Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/320 E. 2022/442 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/320 Esas
KARAR NO : 2022/442
DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan), Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin), Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 31/05/2021
KARAR TARİHİ : 23/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan), Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin), Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 31/05/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; …nin 29/11/1999 yılında kurulduğunu, şirketin % 50 hissedarı olan …’ın 16.02.2016 tarihinde vefat ettiğini, …’ın eşi ve çocuğu olan davacıların şirketin genel kurulun toplantıya çağırılması bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılması, şirket yönetimde aktif olarak yer alma talebini ilettiğini, ve kar payı dağıtım talebini içeren 28/03/2017 tarihli ihtarnameyi davalı tarafa çıkardıklarını, dava dışı şirket cevabı ihtarnamesinde 11/09/2017 tarih ve 9405 sayılı TTSG de Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanan genel kurul toplantısına mirasçılık belgesi gereği %50 sermaye tutarı olan 25.000,00 TL den 18.750,00 TL sinin … 6.250,00 TL sinin ise … adına pay defterine kaydedildiğini bildirdiğini, şirketin faaliyetleri, gelir gider hesapları, ayrıntılı mizan bilanço ve kar zarar defteri örnekleri gibi bilgi ve belgeleri talep ettiklerini, dağıtılmayan kar paylarının dağıtılmasını, müteveffa …’ın sağlığında olduğu gibi mirasçıların şirkette aktif olarak görev almalarının istendiğini, ayrıca şirketin çalışanları önemli kontratlar iş ve faaliyet hakkında bilgi ve belgelerin kendilerine verilmesini talep ettiğini, davacının ısrarlı taleplerine rağmen genel kurulun toplanmadığını, şirket yönetimine dahil edilmeyen ve şirkette aktif olarak görev almalarına izin verilmeyen davacının 2018 mali yılına ilişkin genel kurul davetinin yapılmaması üzerine … Noterliğinin 22/03/2019 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesini keşide ederek taleplerini davalı tarafa ilettiklerini, davalının davacıdan bir tanesini şirkette müdür olarak görevlendirilmesine izin vermediğinin davacı 2016 yılından beri şirkette bir gelir elde etmediklerini bu durumun kötü niyetli olarak kullanılması ve yönetime katılmalarına izin verilmemesi nedeniyle hisselerinin bedelsiz veya çok düşük bedelle davalıya devretmeye zorlandıklarını ve yabancı bir çok firmaya danışmanlık yaptığını, üniversitede dersler verdiğini, yabancı dili iyi olduğunu, hal böyle iken davacının şirkette aktif olarak görev almalarının engellenmesini, davalının müdürlük görevinin kötüye kullanarak şirketi tek başına idare etmeye çalıştığının açık göstergesi olduğunu, davalı …’ın davacının şirkete verecek katkılarını engelleyerek gelirlerinin artmasına mani olmakta ve şirketin zarara uğramakta olduğunu, TTK’nın 630/2 hükmüne göre her ortağın haklı sebepler ileri sürerek yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılmasını veya kısıtlanmasını isteyebileceğini, davalı … ‘ın 2016 yılı için aylık 3.000,00 Euro şirketten maaş aldığını, genel kurulun bu konuda bir kararının olmadığını, 2016 ve 2017 yıllarında …’ın avans adı altında şirket gelirlerinin büyük bir kısmını kendisine aktarması nedeniyle ayrıca davalık olduğunu, 27/04/2019 tarihinde yapılan 2018 yılı genel kurul toplantısında, davalının 2018 yılı içinde toplam 177.045,65 TL ücret alarak şirketin gelirinin büyük bir kısmını kendisine mal ettiğini, bu kadar yüksek ücret almasını gerektirecek bir durumun olmadığını, davalının 2017 yılında toplam 30.611,67 TL ücret aldığını, keyfi olarak maaşına % 578 oranında zam yapmasına hakkaniyete özen ve bağlılık yükümlülüğüne açıkça aykırı olduğunu, 18/07/2020 tarihinde yapılan 2019 yılına ait genel kurul toplantısında bilanço tetkik edilmiş, davalının aldığı ücretin 210.625,14 TL olduğunu, bu tutarın şirket gelirlerinin 2/3 ünü oluşturduğunu, şirket genel kurulunda bu yönde bir kararın alınmadığını, bu kadar yüksek