Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/640 E. 2022/394 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/640 Esas
KARAR NO : 2022/394
DAVA : Menfi Tespit-İstirdat (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/11/2021
KARAR TARİHİ : 09/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit-İstirdat (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacılar vekili tarafından mahkememize sunulan 08/11/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müteveffa …’in davacı …’in eşi ve …’in babası olduğunu, müteveffanın inşaat işi ile uğraştığını, … ise daha önce müteveffanın ve …’in de vekilliğini yaptığını aynı zamanda kuzeni olduğunu, dava dışı … … …’in de davalı ile birlikte müteveffanın ablası olduğunu, … … … dairesini satıp İstanbul’dan 130.000 TL olan bir daireyi 65.000 TL’ye zorla da olsa satın alındığını ve dairenin … … …in üzerine yapıldığını, fakat müteveffanın daha sonra dairenin hissesinin yarısının alacağını söylediğini, … … …’inde bu durumu kabul ettiğini, 09/06/2021 tarihine dairenin mülkiyeti davacı … …in üzerine geçirilmiştir ancak … … …’e de intifa hakkının verildiğini, 14/12/2020 tarihinde davalı vekili tarafından …’e haber gönderilerek daireyi usulsüz şekilde mülkiyetine geçirdiğini ve hakkında nitelikli dolandırılıcılıktan suç duyusunda bulunacağını, her ne kadar dava dışı … … … ile ilgili konu hakkında şikayette bulunulacağını söylese de 20/01/2021 tarihinde …. İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı dosyası kapsamında müteveffa … döneminde düzenlendiği iddia edilen 700.000 TL bedelli davalı … lehine düzenlenmiş bonoya dayalı ödeme emrinin davacılara tebliğ edildiğini ve daha önce ellerinde böyle bir bononun olduğunun kimse tarafından dile getirilmediğini, davacılarca bu bononun 28/01/2021 tarihinde 804.936,25 TL olarak ödendiğini, müteveffa ve … arasında uyuşmazlıkların ortaya çıktığını, müteveffanın …’e her ay yardımda bulunduğunu, …’in taşınmazın mülkiyetini talep ettiğini, davacılarca bu talebin reddedildiğini, davalı vekilinin “evin verilmediği takdirde bir şekilde alacağını, eski hesabını devreye sokacağını,” belirten beyanlarda bulunduğunu, davalı vekili kendisinin müteveffanın kara kutusu olduğunu bu evin …’e verilmemesi halinde misliyle ödetileceğini ve elinde müteveffaya ait bir belgenin olduğuna ilişkin beyanda bulunduğunu, tüm bunların akabinde bir anda davalı … lehine düzenlenmiş 700.000 TL bedelli bir bononun ortaya çıktığını, … konutlarında yer alan 52 nolu dairedeki davacıya ait dava dışı … …’e devri için … …in kardeşi … tarafından vekaletnamenin ne zaman çıkarılacağının ısrarla sorulduğunu, davacının hissesinin baskıcı bir tavırla elinden alınmak istendiğini, davacı dairenin devri için vekaletname çıkarmaya çalışınca … … tarafından aynı minvalde hazırlanmış bonoya dayanılarak davacılar hakkında … İcra Dairesinin 2021/… esas sayılı dosyasında icra takibinin başlatıldığını, davacılar tarafından icra takibine itiraz edildiğini, …. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/ … Esas ve 2021/… karar numaralı dosyasında yetki itirazı sebebiyle … İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı dosyası yetkisizlik sebebiyle İstanbul Anadolu İcra Dairesine gönderilmesi şeklinde karar verildiğini, ilgili icra takibinin şu anda … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı dosyasından devam ettiğini, ödeme emrinin davacıya tebliğ edildiğini davacının bu takibe süresinde itiraz ettiğini, imzanın kötüye kullanılması sebebiyle hukuka aykırı olarak ortaya çıkan bonunun