Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/346 E. 2023/389 K. 12.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/346 Esas
KARAR NO : 2023/389
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/06/2022
KARAR TARİHİ : 12/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan 01/06/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı … tarafından … numaralı ZMSS poliçesi ile sigortalanmış … plakalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olarak müvekkiline ait … plakalı araca çarptığını ,maddi hasarlı trafik kazasında davacının aracında hasar oluştuğunu ,İşbu hasar nedeniyle oluşan zararın bilirkişi incelemesi neticesinde ispatlanacağını ,kaza tespit tutanağına göre davalı … şirketinin poliçesi ile teminat altına alınan 27 9397 plakalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, davalı … şirketinin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında bu tutardan sorumlu olduğunu,hasarlı araçta meydana gelen zararın tazmin edilmesi sırasında herhangi bir iskonto uygulanmaması gerektiğini ,gerçek zararın tazmin edilmesi gerektiğini ; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/… esas ve 2015/… K. sayılı kararının iskonto uygulanamayacağına ilişkin emsal karar niteliğinde olduğunu ,davalının gerçek zararı ödeme yükümlülüğüne KDV ‘nin de dahil olduğunu , fazlaya ve sair hususlara dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla; davacıya ait … plaka sayılı araçta meydana gelen hasarın tam ve kesin olarak tespit edilmesi sonrası talebi arttırma hakkı saklı kalmak üzere henüz belirsiz olan alacağın şimdilik 100,00- TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile poliçe limitleri dahilinde ödenmesi ne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 11/01/2023 tarihli ıslah dilekçesi ile; Fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı tutmak kaydıyla, dava dilekçesindeki taleplerini 40.703,41 TL olarak arttırdıklarını ve dava dilekçesinde talep edilen gibi, arttırılan 40.703,41 TL hasar tutarının kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah harcını yatırnıştır.
CEVAP : Davalı vekili tarafından sunulan 27/06/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının daha önce Sigorta Tahkim Komisyonuna aynı talep ile 14/12/2020 tarihinde başvuruda bulunduğunu 2020.E… sayılı dava başvurusunun usulden reddedildiğini akabinde davacının itirazı üzerine 10/07/2021 tarih ve 2021/İHK-21501 sayılı karar ile itirazın reddedildiğini ve kesin karar ile sona erdiğini , davanın kesin karar/hüküm nedeniyle reddi gerektiğini , 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. Madde hükmü uyarınca dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını ,davacının dava konusu trafik kazası neticesinde meydana gelen zararın tazmini için davalı … şirketine başvuruda bulunduğunu ;şirket nezdinde hasar dosyası açıldığını ,dosya kapsamında yapılan inceleme ve araştırmalarda sigortalı araç sürücüsünün meydana gelen kazada kusurunun olmadığı tespit edildiğini bu nedenle sigorta şirketinin işbu dava konusu taleplerden herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını bir an için huzurda görülen davanın haklılığına karar verileceği düşünülse dahi sigortalı araçta meydana geldiği iddia edilen hasarın uzman sigorta eksperi tarafından tespit edilmesi gerektiğini ,bir an için söz konusu huzurda görülen davanın haklı olduğu varsayılsa bile, sigorta şirketinin dava tarihinden itibaren ve ancak yasal faizle sınırlı olarak sorumlu tutulabileceğini ,ekspertiz ücretinin teminat kapsamında olmadığını ,haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
DELİLLER : … yazı cevabı ve eki başvuru ile uyuşmazlık dosyası sureti, … Sigorta A.Ş. Yazı cevabı ve eki poliçe ve hasar dosyası örneği, 03/01/2022 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
Makine Mühendisi … ve Ticaret Hukuku Alanında Nitelikli Hesaplama Uzmanı … tarafından tanzim edilen 03/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda; ”…Davacı , … na 14.12.2020 tarihinde başvuruda bulunmuş olup … sayılı başvurusu istenen bilgi ve belgelerin HMK m.94’e göre belirlenen iki haftalık kesin süre içinde sunulmamış olması nedeniyle usulden reddedilmiş , davacının itirazı üzerine 10.07.2021 tarih ve 2021/İHK-21501 sayılı karar ile itirazı kesin olarak reddedilmiştir.
Sayın Mahkemenin takdiri , davacının aynı konuda adli yargıda dava hakkı bulunduğuna ilişkin ise; trafik kazası tespit tutanağı ve fotoğraflara göre 34 BİZ 51 plakalı araç hasar bedelinin 33.150,02-TL olarak hesaplandığı….” şeklinde görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Dava, maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklanan hasar bedelinin davalı … şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 1401-1520. maddelerinde Sigorta Hukuku düzenlenmiş, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinde ise sigortacılıkta tahkim düzenlenmiştir. Buna göre sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasında sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümü için dava açılabileceği gibi sigorta tahkim komisyonuna da başvuru yapılabilir.
Dava konusu uyuşmazlığın daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması (derdest olmaması) ve daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması dava şartıdır ( HMK m.114/1-i) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir (6100 sayılı HMK m.115/2).
HMK’nın 303/1. maddesine göre, bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