tutarda ücret almasını haklı kılacak bir sebebin olmadığını, davalının hiç çalışanı olmayan şirketin gelirlerinin 2018 yılında % 90 ının 2019 yılında ise 2/3 ünün maaş olarak yetki gaspıyla almasının hakkaniyete aykırı olduğunu, şirket genel kurulundan karar alınmamasına rağmen 18 yıldır şirketten avans olarak çekmiş olduğu tutarları müdür maaşı adı altında çekmeye devam ettiğini, müteveffa ölene kadar bu avans alma hakkından yararlanılmasına rağmen ölümden sonra davacının ödemelerini kestiğini, genel kurul da oyların eşitliği nedeniyle karar alınmadığını, şirket müdürlerine ödenecek ücretin hakkaniyet sınırları içerisinde belirleme yetkisinin de mahkememize ait olduğunu, tüm dava ve talep hakları saklı kalmak suretiyle davalıdan 2018 yılı için 40.000,00 TL 2019 yılı için 40.000,00 TL olmak üzere toplam 80.000,00 TL nin TTK 553 ve 555 maddesinin 1. Maddesi gereğince davalıdan tahsil edilmesini, davalının dava dışı …nin müdürlüğünden azlini ve …ne kayyım atanmasını, tedbir talebinin kabulü ile davalının … adın taşınmaz satış ve ipotek tesisi ile kambiyo senedi düzenleme yetkisinin tedbiren kaldırılmasını, tüm masrafların davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili tarafından mahkememize sunulan 06/07/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; itirazımız kabul görmese bile, işbu dava konusu iddia ve talepler …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/… Esas sayılı dosyasına konu iddia ve talepler ile aynı ve ilişkili olduğundan derdestlik ve bekletici mesel itirazında bulunduklarını, dava konusu … ile Mahkememizin 2021/… esas sayılı dosyasında dava konusu … Limited Şirketinin faaliyetlerini davalının bir bütün olarak yürüttüğünü, hakkaniyetli bir değerlendirme için ücrete ilişkin her iki şirketin birlikte değerlendirilmesinin talep edildiğini, …ne ortak ve müdür olduğu günden beri yaklaşık 21 yıldır aynı ücretin ödendiğini, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/… esas sayılı dosyası ve …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/… esas sayılı dosyasında … Limited Şirketi ve … Limited Şirketinin bir bütün hesap ve kayıtları ile birlikte değerlendirilmek suretiyle rapor alındığını, raporlarda müdür ücreti sebebiyle veya başka bir sebeple şirketlerin herhangi bir zararının söz konusu olmadığını, şirketlerin düzenli kar kaydeden ve vergilerini ödeyen şirket olduğunu, …ın şirketleri tek başına yönettiğini, şirketlerin karlılığının koruduğunu, davalının şirketten aldığı ücret ve avanslar davacıların murisin ölümünden öncesinde de ödendiğini, bu ücretin ticari defter kayıtlarına göre şirketi zarara uğratmadığını, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/05/2021 tarihli celsesinde ödenen ücretlerin fahiş olmadığını, zararın söz konusu olmadığını belirterek asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı reddine karar verildiğini, 2015,2016 ve 2017 yıllarında da fahiş olmadığı tespit edilen ücretin 2018,2019 yılları içinde fahiş olmadığını, davalının eskiden 2 kişi yaptığı işi tek başına yaptığını, davalının performansı ve şirket karlılıkları dikkate alındığında aldığı ücretlerin emsallerine uyumlu olduğunun göründüğünü, davacıların davalıların müdürlükten azlinin istemekte olduğunu, davacıların birinin şirketi temsile yetkili müdür olarak seçilmesinin müdürün görevi değil genel kurulun görevi olduğunu, bu seçimin yapılmamış olmasının müdürün görevini kötüye kullandığı anlamının çıkmayacağının, davacıların gönderdikleri mali müşavirler vasıtasıyla şirke kayıtlarının 3. kez incelendikleri 2018, 2019 ve 2020 yıllarında yapılan incelemelerde herhangi bir usulsüzlüğün tespit edilmediğini, şirketlerin dağıtılabilir karlarının olduğunu, davalının her genel kurulda kar dağıtımı istediğini ancak davacıların muvafakat etmediklerini, davacıların ekonomik şiddet iddialarının gerçek olmadığını, müdürün aldığı ücretlerin kayıtlarına aynen yansıtıldığını, avans adı altında ödeme alınmadığını, genel kurullarda bütün maddelerin gündeme alındığını, davacının herhangi bir ayrım yapmadığını, davanın derdestlik yönünden reddinin gerektiğini, tüm talepler yönünden de davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