icra takibine konu edilmesi sebebiyle davacılar tarafından … …’e bu konuda dava açıldığını, anılan dava …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/… esas sayılı dosyasında olup dosyanın halen derdest olduğunu, Mahkemenin bu konuda ihtiyati tedbir kararı verdiğini, davalıların itirazlarının reddedildiğini, Müteveffa ile kuzeni ve aynı zamanda davalı vekili olan …’un daha önce beraber çalıştıklarını, müteveffanın olağan durumlarda sekreteri olan … ‘a imza yetkisinin tanındığını, davalı vekilinin imzayı ofisten temin edebileceğini ve bu şekilde evrakların sonradan doldurulabileceğini, müteveffanın vefatının ardından her iki kardeş bakımından aynı tipte bononun düzenlenmiş olan iki adet bononun ortaya çıkması ve bu bonolardan daha önce bahsedilmemiş olması davalı tarafça imzanın kötüye kullanıldığını ortaya koyduğunu ve daha önce bu bonolardan hiç bahsedilmediğini, davalı … tarafından icra takibine konu edilen bononun dava tarihi 10.08.2020 olmasına rağmen ödeme emrinin davalılara tebliğ tarihi ise 20/01/2021 tarihi olduğunu, dava dışı … …’in de icra takibine konu edilen bononun vade tarihi 10/09/2020 olmakla birlikte yetkisiz icra dairesinde takibe konu edilen ilk ödeme emrinin davacılara tebliğ tarihi ise 05/03/2021 tarihi olduğunu ve her iki icra takibi bakımından da dosyalarda alacaklı vekili sıfatıyla Av. …’un yer aldığını, dava dışı … … tarafından Av. … adına çıkarılan vekaletnamenin tarihi 22/12/2020 tarihi olduğunu ve bu tarih adı geçen avukatın davacı …’in vekilliğinden istifa ettiğinin davacıya tebliğ tarihinden sadece 1 gün sonrası olduğunu, davalı vekili ve … …’in beraber hareket ettiğinin görüleceğini, davalı …’in maddi durumunun iyi olmadığını ve lehine 700.000 TL’lik bononun düzenlenmiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması neticesinde davaya konu edilen bonoda yer alan “bedeli nakden ahzolunmuştur” ifadesi incelendiğinde maddi durumu iyi olmayan davalının 700.000 TL meblağında bir parayı müteveffaya vermesinin imkansız olduğunu, bonolarda yer alan meblağlar da düşünüldüğünde böyle bir durumun muhakkak daha önce dile getirilmiş olmasının gerektiğini, davacıların ilgili bonoların varlığını icra takibine konu edilmeleri ile birlikte öğrendiklerini, davacıların davalıya herhangi bir borcunun olmadığının tespitini, davalının hali hazırda bulunan mal varlığını yargılama süresinde üçüncü kişilerce devretme ihtimaline binaen teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalı … için sosyal durum araştırılması yaptırılmasını, davalı … adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mal varlığının tespiti amacıyla Tapu Müdürlükleri ile … ‘e müzekkere yazılarak cevabi evrakların celbini, davalının kullanmış olduğu … bankası ile … bankasına ve gider bankalara müzekkere yazılarak hesap dökümlerinin celbini, …. İcra Müdürülüğünün 2021/… esas sayılı dosyası kapsamında gerçekleştirilen icra takibi neticesinde davalıya ödenen 804.936,25 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan tahsilini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa tahmil edilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili tarafından mahkememize sunulan 03/12/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacıların gerçekle ilgisi olmayan tamamen hayal ürünü olan ve hukuki delili bulunmayan dava dilekçesini reddettiklerini, kambiyo senedine dayalı icra takibinin borçlusu açtığı istirdat davasında ispat külfeti davası tarafta olduğunu, bu takibin ancak yazılı deliller ile açıklanılabileceğinin, yazılı bir delilin bulunmadığını, davanın