Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/210 E. 2023/582 K. 12.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/210 Esas
KARAR NO : 2023/582
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 02/04/2022
KARAR TARİHİ : 12/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … Meydanı civarında yaya olarak 18.07.2018 tarihinde yol kenarında beklerken, davalı … …’ nın kullanımında olan … plakalı ticari aracın dönüşü geniş alması ile müvekkilinin ayağını ezmesi sonucunda yaralandığını, müvekkilinin … Hastanesi’nde uzun süre tedavi gördüğünü ve tam olarak iyileşemediğini, söz konusu olay nedeniyle …. Asliye Ceza Mahkemesi 2018/… E. Sayılı dosyası ile taksirle yaralama suçundan … … hakkında kamu davası açıldığını ve kusurlu ile yaralanmaya neden olmasından dolayı cezalandırıldığını ancak sabıkasız oluşu dikkate alınarak HAGB hükümleri uygulandığını ve kararın kesinleştiğini, … plakalı aracın davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı olduğunu, davalı sigorta şirketine 24.09.2018 tarihinde belgeler eklenmek suretiyle maddi tazminat talebinde bulunulduğunu ancak sigorta şirketinden olumsuz cevap alındığını beyan ederek; davalı … …’ nın kusurlu davranışı nedeniyle zarar gören müvekkilinin zararlarına ilişkin, geçici iş göremezlik zararlarına ilişkin 100,00-TL, sürekli iş göremezlik zararlarına ilişkin 100,00-TL, bakıcı giderlerine ilişkin 100.00-TL, tedavi giderlerine ilişkin 100,00-tl ve manevi zararlarına ilişkin 10.000,00-TL (davalı … …’dan) nin kaza tarihi olan 18.07.2018 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı sigorta şirketi vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle;
… plakalı aracın müvekkili şirket tarafından 27.10.2017-2018 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … no.lu Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, müvekkili şirketin sorumluluğu trafik poliçesindeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, söz konusu olayda tarafların kusur durumlarının tespit edilmesinin gerektiğini, davacının maluliyet oranının tespiti için dosyanın ATK 2. İhtisas Kuruluna gönderilmesini ve ardından aktüer bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, aktüer hesabı yapılırken KTK madde 90 da belirtilen usul ve esaslara uygun hareket edilmesini talep ederek; davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı asil … …’ya dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edildiği ancak yasal süre içerisinde cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.
DELİLLER: …. Asliye Ceza Mahkemesi 2018/… esas sayılı dosyası, arabuluculuk son tutanağı, … no’lu Trafik Sigorta Poliçesi, ve hasar dosyası, … plakalı aracın trafik sicil kayıtları, … Hastanesi tarafından davacı hakkında düzenlenen tedavi evrakları, davacı asilin SGK kayıtları, … Polis Merkezi Amirliği
nce davacı hakkında düzenlenen 08/04/2022 tarihli sosyal ve ekonomik durum araştırma raporu, Dr. … Hastanesi tarafından davacı hakkında düzenlenen tedavi evrakları, … Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüğü
nün 28/10/2022 tarihli müzekkere cevabı, ATK … İhtisas Dairesi kusur raporu, ATK … İhtisas Kurulu maluliyet raporu, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf 18/07/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasından kaynaklı olarak geçici iş göremezlikten kaynaklı 100,00 TL, sürekli işgöremezlikten kaynaklı 100,00 TL, bakıcı giderinden kaynaklı 100,00 TL ve tedavi giderinden kaynaklı 100,00 TL olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen toplam 400,00 TL maddi tazminat ve aracın sürücüsü davalı … …’dan 10.000,00 TL manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı sigorta şirketi; zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketi olup, sigorta hukuku 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle de davanın TTK 4/1-a maddesi gereğince mutlak ticari dava olduğu bu nedenle Mahkememizin davaya bakmaya görevli olduğu anlaşılmıştır.
