Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/667 E. 2023/800 K. 01.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/667 Esas
KARAR NO : 2023/800
DAVA : Tazminat(Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 19/11/2021
KARAR TARİHİ : 01/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan 22/11/2021 tarihli Dava dilekçesinde özetle; 02/08/2020 tarihinde saat 19.00 sıralarında Silivri, … Mahallesinden … mahallesi istikametine seyir halinde olan 0,41 promil alkollü sürücü davalı … …” un idaresindeki davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile teminat altında olan ve davalı … …’ in maliki olduğu … plakalı aracın, geçme yasağı olan yerde ve aynı istikamette önünde seyir halinde olan … plakalı aracı sollaması sonucunda, karşı yönden gelen davacının da içinde yolcu konumunda bulunduğu sür lava dışı … … idaresindeki … plakalı araca yandan çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında, davacının ağır yaralandığını ve malul kaldığını, dava dilekçesi ekinde sunulan bordrolarda da görüleceği üzere davacının kaza tarihinde … Tekstil Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi firmasında çalıştığını ve aylık net gelirinin 2.450,00 TL olduğunu, kaza sonrasında davalı sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunulduğunu ancak herhangi bir tazminat ödenmediğini belirterek, 02/08/2020 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeni ile fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000 TL tedavi giderleri, 7.500,00 TL Kazanç kaybı zararı ve 500,00 TL çalışma gücü kaybından doğan zararlar olmak üzere toplam 10.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan sigorta şirketinin limitleri dahilinde ve temerrüt tarihinden itibaren, davalı işleten ve sürücü yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, 50.000 TL manevi tazminatın sigorta şirketi hariç diğer davalılar işleten ve sürücü yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek avans le birlikte tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davalıların üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar … … ve … … vekili tarafından sunulan 22/12/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Çoklu kazadan söz öncelikle kazadaki kusur durumunun tespitini talep ettiklerini, yasal sınırlar içerisinde 0,41 promil alkol nedeni ile kaza tespit tutanağındaki görüşü kabul etmediklerini, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta vekili tarafından sunulan 07/12/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davada konu 02/08/2020 kaza tarihinde … plakalı aracın müvekkil sigorta şirketi nezdinde … numaralı 15/06/2020-2021 vadeli ZMMS poliçesi ile teminat altında olduğunu, davacı tarafın dosyaya sunduğu 24/06/2021 tarihli dilekçesinde de görüleceği üzere hastane evraklarının ve kaza tespit tutanağının gönderildiğini, … numaralı hasar dosyasının ikame edildiğini ve eksik evrakların tamamlanması için 30/06/2021 tarihinde e-mail ile geri dönüş sağlandığını, ancak belgelerin tamamlanmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla öncelikle dava konusu kazada kusur durumunun tespitinin gerektiğini, davacının emniyet kemeri takmamış olması nedeni ile müterafık kusur indirimi yapılmasını talep ettiklerini, ayrıca hatır taşıması bulunduğunu, bu hususta gözetilerek hesaplanacak tazminattan indirim talep ettiklerini, Adli Tıp Kurumu tarafından davacının maluliyet durumunun kaza tarihinde geçerli olan yönetmelik dahilinde hazırlanması gerektiğini, geçici iş göremezlik ve tedavi giderlerinin 6111 sayılı yasa gereği SGK’nın sorumluluğunda olduğunu, ZMMS Genel Şartları A.5 maddesinde sağlık giderleri kapsamında olması nedeni ile sigorta şirketinden işbu zararların talep edilemeyeceğini, gelirinin belgelendirilmemesi durumunda asgari ücret olarak kabul edilmesini, tanık beyanları ile ücretin tespitinin mümkün olmadığını, temerrütten söz edilmeyeceğini, manevi tazminatın teminat dışı olduğunu ve yasal faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Tarafların bildirdiği deliller toplanmış, Arabuluculuk Anlaşamama tutanağı, Kaza tutanakları, Trafik kayıtları, Hastane kayıtları, CBS dosyası, … Asliye Ceza Mahkemesinin 2022/… esas sayılı dosyası, Hasar dosyası, Adli tıp kurumu trafik ihtisas raporu, Adli tıp kurumu … İhtisas dairesi raporu ve hesap raporu dosya arasına alınmıştır.
…Asliye Ceza Mahkemesinin 2022/… esas sayılı dosyasının incelenmesinde; sanık … …’un taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına sebep olma suçundan mahkumiyetine karar verildiği, dosyanın istinafta olduğu görülmüştür.
Adli tıp kurumu … İhtisas dairesi tarafından hazırlanan 23/05/2023 tarihli rapora göre; 22/08/1970 doğumlu, … …’In 02.08.2020 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 20/02/2019 tarih ve 30692 sayılı Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik dikkate alındığında ise Kas-İskelet Sistemi, Alt ekstremiteye ait sorunlar, eklem hareket açıklığı, kalça eklemi hareket kısıtlılığı, Tablo3.8a’ya göre alt ekstremite özürlülük oranı %5(beş) olup Tablo3.2’ye göre; 1.Kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının %3 (yüzdeüç) olduğunu, İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceğinin görüş ve kanaatine varılmıştır.
Adli tıp kurumu Trafik ihtisas dairesi tarafından hazırlanan 21/08/2023 tarihli rapora göre: Davalı sürücü … …’un %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğunun ve sürücü … , sürücü … …, sürücü … ‘un kusursuz olduğunun görüş ve kanaatine varılmıştır
Davacı vekili tarafından sunulan 22/11/2023 tarihli Islah dilekçesinde özetle; 2.000,00-TL tedavi giderleri talebimiz haklı kalmak kaydıyla dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte kaza tarihinden itibaren davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, 7.500,00-TL geçici iş göremezlik zararı alacağımızı 10.080,79-TL daha arttırılarak 17.580,79-TL ‘ye yükseltilmesini, SGK tarafından geçici iş göremezlik ödemesi olarak davacıya ödenen toplam 7.337,66-TL’nin bu meblağdan düşülmesi durumunda (10.080,79-TL – 7.337,66-TL = 2.743,13-TL) daha arttırılarak (7.500,00-TL + 2.743,13-TL = 10.243,13-TL) olarak davalı sürücü ve araç sahibinden kaza tarihinden; sigorta şirketi için müracaat tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, 500,00-TL %3 maluliyet oranı dahilinde sürekli maluliyet zararının 101.214,73-TL daha arttırılarak 101.714,73-TL ‘nin davalı sürücü ve araç sahibinden kaza tarihi itibariyle; sigorta şirketinden ise müracaat tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Sigortacı bilirkişi … tarafından hazırlanan 02/11/2023 tarihli bilirkişi raporuna göre; 6 ay süre ile geçici iş göremezlik zararının, sigortalı araç sürücüsünün tam ve asli kusurlu olduğunun kabulü durumunda, davalılardan talep edebileceği tazminatın 17.580,79 TL olduğu, SGK tarafından davacıya ödenen geçici İş göremezlik ödemesi mevcut ise işbu tutardan tenzilinin gerektiği, % 3 maluliyet oranı dahilinde sürekli maluliyet zararının sigortalı araç sürücüsünün tam ve asli kusurlu olduğunun kabulü durumunda, davalılardan talep edebileceği tazminatın 101.714,73TL olduğu, davalı sigorta şirketinin sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve azami sürekli Maluliyet tazminatı teminatı üst limiti 410.000,00 TL içinde bulunduğu, dava öncesi yapılan yazılı başvuruda davacının gelir durumunu gösterir belge bulunmadığı ve Sürekli maluliyetini gösterir Sağlık Kurulu raporunun bulunmadığı görülmekle, Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih 2019/40 E. 2020/40 K. Sayılı ilamında açık olarak değerlendirilmiş olmakla, dava tarihi 19/11/2021 tarihinin temerrüt tarihi olarak kabul edilebileceği raporlanmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME ve GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat (geçici/sürekli iş göremezlik, tedavi giderleri ) ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkememiz görevli ve yetkilidir. İncelenen sigorta kayıtları ve tutanaklara göre tarafların dava ve taraf ehliyeti vardır. Haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıllık genel zaman aşımı süresi içerisinde davanın açılması gerekmekte olup olayımızda sürenin dolmadığı anlaşılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden 02/08/2020 tarihinde … plakalı araç sürücüsü davalı … …’un sollama yasağının bulunduğu yol kesiminde, kontrolsüzce karşı istikametten gelen aracın şeridine girerek yolunu kapatarak çarpıştığı olayda %100 oranında kusurlu olduğu, diğer araç sürücülerinin alabileceği bir önlem bulunmadığından kusursuz oldukları değerlendirilmiştir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd). 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85.maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nun 91. maddesiyle de; işletenin Aynı Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının ve güvence hesabının 91.maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp, çözümlenmesi gerekmektedir.