delil yokluğundan reddini, davacıların iddialarının tamamen asılsız olduğunu, davanın konusunun müteveffa … ve … arasındaki borç ilişkisi olduğunu, davacıların bonodan haberinin olmamasının sebebi müteveffa ile görüşmemesinin olduğunu, müteveffanın, davalı … ve diğer ablaları ile davacılardan habersiz ve davacıların olmadığı ortamda görüştüğünü, müteveffa ile davalı arasında borç ilişkisinin bulunduğunu, davalıların maddi durumunun iyi olduğunu ve müteveffanın sürekli davalılardan borç aldığını, davalıların, müteveffaya gayrimenkul satışları borç verme olaylarının gerçekleştiğini, davacı … …in yaptığı baskı ile miras bırakan müteveffa, önceden babasından davalılara miras bırakılan şirketin haklarını davalıların elinden aldığını, müteveffanın, davalılardan Dolar, Türk Lirası ve mücevherlerini bile paraya çevirttiğini, müteveffa ile davalıların yalnız ve habersiz bir şekilde dayılarında görüştüklerini, davacıların bu durumdan haberdar olmadıklarını, müteveffa ile davalılar arasında bulunan borç ilişkisinde dayılarının arabuluculuk rolünü üstlendiğini, müteveffanın ayrı ayrı olarak davalılara ve dava dışı … …’e bono verdiğini, bu olaylara tanık olan kişilerin olduğunu, davacıların bonoları davalılara verildiğini duyduğunda çılgına dönüp … …’in evine habersiz bir şekilde gidip müteveffanın borcu olmadığına dair zorla yazı yardırmaya çalıştırıldığını, davalı vekilinin, müteveffanın hissedar olduğu adı geçen şirketlerde hiç bir zaman vekillik görevini üstlenmediğini, müteveffanın iş hayatını bilmediğini, açığa atılan imza durumunun kesinlikse söz konusu olmadığını, bunun yazılı delillerle yapılması gerektiğini, davacıların hayali bir dava açtıklarını, müteveffanın davalı vekili ile çalışmadığını, müteveffanın şirketine tasfiye sokulduğunu ve şirketin kapatıldığını, davacının davalı vekiline boş kağıt bıraktığı yönünde iftira attığını, müteveffanın tek başına imza yetkisinin hiç olmadığını, müteveffanın şirketinde imza sirküleri gereği tek imza ile temsil edilmemekte olduğunu, müşterek imza ile temsil yetkilileri olduğunu, daha sonra da tasfiyeye giren şirkette tasfiye memuru olarak … ‘ün imza yetkilisi olduğunu, davacıların yazılı delilleri olmadan sadece söyleme dayalı olarak davayı ispat etmeye çalıştıklarını, davacının bir diğer iddiası olan davalıların maddi durumunun iyi olmaması söyleminin tamamen gerçek dışı olduğunu, davacıların sundukları yargıtay kararının ise davanın konusu ile hiçbir alakasının bulunmadığını, davacı tarafın sunduğu WhatsApp yazışmalarının bile borç ilişkisinin olduğunu belgelendirildiğini, davacıların sunmuş oldukları dekontların tamamen davayı bulandırma amaçlı olduğunu, davalının maddi durumunun gayet yerinde olduğunu, davacıların davasının … bakımından husumet yokluğundan reddini, daha sonra ise davacıların davasının esastan reddini, davacıların borcu bilmelerine rağmen kötü niyetle istirdat dava yoluna başvurduklarından ötürü davacılardan % 20 icra inkar tazminatına çarptırılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, talep etmiştir.
DELİLLER: …. İcra Dairesi’nin 2021/… Esas sayılı icra dosyası, 14/02/2018 düzenleme, 10/08/2020 vade tarihli, 700.000,00-TL bedelli bono, Müteveffaya ait nüfus kayıt örneği, … Sicili Müdürlüğü kayıtları, Whatsapp yazışmaları, Tapu sureti, Vergi Beyannameleri, Dekont suretleri, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/… Esas sayılı dosyası, … İcra Dairesi’nin 2021/… Esas sayılı icra dosyası, Arabulucu tutanağı, Arabulucu Sarf kararı, Davalı Asilin Yemin beyanı ve tüm dosya kapsamı.