DELİLLER: …’nin ana sözleşmesi, … Noterliği’nin 08/03/2016 tarih ve … yevmiye sayılı mirasçılık belgesi, …. Noterliği’ nin 28.03.2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi, … Noterliği’nin 13/04/2017 tarih ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesi, Pay Devrine İlişkin 11 Eylül 2017 tarih ve 9405 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinin 304. Sayfası, … Noterliği’ nin 27.09.2017 tarih ve … yevmiye numaralı davacı ihtarnamesi, 28/02/2012 tarih ve 8015 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 277-278. Sayfası, … Noterliği’ nin 22.03.2019 tarih ve … yevmiye numaralı davacı ihtarnamesi, …’nin müdürler kurulu kararları, … Ltd. Şti.’nin 31/03/2018 günü yapılan 2016-2017 yılı genel kurul toplantısı tutanağı, … Ltd. Şti.’nin 27.04.2019 günü yapılan 2018 yılı genel kurul toplantısı tutanağı, … Ticaret Ltd. Şti.’nin 18.07.2020 günü yapılan 2019 yılı genel kurul toplantısı tutanağı, … Ltd. Şti 2018 yılı bilançosu ve mizanı, … Ltd. Şti.’nin 2019 yılı bilançosu ve mizanı, … kayıtları, Kurumlar Vergisi Beyannamesi, … Vergi Dairesi kayıtları, … SGM kayıtları, … bankası kayıtları, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/… Esas, 2019/… Karar sayılı dosyası, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/… Esas 2021/… Karar sayılı dosyası, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/… Esas sayılı dosyası, Arabuluculuk Tutanağı, Arabulucu sarf kararı, bilirkişi heyet raporu ve tüm dosya kapsamı.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/… esas, 2021/ … karar sayılı dosyasının incelenmesinde; davacılar …, … tarafından davalı … aleyhine açılan dava konusu … Ltd. Şti.’nin yöneticisi olan davalının yöneticilikten azline ve 2016 ve 2017 faaliyet dönemine ilişkin şirket yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminatın şirkete ödenmesine yönelik asıl ve birleşen davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/ … Esas, 2019/ … Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; davacılar …, … tarafından davalı … Ltd. Şti. aleyhine açılan bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılmasına ilişkin davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/… Esas, 2021/ … Karar sayılı gerekçeli kararın incelenmesinde; davacılar …, … tarafından davalı … aleyhine açılan dava konusu … Ltd. Şti.’nin yöneticisi olan davalının yöneticilikten azline ve 2016 faaliyet dönemine ilişkin şirket yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminatın şirkete ödenmesine yönelik davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi Heyeti tarafından düzenlenen 29/04/2022 tarihinde düzenlenen Bilirkişi Raporuna göre; Davalı …’ın 2018 yılında toplam 177.045,66 TL ücret adı altında ödemeler aldığı, 2019 yılında alınan ücretin ise 210,625,14 TL olduğu, Şirketin 2018 yılı satışlarının 321.048,01 TL olduğu, alınan ücretin satışlara oranı 177.045,66/321.048,01= % 55.07 olduğu, şirketin 2019 yılı satışlarının 381.759,53 TL olduğu, alınan ücretin satışlara oranı ise 210.625,14/381.759,53= % 55 olduğu, ücretin tutarı günümüz ekonomik koşulları dikkate alındığında çok fahiş olmadığının değerlendirildiği, sermaye şirketine yönetim Kayyımı atanabilmesi şartı “şirketin gerekli organlardan yoksun kalması ve yönetiminin başka bir şekilde sağlanamaması”; temsil kayyımı atanması şartı ise “yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel olması” şeklinde tespit edilebilmektedir. Bir sermaye şirketine kayyım atanması, yalnızca kanunlarda belirtilen durumların varlığı hâlinde mümkün olabilecektir. Bununla birlikte, kayyım atanması talebi şirketler hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda yegöne talep olmayıp durumun niteliğini göre farklı taleplerde bulunulması da mümkündür. Somut olayda, dosya kapsamındaki veriler değerlendirildiğinde, şirketin organsız kalması ya da yasal temsilcinin görevini yapmasına engel bir hâlin varlığı gibi bir