Davacı taraf tam teselsülde olduğu gibi, zararının tümünün tazminini müteselsil borçluların hepsinden isteyebileceği gibi, birisinden de isteyebilir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 145. maddesi (T.B.K. 166. md.) hükmüne göre, sorumlulardan birinin zararı ödemesi halinde, diğerleri bu oranda borçtan kurtulurlar. Ancak müteselsil borçluların borçtan tamamen veya kısmen kurtulabilmeleri, alacaklının bilfiil tatmin edilmiş olması halinde söz konusudur. Bunun aksinin kabul edilebilmesi için ya alacaklının teselsülden açıkça feragat etmiş olması yahut da böyle bir feragatin durumdan kesin olarak anlaşılması lazımdır. Yine, Borçlar Kanunu’nun 147. maddesinde (T.B.K. 166.), rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her birinin ödediği miktar oranında alacaklının haklarına halef olacağı ve alacaklının diğerleri zararına, müteselsil borçlulardan birinin durumunu iyileştirdiği takdirde bu fiilin neticelerini şahsen tahammül edeceği düzenlenmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun ceza hukuku ile ilişkisinde kenar başlıklı 74.maddesi “ Hâkim zarar verenin kusurunun olup olmadığını, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken ceza hukukunun sorumluluk ile ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararı ile de bağlı değildir. Aynı şekilde ceza hâkiminin kusurunun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da hukuk hâkimini bağlamaz” şeklinde düzenlenmiştir. Hukuk hakimi ceza mahkemesince verilen, suçun fail tarafından işlenmediği yönündeki kesin olgu saptayan beraat kararı ile bağlıdır çünkü yargısal bir kararla maddi bir olgu tespit edilmiştir. Ancak hukuk hakimi ceza mahkemesince yapılan kusurun takdiri ve zarar miktarının tayini kararı ile bağlı değildir. Çünkü ceza hukukunda asıl kusur çeşidi kasttır. Taksir ancak kanunda yazılı olduğu sürece sorumluluk oluşmaktadır. Hukuk mahkemesinde ise kusurun her çeşidinde sorumluluk söz konusu olabilmektedir. Yargıtay 21.Hukuk Dairesi’nin 17/04/2003 tarihli 2003/3586 Esas ve 2003/3516 Karar sayılı kararında “Borçlar Kanununun 53.maddesi gereğine göre hukuk hâkimi ceza dosyasında alınan kusur raporu ile bağlı olmayıp kesinleşen maddi olgularla karar vermek durumundadır. Dolayısıyla mahkememizce, yargılama için gerekli incelemeler yapılıp, raporlar alındıktan sonra sırf ceza yargılamasındaki dosyanın kesinleşmesinin beklenmesi, mevcut davanın daha da uzamasına ve makul bir sürede yargılanmayı içeren adil yargılanma hakkının ihlaline neden olacaktır. Geç oluşan adalet, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği pek çok kararında da yerinde görülmemekte ve devletler bu sebepten tazminata mahkum edilebilmektedir. Bütün bu nedenlerden dolayı hukuk hakiminin ceza yargılamasının sonucunun, her şart ve koşulda beklenmesi zorunluluğu şeklindeki bir algının adil yargılanma hakkı ihlaline sebebiyet vereceği düşüncesiyle gerekli araştırmalar yapılıp raporlar alınmış, alınan raporlar arasında da herhangi bir çelişki doğmadığı ve ceza dosyasında da mahkumiyete karar verildiğinden sonucunun beklenmesine gerek olmadığı, yaşanan olayın şartlarına göre kusur oranının tespiti mahkemeye ait olduğundan mahkememizce toplanan deliler ışığında davalı … plakalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu anlaşılmakla tazminat hesaplaması yapılmıştır.