… İcra Dairesi’nin 2021/… Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklı … tarafından borçlu … mirasçıları … ve … aleyhine 14/02/2018 tanzim, 10/08/2020 vade tarihli 700.000,00-TL bedelli bono aslına dayanılarak 700.000,00-TL asıl alacak, 25.717,81-TL işlemiş faiz, 2.100,00-Tl komisyon olmak üzere toplam 727.817,81-TL alacak için kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, borcun itirazi kayıtla ödenmesi üzerine icra dosyasının infaz edildiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava, davacılar tarafından davalı aleyhine açılan davacıların murisi tarafından düzenlenen kambiyo senedine dayalı menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
Davacı taraf dava konusu murisleri olan … tarafından düzenlenen 700.000,00-TL bonodan dolayı davalıya ödeme yapmak zorunda kaldıklarını, murisleri ile davalı arasında ticari ilişki bulunmadığını, davalının murislerine dava konusu bonodaki miktarda parayı verecek ekonomik gücünün bulunmadığını, bononun açığa imzanın kötüye kullanılması suretiyle düzenlendiğini bu nedenle dava konusu bonodan dolayı borçlu olmadıklarının tespitine ve ödenen 804.936,25-TL’nin davalıdan istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf ise davacının iddialarını yazılı delille ispatlaması gerektiğini, davacıların iddialarının tamamen asılsız olduğunu, davanın konusunun müteveffa … ve … arasındaki borç ilişkisi olduğunu, davalıların maddi durumunun iyi olduğunu ve müteveffanın sürekli davalılardan borç aldığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce davacı tarafın davalının malvarlığı üzerine tedbir konulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin 10/11/2021 tarihli ara karara karşı yapılan istinaf başvurusu sonucunda … Hukuk Dairesi’nin 20/01/2022 tarih, 2021/… Esas, 2022/… Karar sayılı ilamıyla esastan reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
… Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/… Esas sayılı dosyasında görülen; davacılar … ve … tarafından davalı … … … aleyhine açılan menfi tespit davasının derdest olduğu ve duruşmasının 25/05/2022 tarihine bırakıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu bononun incelenmesinde; keşideci … tarafından 14/02/2018 tarihinde İstanbul ilinde düzenlendiği, bono lehtarının … olduğu, bono bedelinin 700.000,00-TL olduğu ve vadesinin 10/08/2020 tarihli olduğu anlaşılmıştır.
Davacıların mirasbırakanı …’in uyap üzerinden alınan nüfus kayıt örneğine göre 04/07/2020 tarihinde vefat ettiği anlaşılmıştır.
Dava konusu ihtilaf; davacıların murisi tarafından düzenlenen dava konusu 700.000,00-TL bedelli bonodan dolayı davacıların davalıya borçlu olup olmadığı ve bono bedelinin ödenmiş olması nedeniyle davalıdan istirdadı koşullarının oluşup oluşmadığı hususundan kaynaklıdır.
Dava konusunun yasal dayanağı İİK 72/1,7 maddeleri olup, İİK 72/1 maddesinde; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.”
İİK 72/7 maddesinde; “Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Davalı tarafça davalı … yönünden dava konusu bono bedelinin diğer davacı … tarafından ödenmiş olduğu gerekçesiyle davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi talep edilmiş ve her ne kadar istirdat davasına konu bono bedelinin icra dosyasına davacı … tarafından ödendiği anlaşılmış ise de dava konusu bonodan dolayı borçlu olanların her iki davacı olması, davanın aynı zamanda bonodan dolayı borçlu olmadıklarının tespiti talebine ilişkin olması nedeniyle dava konusu bonoda ve bu bonoya dayanak icra takibinde davacı …’in de borçlu sıfatına haiz olması nedeniyle eldeki davayı açmakta hukuki yararı ve aktif husumet ehliyeti bulunduğundan davalı tarafın bu yöndeki husumet itirazı kabul edilmemiştir.
