumun bilgi edinme ve basının haber verme hakkı kapsamında kaldığı, haberlere yönelik toplumsal ilginin bulunduğu, özle biçim arasındaki dengenin bozulmadığı, söz konusu beyanların eleştirel özellik taşıdığı, davacı bankanın kişilik haklarına ve ticari itibarına saldırı niteliğinde olmadığı, dava konusu yayınların bütünü itibariyle eleştiri mahiyetinde olduğu, hakaret içermediği, anlaşılmakla 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 58. Maddesi gereğince manevi tazminatın koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla davacı tarafça davalı aleyhine açılan davanın reddine dair oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça davalı aleyhine açılan davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 179,90-TL harcın peşin alınan 853,88-TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 673,98-TL’nin davacıya iadesine,
3-Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00- TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5- Taraflarca yatırılan artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının yatıran tarafa re’sen iadesine,
6-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.560,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 17/01/2023

Katip …
e-imzalı*

Hakim …
e-imzalı*