Manevi tazminat talebi yönünden yapılan irdelemede; trafik kazası tarihi, kazasının gerçekleşme biçimi, davacının sosyal ve ekonomik durumu, trafik kazası sonucu müteveffanın vefatı ile çektikleri ve çekecekleri üzüntü, ülkenin ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü, 22/06/1966 gün 7/7 sayılı YİBK’da belirtilen ilkeler ve hak nesafet kuralları gözönünde tutularak mahkememizce takdir edilen ve hükümde gösterilen manevi tazminat miktarının davacıda bir tatmin duygusu yaratabileceği, olayı arzu edilen hale getirmeyeceği ve karşı tarafların mahvına yol açmayacağı sonuç ve inancına varılarak, somut olay için açıklanan ilkeler, sosyal ve ekonomik durum araştırmaları, yaşı, maluliyet oranı, kusur durumu, ekonomik durumu hep birlikte gözetildiğinde davacı yararına 20.000,00TL manevi tazminatın uygun olacağı kanaatine varılarak manevi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddi cihedine gidilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde; maddi ve manevi tazminat talepli açılan davada davacı, … plakalı araç sürücüsü davalı … …’un kusurlu eylemi nedeniyle trafik kazasına sebebiyet vermesi sonucu husumet yöneltmiştir. Yapılan incelemelerde, davacının iş bu trafik kazası geçirerek iş göremez durumuna düştüğü, bu kaza sonucu çalışamayarak tedavi görmek durumunda kaldığı, davacının ücret bordrolarından asgari ücretin 1.64460 katı gelirinin bulunduğu tespit edilmiş olup belgelenen bu ücrete göre değerlendirme yapılmış olup sgk tarafından yapılan 7.337,84TL iş göremezlik ödemesi mahsup edilmiştir. ( hesaplanan 17.580,79TL -7.337,84TL ödeme= 10.242,95TL) Davalı taraflarca müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılması talep edilmiş ise de kaza tespit tutanaklarından veya dosyada bulunan belgelerden emniyet kemerini takmadığına dair bir delil bulunmaması ve hatır taşımacılığı indiriminden yolcunun bulunduğu araç sürücüsü, işleteni ve sigortacısı yararlanabileceğinden müterafik kusur ve hatır indirimi yapılmamıştır. Kaza sonrası davacının 6 ay süre ile iyileşme süresi olduğu görülmekle davacının bu süre boyunca belgeli veya belgesiz tedavi masrafları olacağı açık olup talep edilen miktarın uygun olduğu kanaati ile kabulüne karar verilmiş ve dosya kapsamına uygun denetime elverişli bilirkişi hükme esas alınmış ve davacının kaza sonrası yaralanma nedeniyle elem, acı ve ızdırap çektikleri anlaşıldığından davacı lehine manevi tazminat şartlarının oluştuğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, olayın meydana geliş biçimi, manevi tazminatın sadece duyulan üzüntüyü bir nebze olsun hafifletme amacına hizmet etmesi gerektiği, Öte yandan, mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 47. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.) maddesinde düzenlenen manevi tazminatta kusurun gerekmediği, ancak takdirde etkili olabileceği, bunun dışında zenginleşmeye yol açmaması gerektiği dikkate alındığında, davacı için 20.000,00 TL manevi tazminatın kusurlu ve sorumlu olan davalılar … … ve … …’tan alınarak davacıya verilmesine, trafik kazalarından kaynaklanan tazminat davalarında sorumluluk Borçlar Hukuku yönünden haksız fiil sorumluluğu olup zarar ve dolayısıyla da tazminat alacağı olay anında ortaya çıktığı için haksız fillerde temerrüt olay tarihinde gerçekleşmekte olup bu kapsamda trafik kazası nedeniyle hüküm altına alınması gereken tazminata trafik kazasının gerçekleştiği tarihten ( sigorta şirketi yönünden dava tarihinden) itibaren yasal faiz yürütülmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. (kabul oranı: % 81,70 )
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Maddî tazminat davasının kısmen KABULÜ ile, 10.242,95TL geçici iş göremezlik, 101.714,73TL sürekli iş göremezlik ve 2.000,00TL tedavi giderleri olmak üzere toplam 113.957,68TL maddî tazminatın (davalı sigortanın vefat/sakatlık tazminatı için teminat limiti 410.000,00TL den sorumlu olmak üzere) 19.11.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE, Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-)Manevi tazminat davasının Kısmen KABULÜ ile; 20.000,00TL manevi tazminatının kaza tarihi olan 02.08.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … … ve … …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 9.150,65TL ( sigorta şirketi 7.784,45TL den sorumlu olmak üzere) nispi karar harcından peşin ve ıslah harcın mahsubu ile bakiye kalan 7.170,38TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafça yatırılan 1.980,27TL peşin harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri toplam 7.808,90 TL olmakla kabul oranına göre 6.379,87TL sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, artan kısmının üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 18.233,22TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
7-Davacı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 17.900,00TL vekalet ücretinin davalılar … … ve … …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
8-Davalılar yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettiğinden maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 0,18TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
9-Davalılar … … ve … … yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettiğinden manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 17.900,00TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılar … … ve … …’a verilmesine,
10-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.360,00 TL’nin 1.111,12TL sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen, 248,88TL sinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
11-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 01/12/2023

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

Bu belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında E-İmza ile imzalanmıştır.