2918 sayılı Yasanın 85 ve devam maddeleri gereğince bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir. Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Anılan yasal hükümlerden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Sigorta şirketi kazaya karışan sigortalı aracın trafik sigortacısı (ZMSS) sıfatıyla, bu aracın sebebiyet verdiği trafik kazası sonucunda oluşan zarardan, kendisine sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olacaktır.
Zamanaşımı defi yönünden;
2918 sayılı KTK’nın 109. maddesinde haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı, davanın, cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri içinde geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır.
Yine maddi ve manevi tazminat istemlerinin bağlı olduğu zamanaşımı süreleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60.) maddesinde de düzenlenmiştir.
6098 Sayılı TBK’nın 72/1. maddesinde “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” denilerek mülga 818 sayılı BK’nın 60. maddesinde olduğu gibi üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüştür.
6098 Sayılı TBK’nın 72/1. (BK’nın 60/1.) maddesi, özellikle zamanaşımının başlangıç anını belirleyen bir düzenlemedir. Bu düzenlemeye göre tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Burada, uygulamada “kısa süreli zamanaşımı” olarak adlandırılan süre söz konusu olup, sürenin başlangıcı sübjektif bir koşula bağlanmıştır. Çünkü, sürenin başlaması zarar görenin zararı ve tazminat sorumlusu kişiyi öğrenmesi gibi sübjektif bir koşulun gerçekleşmesi ile mümkündür.
Mutlak nitelikteki “uzun süreli zamanaşımı”nın başlangıç tarihi ise zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir. Buna göre, tazminat istemi her halde eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren on yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrar. Burada on yıllık sürenin başlangıç anı, zarar verici eylemin gerçekleştiği tarih gibi objektif bir koşula bağlanmıştır. Olağan zamanaşımı süresi iki yıllık olan kısa zamanaşımı süresidir. Diğer bir anlatımla iki yıllık zamanaşımı süresi on yıllık süre ile sınırlıdır. Zarar ve zararın sorumlusu olan kişi öğrenildiği takdirde davanın kısa zamanaşımı süresi içerisinde açılması gerekir. Zarar veren eylemin işlenmesinden itibaren on yıl geçtikten sonra zarar ve zararı veren kişi öğrenilmiş olsa bile tazminat istemi, zamanaşımı def’î ile karşılaştığında reddedilir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 20/12/2017 tarih ve 2017/3-2786 E., 2017/2016 K. Sayılı kararı).
TBK’nın 72/1. (BK’nın 60/2.) maddesinde düzenlenen üçüncü süre ise “ceza zamanaşımı süresi”dir. Zarara neden olan eylem, aynı zamanda ceza kanunları uyarınca suç teşkil eden bir eylem oluşturuyor ve bu eylem için ceza kanunlarının öngördüğü zamanaşımı süresi daha uzun bir süre ise bu takdirde uygulanacak olan zamanaşımı süresi, o suçun bağlı olduğu ceza zamanaşımı süresidir. Ceza zamanaşımı süresinin başlangıç anı da zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir.
Dava konusu yaralamalı trafik kazası 18/07/2018 tarihinde meydana gelmiş, görülmekte olan dava ise 02/04/2022 tarihinde açılmıştır. Her ne kadar 2 yıllık kısa zamanaşımı süresi dolmuş ise de, somut olayda KTK’nın 109.maddesinde düzenlenmiş olan uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerekmektedir. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında somut olay içi öngörülen ceza zamanaşımı süresi 8 yıl olup 8 yıllık uzun zaman aşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla davalı sigorta vekilinin zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.
18.07.2018 tarihinde sürücü … … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile Cumhuriyet caddesini takiben seyir halinde iken kaza mahalli olan virajdan dönüşü esnasında aracının sol yan kısmıyla; karşıdan karşıya geçiş yapmak isteyen yaya … …’e çarpması ile neticelenen dava konusu trafik kazası meydana gelmiştir.
…. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/… E. Sayılı dosyasının fiziken gönderildiği ve dosya arasına alındığı, dosyanın incelemesinde davalı … hakkında davacı … …’ün taksirle yaralanmasına neden olma suçundan … CBS’nin 2018/… numaralı iddianamesi ile kamu davası açıldığı, yargılama sırasında alınan 02/12/2019 tarihli bilirkişi raporu ile yaya … …’ün 2918 Sayılı KTK’nun 68/1-b ve Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 138/1-b maddelerine istinaden taşıt yolunun karşı tarafına geçmek isteyen yayaların taşıt yolu, yaya ve okul geçidiyle kavşak giriş ve çıkışlarından geçmek zorunda olduğu kuralını ihlal ettiği ve bu nedenle 1. Derecede asli kusurlu olduğu, sürücü … …’nın 2918 Sayılı KTK’nun 52/1-a-b ve Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 101/1-a-b maddesi gereğince kavşaklara girerken, tepe üstlerine girerken, dönemeçli yollarda ilerlerken yaya geçitlerine, hemzemin geçitlere, tünellere, dar köprü ve menfezlere yaklaşırken, yapım ve onarım alanlarına girerken hızlarını azaltmamak ve hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine göre görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak kusurunu ihlal ettiği ve bundan dolayı 2. Derecede tali kusurlu olduğunun tespit edildiği, …. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/11/2020 tarihli 2019/… E. 2020/… K. Sayılı ilamı ile davalı hakkında TCK 89/1, 89/2-b ve 62/1 maddeleri gereğince neticeten 2.240,00 TL adli para cezası verildiği, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve kararın 10/12/2020 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan ATK … İhtisas Kurulunun 31/08/2022 tarihli kusur raporunda; sürücü … … sevk ve idaresindeki otomobil ile olay mahalli virajlı kesimden dönüşü esnasında karşıdan karşıya geçiş yapmak isteyen yayaya karşı ikaz ile birlikte etkin fren ve direksiyon tedbiri almadan çarptığı anlaşılmakla kazanın oluşumunda %30 kusurlu olduğu, yaya … …, olay mahallinde karşıdan karşıya geçişi sırasında bölünmüş yolu takiben gelen otomobile ilk geçiş hakkını vermesi gerekirken bu hususa riayet etmediği, kendi can güvenliğini tehlikeye atarak karşıdan karşıya geçişini sürdürdüğünde ise sürücü … … idaresindeki otomobilin çarpmasına maruz kaldığı anlaşılmakla kazanın oluşumunda %70 kusurlu olduğunun tespit edildiği, düzenlenen ATK … İhtisas raporunun kazanın oluşu, kaza tespit tutanağı ve ceza yargılamasında alınan bilirkişi raporu ile uyumlu olduğu ve denetime elverişli olduğu anlaşılmakla hükme esas alınmıştır.
ATK … İhtisas Kurulunun 03/04/2023 tarihli maluliyet raporuna göre kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik dikkate alınarak yapılan değerlendirme sonucu davacının tüm vücut engellilik oranının %6 olduğu, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceği, dava konusu olay nedeniyle başka birinin sürekli veya geçici olarak bakımına muhtaç durumda olmadığı tespit edilmiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3119 E. 2021/2025 K. Sayılı ilamına göre yerleşmiş uygulamalarına göre; haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde malûliyetin varlığı ve oranına ilişkin belirlemenin Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Kazanın 18/07/2018 tarihinde meydana geldiği ve ATK …İhtisas Kurulundan 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre rapor alınmakla; düzenlenen rapor dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olmakla hükme esas alınmıştır.
