Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
“Kısmen Kabul – Kısmen Red”
ESAS NO : 2022/331 Esas
KARAR NO : 2023/845
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 25/01/2022
KARAR TARİHİ : 12/12/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16/11/2013 tarihinde davalı sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçe ile sigortalı olan, dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın yaya olan müvekkiline çarpması neticesinde müvekkilinin yaralandığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 15,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin trafik kazasına karıştığını belirttiği … Plakalı aracın müvekkili sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalandığını, davaya konu taleplerin zamanaşımına uğradığını, açılan davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkili şirketin sigortalısının kusur oranında sorumluluğunun bulunduğunu ilgili yerlerden gerekli raporlar alınması gerektiğini belirterek açılan davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER: … CBS’ nin 2013/… Soruşturma sayılı dosyası, … nce davacı hakkında düzenlenen sosyal ve ekonomik durum araştırması raporu, davacı hakkında düzenlenen tedavi evrakları, trafik kazası tespit tutanağı, … Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü
nün 09/02/2022 tarihli müzekkere cevabı, davacının SGK kayıtları, ATK maluliyet raporu, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
… Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/04/2022 tarihli 2022/… E. 2022/… K. Sayılı ilamı ile Mahkemenin yetkisizliği ile yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunun tespitine karar verildiği, kararın kesinleşmesi üzerine dosyanın gönderildiği ve dosyanın Mahkememize tevzi edildiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre;Dava, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16.11.2013 tarihinde …’in sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın yaya konumunda olan davacıya çarptığını ve kaza neticesinde davacının yaralandığını, meydana gelen kazada … plakalı araç sürücüsünün tam ve asli kusurlu olduğunu, bu nedenle davacının trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle 5,00 TL Sürekli iş göremezlik, 5,00 TL geçici iş göremezlik, 5,00 TL bakıcı giderinin davalı sigorta şirketinden başvuru tarihinden itibaren ticari faiz ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zaman aşımı definde bulunduklarını, kaza tarihi itibariyle geçerli olan zaman aşımı süresinin dolduğunu, yetki itirazında bulunduklarını, kazanın gerçekleştiği yerin İstanbul olması nedeniyle İstanbul Asliye Ticaret mahkemelerinin yetkili olduğunu, kusurun ve maluliyetin ispatlanamadığını, geçici iş göremezlik zararından dolayı sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava zorunlu arabuluculuğa tabi davalardan olup davacı tarafça dosyaya sunulan 24/01/2022 tarihli arabuluculuk son anlaşmazlık tutanağı ile davacı tarafça zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve tarafların anlaşamadığı anlaşılmıştır.
Zamanaşımı defi yönünden;
2918 sayılı KTK’nın 109. maddesinde haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı, davanın, cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri içinde geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır.
Yine maddi ve manevi tazminat istemlerinin bağlı olduğu zamanaşımı süreleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60.) maddesinde de düzenlenmiştir.
6098 Sayılı TBK’nın 72/1. maddesinde “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” denilerek mülga 818 sayılı BK’nın 60. maddesinde olduğu gibi üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüştür.
6098 Sayılı TBK’nın 72/1. (BK’nın 60/1.) maddesi, özellikle zamanaşımının başlangıç anını belirleyen bir düzenlemedir. Bu düzenlemeye göre tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Burada, uygulamada “kısa süreli zamanaşımı” olarak adlandırılan süre söz konusu olup, sürenin başlangıcı sübjektif bir koşula bağlanmıştır. Çünkü, sürenin başlaması zarar görenin zararı ve tazminat sorumlusu kişiyi öğrenmesi gibi sübjektif bir koşulun gerçekleşmesi ile mümkündür.
Mutlak nitelikteki “uzun süreli zamanaşımı”nın başlangıç tarihi ise zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir. Buna göre, tazminat istemi her halde eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren on yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrar. Burada on yıllık sürenin başlangıç anı, zarar verici eylemin gerçekleştiği tarih gibi objektif bir koşula bağlanmıştır. Olağan zamanaşımı süresi iki yıllık olan kısa zamanaşımı süresidir. Diğer bir anlatımla iki yıllık zamanaşımı süresi on yıllık süre ile sınırlıdır. Zarar ve zararın sorumlusu olan kişi öğrenildiği takdirde davanın kısa zamanaşımı süresi içerisinde açılması gerekir. Zarar veren eylemin işlenmesinden itibaren on yıl geçtikten sonra zarar ve zararı veren kişi öğrenilmiş olsa bile tazminat istemi, zamanaşımı def’î ile karşılaştığında reddedilir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 20/12/2017 tarih ve 2017/3-2786 E., 2017/2016 K. Sayılı kararı).