Davacılar tarafından murisleri tarafından düzenlenen dava konusu 700.000,00-TL bedelli bononun davalı ile murisleri arasında ticari ilişki bulunmadığı, davalının bu miktarda borç verecek ekonomik gücünün bulunmadığı iddiasında bulunulmuş, dava konusu bonodaki imzaya yönelik itiraz da bulunulmamış, ancak bononun murislerinin iradesine aykırı şekilde açığa imzanın kötüye kullanılması suretiyle doldurulduğu ileri sürülmüş ise de, kambiyo senetleri sebepten soyut olmakla, senedi elinde bulunduran kişiden ayrıca alacağın sebebini ispat etmesinin beklenemeyeceği, ispat yükünün, senedin anlaşmaya aykırı olarak sonradan doldurulduğunu iddia eden davacı tarafta olduğu açık olup, davacı tarafça bu hususta yazılı delil sunulmadığı, davalı hakkında açığa imzanın kötüye kullanılması suçundan yapılmış bir şikayet ve açılmış ceza soruşturma dosyası bulunduğuna dair bir delil ibraz edilmediği gibi bu yönde bir beyanda da bulunulmadığı anlaşıldığından, dilekçeler aşamasının tamamlanmasından sonra Mahkememizin 24/03/2022 tarihli ön inceleme duruşmasında usulüne uygun şekilde ön inceleme aşamasının tamamlanması akabinde davacı tarafın delilleri arasında yer alan yemin deliline dayanıp dayanmayacağının dosyadaki vekalet ve yetki belgesi uyarınca yemin teklif etmeye yetkili davacılar vekiline sorulması üzerine davacılar vekili tarafından yemin deliline dayandıkları ve davalı asile yemin teklif ettikleri hususunda beyanda bulunulduğundan davalı asile “Dava konusu muris … tarafından 14/02/2018 tarihinde düzenlenmiş 10/08/2020 vade tarihli, 700.000 TL bedelli bonodan dolayı alacaklı olmadığına yemin etmek üzere hazır olması aksi halde mazeretsiz hazır olmadığı takdirde ya da gelip yemin etmediği veya yemini iade etmediği halde davacıların dava konusu bonodan dolayı borçlu olmadıklarına karar verileceği şerhini içerir ” yemin davetiyesi çıkarılmasına karar verilmiştir.
Davalı asile yemin teklif edilmesi sonrasında Davalı vekilince yemin teklifini kabul ettiklerine ve müvekkillerinin gelecek celse HMK 227/2 maddesi uyarınca yemin teklifini eda edeceğine ilişkin beyan dilekçesi sunulduğu anlaşılmıştır.
Davacılar vekilince yemin teklifinden rücu ettiklerine ve Mahkememizin 24/03/2022 tarihli 1 numaralı ara kararından rücu edilmesine yönelik talep dilekçesi sunulmuş ise de Mahkememizin 30/03/2022 tarihli ara kararı ile davacılar vekilinin yemin deliline dayanmaktan rücu edilmesine yönelik talebinin HMK 227/2 maddesi uyarınca yemin teklif olunan kimse yemine edaya hazır olduğunu bildirdikten sonra diğer tarafın tekliften vazgeçerek başka bir delile dayanması mümkün olmadığından davacılar vekilinin Mahkememizin yemin davetiyesi çıkarılmasına yönelik ara karardan rücu talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili tarafından borç ilişkisinin tespiti amacıyla belirtilen kurum ve kuruluşlara müzekkere yazılması talebine ilişkin talep dilekçesi sunulmuş ise de; davacılar vekilinin bu yöndeki talebinin davacıların yemin deliline dayanması ve davalının yemini eda edeceğini beyan etmesi nedeniyle HMK 227/2 maddesi gereği yemin deliline dayanan taraf başka delile dayanamayacağından dolayı reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili tarafından Mahkememiz Heyetine yönelik hakimin reddi talebini içerir dilekçe sunulmuş olup, Mahkememizin 21/04/2022 tarihli ara kararı ile Davacılar vekilinin reddi hakim talebinin HMK 41/1-b maddesi gereğince red sebebi ve bu sebebe ilişkin inandırıcı delil veya emare gösterilmemesi ve HMK 41/1-c maddesi gereğince ret talebinin davayı uzatma amacıyla yapıldığı açıkça anlaşıldığından HMK 41/2 gereğince geri çevrilmesine karar verilmiştir.