Dosya aktüerya bilirkişisine tevdi edilmiş olup aktüer bilirkişinin 24/07/2023 tarihli raporunda özetle: “Davalılar ya da dava dışı SGK tarafından davacıya yapılan herhangi bir ödeme olmadığı, davacının hesaplanan Geçici ve Sürekli İş Göremezlik zararlarından yapılan ödeme kaynaklı tenzil yapılmadığı,Takdir Sayın Mahkeme ‘ye ait olmak üzere örnek teşkil etmesi açısından; Pasif Dönem hesabında Vergi İstisnası Dâhil Asgari Ücret de dikkate alınarak alternatifli hesaplama yapıldığı, Davacı … … ‘nın hesaplanan Geçici İş Göremezlik zararının 1.923,74 TL olduğu, Yargıtay kararlarına istinaden kaza tarihi itibariyle Geçici İş Göremezlik zararlarının karşılanacağı Kişi Başı Tedavi ve Sağlık Giderleri Teminatı Limitinin 360.000,00 TL olduğu, teminat limitini aşan zararının olmadığı, Davacı … … hesaplanan Sürekli İş Göremezlik zararının Pasif Dönemde eski adıyla AGİ ‘ye karşılık gelen vergi İstisnası Hariç Asgari Ücrete Göre 67.441,65 TL olduğu, Yargıtay kararlarına istinaden kaza tarihi itibariyle Sürekli İş Göremezlik zararının karşılanacağı Kişi Başı Ölüm ve Sakatlanma Tazminatı Limitinin 360.000,00 TL olduğu, teminat limiti aşan zararının olmadığı, Pasif Dönemde eski adıyla AGİ ‘ye karşılık gelen Vergi İstisnası Dâhil Asgari Ücrete Göre 73.002,67 TL olduğu, Yargıtay kararlarına İstinaden kaza tarihi itibariyle Sürekli İş Göremezlik zararının karşılanacağı KİŞİ Başı Ölüm ve Sakatlanma Tazminatı Limitinin 360.000,00 TL olduğu, teminat limiti aşan zararının olmadığı,” şeklinde rapor düzenlenmiştir. Aktüerya bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın Yargıtay 17. HD’ nin 2020/2598 E. 2021/34 K 14.01.2021 tarihli kararı ve T.C. Yargıtay 17. HD. 2019/3292 E. 2021/1848 K. 24.02.2021 tarihli doğrultusunda, TRH 2010 Yaşama Tablosu ve progresif rant yöntemi olarak adlandırılan hesaplama yöntemi dikkate alınarak düzenlendiği, bilirkişi raporunda sürekli iş göremezlik zararı yönünden pasif dönem açısından eski adıyla AGİ ‘ye karşılık gelen vergi istisnası hariç ve dahil durumuna göre iki farklı hesaplama yapıldığı ve takdirin Mahkememize bırakıldığı anlaşılmakla Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre zarar gören davacının asgari ücretin üzerinde bir gelir elde ettiğini ispatlayamadığı sürece geliri; bilinen geçmiş dönem için kaza tarihi ile tazminat hesap raporunun hazırlandığı tarih arasında geçen süre boyunca değişen asgari ücretler ile gelecek aktif dönem için tazminat hesap tarihinde geçerli asgari ücret, gelecek pasif dönem için ise AGİ (vergi istisnası / İadesi) dâhil edilmemiş asgari ücret olacağından; bu nedenle pasif dönem için vergi istisnası dahil edilmemiş asgari ücretin dikkate alınması gerektiği Mahkememizce kabul edilmiş olup sürekli iş göremezlik zararı yönünden bilirkişi raporunda hesap edilen 67.441,65 TL hükme esas alınmıştır. Düzenlenen aktüer bilirkişi raporu hükme ve denetime elverişli olduğundan hükme esas alınmıştır.
Davacı vekili 27/07/2023 tarihli talep arttırım dilekçesi ile 100,00 TL olarak talep etmekte oldukları geçici iş göremezlik tazminatını 1.923,75 TL’ye arttırdığı, 100,00 TL olarak talep etmekte oldukları sürekli iş göremezlik tazminatını 73.002,67 TL’ye arttırdığı ve tamamlama harcını yatırdığı ve talep arttırım dilekçesinin davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Temerrüt ve faiz yönünden ise; davaya konu edilen zarar doğurucu haksız fiil, trafik kazası şeklinde gerçekleşmiş olup, haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Ancak haksız fiil faili olan sürücünün eylemi sonucu oluşan zararla ilgili, araç işleteninin sorumluluğunu teminat altına alan trafik sigortacısının, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve sigortacının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Davacı tarafın, davadan önce başvurusunun bulunmadığı durumda ise, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekir. Davacının 25/09/2018 tarihinde sigorta şirketine başvuru yaptığı ve 8 iş günü sonrası 08/10/2018 tarihi olduğundan 08/10/2018 tarihinde temerrüde düştüğü ve trafik kazasına neden olan … plakalı araç ticari araç olmakla ticari faiz istenebileceği Mahkememizce kabul edilmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, 18.07.2018 tarihinde sürücü … … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile Cumhuriyet caddesini takiben seyir halinde iken kaza mahalli olan virajdan dönüşü esnasında aracının sol yan kısmıyla; karşıdan karşıya geçiş yapmak isteyen yaya … …’e çarpması ile neticelenen dava konusu trafik kazasının meydana geldiği, kaza sonucunda davacı … …’ün yaralandığı, davalı sigorta şirketinin kaza tarihinde … plakalı aracın ZMMS sigortacısı olduğu, davacının dava açmadan önce sigorta şirketine başvurduğu, Mahkememizce alınan ATK … İhtisas Kurulunun 31/08/2022 tarihli kusur raporunda davacı yayanın %70, davalı sürücü … …’nın %30 oranında kusurlu olduğu, düzenlenen ATK … İhtisas raporunun kazanın oluşu, kaza tespit tutanağı ve ceza yargılamasında alınan bilirkişi raporu ile uyumlu olduğu ve denetime elverişli olduğu anlaşılmakla hükme esas alındığı, Mahkememizce alınan ATK … İhtisas Kurulu Dairesinin 03/04/2023 tarihli raporuna göre davacının tüm vücut engellilik oranınının %6 olduğu, iyileşme (iş göremezlik süresinin) kaza tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceği, iyileşme süresi içinde bir başkasının yardımına gereksinim duymayacağının tespit edildiği, düzenlenen raporun kaza tarihindeki yönetmelik hükümlerine uygun olarak ve kaza tarihinden sonraki tedavi evrakları esas alınarak düzenlendiği anlaşılmakla hükme esas alındığı, dosyanın aktüerya raporu alınmak üzere aktüer bilirkişisine tevdii edildiği, hüküm kurmaya ve denetime elverişli aktüer raporunda davacının sürekli iş göremezlik zararının 67.441,65 TL, geçici iş göremezlik zararının 1.923,74 TL olarak hesaplandığı, yapılan maddi zarar hesabının dosya kapsamına uyumlu ve denetime elverişli olduğu hükme esas alındığı, ve maddi zarardan davalı sigorta şirketinin ZMMS kapsamında davalı … …’nın araç sürücüsü olarak sorumluluğunun bulunduğu, davacı tarafından her ne kadar bakıcı gideri talep edilmişse de alınan ATK raporunda iyileşme süresi içinde bir başkasının yardımına gereksinim duymayacağının tespit edildiği, bu nedenle davacının bakıcı gideri talebinin reddine karar verilmiş, davacı vekili her ne kadar tedavi gideri talebinde bulunmuşsa da bu hususta zararını ispatlayıcı belge dosyaya sunmadığı anlaşılmakla davacının tedavi gideri talebinin reddine karar verilmiş, davacının 25/09/2018 tarihinde sigorta şirketine başvuru yaptığı ve 8 iş günü sonrası 08/10/2018 tarihi olduğundan 08/10/2018 tarihinde temerrüde düştüğü ve ticari faiz istenebileceği kanaatiyle davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacı taraf trafik kazası nedeniyle uğradığı manevi zararlara ilişkin manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Manevi tazminatın miktarını tayin etme hakimin takdirine bırakılmış bir konu olmakla beraber, hükmedilecek miktarın uğranılan zararla orantılı, duyulan acıyı hafifletecek nitelikte olması gerekir. Takdir edilecek manevi tazminat hakkaniyete uygun olmalıdır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararı karşılaması da amaç edinmemiştir. Kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine zarara uğrayanda bir huzur duygusu doğurmalıdır. Tazminatın sınırı onun amacına uygun olarak belirlenmelidir. Manevi tazminatın takdiri yapılırken tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilmeli; manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir. Ayrıca Yargıtay HGK’nın 23.6.2004 tarih ve 2004/13-291E.