Konuya ilişkin Yargıtay HGK’nun 2019/(7)9-759 Esas ve 2021/1663 Karar sayılı kararında ” Kesin hüküm, hükmü veren mahkeme de dâhil bütün mahkemeleri bağlar. Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse mahkemeler aynı konuda, aynı dava sebebine dayanarak, aynı taraflar hakkında verilmiş olan hüküm ile bağlıdırlar; aynı uyuşmazlığı bir daha (yeniden) inceleyemezler; bu hâliyle kesin hüküm bir def’i değil itirazdır. Bu bağlılık kural olarak hüküm fıkrasına münhasırdır ve gerekçeye sirayet etmez. Ancak gerekçe hükme ulaşmak için mahkemece yapılan hukukî ve mantıki tahlil ve istidlallerden (delillerden yargıya varma) ibaret kalmayıp, hüküm fıkrası ile ayrılması imkânsız bir bağlılık içinde bulunuyor ise istisnaen bu kısmın da kesin hükme dâhil olduğunu kabul etmek gerekir. Hangi gerekçenin hüküm fıkrasına sıkı sıkıya bağlı olduğu her olayın özelliğine göre belirlenir (HGK’nın 06.05.2018 tarihli ve 2017/19-1628 E.-2018/1098 K. sayılı kararı).
Maddi anlamda kesin hükmün amacı da bu hâli ile mahkeme kararlarına güvenilmesini ve uyulmasını sağlamak, taraflar arasındaki uyuşmazlığı kararın maddi anlamda kesinleştiği andan itibaren geleceğe yönelik olarak sona erdirmek ve nihayet çelişkili kararlar verilmesini önleyerek toplum hayatında hukukî istikrar ve güvenliği tesis etmektir.” açıklamasına yer verilmiştir.
Somut olayda, davacı eldeki dava açılmadan önce Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuruda bulunmuş, taraflar arasındaki sigorta poliçesine dayanan uyuşmazlık hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’ndaki usul ve esaslara göre inceleme yapılarak karar verilmiştir.
Bilindiği üzere dava şartları, mahkemece davanın esası hakkında yargılama yapılabilmesi için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan “Kamu Düzeni” ile ilgili zorunlu koşullardır. Mahkeme, hem davanın açıldığı günde, hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp, incelemek durumunda olup; bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir. (6100 sayılı HMK’nun 114-115.maddeleri)
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun “Dava şartlarının incelenmesi” başlıklı 115. maddesi “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” hükmünü amirdir.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-ı bendiyle “aynı davanın daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması” ve aynı maddenin (i) bendiyle “aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması” dava şartı olarak kabul edilmiştir.
Bu itibarla, eldeki davanın açıldığı 01/06/2022 tarihinden önce aynı taleplerle 14/12/2020 tarihinde Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurulduğu, … ‘nca 27/04/2021 tarihinde başvurucunun yargılama aşamasında HMK 31.madde gereği istenilen ve rizikonun meydana gelişini açıklığa kavuşturacak soruşturma/kovuşturma belgelerinin sunulmadığı, tek taraflı düzenlenen ve gerçekçi olmadığı anlaşılan eksper raporunun delil olarak kabul edilemeyeceği anlaşıldığından mevcut belgelere göre bilirkişi tespiti yapılmasının uyuşmazlığın çözümüne faydası olmayacağı anlaşıldığından, HMK 114/2.madde gereği dava şartının yerine getirilmediğine, bu nedenle başvurunun HMK 115/2.madde gereğince usulden reddine dair … sayılı kararın verildiği, yasal süresi içinde davacı tarafından verilen karara itiraz edildiği, İtiraz Hakem Heyeti tarafından 10/07/2021 tarihinde, Mevcut delillere göre kazanın ihbar edildiği şekilde olduğunun şüpheli olmasına, olay sebebiyle jandarma tarafından düzenlenen tüm belge örneklerinin istenmesine rağmen başvuranca sunulmaması ve sunulmayışın makul izahının yapılmaması nedeniyle, hakem heyetinin kazanın oluşuna dair delilleri yeterli bulmayarak başvuruyu usulden ret etmesinde usulsüzlük tespit edilmediğinden davacının itirazının reddine 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/12.maddesi uyarınca ve miktar itibari ile kesin olarak karar verildiği görülmektedir.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından her ne kadar başvurunun usulden reddine karar verilmiş ise de esasen kararın gerekçesine göre esastan inceleme yapılarak başvurunun usulden reddine değil bizatihi esastan reddine karar verilmiş olduğu sonuç ve kanaatine varılmaktadır (Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2021/4667 E. ve 2022/4755 K. sayılı kararı). Bu kararın huzurdaki dava yönünden kesin hüküm oluşturacağı açıktır. (İstanbul BAM 2022/1241 E. Sayılı kararı)
Nitekim Adana BAM 3. Hukuk Dairesi’nin 2020/639 K sayılı kararında “…Somut olayda sigorta tahkim komisyonu 29/11/2017 tarihli ve 2017/75984 esas kararıyla davaya konu uyuşmazlık konusunda karar verdiği verilen hükmün kesinleştiği anlaşılmakla, 114/1-i maddesinde, aynı davanın daha önce açılmış ve halen görülmekte olması dava şartları arasında sayılmış olup, aynı yasanın 115/2. maddesinde dava şartı noksanlığının tespit edilmesi halinde davanın usulden reddine karar verileceği belirtilmiştir. Bu nedenle davanın kesin hüküm sebebiyle 6100 sayılı 114/1-i ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Mahkemece yapılan tespitler dosya kapsamına, usul ve yasaya uygundur.” denilmekle aynı husus vurgulanmıştır.
Somut olayda; aynı davanın daha önce Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından kesin hüküm ile sonuçlandırıldığı anlaşılmakla kesi hüküm nedeniyle dava şartı noksanlığı bulunduğundan davanın HMK 114/1-i ve 115/2.maddeleri uyarınca usulden reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Açılan davada HMK’ nun 114/1-i maddesinde düzenlenen kesin hüküm dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 115/2. maddesi gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 179,90-TL maktu karar harcından peşin yatırılan 80,70-TL ve 696,00-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 776,70 harcın mahsubu ile bakiye artan 596,80-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
3-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/05/2023

Katip …
e-imza*

Hakim …
e-imza*

Bu belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.