Davacılar vekili tarafından yemin teklifi hususunda yemin davetiyesinin usulüne uygun olmadığı ve yemin metninin hazırlanması hususunda taraflarına süre verilmediği yönünde itirazda bulunulmuş ise de HMK’da yer alan yemin deliline ilişkin düzenlemelerde yemin metninin yemin deliline dayanan tarafça hazırlanacağına dair yasal düzenleme bulunmadığından ve dava konusu itibariyle yemin edilecek ihtilaf konusu belirli olduğundan ve HMK 228 maddesi gereği yemine davetin mahkeme işlemi olması nedeniyle davacılar vekilinin yemin teklifinde bulunması akabinde davalı asile doğrudan yemin davetiye çıkarılmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Davalı asil …’e çıkarılan yemin davetiyesi sonrası Mahkememizin 26/05/2022 tarihli 2 numaralı celsesinde hazır olan Davalı asil … beyanında; “Dava konusu olan muris … tarafından 14/02/2018 tarihinde düzenlenen 10/08/2020 vade tarihli, 700.000 TL bedelli bonodan dolayı alacaklıyım, ayrıca bu senet dışında da alacağım söz konusudur” şeklinde yemini usulüne uygun şekilde eda etmiştir.
Davalı asil yemini eda ettikten sonra Davacılar vekilince senedin üzerindeki yazıların sonradan doldurulduğuna dair bilirkişi incelemesi yapılmasına yönelik talepte bulunulmuş ise de ispat yükü kendisinde olan davacılar tarafından yemin deliline dayanıldığından ve yemin eda edildiğinden dolayı başka delile dayanılması HMK 227/2 gereği mümkün olmadığından, davacılar vekili tarafından murisin açığa imzasının kötüye kullanıldığına dair şikayet ve ceza soruşturması bulunmadığından ayrıca talep edilen hususta bilirkişi incelemesi yapılmasının esasa bir etkisi olmayacağından dolayı senet üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına yönelik talebin reddine karar verilmiştir.
Davalı asil yemini eda ettikten sonra aynı celsede Davacılar vekilinin yemin deliline dayanmaktan rücu edilmesi talebinin bu hususta daha önce karar verilmiş olduğundan yeniden karar verilmesine yer olmadığına ve Davacılar vekilinin huzurda bulunan davalı asile soru sorma yönündeki taleplerinin asilin yemin için hazır olması ve isticvabı söz konusu olmadığından ve yine HMK 227/2 gereği isticvaba dayanılması mümkün olmadığından dolayı reddine karar verilmiştir.
Bu haliyle davacılar tarafından murisleri tarafından düzenlenen dava konusu 700.000,00-TL bedelli bonodan dolayı borçlu olmadıklarının tespiti ve bonodan dolayı ödenen 804.936,25-TL’nin davalıdan istirdadına karar verilmesi yönelik eldeki dava açılmış ise de, davacıların dava konusu bonodan dolayı borçlu olmadıklarına yönelik iddialarının temelini, davalı ile murisleri arasında ticari ilişki bulunmadığı, davalının bu miktarda borç verecek ekonomik gücünün bulunmadığı ve bononun murislerinin iradesine aykırı şekilde açığa imzanın kötüye kullanılması suretiyle doldurulduğu hususlarına dayandırdığı ve davacı tarafın dava konusu bonodaki murisin imzasına yönelik itiraz da bulunulmadığı anlaşılmakla, dava konusunun kambiyo senedinden kaynaklı menfi tespit ve istirdat davası olduğu, kambiyo senetleri sebepten soyut olmakla, senedi elinde bulunduran kişiden ayrıca alacağın sebebini ispat etmesinin beklenemeyeceği, bu yönüyle bonoyu düzenleyenin ekonomik gücünün bulunup bulunmadığının bononun sıhhatine bir etkisi olmadığı, ispat yükünün, senedin anlaşmaya aykırı olarak sonradan doldurulduğunu iddia eden davacı tarafta olduğu açık olup, davacı tarafça bu hususta yazılı delil sunulmadığı gibi davalı hakkında açığa imzanın kötüye kullanılması suçundan yapılmış bir şikayet ve açılmış ceza soruşturma dosyası bulunduğuna dair bir delil ibraz edilmediği gibi bu yönde bir beyanda da bulunulmadığı açık olup, senedin imzalı olarak alacaklıya boş olarak da verilebileceği ve sonradan doldurulmasında hukuki bir engelin bulunmadığı, bu sebeple bunun ispatı