durumdan bahsedilememektedir. Bu nedenle, doğrudan kanuni düzenlemeye konu bir kayyım atanması hâlinin varlığından bahsedilemeyecektir. Bununla birlikte, TTK’nin 630/2. maddesinde düzenlenen hâlin ayrıca değerlendirilmesi gereklidir. Nitekim, bu düzenlemeye göre, haklı bir sebebin varlığı hâlinde şirket yöneticisinin yönetim ya da temsil yetkisi mahkeme tarafından kaldırılabilmekte ve durumun niteliğine uygun şekilde yönetim ya da temsil kayyımı atanabilmektedir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre, haklı sebep, “yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlâl etmesi veya Şirketin İyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi” olarak nitelendirilmektedir. Bu meyanda, dosya kapsamı ile birlikte tetkik edilmesi gerekli hususlar şu şekilde tespit edilmektedir: – Yönetici, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlâl etmiş midir? – Yönetici, şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmiş midir? Yukarıdaki sorular dosya kapsamı ile birlikte cevaplandırıldığında, şirket müdürünün özen ve bağlılık yükümü ile şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlâl ettiği ya da şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybettiğine dair bilgiye rastlanmamaktadır. Nitekim, raporumuzun mali değerlendirme bölümü dikkate alındığında, şirketin mali anlamda çok güçlü olduğu, sermayesinin özkaynaklar içerisinde korunduğu ve sürekli olarak kar artışı gösterdiği tespit edilmektedir. TTK’nin 630/3. maddesindeki haklı sebepler sınırlayıcı olmamakla birlikte, yukarıda belirtilen Yargıtay kararları da dikkate alındığında, ortakların bilgi alma ve inceleme haklarının kullanılamasının engellediğine dair dosya kapsamında somut delil bulunmamaktadır. Dosya kapsamındaki veriler değerlendirildiğinde, şirketin organsız kalması ya da yasal temsilcinin görevini yapmasına engel bir halin varlığı gibi bir durumdan bahsedilmediğinden, kanuni düzenlemeye konu bir kayyım atanması halinin mevcut olmadığını, raporun mail değerlendirme bölümü dikkate alındığında, şirketin mali anlamda çok güçlü olduğunu, sermayesinin öz kaynaklar içerisinde korunduğu ve sürekli olarak kar artışı gösterdiğinin tespit edildiğini, Yargıtay uygulamasına göre ise kar payı dağıtımın yapılmamış olması kayyım atanması için haklı sebep teşkil etmeyip ortakların bilgi ve inceleme haklarının kullanılmasının engellendiği hususu da somut delillerle ispatlanmasının gerektiğini, bu nedenle TTK’nin 630/3. Maddesi ve Yargıtay uygulaması gereğince kayyım atanması gerektirir haklı bir sebebin bulunmadığının değerlendirildiği bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanı, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava, davacı tarafça davalı şirket yöneticisinin davalı şirketin 2018-2019 faaliyet döneminde aldığı ücretin fahiş olması nedeniyle haksız alındığı iddia edilen ücretten dolayı şirket yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminatın tahsili ve TTK 630 maddesi gereğince davalı şirket yöneticisinin müdürlükten azli ve şirkete kayyım atanması istemine ilişkindir
Davacı taraf davalı şirketin iki ortaktan oluştuğunu, murisleri …’ın ölümü üzerine davalı şirket müdürü ile birlikte şirket ortağı olduklarını, davalı şirket müdürünün başka çalışanı olmayan şirketten yüksek müdürlük ücreti aldığını, davalının kendilerinin şirkette görev almalarını engellediğini, müdürlük yetkilerini kötüye kullanarak şirketi tek başına idare etmeye çalıştığını, bu nedenle davalı şirket müdürünün haksız aldığı ücretin şirkete geri ödenmesine, şirketin kötü yönetimi nedeniyle davalı şirket müdürünün azli ile şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket yetkilisi vekili ise müvekkilinin baştan beri aynı şekilde ücret aldığını, şirketin bütün işlerini müvekkilinin tek başına yaptığını, şirketin karlılık oranı ve müvekkilinin vasfı göz önüne alındığından ücretin yüksek olmadığını, şirketin kötü yönetildiğine yönelik iddiaların gerçeği yansıtmadığını, bu nedenle haksız ve dayanaksız iddialarla açılan olan davanın reddini talep etmiştir.
Davacı tarafça şirket yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat davası ile birlikte davalı şirket müdürünün azli ve şirkete kayyım atanması talebinde de bulunulduğundan ve bu talepler yönünden davalı şirkete husumet yöneltilmesi gerektiğinden Mahkememizin 01/06/2021 tarihli tensip zaptının 19 numaralı bendi gereği davacı tarafa dava konusu şirketin davaya dahil edilmesi için verilen süre kapsamında davalı şirket davaya dahil edilmiş olup, davalı şirkete yapılan usulüne uygun tebligata rağmen davalı şirket tarafından davaya cevap verilmeyerek davacı tarafın iddiaları inkar etmiş sayılmıştır.
Davacı tarafın davalı şirket yöneticisinin yönetim yetkisinin sınırlandırılmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Dava tazminat davası olduğundan zorunlu arabuluculuğa tabi davalardan olup davacı tarafça dosyaya sunulan 13/05/2021 tarih ve 2021/ … numaralı arabuluculuk son anlaşmazlık tutanağı ile davacı tarafça zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve tarafların görüşme sonucunda anlaşamadığı anlaşılmıştır.
Dava konusu ihtilaf; davalı şirket yetkilisinin davalı şirketteki müdürlük görevinden dolayı 2018-2019 faaliyet yıllarına ilişkin aldığı müdürlük ücretinin yüksek olup olmadığı, haksız şekilde müdürlük ücreti alıp almadığı, ücretlerin şirkete iadesi gerekip gerekmediği ve davalı şirket müdürünün azli ve şirkete kayyım atanması gerekip gerekmediği hususundan kaynaklıdır.
Davalı tarafın derdestlik itirazı ve bekletici mesele yapılması talebinin dava konuları benzer olsa da eldeki talep konusunun 2018-2019 yılları faaliyet dönemine ilişkin olması ve …. Asliye Ticaret Mahkemesi’ndeki dosyanın konusunun ise 2016 faaliyet yılına ilişkin olması nedeniyle bu dosya sonucunun Mahkememiz dosyasının esasına bir etkisi olmayacağından reddine karar verilmiştir.
İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü kayıtlarının incelenmesinde; davalı şirketin … nün … sicil numarasına kayıtlı … Ltd.Şti. unvanlı şirket olduğu ve ticaret merkezinin … – İstanbul olduğu, şirketin ana sözleşme tescilini 24/11/1999 son tescilini 05/09/2017 tarihinde yaptırdığı ve şirket hissedarlarının davacılar …, … ve davalı … olduğu, davalının şirketi münferiden temsile yetkili olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce yargılama sırasında toplanan deliller kapsamında dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, Bilirkişi Heyeti tarafından düzenlenen 29/04/2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; davalının aldığı müdürlük ücreti tutarının günümüz ekonomik koşulları dikkate alındığında çok fahiş olmadığı, dosya kapsamındaki veriler değerlendirildiğinde, şirketin organsız kalması ya da yasal temsilcinin görevini yapmasına engel bir halin varlığı gibi bir durumdan bahsedilmediğinden, kanuni düzenlemeye konu bir kayyım atanması halinin mevcut olmadığını, raporun mail değerlendirme bölümü dikkate alındığında, şirketin mali anlamda çok güçlü olduğunu, sermayesinin öz kaynaklar içerisinde korunduğu ve sürekli olarak kar artışı gösterdiğinin tespit edildiğini, Yargıtay uygulamasına göre ise kar payı dağıtımın yapılmamış olması kayyım atanması için haklı sebep teşkil etmeyip ortakların bilgi ve inceleme haklarının kullanılmasının engellendiği hususu da somut delillerle ispatlanmasının gerektiğini, bu nedenle TTK’nin 630/3. maddesi ve Yargıtay uygulaması gereğince kayyım atanması gerektirir haklı bir sebebin bulunmadığının değerlendirildiği bildirilmiştir.
