Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/171 E. 2022/660 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/171 Esas
KARAR NO : 2022/660
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 18/03/2022
KARAR TARİHİ : 09/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; … …’e ait faaliyet gösterdiği iş yerinde, müvekkilİ sigorta şirketi tarafından, 22/10/2020-22/10/2021 tarihleri arasında … numaralı İşyeri Paket Sigorta Poliçesi ile poliçe de belirlenen risklere karşı, poliçede yazılı teminat limitleri çerçevesinde sigortalandığını, 20.08.2021 tarihinde … Mah. … Cad. … Apt. No: … İstanbul adresinde bulunan ve sigortalı … …’in faaliyet gösterdiği iş yerinin kapı önünde bulunan … tesisatının patlaması sonucu sızan sular 180 m² alanda duvar boyası hasarına sebep olduğunu, oluşan hasar neticesinde müvekkili sigorta şirketi nezdinde sigortalı iş yerinde duvar boya kazıma ve alçı sıvama işlemleri gerektiğinin tespit edildiğini, müvekkili şirkete yapılan ihbar üzerine, gerekli incelemelerin yapıldığını ve … nolu hasar dosyası kapsamında 31.08.2021 tarihinde 5.346,00-TL. sigorta tazminatı ödendiğini, 23.08.2021 tarihli ekpertiz raporunda … tesisatı patlaması sonucu hasarın oluşması nedeniyle …’ye rücu edilebileceği kanaatine varıldığını, müvekkilu şirket, hasar dosyası kapsamında yapmış olduğu sigorta tazminatı ödemesi ile TTK. 1472. maddesi gereği sigorta ettirenin rizikonun gerçekleşmesi sebebiyle zarar veren üçüncü kişilere karşı sahip olduğu tazminatı talep ve dava haklarına halef konuma geldiğini, meydana gelen hasarda, daval …’nin zarar veren olarak sorumlu olduğunu, bu nedenle söz konusu zararın giderilmesi amacıyla davalı … aleyhine 5.346,00-TL asıl alacak, ödeme tarihinden takip tarihine kadar işlemiş 240,42-TL ticari faiz olmak üzere toplam 5.586,42-TL. üzerinden … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı dosyası ile açılan icra takibi başlatıldığını, davalı …’nin başlatılan takibe haksız olarak itiraz ettiğini, … Arabuluculuk Bürosu’nun 2022/… numaralı Büro dosyası, 2022/… numaralı arabuluculuk dosyası ile başvuru yapıldığını ancak yürütülen müzakereler sonucunda anlaşma sağlanamadığını, açıklanan nedenlerle; müvekkili şirketin alacağını tahsil etmesini geciktirmek amacıyla, haksız ve yasal dayanaktan yoksun olarak yapılan …. İcra Dairesi 2021/… Esas sayılı dosyasına haksız itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının %20’den az olmamak üzere icra-inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline, karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Açılan davanın tazminat davası olduğunu, Borçlar Kanununa göre tazminat sorumluluğunun doğması için, tazminat talep edilenin, zarara neden olayda kasıt, ihmal, teseyyüp ya da kusurunun olması; tazminat talep edilen ile hasar arasında bir illiyet bağının bulunması gerektiğini, müvekkili idarenin olayda kastı, kusuru, ihmali bulunmadığını, müvekkili ile idare arasında bir illiyet bağının kurulmasının da mümkün olmadığını, hasarın gerçekleştiği adreste yağmur suyu kanalının mevcut olduğunu, işletmesinin … Bakım Müdürlüğünün uhdesinde olduğunu, hasarın gerçekleştiği adreste ayrık kanal sisteminin mevcut olduğunu, çatı ve yüzeyden gelen yağmur sularının yağmur kanalına bağlı olduğunun görüldüğünü, yapılan … arşiv taramasında hasarın meydana geldiği tarihte havanın yağışlı olduğunun tespit edildiğini, binanın harici su baskınlarına karşı tedbirsiz olması ve inşaat tekniğine aykırı yapılmış olması nedeniyle meydana gelen hasardan idareye kusur yüklenmesinin hakkaniyete aykırı olacağını, meydana gelen su baskınları ya da geri tepmeler nedeniyle oluşan hasarlardan hemen yerel idarelerin kusurunun arandığını, müvekkili idarenin yaklaşık yirmi milyon nüfuslu İstanbul ilinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürüten bir idare olduğunu, her bir konut sahibinin kanun ve yönetmelikler gereği gerekli tedbirleri almamalarından, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak ikamet etmeleri veya faaliyet göstermelerinden kaynaklanan hasarlara ait sorumluluğunun müvekkili idareye yüklemenin hakkaniyete ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, müvekkili idarenin davalıya kesinleşmiş bir borcunun olmadığını, bu sebeple; haksız davanın usul ve esastan reddine, Mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Dava; … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı icra takip dosyasına yapılan itirazın haklı olup olmadığı, icra inkar tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin İtirazın İptali davasıdır.
Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önüne alınır.
Ticaret Mahkemesinin görev alanını düzenleyen 6102 Sayılı TTK’nın 4 ve 5 maddeleri şu şekildedir:
“MADDE 4- (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,  yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,
öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.
MADDE 5- (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.”
6100 Sayılı HMK’nın 2.maddesinde ise Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanı düzenlenmiş olup, bu madde;
” Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmünü haizdir.
Somut olayda dava konusu, sigorta şirketinin sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalıdan rücuen tahsili için başlatılan icra takip dosyasına yapılan itirazın haklı olup olmadığı, icra inkar tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin olup bu haliyle eldeki dava mutlak ticari davalardan olmadığından uyuşmazlığın çözümünde tarafların tacir olup olmamalarına göre davaya bakma konusunda mahkemenin görev hususunun belirlenmesi gerekmiştir.
TTK’nın 14.maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Yasa’nın 17.maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
TTK’nın 14.maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Yasa’nın 17.maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun’unun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nun 1463.maddesinde de, önce 17.maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17.maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
19.02.1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile T.T.K.’nun 1463.maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;
1-Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,
2-Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Bu kapsamda Mahkememizce olayın gerçekleştiği, … …’in faaliyet gösterdiği iş yerinin kapı önünde bulunan … tesisatının patlaması sonucu, … …’in bağlı bulunduğu … na yazılan müzekkerelere verilen cevaplar doğrultusunda; dava dışı, … T.C. kimlik numaralı … …’in vergi levhasının olmadığı, esnaf veya tacir sayılmadığı, POTANSİYEL MÜKELLEF (GELİR GETİRİCİ KAZANÇ OLMAKSIZIN BAZI İŞ VE İŞLEMLERDE KULLANILAN POTANSİYEL VERGİ KİMLİK NUMARASINA HAİZ MÜKELLEF) olduğu , tacir kaydının bulunmadığından tacir olmadığı anlaşılmıştır.
Öte yandan TTK’nın HALEFİYET başlığı altındaki 1472. Maddesinde; “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, sigorta şirketi bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre görevli mahkeme de sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınarak belirleneceğinden , davacı sigorta şirketinin sigortalısının halefi olarak açtığı bu davada, sigortalının gerçek kişi olduğu, tacir olmadığı gelen müzekkere cevaplarından da tespit edildiği anlaşıldığından bu haliyle eldeki dava mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, davacı taraf şirket olsa da halefi adına hareket ettiği sigortalısının gerçek kişi olduğu sabit olmakla, dava konusu alacağın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili ve ticari iş niteliğinde olmadığından somut olayda dava TTK’da yer alan mutlak ticari davalardan da değildir. Bu itibarla davaya bakma görevi genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesine ait olup, mahkememizin görev alanında değildir.
Görev itirazı yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re’sen nazara alınarak yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davacı tarafça açılan DAVANIN, HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsiz olması nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2- HMK 20/1 maddesi gereğince, kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere İstanbul Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna GÖNDERİLMESİNE, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-Harç, yargılama giderleri, vekalet ücreti ve gider avansı hususunun görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair; davacı vekili yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 09/11/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır