Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/517 E. 2022/595 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/517 Esas
KARAR NO : 2022/595
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/09/2021
KARAR TARİHİ : 12/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkil 2017 yılında İstanbul ilinde yer alan projelerle ilgilenmekte iken davalı …’in kendisine ulaştığını ve … LTD. ŞTİ. yetkilisi olduğunu belirterek “… ” adlı projede müvekkilin aradığı kriterlere uygun dairelerin olduğundan bahisle müvekkilinin yatırımlarını bu projede değerlendirmek için ikna etmeye çalıştığını, davalının müvekkili …’nın tecrübesizliğinden de yararlanarak güven duygusu oluşturup müvekkili “… ” projesinden daire satın almaya ikna ettikten sonra müvekkil ile … arasında 02.12.2017 tarihinde Taşınmaz Satış Vaadi sözleşmesi akdedildiğini, İşbu taşınmaz satış vaadi sözleşmesi uyarınca …, müvekkiline, “İstanbul İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel, … Kat … numaralı bağımsız bölüm”ün mülkiyetini …’ya geçirme, Müvekkil … ise satış bedeli olan toplamda 500.000 –TL’yi; 280.000 TL’si 04.12.2017 tarihinde ödenmek üzere “peşinat”, 124.000 –TL’si senet düzenlenerek 31.05.2019 tarihinde ödenmek kaydıyla “ara ödemesi” olmak üzere, geri kalan tutarı ise aylık 4.000 -TL taksitlerle sözleşmeyi takip eden her ayın 20. gününde ödeme yükümlülüğü altına girdiğini, bu ödemelere bağlanarak her bir taksit tutarında senetler düzenlenmiş ve müvekkile imzalatıldığını, müvekkilinin her bir taksiti sözleşmeye uygun şekilde ödediğini ve bir senet hariç yaptığı ödeme karşılığında bütün senetler kendisine iade edildiğini, borcu kalmamış olmasına rağmen müvekkiline senedin iade edilmemiş olması, senedin davalı tarafından 3. Kişilere ciro edilme ihtimalinin yüksek olduğunu gösterdiğini, senedin 3. Kişilere ciro edilmesinin ise müvekkil açısından telafisi imkansız zararlar doğurmasına ve haksız şekilde icra tehdidi ile karşı karşıya kalmasına sebebiyet vereceğini, bütün bu nedenlerle dava konusu senedin ödenmemesine ve senede dayalı olarak icra takibi başlatılmamasına ilişkin bir ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; öncelikle husumet itirazlarının bulunduğunu, sözleşmede her ne kadar davalı müvekkilin ismi yazılıysa da davalı müvekkil imzayı … İş Ortaklığı( … San.ve Tic.A.Ş) adına genar iş ortaklığının ofisinde atılmış olunup sözleşmenin tüm nüshalarında satıcı isminin üstüne … İş ortaklığının kaşesi basıldığını, … İş Ortaklığı … Ltd.Şti.ve davalı müvekkilin sahibi olduğu … San.Tic.Ltd.Şti. firmasının ortaklığından meydana geldiğini, davacı taraf ile davalının imza atmış olduğu sözleşme tüketici hukukuna tabi bir sözleşme olup aralarındaki Tüketici Mahkemelerinin göreve alanına giren bir ihtilaf olduğunu, davacı tarafın huzurdaki derdest davasında müvekkille yapmış olduğu sözleşmeyle tüm edimlerini yerine getirdiğini iddia etmişse de dilekçesinin devamında taşınmazın teslim edilmemesi nedeniyle sözleşme gereğince kalan bakiye 29.000,00-TL.lik ödemeyi yapmadıklarını kabul ettiğini, bunu kabul etmekle birlikte bedelinin tamamı ödenmeyen senedin davalı tarafça iade edilmediğini ve davalıdan alacaklı olduğunun tespiti talebiyle dava açmış bulunduğunu, davacının, davasında haksız olup taleplerinin yerinde olmadığını, ortada halen geçerli bir sözleşme mevcut olup bu sözleşmenin feshi sağlanmadan menfi tespit, istirdat yada alacak davası açılamayacağını, taraflar arasındaki geçerli anlaşmaya göre davacı yan halen 29.000,00-TL.borçlu olduğunu, davacı tarafın senet bedelini ödemeden senedin kendisine teslimi halinde senedin ödendiğine karine teşkil edeceği için müvekkilden senedi teslim etmesini beklemenin yanlış olduğunu, davacı tarafın her ne kadar davalı müvekille davayı yöneltmişse de sözlşeme … Ortaklığı’yla yapılmış olunup taşınmazlar da bu ortaklığa ait olduğunu, davacı tarafın çağrısı üzerine davalı müvekkil davalıyla görüşmeye gitmiş anacak orda hakketmediği bir muameleyle karşılaştığını, açıklanan sebeplerle, haksız ve yersiz davanın reddine, yargılama gider ve avukatlık ücretlerinin karşı taraf üstünde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile davacı gerçek kişinin tarafı olduğu Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi uyarınca düzenlenen sıralı nama yazılı bonolardan dolayı davalı aleyhine açılan kambiyo senedinden kaynaklı menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, birikim yapmış olduğu para ile gayrimenkul yatırımı yapmak adına davalı ile Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi imzalanmış, bu sözleşmeye göre de toplam satış bedeli olan 500.000,00-TL’nin 280.000,00-TL’si peşinat olarak, 124.000,00-TL’si senet düzenlenerek, geri kalan tutar ise aylık 4.000,00-TL olmak üzere eşit taksitlerle ödenmesinin kararlaştırıldığı, bu ödemelere bağlanarak her bir taksit tutarında senetler düzenlendiği, ödemelere göre de senetlerin iade edildiği, ancak ödemesi yapılmasına rağmen 124.000,00-TL’lik senedin davacı tarafa iade edilmediği, senedin davalı tarafından ciro edilerek 3. Kişilerin elie geçmesi ve mevcut bir icra takibine maruz kalmamak adına senedin ödenmemesi ve senede dayalı olarak icra takibi başlatılmaması adına ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve tüm bu nedenlerle davanın kabulü ile davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle husumet itirazlarının ve görev itirazlarının bulunduğunu, mevcut davanın tüketici mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, ayrıca geçerli olan anlaşmaya göre davacı tarafın hala 29.000,00-TL borcunun bulunduğunu tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden nazara alınması gerekir. 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun Tanımlar başlıklı 3/k.maddesine göre; Tüketicinin ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi ifade ettiği, Kanunun m. 3/l.bendine göre Tüketici işleminin mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari ve mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık, vb. sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi kapsayacağı, Aynı kanunun temel ilkeler başlıklı 4/5 maddesinde ise tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebileceği, bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetlerin tüketici yönünden geçersiz olacağı, Kanunun 83/2.maddesine göre; taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer konularda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği, Kanunun 73/1.maddesinde ise; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir. 6102 Sayılı TTK’nın Ticari Davaların Görüleceği Mahkemeler başlıklı 5/1 maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesinin tüm ticari davalara bakmakla görevli olduğu düzenlemesi yer almaktadır.
Dava konusu taşınmazın konut niteliğinde olduğu Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi içeriğinden ve tapu kayıtlarından anlaşılmış olup dosya kapsamı ve mevcut delil durumu gereğince, davacının tüketici konumunda olup, dava konusu işlemin de tüketici işlemi niteliğinde olduğu anlaşılmakla, davaya bakmakta görevli mahkemenin kanuni düzenleme karşısında Tüketici Mahkemeleri olduğu sabittir. Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden anlaşılacağı üzere tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin TTK’nın 4 ve 5.madde hükümleri kapsamında kalan kanunda özel olarak düzenlenen ve ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur. Somut uyuşmazlıkta davalı tarafça sunulan delillere göre dava konusu bonoların davacının tarafı olduğu Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi uyarınca düzenlenen sıralı nama yazılı bonolar olduğu tespit edilmiş olup, bu durumda davalı tüketici sıfatını haiz ve söz konusu işlem tüketici işlemi olduğundan, aynı uyuşmazlık hakkında sunulan emsal istinaf mahkemesi kararları da göz önünde bulunduğunda iş bu davada görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğunun kabulü gerekmekle; görevsizlik kararı verilmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça açılan DAVANIN, HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsiz olması nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2- HMK 20/1 maddesi gereğince, kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere İstanbul Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna GÖNDERİLMESİNE, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına resen karar verilmesine,
3-Harç, yargılama giderleri, vekalet ücreti ve gider avansı hususunun görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 12/10/2022

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı