Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/466 E. 2021/865 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/466 Esas
KARAR NO : 2021/865
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/08/2021
KARAR TARİHİ : 02/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 17/08/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkil banka ile dava dışı … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi arasında akdedilen kredi sözleşmesine istinaden davalı şirkete kredi kullandırıldığını, anılan sözleşmeyi diğer davalılar …, … ile …’nun müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, dava dışı asıl borçlu şirkete kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi üzerine kredi hesabının 18/11/2018 tarihinde kat edilerek borçlulara …. Noterliği’nin 20/11/2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinin gönderildiğini ve alacağın kat tarihi itibariyle muaccel hale getirildiğini, borcun ödenmemesi üzerine, …. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… esas sayılı icra dosyası ile 730.274,54-TL alacak üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalıların takibe itirazı üzerine takibin durduğunu, davalıların itirazlarının dayanaktan yoksun ve haksız olduğunu belirterek davalıların takibe yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili tarafından mahkememize sunulan 01/09/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı alacaklı ile Müvekkili … San ve Tic. A.Ş. arasında Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığını, diğer müvekkilleri …, …, … ise bu sözleşmeyi kefil sıfatı ile imzaladıklarını, davacı tarafın müvekkillleri hakkında davaya ve icra takibine konu borcu ödememesi sebebiyle …. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… E. Sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, söz konusu takibe süresi içinde yapılan itiraz üzerine işbu davanın açıldığını, müvekkillerinin davacıya dava dilekçesinde bahsi geçen kredi sözleşmesinden kaynaklı belirtilen muaccel borcu bulunmadığını, muayyen bir borç ikrarını içeren belgeye dayanmaksızın banka defter ve kayıtlarına dayalı yapılan ilamsız takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında alacaklı banka alacağının varlığını, miktarını ve koşullarını ispatlamakla yükümlü olduğunu, müvekkili davacı bankadan kredi kullanmakla beraber ilgili vadelerde ödemelerini yaptığını, ancak müvekkilin yapmış olduğu ödemeler; incelenmesini talep edecekleri hesap döküm çizelgelerinde, farklı faiz oranları içinde eritilerek müvekkili bakımından tükenmeyen bir borç haline getirildiğini, hal böyleyken, müvekkiline tebliğ edilen ödeme emrinde, şüpheli faiz oranları da dahil edilen asıl alacak olarak belirtilen borç miktarı olması muhtemel borç miktarından fazlasını ihtiva ettiğini, bu sebeple takibe itiraz edilmesinin kaçınılmaz olduğunu, müvekkili temerrüte düşürülmemiş olup istenilen faiz oranının fahiş olduğunu, bu faizin kabul edilmesinin mümkün olmayıp itirazlarının yerinde olduğunu, taraflarına keşide edilen ihtarnamede davalıya 30 gün süre verilmesi gerekirken 7 gün süre verilmesinin yasaya uygun olmadığını, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması hakkındaki Kanunun Temerrüt 28 maddesi uyarınca keşide edilen ihtarnamede ödenmeyen taksitler için bir uyarının olmadığı dolayısı ile keşide olunan ihtarname ile yasanın bu hükmüne uyulmadığı dolayısı ile davalı müvekkilinin ihtarname ile temerrüde düşürülemediğinin açık olduğunu, yine İhtarnamenin davalıya tebliği tarihi ile icra takip tarihi arasında 30 günden fazla bir süre bulunsa da yasanın bu hükmünü bertaraf edemeyeceği de Yargıtay içtihatları da ile sabit olduğunu, davacının, temerrüt faizi olarak fahiş faiz talep etmiş ancak bunu neye istinaden belirlediğini açıklamadığını, genel kural faiz serbestisi olsa da ekonomik özgürlüğe, kişilik haklarına, ahlaka ve dürüstlük kurallarına aykırı, aşırı yararlanma veya yanılma hükümlerine göre aşırı oranda belirlenen ticari faiz oranının kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafından istenilen faiz oranının yüksek olduğunu, istenilen faiz oranının fahiş olduğunu, icra inkar tazminatı talebinin reddi gerekeceğini, davacının, %20 oranında icra inkar tazminatı talebinde bulunulduğunu, davacının bu talebinin de hukuka aykırı olup reddi gerektiğini, şöyle