için bilirkişi incelemesi gerekmediği, somut davaya konu bono incelendiğinde, unsurlarının tam olduğu, davacıların murisinin dava konusu bonoyla borç altına girdiği, davalının ise senette alacaklı olduğu, senedin ihdas kısmında ”nakden” kaydının bulunduğu, davalının savunmasında borç karşılığında senedi aldığını beyan etmesi sebebiyle senedin veriliş sebebini talil etmediği, aksine ispat yükünün, senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu iddia eden davacıda olduğu, imzası açıkça inkar edilmeyen davaya konu senet yönünden, senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının, taraflar arasındaki borç ilişkisi senede bağlandığından ancak senetle ispatlanması gerektiği, tanıkla ispatın mümkün olmadığı, dava konusu bononun tedavüle çıkarılırken anlaşmaya aykırı doldurulduğunu iddia eden davacıların bu yöndeki iddiasını yazılı delille ispatlayamadığı sabit olduğundan davacıların yemin deliline dayanması nedeniyle dosyadaki vekalet ve yetki belgesi uyarınca yemin teklif etmeye yetkili davacılar vekiline yemin deliline dayanıp dayanmayacağı hususunun sorulması üzerine davacılar vekili tarafından yemin deliline dayandıkları ve davalı asile yemin teklif ettikleri hususunda beyanda bulunulduğundan davalı asile hitaben çıkarılan “Dava konusu muris … tarafından 14/02/2018 tarihinde düzenlenmiş 10/08/2020 vade tarihli, 700.000 TL bedelli bonodan dolayı alacaklı olmadığına yemin etmek üzere hazır olması aksi halde mazeretsiz hazır olmadığı takdirde ya da gelip yemin etmediği veya yemini iade etmediği halde davacıların dava konusu bonodan dolayı borçlu olmadıklarına karar verileceği şerhini içerir ” yemin davetiyesi üzerine davalı vekilince davalı asilin yemini eda edeceğine yönelik beyanı akabinde davalı asilin Mahkememizin 26/05/2022 tarihli 2 numaralı celsesinde “Dava konusu olan muris … tarafından 14/02/2018 tarihinde düzenlenen 10/08/2020 vade tarihli, 700.000 TL bedelli bonodan dolayı alacaklıyım, ayrıca bu senet dışında da alacağım söz konusudur” şeklinde yemini usulüne uygun şekilde eda etmesi üzerine davacılar tarafından dava konusu bonodan dolayı borçlu olmadıkları ve bonoya ilişkin ödenen bedelin istirdadına yönelik davada yukarıdaki açıklamalar kapsamında ispata elverişli delillerle ispatlanamaması nedeniyle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Davacılar tarafından açılan DAVANIN REDDİNE,
2- Dava türünün menfi tespit/istirdat davası olması nedeniyle zorunlu arabuluculuğa tabi olmasa da davacı … tarafından davadan önce arabuluculuğa gidilmesi tarafların arabuluculuk görüşmesi sonrasında anlaşamamaları nedeniyle arabulucuya kamudan ödenen giderin yargılama gideri olarak sayılmasına ve ödenen 1.320,00-TL arabulucu ücretinin haksız çıkan davacı …’den tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
3- Davacı tarafça yatırılan peşin harçtan alınması gereken 80,70-TL karar harcının mahsubu ile fazla yatırılan 13.665,60-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacılara iadesine,
4- Davacılar tarafından yargılama sırasında yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- Davalı tarafça yargılama sırasında yapılan posta masrafından oluşan 32,00-TL yargılama giderinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalı tarafa verilmesine,
6- Davalı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 57.296,81-TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalı tarafa verilmesine,
7- Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran ilgili tarafa resen iadesine,
Dair; davacılar vekilinin, davacı asillerin, davalı vekilinin ve davalı asilin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/06/2022

Başkan …
e-imza *

Üye …
e-imza *

Üye …
e-imza *

Katip …
e-imza *

*Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.