-2004/370K. sayılı kararında manevi tazminat ile ilgili olarak yapılan değerlendirmede; “Manevi tazminat, gelişmiş ülkelerde artık eski kalıplarından çıkarılarak caydırıcılık unsuruna da ağırlık verilmektedir. Gelişen hukukta bu yaklaşım, kişilerin bedenine ve ruhuna karşı yöneltilen haksız eylemlerde veya taksirli davranışlarda tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranlarda manevi tazminat takdir edilmesi gereğini ortaya koymakta; kişi haklarının her şeyin önünde geldiğini önemle vurgulamaktadır. Bu ilkeler gözetildiğinde; aslolan insan yaşamıdır ve bu yaşamın yitirilmesinin yakınlarında açtığı derin ızdırabı hiçbir değerin telafi etmesi olanaklı değildir. Burada amaçlanan sadece bir nebze olsun rahatlama duygusu vermek; öte yandan da zarar veren yanı da dikkat ve özen göstermek konusunda etkileyecek bir yaptırımla, caydırıcı olabilmektir.” denilmek sureti ile manevi tazminatın belirlenmesine caydırıcılık unsuru ve insan yaşamının önemine özellikle vurgu yapılmıştır.
Davaya konu somut olay anılı yasal düzenlemeler ve yukarıdaki ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde; davaya konu trafik kazası neticesinde, kazanın oluş şekli, kaza tarihi, tarafların kusur oranı, maluliyet oranı, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, davacının yaşı, ülkenin ekonomik koşulları, paranın alım gücü birlikte değerlendirilerek kaza nedeniyle davacı tarafta yarattığı elem ve ızdırabın ağırlığı ve manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin tüm ilke ve kurallar nazara alınarak davacının manevi tazminat davasının kabulü ile, davacının 10.000,00 TL manevi tazminatının kaza tarihi olan 18/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı … …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, dair oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davacının maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile,
a.)Davacının 67.441,65 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 1.923,74 TL geçici iş göremezlik tazminatının kaza tarihi olan 18/07/2018 tarihinden itibaren(davalı … Sigorta A.Ş yönünden 08/10/2018 temerrüt tarihinden itibaren) işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, sürekli iş göremezlik yönünden fazlaya ilişkin istemin reddine,
b.)Koşulları oluşmadığından davacının bakıcı ve tedavi gideri talebinin reddine,
2-)Davacının manevi tazminat davasının KABULÜ ile, davacının 10.000,00 TL manevi tazminatının kaza tarihi olan 18/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı … …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 5.421,45-TL harçtan daha önceden ödenen 80,70-TL peşin harç ve 1.276,15-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 1.356,85-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 4.064,60-TL harcın (davalı Anadolu Anonim Türk Sigorta A.Ş 3.381,50 TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-)Maddi tazminat yönünden; Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 11.098,46 -TL nisbi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-)Manevi tazminat yönünden; Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 İkinci Kısım İkinci Bölüm) göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalı … …’dan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Davalı …Türk Sigorta Şirketi lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 5.761,02-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı…Türk Sigorta Şirketine verilmesine,
7-)Davacı tarafça yatırılan 80,70-TL başvuru harcı, 80,70-TL peşin harç ve 1.276,15-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 1.437,55-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
8-)Davacı tarafından yatırılan ATK Başkanlığının 31/08/2022 tarihli … numaralı 910,00 TL bedelli fatura ve ATK Başkanlığının 04/05/2023 tarihli … numaralı 2.328,00 TL bedelli faturası , 2.500,00-TL Bilirkişi ücreti ve 986,00-TL posta giderinden ibaret toplam 6.724,00-TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 6.208,26-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
9-)Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.360,00-TL’nin kabul red oranına göre 1.255,68-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine, 64,32-TL’sinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
10-)Taraflarca yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 12/09/2023

Katip …
e-imzalı*

Hakim …
e-imzalı*