TBK’nın 72/1. (BK’nın 60/2.) maddesinde düzenlenen üçüncü süre ise “ceza zamanaşımı süresi”dir. Zarara neden olan eylem, aynı zamanda ceza kanunları uyarınca suç teşkil eden bir eylem oluşturuyor ve bu eylem için ceza kanunlarının öngördüğü zamanaşımı süresi daha uzun bir süre ise bu takdirde uygulanacak olan zamanaşımı süresi, o suçun bağlı olduğu ceza zamanaşımı süresidir. Ceza zamanaşımı süresinin başlangıç anı da zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir.
Dava konusu yaralamalı trafik kazası 16/11/2013 tarihinde meydana gelmiş, görülmekte olan dava ise 25/01/2022 tarihinde açılmıştır. Her ne kadar 2 yıllık kısa zamanaşımı süresi dolmuş ise de, somut olayda KTK’nın 109.maddesinde düzenlenmiş olan uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerekmektedir. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında somut olay içi öngörülen ceza zamanaşımı süresi 8 yıl olup 8 yıllık uzun zaman aşımı süresinin uygulanması gerekmektedir. Her ne kadar 8 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu tarih 16/11/2021 tarihi olsa da davacının arabuluculuk sürecine 29/11/2022 tarihinde başvurduğu ve son tutanağın düzenlendiği tarih olan 24/01/2022 tarihine kadar zamanaşımı sürelerinin durduğu ayrıca pandemi dönemine ilişkin olarak 13/03/2020-15/06/2020 tarihleri arasında zamanaşımı süreleri durduğundan; davanın zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmakla davalı vekilinin zamanaşımı definin reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur. Davalı vekili talep arttırım dilekçesine karşı zamanaşımı definde bulunmuşsa da davanın belirsiz alacak davası olduğu ve dava tarihinin dikkate alınması gerektiğinden reddine karar verilmiştir.
Davalı; zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketi olup, sigorta hukuku 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle de davanın TTK 4/1-a maddesi gereğince mutlak ticari dava olduğu bu nedenle Mahkememizin davaya bakmaya görevli olduğu anlaşılmıştır.
2918 sayılı Yasanın 85 ve devam maddeleri gereğince bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir. Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Anılan yasal hükümlerden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Sigorta şirketi kazaya karışan sigortalı aracın trafik sigortacısı (ZMSS) sıfatıyla, bu aracın sebebiyet verdiği trafik kazası sonucunda oluşan zarardan, kendisine sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olacaktır.
16.11.2013 tarihinde saat 16.30 sıralarında, sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile İstanbul ili, … ilçesi, … Mahalle, … Caddesi üzerinde bulunan kavşaktan dönüş yapmak için manevra yaptığı esnada, kavşaktan karşıya geçmek isteyen yaya … …’un sağ ayağının üzerinden, aracının sol ön tekerleği ile geçmesi sonucu yaralanmalı trafik kazasının meydana geldiği anlaşılmıştır.
… CBS Uzlaştırma Bürosunun 2013/ … soruşturma numaralı dosyası ile … hakkında Müşteki … …’a yönelik olarak taksiyle yaralama suçundan dolayı soruşturma başlatıldığı, soruşturma sonunda 09/01/2014 tarihli 2024/… K. sayılı kararı ile müştekinin şikayetinden vazgeçmesi nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmıştır.
ATK … İhtisas Kurulunun 18/09/2023 tarihli maluliyet raporuna göre kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 03/08/2013 tarih, 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile bu yönetmelik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kullanılarak yapılan değerlendirme sonucu davacının tüm vücut engellilik oranının %4 olduğu, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceği, başka birisinin sürekli veya geçici bakımına muhtaç durumda olmadığı tespit edilmiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3119 E. 2021/2025 K. Sayılı ilamına göre yerleşmiş uygulamalarına göre; haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde malûliyetin varlığı ve oranına ilişkin belirlemenin Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Kazanın 16/11/2013 tarihinde meydana geldiği ve ATK … İhtisas Kurulu raporunun 03/08/2013 tarih, 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile bu yönetmelik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kullanılarak düzenlendiği ve düzenlenen raporun dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olduğu anlaşılmakla hükme esas alınmıştır.
Dosya kusur yönünden Makina Mühendisi Bilirkişi … … ve hesaplama yönünden Aktüer Bilirkişi … ‘ya tevdi edilmiş olup bilirkişi heyetinin 06/11/2023 tarihli raporunda özetle: “Meydana gelen trafik kazasında, … plakalı araç sürücüsü …’in aracı ile … Caddesi üzerinde bulunan kavşaktan dönüş yapmak için manevra yaptığı esnada, kavşaktan karşıya geçmek isteyen yaya … …’un sağ ayağının üzerinden sol ön tekerleği ile geçerek yaralanmasına neden olduğu, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ederek trafik güvenliğini tehlikeye düşürdüğü, sol ön tekeri ile kavşaktan karşıya geçmek isteyen yaya … …’un sağ ayağının üzerinden geçerek yaralanmasına neden olduğu, 2918 sayılı Karayolları trafik kanunun 52/a-b maddelerini ihlal ettiği anlaşıldığından, meydana gelen trafik kazasında %25 oranında kusurlu olduğu, yaya … …’un kazanın gerçekleştiği … Caddesi üzerinde bulunan kavşağın yaklaşık 50 metre mesafede bulunan yaya geçidinin kullanmak yerine, kavşaktan dönüş yapan araçların manevra alanı olan kavşağın içinden karşıya geçmek istediği, yaya … …’un kavşaktan karşıya geçmek için kavşağa girdiği esnada sağ ayağının sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın sol ön tekerleğinin altında kalması sonucu yaralandığı, bu nedenle yaya … …’un 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 68/a-b-c ve Karayolları Trafik yönetmeliğinin 138 maddelerini ihlal ettiği anlaşıldığında meydana gelen trafik kazasında %75 oranında kusurlu olduğu, aktüer bilirkişi tarafından TRH-2010 yaşam tablosu ve Progresif rant yöntemine göre yapılan hesaplama sonucunda d) Dava dışı SGK tarafından davacıya toplamda 1.656,47 TL Geçici İş Göremezlik ödemesi yapıldığı, yapılan ödemeler toplamının davalı tarafın kusuru oranında rücuya tabi kısmının davacının hesaplanan Geçici İş Göremezlik zararından tenzil edildiği, davacı … … ‘un hesaplanan Geçici İş Göremezlik zararının 878,80 TL, Dava dışı SGK tarafından yapılan ödemelerin tenzili sonrası bakiye Geçici İş Göremezlik zararının 464,69 TL olduğu, Yargıtay kararlarına istinaden kaza tarihi itibariyle Geçici İş Göremezlik zararlarının karşılanacağı Kişi Başı Tedavi ve Sağlık Giderleri Teminatı Limitinin 250.000,00 TL olduğu, teminat limitini aşan zararının olmadığı, davacı … … ‘un hesaplanan Sürekli İş Göremezlik zararının 51.636,95 TL olduğu, Yargıtay kararlarına istinaden kaza tarihi itibariyle Sürekli İş Göremezlik zararının karşılanacağı Kişi Başı Ölüm ve Sakatlanma Tazminatı Limitinin 250.000,00 TL olduğu, teminat limiti aşan zararının olmadığı” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Kusur bilirkişi tarafından yapılan tespitlerin ve kusur oranının kaza tespit tutanağına ve soruşturma aşamasında alınan ifadelere uygun olduğu ve denetime elverişli olduğu anlaşılmakla hükme esas alınmıştır. Aktüer bilirkişi tarafından yapılan geçici ve sürekli iş göremezlik zararına ilişkin yapılan hesaplamanın Yargıtay 17. HD’ nin 2020/2598 E. 2021/34 K 14.01.2021 tarihli kararı ve T.C. Yargıtay 17. HD. 2019/3292 E. 2021/1848 K. 24.02.2021 tarihli doğrultusunda, TRH 2010 Yaşama Tablosu ve progresif rant yöntemi olarak adlandırılan hesaplama yöntemi dikkate alınarak düzenlendiği, hükme ve denetime elverişli olduğundan bilirkişi raporunda hesap edilen 469,69 TL geçici iş göremezlik zararı ve 51.636,95 TL sürekli iş göremezlik zararı hükme esas alınmıştır.
Davacı vekili 07/11/2023 tarihli talep arttırım dilekçesi ile sürekli iş göremezlik zararını 5,00 TL’den 51.631,95 TL arttırarak toplam 51.636,95 TL olarak olarak talebini belirli hale getirdiği, geçici iş göremezlik zararını 5,00 TL’den 459,69 TL arttırarak toplam 464,69 TL olarak olarak talebini belirli hale getirdiği, ve tamamlama harcını yatırdığı ve talep arttırım dilekçesinin davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Temerrüt ve faiz yönünden ise; davaya konu edilen zarar doğurucu haksız fiil, trafik kazası şeklinde gerçekleşmiş olup, haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Ancak haksız fiil faili olan sürücünün eylemi sonucu oluşan zararla ilgili, araç işleteninin sorumluluğunu teminat altına alan trafik sigortacısının, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve sigortacının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Davacı tarafın, davadan önce başvurusunun bulunmadığı durumda ise, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekir. Davacının davalı sigorta şirketine başvuru yaptığı ve 03/02/2022 tarihinde temerrüde düştüğü ve trafik kazasına neden olan … plakalı araç hususi araç olmakla yasal faiz istenebileceği Mahkememizce kabul edilmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, 16.11.2013 tarihinde sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile İstanbul ili, … ilçesi, … Mahalle, … Caddesi üzerinde bulunan kavşaktan dönüş yapmak için manevra yaptığı esnada, kavşaktan karşıya geçmek isteyen yaya … …’un sağ ayağının üzerinden, aracının sol ön tekerleği ile geçmesi sonucu yaralanmalı trafik kazasının meydana geldiği, meydana gelen kaza sonucunda davacı … …’un yaralandığı, davalı sigorta şirketinin … plakalı aracın ZMMS sigortacısı olduğu ve meydana gelen zarardan sorumluluğunun bulunduğu, davacının dava açmadan önce sigorta şirketine başvurduğu, Mahkememizce alınan ATK … İhtisas Kurulunun 18/09/2023 tarihli maluliyet raporuna göre davacının tüm vücut engellilik oranınının %4 olduğu, iyileşme (iş göremezlik süresinin) kaza tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceği, iyileşme süresi içinde bir başkasının yardımına gereksinim duymayacağının tespit edildiği, dosyanın kusur ve aktüer bilirkişilerine tevdii edildiği, hüküm kurmaya ve denetime elverişli kusur ve aktüer raporunda sürücü …’in %25 oranında, davacı yaya … …’un %75 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, söz konusu kusur raporunun soruşturma dosyası ve kaza tespit tutanağı ile uyumlu olduğu, Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda davacının sürekli iş göremezlik zararının 51.636,95 TL, geçici iş göremezlik zararının 464,69 TL olarak belirlendiği, yapılan maddi zarar hesabının dosya kapsamına uyumlu ve denetime elverişli olduğu hükme esas alındığı, davalı tarafından her ne kadar geçici iş göremezlik zararının teminat kapsamında bulunmadığı ileri sürülmüşse de Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları uyarınca geçici iş göremezlik zararının bedeni zarar teminatıyla Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi kapsamında olup, 6111 Sayılı Yasa uyarınca tedavi giderleri kapsamında değerlendirilemeyeceği bu nedenle davalı sigorta şirketinin geçici iş göremezlik zararlarından sorumlu olduğu, davacı tarafından her ne kadar bakıcı gideri talep edilmişse de alınan ATK raporunda iyileşme süresi içinde bir başkasının yardımına gereksinim duymayacağının tespit edildiği, bu nedenle davacının bakıcı gideri talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davacının maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile,
a.)Davacının 51.636,95 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 464,69 TL geçici iş göremezlik tazminatının 03/02/2022 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
b.)Koşulları oluşmadığından davacının bakıcı gideri talebinin reddine,
2-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 3.559,06-TL harçtan daha önceden ödenen 80,70-TL peşin harç ve 189,15-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 269,85-TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 3.289,21-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-)Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 17.900,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-)Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 5,00-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
5-)Davacı tarafça yatırılan 80,70-TL başvuru harcı, 189,15-TL ıslah harcı ve 80,70-TL peşin harç olmak üzere toplam 350,55-TL harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-)Davacı tarafından yatırılan 6.000,00-TL Bilirkişi ücreti, ATK Başkanlığının 28/09/2023 tarihli … numaralı 2.595,00-TL ATK fatura bedeli, 747,00 TL yargılama sırasında davacı tarafından yapılan hastane masrafları ve 338,40-TL posta giderinden ibaret toplam 9.680,40 -TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 9.679,43-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
7-)Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.560,00-TL’nin kabul red oranına göre 1.559,85-TL’sinin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine, 0,15-TL’sinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
8-)Taraflarca yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 12/12/2023
Katip …
e-imzalı*
Hakim …
e-imzalı*