Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/616 E. 2022/472 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/616 Esas
KARAR NO : 2022/472
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/10/2021
KARAR TARİHİ : 05/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki ticari bir ilişkinin varlığı sabit olduğunu, ilgili icra dosyasında bulunan dayanak suretteki belgelerden ve 20.02.2020 tarihli 3.299,99 TL, 31.12.2019 tarihli 3.360,05 TL, 06.11.2019 tarihli 3.369,60, 06.11.2019 tarihli 1.123,20 TL , 28.09.2019 tarihli 4.161,92 TL , 29.08.2019 tarihli 1.474,20, 25.07.2019 tarihli 2.893 TL (759,81 TL’si ödenmiş) tutarındaki fatura bedellerinin alacaklı konumunda olan müvekkile ödenmemesi sebebiyle yedi fatura bedelinin toplamı olan 18.922,15 asıl alacak ve takip öncesi işleyen yasal faiz ile 22.405,72 TL fatura tutarının taraflarına ödenmesi amacıyla davalı borçlu aleyhine … İcra Müdürlüğü’nde bulunan 2021/… esas sayılı dosya ile takip başlatıldığını, Kanunun faturaya tanıdığı karinenin hüküm doğurabilmesi için faturanın alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde itiraza uğramamış olması gerektiğini, bu süre içinde faturaya itiraz edilmediğini, olması durumunda faturanın içeriği faturayı alan tarafından kabul edilmiş sayılacağını, Müvekkili şirket söz konusu faturaları davalı …’a usulüne uygun olarak tebliğ etmesine rağmen davalı … sekiz günlük süre zarfında hiçbir şekilde itirazda bulunmadığını, Usule uygun olarak Müvekkili şirket borçlu …’dan ticari satımdan kaynaklı alacağını talep etmesine rağmen borçlunun borcunu ödemediğini, müvekkili şirket de alacağını elde etmek için icra yoluna başvurma zorunluluğu doğduğunu, Davalı … faturanın düzenlendiği tarihten itibaren sekiz gün içerisinde itiraz etmemekle birlikte icra takibi ile birlikte tebligatın kendisine ulaşmasıyla borca itiraz ettiğini, İtirazında faturaları inkar edecek herhangi bir beyanı ileri sürmemiş olması, ayrıca bütün belge ve deliller açıkça ortadayken icra takibi ile birlikte tebligatın kendisine ulaşmasıyla borca itiraz ederek takibi durdurmasının süreci uzatmaya yönelik olduğunu ve tamamıyla kötü niyetli, hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu, ileri sürerek , dava sonucunda huzurdaki davada haklılılıklarına karar verildiği takdirde, alacaklarının teminat altına alınmaması davacı müvekkili şirket yönünden telafisi mümkün olmayan zararlar doğuracağını, bu nedenlerle, HMK. 389. ve devamı maddeleri uyarınca tespit edilecek davalı adına kayıtlı alacağımızı karşılar nitelikteki menkullerin ve gayrimenkullerin 3. kişilere devrinin önlenmesi amacıyla kayıtlarına ihtiyat-i tedbir konulmasını, icra dosyasına yapılan itirazın iptaline, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili …’un su dağıtımı işiyle uğraşan tüccar olduğunu, takibin dayanağı olan davacı tarafça dosyaya sunulmuş faturalarda müvekkilinin hiçbir şekilde imzası yahut kaşesi bulunmadığını, her ne kadar davacı tarafça faturaların usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olduğu belirtilmiş olsa da ne faturalarda ne de haricen bir belgede müvekkilinin faturalardan haberdar olduğuna dair bir ibare bulunmadığını, faturaların davacı tarafça haksız olarak düzelendiğini ve kötü niyetli, oluşmamış bir ticari ilişkiden dolayı kâr etmek amacıyla icra takibine konu edildiğini, müvekkilinin faturaları hiç teslim almadığını, yetki itirazlarının olduğunu beyan ederek; davanın reddine, takibin haksız ve kötü niyetli olması hasebiyle davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden gelen müzekkere cevabı, … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı icra dosyasının UYAP kayıtları, davacı tarafından davalı adına düzenlenen 20.02.2020 tarihli 3.299,99 TL, 31.12.2019 tarihli 3.360,05 TL, 06.11.2019 tarihli 3.369,60, 06.11.2019 tarihli 1.123,20 TL , 28.09.2019 tarihli 4.161,92 TL , 29.08.2019 tarihli 1.474,20, 25.07.2019 tarihli 2.893 TL tutarlı faturalar, Yenibosna Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden gelen müzekkere cevabı, cari hesap ekstresi, davacı şirketin ticari defter ve kayıtları, bilirkişi raporu, arabuluculuk son tutanak aslı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; dava, davacı tarafça davalı aleyhine faturaya dayalı … İcra Müdürlüğü 2021/… esas sayılı icra dosyası ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf davalı ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu ve davalı adına kesilen ve tebliğ edilen yedi adet faturaya itiraz edilmediğini ve fatura bedellerinin ödenmediğini, bu nedenle icra takibine haksız olarak yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf yerleşim yerinin … olduğunu, yetki itirazında bulunduğunu, davacı tarafından düzenlenen faturalarda imza ve kaşesinin bulunmadığını, fatura ve fatura konusu ürünleri teslim almadığını belirterek davanın reddi ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 27/10/2021 tarihli ara kararı ile davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin tedbir talep edilen malvarlığı değerlerinin uyuşmazlık konusu olmaması ve dava konusu alacağın para alacağı olması nedeniyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
… İcra Müdürlüğünün 2021/… E. Sayılı icra dosyasının incelemesinde; davacı/alacaklı tarafından davalı/borçlu aleyhine 22.405,72 TL borcun ödenmesi amacıyla 23/03/2021 tarihinde icra takibi başlatıldığı, borçluya çıkartılan ödeme emrinin 26/03/2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 31/03/2021 tarihinde icra takibine itiraz ettiği, takibin durdurulmasına karar verildiği, itirazın iptali davasının süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili Mahkemenin yetkisine itirazda bulunmuşsa da cevap dilekçesinde yetkili mahkemeyi belirtmediği bu nedenle geçerli bir yetki itirazı bulunmadığından yetki itirazının HMK 19/2 maddesi gereğince reddine karar verilmiştir.
Davalı tarafa ticari defter ve kayıtlarını Mahkememizce belirlenen inceleme gününde sunması için ihtaratlı tebligat yapıldığı ancak davalının ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde Mali Müşavir Bilirkişi … tarafından 17/03/2022 tarihinde düzenlenen bilirkişi raporuna göre; “Davacı tarafın 2019-2020-2021 yılına ait ticari defterler ve kayıtlarını usulüne uygun olarak tuttuğu ve sahibi lehine delil niteliği bulunduğu, davalı tarafın 07.03.2022 tarihli defter inceleme günü gelmediği, yerinde inceleme talebinin olmadığından, ticari defter kayıtları veya belgeleri üzerinden inceleme yapılamadığı, davacı tarafın davalı tarafa düzenlediği, takibe konu cari hesap ekstresine ait 7 adet kdv dâhil toplam 19.702,76 tl tutarlı faturanın olduğu, davacı tarafın iş bu faturaların 18.922,15 tl tutarını takibe konu ettiği, faturaların açıklama kısımlarının yazıldığı, miktar ve birim fiyatlarının belirtildiği, davacı tarafın yasal defterlerine usulüne uygun olarak işlendiği, davalı tarafın yasal defterlerine işlenip işlenmediğinin tespit edilemediği,6 adet faturanın irsaliyeli fatura olduğu ve teslim alan ile teslim eden kısımlarının boş ve imzasız olduğu, imza karşılığında teslim edilmediği ve teslim alınmadığı,1 adet faturanın e-fatura olduğu ve teslim alan ile teslim eden kısımlarının olmadığı, imza karşılığında teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, faturalara davalı tarafa itiraz ettiğine dair dosya muhteviyatında herhangi bir ihtarname, evrak yada belgeye rastlanılmadığı, takibe konu olan faturaların ilgili oldukları aylarda-dönemlerde bs-ba formu yasal beyan sınırının altında kaldığından taraflarca beyan edilmediği/edilemediği, davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle ticari defter ve kayıtlarına göre 18.922,15 TL asıl alacağı talep edebileceğii, davacı tarafın fatura tarihlerinden başlamak suretiyle takip tarihine kadar her fatura için ayrı ayrı işlemiş faiz hesapladığı, takip tarihine kadar toplam işlemiş faizin reeskont avans faizi oranlarıyla 3.483,57 TL olarak hesaplandığı, davalı tarafın takip tarihinden önce temerrüde düştüğüne/düşürüldüğüne dair dosya muhteviyatında tevsik edici belgeye rastlanılmadığı, bu husustaki takdirin sayın mahkemenize bırakıldığı, davacı tarafın takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %16,75 ve değişen oranlardaki reeskont avans faizi talep edebileceği” şeklinde rapor düzenlendiği anlaşılmıştır.