ki; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın likid olması gerektiğini, alacak likid olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hukuken mümkün olmadığını, icra inkar tazminatına hükmedilmesi için alacağın likit olması gerektiğini, müvekkillerinin borcun tutarını veya kaynağını bilmesi/bilebilecek durumda olduğunun kabulü mümkün olmadığını, bu nedenle müvekkillerinin likit olmayan alacağın takibine yapmış olduğu itirazında haklı olduklarını, bu nedenle davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesini talep ettiklerini, Yargıtay kararları de sabit olduğu üzere kefil, sadace imzaladığı Genel Kredi Sözleşmesine istinaden geri ödemesi yapılmamış kredilerden sorumlu olduğunu, kefilin, kefil olduğu Genel Kredi Sözleşmesi dışında başkaca herhangi bir borçtan sorumlu tutulamayacağını, kefil olduğu Genel Kredi Sözleşmesinde bu yönde bir madde (doğmuş veya doğacak tüm borçlarının teminatı olarak) bulunması bu sonuca etkili olmadığını, kefilin, sadace kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ve kefalet limiti ile sorumlu olduğunu, örneğin, kredi alan birden fazla Genel Kredi Sözleşmesi imzalamış ancak kefil sadace 1 tane Genel Kredi Sözleşmesine kefil olmuş ise, sadace kefil olduğu Genel Kredi Sözleşmesi ile sorumlu tutulabileceğini, ne var ki, uygulamada Bankalar, kefilin imzası olsun veya olmasın tüm Genel Kredi Sözleşmelerini birleştirip tek bir alacak olarak kefelet limiti ile talepte bulunduklarını, Kefilin, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebileceğini, ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekeceğini, alacağın, teslime bağlı taşınır rehni veya alacak rehni ile güvenceye alınmışsa, rehnin paraya çevrilmesinden önce kefile başvurulamayacağını, ancak, alacağın rehnin paraya çevrilmesi yoluyla tamamen karşılanamayacağının önceden hâkim tarafından belirlenmesi veya borçlunun iflas etmesi ya da konkordato mehli verilmesi hâllerinde, rehnin paraya çevrilmesinden önce de kefile başvurulabileceğini, kefalet sözleşmesinin kişisel bir teminat sözleşmesi olduğunu, diğer sözleşmeler gibi kefil ile alacaklının karşılıklı ve birbirine uygun iradelerinin birleşmesi ile meydana geleceğini, bu sözleşme ile kefilin, asıl borçlunun borcunu alacaklıya karşı ifa edememesi tehlikesini kişisel olarak üstlendiğini, kefalet borcunun feri karakteri, ferdileştirilmiş bir borç için tekeffülü zorunlu kıldığını, tüm bu açıklamalardan ve yasal düzenlemelerden ortaya çıkan sonucun, kefaletin verildiği anda borcun belirli ya da belirlenebilir olması gerektiği, kefalet sözleşmelerindeki belirlilik ilkesi uyarınca kefil olunan açısından belirli yani ferdileştirilmiş bir borcun varlığının arandığı, kefilin yalnızca kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile bağlı olduğu, Çek Kanununun ödeme yükümlülüğü maddesi uyarınca, hesap sahibi ile banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayrinakdî kredi sözleşmesi hükmünde bulunduğu, henüz risk gerçekleşmeden alacağın mevcudiyetinden de söz edilemeyeceği, belirsiz alacak için kefalet sözleşmesi kurulamayacağı, bu nedenle çek depo bedelinden hesap sahibinin sorumluluğunun bulunduğu ancak kredi sözleşmesini imzalayan müteselsil kefilin risk altındaki çek yaprakları nedeniyle bankanın Çek Kanunu uyarınca ödemesi gereken asgari miktarlarla ilgili olarak depo talebinden sorumlu olabilmesi için kredi sözleşmesinde bu yönde açık bir hüküm bulunması gerektiği olduğunu, eldeki kredi sözleşmesinde ise depo talebinin müteselsil kefilleri de kapsayıp kapsamayacağı hususunda açık bir hüküm bulunmadığını beyanla davacının davasının reddine, davacı aleyhine İKK 67/2 gereğince haksız talep edilen meblağın %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesi ve yargılama giderinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : …. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı icra dosyası, …. Noterliği’nin 20/11/2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi, kredi sözleşmesi ve ekleri, hesap haraketleri, davacı banka kayıtları, arabulucu tutanağı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