Düzenlenen bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunduğundan ayrıca hukuki değerlendirme ve tespit Mahkememize ait olduğundan davacı tarafın rapora yönelik itirazlarının ve ek rapor alınması talebinin reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacılar tarafından davalı şirket müdürünün davalı şirketten 2018-2019 faaliyet yıllarına ilişkin haksız şekilde yüksek ücret alarak şirketi zarara uğrattığı, davacılara şirkette söz hakkı vermediği, eşit işlem ilkesine aykırı davrandığı, kar payı dağıtmadığı, şirketi kötü yönettiği iddiasıyla açılan tazminat ile davalı şirket müdürünün azli ve şirkete kayyım atanması istemine ilişkin olup, davalı tarafça davalının aldığı ücretin yüksek olmadığı, şirketin bütün işlerinin davalı tarafından yapıldığı, iddiaların haksız olduğu savunulmuş olup, düzenlenen dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunan bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere, davalının TTK’nun 627 maddesine aykırı şekilde ortaklara eşit şartlar altında eşit işlem yapmadığına dair dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmadığı,… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/… Esas, 2019/… Karar sayılı dosyası ile davacıların bilgi edinme ve inceleme hakkının kullandırılması talebiyle mahkemeye başvurdukları, mahkemece davalı şirketçe bilgi edinme ve inceleme hakkının kullandırılmasına yönelik talebin yerine getirilmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddedildiği bu nedenle davalının davacılara yönelik eşit işlem ilkesine aykırı davrandığı ve bilgi edinme ve inceleme hakkının kullanılmasını engellediği yönünde bir ispat bulunmadığı, davalı şirketin diğer davalı şirket müdürü dışında başka bir çalışanı bulunmadığının davacı ve davalının kabulünde olduğu, davalı şirket müdürünün davalı şirketten aldığı müdürlük ücretinin şirketin faaliyet alanı, amacı, işlem hacmi, karlılık oranı ve cirosu ile dava konusu faaliyet dönemi olan 2018-2019 yıllarındaki ekonomik koşullar itibariyle ve davalı şirket müdürünün tek başına tüm şirket işlerini yerine getirmesi, şirketin iştigal konusuna bakıldığında ihracat ve ithalat işleri ile uğraşması, davalı şirketin başka çalışanı olmadan davalı şirket müdürünün şirketin tüm faaliyetlerini yürüterek, şirketi yüksek karlılık oranına sahip bir şirket yapması, şirketin mali olarak güçlü olması ve bunun süreklilik arz etmesi, ayrıca şirket müdürü ücretinin baştan beri aynı şekilde belirlenmesi hususu göz önüne alındığında şirket müdürünün ücretinin makul olduğu, yüksek ücret olmadığı, şirket müdürüne ödenen ücretten dolayı TTK 553 maddesi kapsamında davalı şirketin uğradığı zarar bulunmadığı, bu hususta davacılar tarafından 2016 faaliyet yıllarına ilişkin …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/… Esas, 2021/… Karar sayılı dosyasında açılan benzer davanın reddedildiği, bunun dışında ayrıca yukarıda izah edilen nedenlerle birlikte davalı şirket müdürünün özen ve bağlılık yükümlülüğü ile şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ihlal ettiği veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybettiğine dair hiçbir somut delil ve durum bulunmadığı, şirketin kar payı dağıtmaması hususunun davalının şirketi kötü yönettiği anlamına gelmeyeceği gibi bu husunun davalının azline veya şirkete kayyım atanmasına dair haklı bir dayanak oluşturmayacağı, kar payının dağıtılıp dağıtılmaması hususunun genel kurulun takdirinde olduğu bu nedenle davalı şirket yetkilisinin şirket müdürlüğünden azlini gerektirecek TTK 630/2,3 maddesi kapsamında haklı bir neden bulunmadığı gibi davalı şirkette organ boşluğunun ve yönetim zaafiyetinin bulunmaması nedenleriyle davalı şirkete kayyım atanmasını gerektiren bir neden bulunmadığı şüphesiz olduğundan davacılar tarafından davalı şirket ve şirket yöneticisine karşı açılan yüksek ücretten dolayı şirketin zarara uğratıldığından bahisle tazminat ve şirket müdürünün azli ile şirkete kayyım atanmasına yönelik davanın ispata elverişli delillerle ispatlanamaması nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacılar tarafından açılan DAVANIN REDDİNE,
2- Davacılar tarafından yatırılan peşin harçtan maktu 80,70-TL karar harcının mahsubu ile fazla yatırılan 1.285,50-TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacılara iadesine,
3- Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin haksız çıkan davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
4- Davacılar tarafından yargılama sırasında yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- Davalı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 11.200,00-TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalı …’a verilmesine,
6- Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran ilgili tarafa resen iadesine,
Dair; davacılar vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/06/2022

Başkan …
e-imza *
Üye …
e-imza *
Üye …
e-imza *
Katip …
e-imza *

*Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.