Dava 2004 sayılı Yasanın 67.maddesine dayalı itirazın iptali istemine dairdir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz. Ancak TTK 21/2 maddesi uyarınca , faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen bu bedeli kabul edilmiş sayılır.
Fatura tek başına alacağın kanıtı değildir. Faturanın dayanağı olan temel ilişkinin ispatı gerekir. Tek yanlı düzenlenen faturanın, düzenleyen tarafın kendi ticari defterlerine kayıt edilmiş olması alacağın varlığını ispatlamaz.
Faturalarda belirtilen malların davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki malların davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına malın teslim edildiğini ispata yeterli değildir.(Y.19.H.D. 2016/19744E. 2018/5005K.)
Yemin delili 6100 sayılı HMK’nın 225 ve devamı maddelerde düzenlenmiştir. Yemin kesin delillerdendir. Yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlüdür. Şu durumda kural olarak, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemez.
Bu açıklamalar ışığında deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman mali müşavir bilirkişiden rapor alınmıştır. Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde davacı alacaklı tarafça davalı borçlu aleyhine başlatılan 7 adet faturaya dayalı alacaktan kaynaklanan icra takibine yapılan itirazın iptali istemiyle dava açılmış ise de; davalı tarafça taraflar arasındaki ticari ilişkinin kabul edilmediğinin anlaşıldığı, mahkememizce bilirkişi incelemesi yapıldığı, davalının ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı, davacının ticari defter ve kayıtlarının incelendiği, davacının ticari defterlerini usulüne uygun tutulduğu, faturaların ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, ancak yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere faturaların davacının defterlerine kayıtlı olmasının alacağın varlığına tek başına ispata yeterli olmadığı, ispat yükünün davacıda olduğu, bu nedenle davacının fatura konusu ürünleri teslim ettiğine ilişkin edimini dava değeri itibariyle HMK’nın 200 ve devamı maddeleri uyarınca yazılı deliller ile ispat etmesi gerektiği, davacının defterlerinde ve dosya içerisinde faturaya konu ürünlerin teslimine ilişkin belge bulunmadığı, davacı ve davalı şirketin celbedilen BA-BS formlarında davalı tarafından yapılan alımların 5.000 TL’nin altında olması nedeniyle görünmediği, faturaların teslim alan ve teslim eden kısmının imzalı olmadığı, fatura konusu ürünlerin davalı tarafa teslimi hususunun davacı tarafça ispat edilmesi gerektiği, davacı tarafça ispata elverişli yazılı delil sunulmadığı, fatura konusu ürünlerin teslim olgusunun ispatı açısından davacı tarafça yemin deliline dayanıldığı, davalı asile yemin muhtırası çıkartıldığı ve söz konusu faturalar yönünden malları teslim almadığı yönünde yemini ifa ettiği ve davacının davalıdan faturalardan kaynaklı alacağının bulunduğunu ispat edemediği, davalı borçlu tarafça icra takibine yönelik yapılan itirazın haklı olması nedeniyle davacı tarafça açılan itirazın iptali davasının reddine, davacının kötüniyetli olduğu sabit olmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine dair oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça davalı aleyhine açılan davanın REDDİNE,
2-Koşulları oluşmadığından davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 80,70-TL harcın peşin alınan 270,61-TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 189,91-TL’nin davacıya iadesine,
3-Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddolunan kısım üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5- Taraflarca yatırılan artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının yatıran tarafa re’sen iadesine,
6-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
Dair, davacı vekili ,davalı asil ve vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 05/07/2022

Katip …
e-imzalı*

Hakim …
e-imzalı*