…. İcra Dairesi’nin 2018/… Esas sayılı icra dosyasının uyaptan incelenmesinde; alacaklı … Bankası A.Ş. tarafından borçlular …, …, … aleyhine asıl borçlu … San. ve Tic. A.Ş.’nin kullandığı kredi sözleşmesine kefaletten kaynaklı 684.639,38-TL asıl alacak, 43.462,06-TL işlemiş faiz, 2.173,10-TL BSMV olmak üzere toplam 730.274,54-TL alacak için adi takip yoluyla icra takibi başlatıldığı, borçlu davalılar tarafından süresinde takibe itiraz nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiği ve itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, borçlular vekili tarafından 11/11/2021 tarihinde takibe itirazdan feragat dilekçesi sunulduğu anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava, davacı banka tarafından davalı borçlular aleyhine açılan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağa ilişkin başlatılan icra takibine davalılar tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafça dava dışı şirkete kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edilerek takibe geçildiğini, davalılar tarafından icra takibine yapılan haksız itirazın iptaline ve davalılar aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ise davacı tarafça başlatılan icra takibinin usulsüz olduğunu, takibe itirazın haklı olduğunu, davanın reddine karar verilerek davacı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmişlerdir.
…. İcra Dairesi’nin 2018/… Esas sayılı icra dosyasının uyaptan incelenmesinde; alacaklı … Bankası A.Ş. tarafından borçlular …, …, … aleyhine asıl borçlu … San. ve Tic. A.Ş.’nin kullandığı kredi sözleşmesine kefaletten kaynaklı 684.639,38-TL asıl alacak, 43.462,06-TL işlemiş faiz, 2.173,10-TL BSMV olmak üzere toplam 730.274,54-TL alacak için adi takip yoluyla icra takibi başlatıldığı, borçlu davalılar tarafından süresinde takibe itiraz nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiği ve itirazın iptali davasının süresinde açıldığı borçlular vekili tarafından 11/11/2021 tarihinde takibe itirazdan feragat dilekçesi sunulduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından sunulan 23/11/2021 tarihli dilekçe ile; …. İcra Müdürlüğü’nün 2018/ … Esas sayılı dosyasına davalılar tarafından yapılan itirazların geri çekilmiş olduğundan işbu huzurdaki dava dosyası ile taraflarınca talep edilen itirazın iptali davasının konusuz kaldığını, işbu sebeple davanın konusuz kalmış olması sebebiyle hüküm verilmesine her iki tarafın da hukuki yararı kalmadığını, dolayısıyla davanın konusuz kalması halinde, artık dava hakkında yargılama yapılmasına ve hüküm verilmesine gerek kalmadığını, herhangi bir yargılama talepleri bulunmadığını, işbu davadan kaynaklı yargılama gideri vekalet ücreti ve arabuluculuk masrafı taleplerinin bulunmadığı beyanla Mahkememiz tarafından davanın konusunun kalmaması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan 26/11/2021 tarihli dilekçe ile; Mahkememizde görülen davaya konu … İcra Müdürlüğü’nün 2018/ … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın geri alınması nedeniyle davacı taraf davasından feragat etmiş olup işbu feragat sebebiyle davanın reddine ve davacı bankadan yargılama gideri ve avukatlık ücreti talepleri olmadığından buna göre verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında davacı ve davalılar vekilinin sunduğu beyan dilekçeleri ile borçlu davalılar tarafından icra takibine yapılan itirazdan feragat ettiklerinden dolayı davanın konusuz kaldığına ilişkin beyanları ve icra dosyasına sunulan takibe itirazdan feragat dilekçeleri ile takibe itirazın ortadan kalktığı ve icra takibinin kesinleştiği ve bu nedenle davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafça açılan dava konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2- Davacı tarafça yatırılan peşin harçtan alınması gereken 59,30-TL karar harcının mahsubu ile fazla yatırılan 8.760,60-TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3- Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davadaki haklılık durumuna göre davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
4- Davacı tarafça yargılama gideri ve vekalet ücreti talep edilmediğinden davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,
5- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra yatıran ilgili tarafa resen iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize sunulacak bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle ile karar verildi.02/12/2021

Başkan …
e-imza *

Üye …
e-imza *

Üye …
e-imza *

Katip …
e-imza *

* Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.