Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/296 E. 2022/730 K. 09.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/296 Esas
KARAR NO : 2022/730

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/10/2019
KARAR TARİHİ : 09/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan 30/10/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle;davalı gazetede 04.10.2019 tarihinde “…’dan damadına ‘…’ kararname! Fabrikası ‘… endüstri bölgesi’ ilan edildi başlıklı yazının yayınlandığını, bu ifadenin gerçeğe aykırı şekilde müvekkili şirkete devletin taşınmaz mallarının, parasının ve kaynaklarının hukuksuz olarak aktarıldığı, bunu yaparken kimseye yapılmayan ayrıcalıkların tanındığı, devletin taşınmazlarının hukuksuz olarak devredildiği, çalındığı algısı yaratılarak, toplumda müvekkiline karşı infial uyandırıldığını, yaptığı projeler ve sonucundaki başarıları ile halkın gurur kaynağı olmuş müvekkilinin kişilik haklarına saldırıldığını, yazı ile hedeflenenin bilgi vermek ya da basın özgürlüğü kapsamında haber yapmak olmayıp, yaptıkları ile devlete, millete ne kadar katkı sağlamış olursa olsun, adına yurt içi ve yurt dışında yaptığı başarılı işlerle halkın gözünde ne kadar yüceltilmiş olursa olsun, dikkate alınmaksızın yalan ifadelerle halkın gözünden düşürmenin amaçlandığını, yazı içeriğindeki iftira ve karalama kastının açıklığı hiçbir şüpheye yer vermeyecek ve herhangi bir özgürlük biçimi ile açıklanamayacak kadar aşikar olduğunu, yapılan haber ile müvekkillerinin kişilik haklarının çiğnendiğini, toplumdaki saygınlığına zarar verildiğini, gerek yazılı ve gerekse görsel basının bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmesi gerektiğini, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de koruması gerektiğini, yine basının objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapması gerektiğini, gerçeğe aykırı haber ile müvekkilinin kişilik haklarının zedelendiğini, hakarete uğradığını belirterek, müvekkili …için 40.000-TL, … için 30.000-TL, …için 30.000-TL olmak üzere toplam 100.000-TL manevi tazminatın yayın tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsil edilerek müvekkillere ödenmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili tarafından sunulan 26/11/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Talep edilen tazminatın haksız, yasaya ve hukuka aykırı aynı zamanda da fahiş olduğunu, …ve…’ın dava açmada hukuki yararı bulunmadığını, söz konusu haberin https://… .com.tr haber sitesinde tarafından üretilmediğini, başka bir gazetede yayınlanan yazının, gazetecilik görevi ve sorumluluğu gereği, haber değeri de taşıdığından; gerçeklik, kamu yararı, toplumsal ilgi, güncellik, özle biçim arasında denge, objektif sınırlar içinde kalma gibi yasal ve etik esaslar çerçevesinde süzgeçten geçirilerek yayınlandığını, hukuka uygun olduğunu, kamu yararı hassasiyeti taşıdığını, gerçeklik kriterine uygun olduğunu, haber metninde hakaret, küfür, iftira atma, suç yükleme doğrultusunda ifadelerin yer almadığını belirterek, haksız açılan davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER : Ankara … Sulh Ceza Hakimliğinin kararı ile haberin kaldırıldığına ilişkin ekran görüntüsü, 04.10.2019 tarihli gazete yayını ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava; basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava ilk olarak 30/10/2019 tarihinde İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesinin …Esas sayılı dosyasında açılmış olup; mahkemece 06/02/2022 tarih ve…Esas 2022/63 Karar sayılı görevsizlik kararı üzerine dosya mahkememize 12/05/2022 tarihinde tevzii edilerek mahkememizin 2022/296 Esasına kaydı yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde; arabuluculuk son tutanağının dosya içerisinde bulunmadığı anlaşılmış olup; mahkememizin 17/05/2022 tarihli ara kararı ile eksikliğin tamamlanması yönünden davalı verilen kesin süre içerisinde davacı tarafça 08/11/2022 tarihli 2021/118872 Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Tutanağının Mahkememiz dosyası içerisine sunmuştur.
Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Bunun içindir ki bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp yayınlarında Anayasa’nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olaya gelince; davaya konu olan … Gazetenin 04/10/2019 tarihli haberinde “…’ dan damadına özel kararname, Fabrikası ‘ … endüstri bölgesi’ ilan edildi” başlıklı yazı yayımlandığı, yazının devamında; ” …A.Ş. ‘nin İstanbul Esenyurt ve Arnavutköy ilçelerinde bulunan özel tesislerinin bulunduğu bölgenin Cumhurbaşkanı kararı ile Özel endüstri olarak kabul edildiği bildirildi
Dava konusu haber başlığında …’ dan damadına özel kararname, Fabrikası ‘ … endüstri bölgesi’ ilan edildi” ifadelerinin kullanıldığı, haber içeriğinde ise…’ ın listesinde damat …’ ın … Makina için İstanbul da özel endüstri bölgesi ilanının da yer aldığı, özel endüstri bölgesi ilanının avantajlarının anlatıldığı anlaşılmaktadır.
4737 Sayılı Endüstri Bölgeleri Kanunu’ nun amacının yabancı sermayenin ülkeye girişimini sağlamak, bu bölgeler yoluyla ülke ekonomisine katkı sağlayarak ekonomik krizlerin önlenmesine katkı sunmak ve yerli girişimcinin de teşvik edilmesi olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Bu amaçla 04/10/2019 tarihli Resmi Gazete ile, Adana Yumurtalık ilçesinde, Bursa Gemlik İlçesinde, Ankara Çubuk ilçesinde, Bursa Merkezde, Bingöl ilinde ve İstanbul Esenyurt ve Arnavutköy ilçelerinde 6 ayrı endüstri bölgesi kurulduğu yayınlanmıştır. Gerçek bu olmasına rağmen gazetede bu yönde haber yapılmamış, haber çarpıtılarak devletin taşınmaz mallarının, parasının ve kaynaklarının hukuksuz olarak davacı şirkete aktarıldığı, davacı şirkete ayrıcalıkların tanındığı, devletin taşınmazlarının hukuksuz olarak devredildiği algısını oluşturacak şekilde haberleştirildiği yine aynı gün Resmi Gazete’de ilan edilen diğer endüstri bölgeleri üzerinde durulmadan sadece davacı şirkete yönelik özel düzenleme yapıldığı izlenimi verilerek haber yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu yönüyle gazetede yayınlanan haberin, yayında olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirme amacıyla yapılmadığı görülmektedir.
Devletlerin, ülke güvenliği açısından önem verdiği ve katma değeri yüksek teknolojiler üreten şirketlerle ilgili yasal düzenlemeler yapması doğaldır. Davaya konu olan…rketi de ülkenin güvenliği için milli savunma alanında ileri teknoloji silah üreten, Milli Savunma Sanayii’ne bir çok ürün veren, yine bir çok analist tarafından savaşta oyun değiştirici olduğu kabul edilen, Türkiye’nin savunması anlamında önemli yeri olan bir şirkettir. Böyle bir şirketin yöneticisinin sosyal konumu ve akrabalık ilişkilerine bakılmaksızın her ülke tarafından özel endüstri bölgesi ilan edilmesi en doğal durumdur. Buna rağmen yayımlanan yazıda amaç haber vermek değil davacı …şirketinin itibarına saldırıdır.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği böyle bir durumda bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiğinde daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısındaki temel ölçüt kamu yararıdır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davaya konu haberde kamu yararının gözetildiği de söylenemez. Bunun yanında gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olması, haberin çarpıtılmadan ve bir kısım körlemeler yapılmadan verilmesi haberde kişilik haklarına saldırının amaçlanmayıp kamu yararının amaçlanması, haberi verirken özle biçim arasındaki dengenin bozulmaması, objektif sınırlar içinde kalınması esastır. Haberde bu ilkelere riayet edilmemiş, … şirketinin ülkenin güvenliği için milli savunma alanında ileri teknoloji silah üreten bir şirket olduğunun bilinmesine ve böyle bir şirket için özel endüstri bölgesi ilan edilmesinin en doğal durum olmasına rağmen, habere damat ifadesiyle başlanılarak yayın yapılması, aynı kararnameyle ilan edilen diğer 5 endüstri bölgesi üzerinde durulmaması, kişiye özel bir düzenleme yapıldığı algısı oluşturulması, haberin doğrudan davacı … şirketinin hedef alınarak yapıldığının delilidir. Bu haliyle haberin, basının haber verme, toplumun da haber alma, amacıyla yapılmadığı açıktır.
6098 sayılı TBK’nın 58. maddesi hükmüne göre hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olayda; davacı şirketin Türkiye’ nin savunma sanayisinde hayati öneme sahip yüksek teknolojik ürünler üreten (…, …, … vb.) bir şirket olup bu şirkete yönelik gerçek çarpıtılarak yanlış algı oluşturmak suretiyle haber yapılması, savunma sanayine yüksek teknoloji üretim yapan ve Türkiye’ nin savunması için önem arzeden kuruluşlar için özel endüstri bölgesi ilan edilmesinin doğal olmasına rağmen haberin içeriği gereği sadece davacıya yönelik özel bir düzenleme yapıldığı, bu düzenlemeden sadece bu kişilerin yararlanacağı algısı oluşturularak davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulması, karşısında yayının veriliş tarzından davacının kayrıldığı algısının oluştuğu, basın organlarının haber yapma hakkının kutsal bir hak olduğu kabul edilmekle birlikte gerçeğin haber edilmesinin de en az bu hak kadar kutsal olduğu, gazetecilik faaliyetinin algı oluşturmadan gerçeği kamuoyuna yayma mesleği olduğu, davalının haberdeki amacının bu amaca yönelik olmadığının bunun da davacı yönünden kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olduğu, davacı şirketin kamuoyunda itibarının zedelenmesinin hedeflenmesi, olay tarihi ve yukarıdaki ilkeler nazara alındığında davacı … Tic. A.Ş. lehine bir miktar manevi tazminata aşağıdaki şekilde hükmedilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile,
Davacı…A.Ş lehine 20.000,00-TL manevi tazminatın yayın tarihi olan 05/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 1.366,20-TL nispi karar harcından peşin yatırılan 1.707,75-TL harcın mahsubu ile artan 341,55-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
3-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.360,00-TL’nin davadaki haklılık durumuna göre 272,00-TL’sinin davalıdan, geri kalan 1.088,00-TL’sinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafça yatırılan 1.336,20-TL peşin harç ve 44,40-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 1.380,60-TL harç giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davalı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 12.800,00- TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran ilgili tarafa resen iadesine
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 09/12/2022

Katip …
e-imza*

Hakim …
e-imza*

Bu belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.