Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/325 E. 2023/418 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/325 Esas
KARAR NO : 2023/418
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/05/2022
KARAR TARİHİ : 24/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; davalının davacı şirket bünyesinde 24.05.2018 tarihinden beri satış müdür yardımcısı olarak çalışmakta iken 08.12.2020 tarihi itibariyle iş akdini sona erdirdiğini ve …’den ayrıldığını, davalının davacı şirketin ticari sırlarına nüfuz ettiğini, davacı şirketin bu denli hassas ve önemli ticari sır niteliğindeki bilgilerinin korunabilmesi amacıyla taraflar arasında rekabet yasağı
sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 4. Maddesinde yasağın sınırları yer zaman kapsam açısından açıkça belirlendiğini ve davalının İstanbul sınırları içinde iş akdinin sona erdiği tarihten itibaren 2 yıl boyunca işyerinin faaliyet sürdüğü iş kolunda güvenlik hizmetleri sunmayacağını kabul ve taahhüt ettiğini, sözleşmenin 5. Maddesine göre çalışan rekabet etmeme borcuna aykırı davranır ise işverene son brüt ücreti üzerinden hesaplanacak 12 aylık ücretinin toplamı kadar cezai şart öder hükmü mevcut olduğunu, aynı madde ile cezai şartı aşacak şekilde davacı şirketin zarara uğraması halinde davalının cezai şartı aşan kısmından da yükümlü olduğu düzenlendiğini, davalının sözleşmeye aykırı davranarak covid 19 kısıtlamaları ile ilgili alınan önlemler kapsamında ücretsiz izinde iken … Güvenlik şirketi kurarak kamera satışı yaptığını, iş akdi sona erdikten sonra iki yıllık süre içinde aynı iş kolunda faaliyet gösterdiğini, açıklanan nedenlerle şimdilik 60.000 TL cezai şart alacağının davalıdan tahsiline, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalının davacı şirket … A.Ş’den ayrılmadan önce taraflar arasında daha önce imzalanan iş sözleşmesine aykırı davranarak haksız rekabet hükümlerini ihlal edip etmediği, davacı şirketin bu ihlal nedeniyle cezai şart alacağının bulunup bulunmadığı ve maddi zarara uğrayıp uğramadığından ibaret tazminat davasıdır.
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’na yazılan müzekkere cevabında davalı …’a ait davacı şirkete ilişkin işe giriş ve çıkış bildirgelerin incelenmesinde davalı tarafın davacı şirketten 08/12/2020 tarihinde işten ayrıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafın dava dilekçesinde davalı tarafından kurulduğu bahsedilen dava dışı şirketin … Müdürlüğü kayıtları üzerinden yapılan incelemede … TİCARDET LİMİTED ŞİRKETİNİN kurucusunun … olduğu ve şirketin kuruluş tarihinin 06/08/2020 tarihi olduğu anlaşılmıştır.
Gerek mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda, gerekse 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda, Türk Borçlar Kanunu’nun rekabet yasağına ilişkin hükümlerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu belirtilmiş ise de, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde yer alan: “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü, bu konuda ayrı bir düzenleme bulunup bulunmadığının göz önünde bulundurulmasını gerektirmektedir.
İşçinin haklarını adalet mercilerinde çabuk, kolay ve ucuz bir surette almasını temin etmek amacıyla özel İş Mahkemeleri Kanunu çıkarılmıştır. Ayrı bir iş yargılaması ve bu yargılamayı uygulayan özel mahkemelerin kuruluşu, esasen iş hukukunun işçiyi koruma hukuki niteliğinden kaynaklanmaktadır.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi, “a)5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,c)Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar.” şeklinde düzenlenmiştir.
Şu halde, İş Mahkemeleri Kanunu ile işçi ve işveren arasında iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden doğan uyuşmazlıkları çözme görevinin iş mahkemesine verilmiş olması, Türk Ticaret Kanunu’nun 5.maddesinde yer alan “aksine hüküm bulunmadıkça” ibaresinin karşılığıdır. Başka bir anlatımla, İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi, Türk Ticaret Kanununun 4.maddesinde belirtilen ticari davalara bakma görevinin ticaret mahkemelerine ait olduğunu belirten 5.maddedeki ‘aksine hükmü’ öngören bir düzenlemedir.
Benzer bir durum, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 76. maddesinde 03.03.2001 tarih ve 4630 sayılı Kanunun 30. maddesi ile yapılan değişikliğin sonucu olarak kurulan Fikri ve Sınai Haklar Mahkemeleri için söz konusudur. Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta öngörülen hususlardan doğan davalar da ticari dava sayılmasına rağmen 5846 sayılı Kanun uyarınca kurulan Fikri ve Sınai Haklar Mahkemelerinin kuruluşuna ilişkin düzenlemenin Türk Ticaret Kanunu’nun 5.maddesinde belirtilen aksine hükmü karşıladığı kabul edilmektedir. Aksi halde tüm fikri haklara ilişkin uyuşmazlıklarda ticaret mahkemelerinin görevli olması gibi bir durum ortaya çıkmaktadır.
Rekabet yasağına ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444–447.maddeleri hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler içinde düzenlenmiştir. Her iki kanunda da rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin kurulması ve sınırları özellikle işçinin korunması ilkesi dikkate alınarak düzenlenmiştir. Gerçekten, işçinin çalışma hakkı, rekabet yasağına ilişkin sözleşmelerin yer, süre ve konu itibariyle sınırlandırılmasını gerektirmektedir.
İşçi ile işveren arasında sözleşmenin sona ermesinden sonraki dönem için rekabet yasağına ilişkin bir anlaşma olmadıkça, Borçlar Kanunu’ndaki hükümler tek başına işverene talep hakkı vermez. Başka bir anlatımla, taraflarca rekabet yasağı konusunda anlaşma yapılmışsa işveren, sözleşmeye aykırı davranıldığını ileri sürerek cezai şart ya da tazminat talebinde bulunabilecektir. Bu nedenle, burada borcun kaynağı kanun değil, iş sözleşmesidir. İş sözleşmesi devam ederken işçinin sadakat borcu gereği zaten rekabet yasağı bulunduğundan bu konuda ayrı bir anlaşmanın varlığına gerek yoktur. Rekabet yasağının ihlali halinde işveren, iş sözleşmesine aykırı davranıştan ötürü sözleşmeyi haklı nedenle feshedebileceği gibi, varsa zararının tazminini de isteyebilecektir.
Türk Borçlar Kanunu’nun rekabet yasağının sona ermesini düzenleyen 447.maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak ya da işçi tarafından haklı nedenle feshedilmiş olması halinde rekabet yasağının sona ereceği düzenlenmiş olup, haklı fesih müessesesinin iş hukuku ilkeleri çerçevesinde ticaret mahkemesince değerlendirilmesinin güçlüğü ortadadır.
Uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan Türk Borçlar Kanununun 444 ve devamı maddelerine dayalı olarak İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevlidir.Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin önceki kararlarında işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonrası dönem bakımından rekabet yasağına ilişkin olarak cezai şart ve tazminat davaları bakımından ticari dava olduğu belirtilmiş ise de konu yeniden değerlendirilerek Yargıtay … Hukuk Dairesinin 2021/… E. 2021/… K. Sayılı ilamı ile görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğu belirlenerek önceki kararlarda dönülmesine karar verilmiştir. Nitekim … Hukuk Dairesinin 2020/… E. 2020/… K. Sayılı ilamı da bu yöndedir.
Somut davada; davalının davacı şirket … A.Ş’den henüz ayrılmadan ülkemizde yaşanan salgın hastalık nedeniyle pandemi döneminde ücretsiz izne ayrıldığı, bu hususun davacı şirket beyanlarından da sabit olduğu, incelenen SGK kayıtlarından da anlaşılacağı üzere davalı yanın işten çıkışının 08/12/2020 tarihinde gerçekleştiği, davaya konu haksız rekabete neden olan davalı tarafından kurulan şirketin 06/08/2020 tarihinde kurulduğu, söz konusu haksız rekabet olgusunun taraflar arasında iş sözleşmesi devam ederken gerçekleştiği, davanın ise taraflar arasında daha önce imzalanan iş sözleşmesine aykırı davranarak haksız rekabet hükümlerini ihlal edip etmediği, davacı şirketin bu ihlal nedeniyle cezai şart alacağına hak kazanıp kazanmadığı ve maddi zarara uğrayıp uğramadığına ilişkin bir dava olduğundan, iş sözleşmesinden kaynaklanan tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar iş mahkemelerinin görev alanında olacağından görev ise davanın her aşamasında re’sen gözönüne alınıp dava şartlarından olduğundan görevli mahkemenin açıkça genel mahkeme olan İş Mahkemesi olmasından dolayı mahkememizce görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 Sayılı H.M.K’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİ ile Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin İstanbul İş Mahkemeleri olduğuna,
3- 6100 sayılı HMK’nun 20. Maddesi gereğince taraflardan birinin, bu karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren Mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın İstanbul İş Mahkemesine gönderilmesine,
4-Bu süre içerisinde başvuru yapılmadığı takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
5-HMK’nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin yetkili ve görevli Mahkemece hüküm altına alınmasına, açılmamış sayılmasına karar verildiği takdirde bu kararda değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/05/2023

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı