Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/261 E. 2022/389 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/209 Esas
KARAR NO : 2022/414
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/04/2021
KARAR TARİHİ : 16/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 02/04/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının, Fransa’da bulunan … Firması’nın Türkiye’de bulunan işlerini yöneten, hak ve alacaklarını organize eden ve iş bu dava konusu alacağı temlik almış kişi olduğunu, davacının Fransa’da ikamet ettiğini, Covid-19 Corona Virüs ile mücadele sürecinde Fransa’da satışa sunulmak üzere, el dezenfektanı olarak kullanılan “ … ” üretimi hususunda Türkiye’de bulunan iki ortak şirket olan … … İç ve Dış Ticaret ve … ile bu şirketlerin ortakları olan aynı zamanda baba oğul olan … ve …’ın ile konuşarak şifahen anlaştıklarını, kendilerine bir miktar peşinat verdiklerini, ödemelerin ekseriyetinin …’ın adına gönderildiğini, tarafların şifahi anlaşması; davalıların Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği şekilde Avrupa standartlarına uygun el dezenfektanı üreterek, Fransa’ya gönderilmesi olduğunu, malların bir kısmı gönderildiğini davacı tarafından 112.000 Euro 17.03.2020 tarihinden 16.04.2020 tarihine kadar muhtelif tarihlerde büyük çoğunluğu banka yoluyla … adına kayıtlı hesap numarasına olmak üzere ödendiğini, giden ilk iki tır malın tamamına da Fransız polisinin el koyuğunu, bilindiği üzere söz konusu kimyasallar belirli yönetmeliklere bağlı olarak üretilmekte olduğunu, içerisindeki ürünlerin oran ve kalitesi belirli standartlardan aşağı olmayacak şekilde Avrupa standartlarına özel olarak katı kurallar içerdiğini, davacıda davalılar ile varılan mutabakat üzerine, davalıların üretecekleri malların bu niteliklere uygun olacağını düşünerek ve kendisine Sağlık Bakanlığı tarafından onaylı, Avrupa standartlarında ve yasal prosedüre uygun ürün göndereceklerine güvenerek, davalı …’ın … Bankası hesabına ödemenin yapıldığını, zira davalılar davacının üretecekleri dezenfektan maddesine ait olduğunu iddia ettikleri Sağlık Bakanlığı ruhsatını ve yasaya uygun olduğunu gösteren belgeler ve test sonuçlarını sertifika halinde gönderildiğini, konu hakkında malumatı olmayan davacı, gelecek olan malların bu kriterlere uygun olacağını düşünerek anlaşılan paranın ciddi bir kısmını ödediğini, davalıların, yasal prosedürlere uygun olduğunu ve %70 oranında alkol içerdiğini söylediği iki tır dolusu dezenfektan, davacının eline ulaştığında davacı basiretli bir tacir olarak şüphelilerin gönderdiği test sonuçlarının doğruluğunu teyit edebilmek adına Fransa’da ürünleri teste gönderdiğini, ancak yaptıkları ticarete güvenerek ve daha önce yapmış oldukları dağıtım anlaşmaları gereğince ürünlerin müşterilere dağıtımını gerçekleştiğini, davacı tarafından yaptırılan test sonuçlarını henüz gelmeden, 14 Mayıs 2020 tarihinde, Fransa polisi tarafından davacının adreslerine baskın yapılarak davacı ve firma çalışanları gözaltına alındığını, 16 Mayıs 2020 saat 22.30’a kadar gözaltında kaldıklarını, haklarındaki suçlama ise, dolandırıcılık, sahte hidroalkolik jel ithal ettiğini, yaşanan bu olaylar Fransa’da basına yansımış, birçok gazetede ve televizyonda haber olduklarını, bu sebeple davacının saygınlığı ve ticari itibarının ciddi bir şekilde sarsıldığını, hem basına yansıyan görüntüler hem de davacının evlerine ve iş yerlerine yapılan baskınlar ve gözaltında kalmaları davacıyı sosyal, ailevi ve ticari açıdan ciddi anlamda yıprattığını, Fransa polisleri tarafından yapılan inceleme sonucu, %70 oranında alkol içermesi gereken hidroalkolik jelin, %52 oranında alkol içeren “ … Çay” barkodu taşıyan ve herhangi bir dezenfekte etkisi olmayan, insan sağlığına zararlı ürünler olduğunun tespit edildiğini, bu sebeple davacı üzerinde “… Çay” a ait barkod bulunan, sahte hidroalkolik jel ithal etmekle suçlandığını, devamında davacının tüm banka hesaplarına el koyulduğunu, tüm depolarına baskın yapılarak tüm ürünlere el koyulduğunu, bu süreçte davacının göndermiş olduğu test sonuçları da gelmiş ve gerçekten hidroalkolik jellerin alkol oranlarının %52 olduğu, yetersiz ve hiçbir işe yaramayan tam tersi insan sağlığını tehlikeye sokma potansiyeline sahip ürünlerin olduğunun ortaya çıktığını, yaşanan bu olaylar üzerine davacı ve ortakları üçüncü tırı kesinlikle istediğini, üçüncü tırdaki ürünlerle ilgili yaptığımız şikayet üzerine gerçekleşen elkoyma sonucunda Adli Tıp Kurumu’nun raporu sonucu ürünlerin dezenfektan niteliğinin bulunmadığının ortaya çıktığını, sonuç olarak hem Fransız, hem de Türk resmi makamları dezenfektan niteliğinde olmadığını tespit ve rapor etmiş olduğunu, davalıların sebebiyet verdiği bu durum uluslararası platformlarda ülkemizin itibarını zedelediğini, normal şartlarda Türkiye’de iyi kalite ve insan sağlığı için gerekli tüm uygunluk şartlarını sağlayan ürünler üretilirken, davalıların eylemleri sebebiyle özellikle Korona Mücadelesi gibi hassas bir süreçte Türkiye’ye karşı ciddi bir ön yargı ve güvensizliğin oluştuğunu, bu fiil davalılar bazında şahsi değerlendirilmediğini, maalesef Türkiye’ye mal edildiğini, Türkiye’ye karşı yaşanan önyargı ve güvensizlik hemen peşinde ekonomik yönden zararın da getirilmiş olduğunu, halbuki Türk Yargısı ve Türk Polisi de hem şikayetimiz üzerine dava konusu olaya hem de bu tür sahte ürünlere karşı ciddi mücadele vermiş, halk sağlığını tehlikeye sokacak ürünleri imha etmiş, bu ürünlerin fahiş miktarlara satılmasını engellemiş, tüm vatandaşlara eşit şekilde ulaşıp tedarik edildiğini, bu yönde haberlerin de basına yansıdığını, davalıların eylemleri ise tüm bu mücadeleyi ve güveni yıktığını, Fransa’ya gönderilen ürünler ile ülkemize ve davacının ticari itibarına güvensizlik oluşturduğunu, tüm bu yaşanan süreç sonunda, davacı arzu ettiği dezenfektan ticaretini gerçekleştiremediğini, aksine gönderdiği paradan ve ticari itibarınında sarsıldığını, ceza yargılamasına muhatap kaldığını, arabuluculuk sürecinden sonuç çıkmadığını, arabuluculuk süreci sonrasında … Noterliği’nin 04.03.2021 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi gönderilmiş, bundan da bir sonuç elde edilemediğini, tüm bunların sonunda davacının davalılara ödemiş olduğu paranın iadesi için iş bu davayı açmak zorunda kaldığını,17/03/2020-16/04/2020 tarihleri arasında haksız yere ödenmiş olan 112.000 Euro’luk alacağın son ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari döviz faiziyle birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tazmin ve tahsili ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini, talep etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili tarafından mahkememize sunulan 20/05/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf, kendisinin dava konusu alacağı temlik aldığını iddia etmiş ise de, davalıların davacı taraf ile görüşme yapmadığını, davalı …, … yetkilisi sıfatı ile … Firmasının yetkilisi olarak kendisini tanıttığı … … isimli kişi ile … …’in kullanmakta olduğu … nolu telefon üzerinden görüşmelerini yaptığını, muhtemelen, davalıların görüşme yaptığı … … ile Davacı … arasında da akrabalık söz konusu olduğunu, dolayısı davalılardan … , … yetkilisi olarak dava konusu ürünlerin üretim ve ihracatını yaptığını, davalı tarafça yapılan ödemeler ise yine … adına davalının babası olan …’ın banka hesabına ödendiğini, davalı ile … …’in ilk görüşmesinde, dava konusu ürünler, davalının babasının yetkilisi olduğu … İç ve Dış Ticaret isimli firması üzerinden sevkiyatı yapılmak üzere anlaşıldığını ve bu doğrultuda ödemelerin …’ın banka hesabına yapılmasının kararlaştırıldığını, ancak daha sonradan dava konusu ürünlerin ihracatı için özel izin gerektiği tespit edildiğinden ve … İç ve Dış Ticaretin özel izni bulunmadığını, bu kez sevkiyatın … üzerinden yapılmasının kararlaştırıldığını, davacı tarafa öncesinde …’ın banka bilgileri verilmiş olduğunu, davacı ödemelerini bu banka bilgileri üzerinden yapıldığını, sonuç olarak …’ın işbu dava konusu ihracat edilen ürünlerin alımı, satımı veya sevkiyatı ile herhangi bir ilişiği bulunmadığını, davalının ödemeleri … ‘nın banka hesabına yapmasını istemiş ise de … …, covid-19 salgını nedeni ile Fransa’daki bankaların kapalı olduğunu, Türkiye’den ödemeleri yapacağını söylemiş, ödemeleri de farklı şahısların adı altında yapıldığını, davalı …’ın görüşmeleri yaptığı … …’in daha sonradan edinilen bilgilere göre, … isimli firmada herhangi bir yetkisinin de bulunmadığını, bu bağlamda davacı ile yapılan temlik sözleşmesinin dosyaya ibrazı talep olunduğunu, davalı ile yazılı sözleşme yapmaktan kaçınan … … isimli kişi ile yapılan telefon görüşmelerinde, sevkiyatını istedikleri el dezenfektanın alkol oranlarını %50 oranına olmasının özellikle istenildiğini, buna ilişkin olarak davalının ürünlerinin içeriğine ilişkin … diye tabir edilen analiz örneği ve … …’in siparişini verdiği el dezenfektanlarının içeriğine dair alkol oranını belirten … diye tabir edilen analiz sonuçlarını istemiş olduğunu ve davalılara bu belgeleri kendisine whatsapp üzerinden gönderildiğini gönderilen analiz sonuçlarına … …’in herhangi bir itirazının olmadığını, davalı tarafından hazırlanan el dezenfektanlarının ilk sevkiyatı da 10.04.2020 tarihinde yapıldığını ve … …’e teslim edilmek üzere İsviçre üzerinden gönderilerek Fransa’ya ulaştırılmış olduğunu, … …’in %50 oranında alkol içeren el dezenfektanlarının analizleri de sevkiyattan önce 18.03.2020 tarihinde yaptırılmış ve kendilerine bu analiz sonucu gönderilerek onay alındıktan sonra sevkiyatın yapıldığını, kaldı ki ilk sevkiyatın sorunsuz bir şekilde teslim edildikten 17 gün sonra tekrar gönderilmesi istenince 27.04.2020 tarihinde ikinci tırın sevkiyatının yapıldığını, bu nedenle iddia edildiği gibi düşük alkol denetimi ile Fransa Hükümeti tarafından ürünlere el konulmuş olsa idi , neden ikinci tırın sevkiyatı istendiğini, davacı taraf, her ne kadar alkol oranın düşüklüğü nedeni ile Fransa Hükümeti tarafından ürünlere el konulduğunu ileri sürmüş ise de, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen mevzuata uygun alkol oran aralığı %40-%70 arası olup, davalının … …’in talebi ile hazırladığı el dezenfektanlarındaki alkol oran aralığı da Sağlık Bakanlığının belirlediği kriterlere uygun olup, gümrükten geçişi de bu nedenle mümkün olabilmiş olduğunu, Fransa Hükümetinin aradığı alkol oranını , Fransa’da işbu ürünleri satacak olan tarafın bilmesi ve ona göre hareket etmesi beklendiğini, dolayısı ile alkol oranının düşüklüğünden sebep edilen dava konusu alacak talebinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, … …’in alkol oranının %50 olmasını istemesindeki muhtemel sebebin Türkiye’de daha az maliyet ile Fransa’da çok daha fazla kar ile satışı yapmak olduğunun, tarafların arasındaki görüşmede yeni fiyatın belirlenmesini eski fiyatın yüksek olduğunun ifade edildiğini, davacı tarafın iddia ettiği 112.000. Euro değerindeki ödemelerin tamamı davalının alacağı olmadığını, … … tarafından talep edilen analiz bedelini ve nakliye bedelini de ihtiva ettiğini, toplam da 112.000,euro da ödeme yapılmadığını, tarafların ticari defter ve banka kayıtları incelendiğinde yapılan ödemeler … … ile yapılan görüşmelerde ilk tırın sevkiyatından sonra bu kez davalının %70 alkol oranlı örnek numune hazırlamasını istemiş olduğunu, davalının de bu talep üzerine Yeditepe Üniversitesinin laboratuvarında numunelere analiz yaptırmış ve analiz sonucu … …’e bildirildiğini, bu örnek analizi de sevkiyatını yine %50 alkol oranlı talep ettiği el dezenfektanlarının diğer sevkiyatlarında kullanmak istemiş ve böylece alkol oranından dolayı hiç bir sıkıntı yaşamadan ürünlerin satışını gerçekleştirmeyi planlandığını, … …, dava konusu ürünlerin sevkiyatını Fransa’ya, Avrupa Birliği ülkesi olan İsviçre üzerinden yapmış olduğunu ve böylece Avrupa Birliği ülkelerinden biri üzerinden getirilen mallar için birlik ülkelerinin birbirinden 1 yıl boyunca %19 KDV ödemesinin öteleniyor olması imkanından da yararlanmak istemiş olduğunu, dava dilekçesinde iddia edilen Fransa hükümeti tarafından davalının ihraç ettiği ürünlerdeki alkol oranının düşüklüğü nedeni ile ürünlerine el konulduğu iddiasının gerçek olmadığını, muhtemel bir mali denetim veya marka ile ilgili bir sıkıntıdan dolayı ortaya çıkmış bir hadise olduğunu, zira … …, el dezenfektan ürünlerinin ismini ilk önce … olarak istemiş olduğunu daha sonra bunu değiştirdiğini … olarak Fransa hükümetine ait, kendisinin hazırlayıp baskısını davalının yaptığı barkod üzerinden sevkiyatının istendiğini, bu bağlamda dava dilekçesinde iddia edildiği gibi, … çay barkodunu hazırlayıp, bu barkodların basılmasını isteyen … …’in kendisi olduğunu, iddia edildiği gibi … çay barkodunu davalının hazırlamış olduğunu, barkodların … çay ihtiva ettiğinin bilinmediğini, zira, söz konusu barkodları hazırlayan … …’i davacının iddia ettiği gibi Fransa devletinin ürünlere alkol oranının düşüklüğünden dolayı el konulduğuna dair davalının bilgi verilmediği gibi, işbu hususa ilişkin herhangi bir tutanak, belge de davalı sunulmadığını, davacının iddia ettiği gibi %70 oranlı alkol içerikli ürünlere ilişkin analiz , ilk tırın kendilerine ulaşmasından, ikinci tırın sevkiyatını isteme aşamasında ,özel olarak numune hazırlanmasını istemiş olmaları üzerine yaptırıldığını, yoksa ilk talep edilen analizde %55 alkol oranlı raporu onaylamaları üzerine ilk tırın sevkiyatının yapıldığını, %55 oranında alkol içeren el dezenfektanları da sorunsuz bir şekilde kendilerine teslim edildiğini, davacının iddiaları asılsız olup, gerçekleri yansıtmadığını, davacı tarafın şikayeti üzerine davalının yapılan baskın sonucu, 3. Tır olarak gönderilmesi talep edilen el dezenfektanları ile ilgili herhangi bir sevkiyat işlemi yapılmadığından , stokta kalan mallar olduğundan, davalı hakkında yapılan şikayet ile ilgili olarak sayın savcılığın kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdiğini, 3. Tırın sevkiyatı ile ilgili davalının herhangi ödeme yapmadığını, ihracat sektöründe sevkiyatı istenen ürünlerin bedelleri ödenmediği ya da banka tarafından teminat altına alınmadığı sürece sevkiyatın yapılmadığını, davacı tarafın tarafımıza gönderdiği … Noterliğinin 04.03.2021 tarih ve … yevmiye nolu ihtarına cevaben gönderilen … .Noterliğinin 15.Mart.2021 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamede de, işbu cevap dilekçesinde belirtilen hususlardan dolayı, iddia ettikleri hususları kabul etmediklerini, ayıp bildiriminin yasal süresi içerisinde olmadığı yönünde cevabı da bildirdiklerini, davacının asılsız ve mesnetsiz iddiaları kabul etmediklerini, Mayıs.2020 tarihinde gerçekleştiği iddia edilen hadise nedeni ile davalılar yaklaşık bir yıl sonra 15.03.2021 tarihinde ihtarnamenin keşide edildiğini, bu bağlamda süresi içerisinde olmayan ayıp iddiasını ve bu davada ileri sürülen hususları da kabul etmediklerini, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini, talep etmiştir.
DELİLLER: Ödeme dekontları, Adli Tıp Kurumu’nun … tarih 2020/… Karar sayılı raporu, 28/12/2020 tarihli Temlik Sözleşmesi, 13/05/2020 tarihli analiz sonuçları, … Noterliği’nin 04/03/2021 tarih ve 4915 yevmiye sayılı ihtarnamesi, … Noterliği’inin 15/03/2021 tarih ve … yevmiye sayılı cevabi ihtarname, … Bankası kayıtları, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/ … soruşturma sayılı takipsizlik kararı, … Ltd. Şti. tarafından sunulan ihracat kayıtları, Tercüme evrakları, Taraf şirketlerin ticari defter ve kayıtları, WhatsApp yazışmaları, Arabulucu tutanağı, Arabulucu sarf kararı, Bilirkişi raporu.
… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/… sayılı soruşturma dosyasının incelenmesinde; müşteki …tarafından şüpheliler … ve … hakkında kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde ilaç yapma veya satma suçundan yapılan soruşturma neticesinde şüphelilerin üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, karara yapılan itirazın … Sulh Ceza Hakimliğince reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Muhasebe ve Finans Bilirkişisi …, Kimya Mühendisi Bilirkişi … ve Nitelikli Hesap Uzmanı … tarafından düzenlenen 18/05/2022 tarihli bilirkişi heyet raporuna göre: Davacı şirketin vregi mükellefiyetinin bulunmadığından defter ibrazında bulunamadığı, davalı şirketin 2020 yılına ait ticari defterinin TTK 85. Maddesi ve HMK 222. Maddesi gereğince delil davalı lehine niteliğine haiz olmadığı, Davalı firma tarafından üretilen ve Fransa polisi tarafından el konulan dezenfektanların %52-%45 oranında alkol içerdiği ve ulaşılan bilimsel dokümanlar, kaynaklar, makaleler dikkate alınarak değerlendirildiğinde, etkili dezenfektan olmadığı, Davalı … Limited Şirketinin ticari defterine göre … Sanayi Ticaret Limited Şirketi hesabına gönderildiği anlaşılan 98.807,72 Euro bedelin bu iki davalıdan iadesinin istenme şartlarının oluştuğu, bu bedelin sözleşmeden dönüldüğü bildirilen 04/03/2021 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun 4a hükmüne göre faiziyle birlikte tahsilinin gerekeceği, gerçek kişi davalılardan …’ın sorumluluğuna ilişkin olmak üzere bir değerlendirme yapılamadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava davacı temlik alan tarafından davalılar aleyhine açılan taraflar arasındaki satıma konu dezenfektanların ayıplı olmasından kaynaklı sözleşmeden dönme ve bedel iadesi istemine ilişkindir.
Davacı taraf Fransa’da faaliyet gösteren … firmasının davalılar ile dezenfektan alımı hususunda anlaştığını, ancak davalılar tarafından üretilen ve sevk edilen ürünlerin dezenfektan niteliğinde olmamasından dolayı Fransa’da ürünlere el konulması nedeniyle ayıplı ifa nedeniyle sözleşmeden dönme ve bedel iadesine yönelik davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ise dezenfektanlardaki alkol oranlarının davacının istediği oranda olduğunu, ürünlerin kaçak yoldan Fransa’ya girmesi nedeniyle ürünlere el konulduğunu, müvekkillerinin sorumluluğunun bulunmadığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı taraf 28/12/2020 tarihli Temlik Sözleşmesi kapsamında temlik eden … firmasının haklarına halef olarak eldeki davayı açmıştır.
Taraflar arasındaki ihtilaf davacı tarafça sipariş edilen dezenfektanların taraflar arasındaki sözleşme kapsamında belirlenen nitelikte olup olmadığı, ayıplı ifa söz konusu olup olmadığı, dezenfektanların belirlenen nitelikte olmaması nedeniyle davacının sözleşmeden dönmesi nedeniyle davalılardan alacaklı olup olmadığı ve miktarı hususuna ilişkindir.
Taraflar arasındaki ilişkiye yönelik bilgi ve belgeler incelendiğinde, taraflar arasında satım sözleşmesinin bulunduğu açık olup bu husus her iki tarafın kabulündedir. Sözleşme ile kararlaştırılan husus dezenfektan teslimidir. Eserin niteliğine yönelik uyuşmazlık bulunmamakla birlikte, davacı tarafından söz konusu dezenfektanların standartlara uygun olmadığı iddia edilirken, davalı, belirtilen standartların davacı tarafından kabul gördüğü ve ürünlerin bu standartlar dikkate alınarak üretildiği savunmasında bulunulmuştur.
… Adli Tıp Kurumu … Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 09/09/2020 tarih, 2020/… karar sayılı raporu ile; ürünlerin ilaç vasfında olmadığı, dezenfektanlardaki etil alkol oranının %37,66 olduğu, haricen (el dezenfeksiyonunda) kullanılmaları hâlinde, mevcut bulgulara göre kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokmayacağı, içeriği itibariyle dezenfektan olarak kullanılacak vasıfta olmadığı tespit edilmiştir.
Satıma konu edilen malın niteliğinde eksiklik veya bozukluk ayıp olarak nitelendirilmekte olup, TBK md. 219 maddesinde; ” Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur. ” düzenlemesi getirilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin temlik eden şirket ile davalı şirket arasında gerçekleştiği ancak sözleşme konusu ürün bedellerinin davalı … hesabına ödendiği sabit olup bu husus tarafların da kabulündedir.
Mahkememizce yargılama sırasında alınan bilirkişi heyet raporuna göre; Davacı şirketin vregi mükellefiyetinin bulunmadığından defter ibrazında bulunamadığı, davalı şirketin 2020 yılına ait ticari defterinin TTK 85. Maddesi ve HMK 222. Maddesi gereğince delil davalı lehine niteliğine haiz olmadığı, Davalı firma tarafından üretilen ve Fransa polisi tarafından el konulan dezenfektanların %52-%45 oranında alkol içerdiği ve ulaşılan bilimsel dokümanlar, kaynaklar, makaleler dikkate alınarak değerlendirildiğinde, etkili dezenfektan olmadığı, Davalı … Limited Şirketinin ticari defterine göre … Ticaret Limited Şirketi hesabına gönderildiği anlaşılan 98.807,72 Euro bedelin bu iki davalıdan iadesinin istenme şartlarının oluştuğu, bu bedelin sözleşmeden dönüldüğü bildirilen 04/03/2021 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun 4a hükmüne göre faiziyle birlikte tahsilinin gerekeceği, gerçek kişi davalılardan …’ın sorumluluğuna ilişkin olmak üzere bir değerlendirme yapılamadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafın haklarına halef olduğu temlik eden ile davalı şirket arasında dezenfektan satımına ilişkin anlaşma bulunduğu, ancak yazılı bir sözleşme yapılmadığı, davacı tarafça dezenfektanların Sağlık Bakanlığı onaylı ve Avrupa standartlarına uygun nitelikte olmadığından Fransız polisince el konulduğu, bu nedenle sözleşmeden dönerek dezenfektan niteliğinde olmayan ayıplı ürünler için ödediği bedelin iadesi talep edilmiş, davalı tarafça ürünlerin davacı tarafça istenilen nitelikte olduğu, kaçak yollardan Fransa’ya sokulduğu için el konulduğu, sorumlulukları bulunmadığından davanın reddi gerektiği ileri sürülmüş olup, davalı tarafın savunmasında ilgili ürünlerin dava dışı temlik eden alıcının talebi doğrultusunda % 50 oranında alkol oranına sahip olmak üzere üretildikleri, konuya ilişkin olmak üzere bir takım yazışmalar sunulmuş ise de bu yazışmalardan dezenfektanlardaki alkol oranının % 50 olarak belirlendiğinin anlaşılamadığı, taraflar arasındaki sözleşmeye konu ürünün dezenfektan olduğu, davalı şirketin söz konusu dezenfektan üretimi alanında faaliyet gösteren bir şirket olması nedeniyle dezenfektanın alkol oranı olarak hangi kriterleri taşıması gerektiğini bilebilecek durumda olan basiretli bir tacir olması göz önüne alındığında, davalı şirket tarafından üretilen dezenfektanlara ilişkin … Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/… sayılı soruşturma dosyasında yapılan adli tıp incelemesi sonrası düzenlenen … Adli Tıp Kurumu … Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 09/09/2020 tarih, 2020/… karar sayılı raporu ile ürünlerin ilaç vasfında olmadığı, dezenfektanlardaki etil alkol oranının %37,66 olduğu, haricen (el dezenfeksiyonunda) kullanılmaları hâlinde, mevcut bulgulara göre kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokmayacağı, içeriği itibariyle dezenfektan olarak kullanılacak vasıfta olmadığının tespit edildiği açık olup, mahkememizce yapılan bilirkişi incelemesi sonrası düzenlenen dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunan bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere; ürünlerin dezenfektan niteliği bulunmadığından ürünlerin kararlaştırılan niteliği taşımadığı açık olup, davalılar tarafından davacı tarafa taraflar arasındaki anlaşma kapsamında gönderilen ürünlerin dezenfektan niteliğinde bulunmadığı, ürünlerin ayıplı olduğu sabit olduğundan davacı tarafın sözleşmeden dönme ve bedel iadesini istemekte haklı olduğu anlaşıldığından, davacı tarafça ödemelerin davalı şirket adına davalı … hesabına yapılmasına dolayı davalı şirket ve davalı …’ın sorumlu olması nedeniyle davacı tarafça davalılar … ve … Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile; davacı tarafın 94.807,72-€(Euro) alacağının davalıların temerrüt tarihi olan 15/03/2021 tarihinden itibaren işleyecek 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca Kamu Bankalarınca 1 yıl vadeli Euro döviz cinsinden açılmış mevduat hesabına ödenen en yüksek faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalılar … ve … San. ve Tic. Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine ve davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiş, davalı … aleyhine açılan davanın ise davalı …’ın taraflar arasındaki işlemlerde davalı şirket adına hareket etmesi nedeniyle asıl sorumlunun davalı şirket olması, şirket yetkilisi olarak …’ın sorumluluğunun bulunmadığı anlaşıldığından davalı …’a yönelik açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Davacı tarafça davalılar … ve … San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan DAVANIN KISMEN KABULÜ ile; davacı tarafın 94.807,72-€(Euro) alacağının davalıların temerrüt tarihi olan 15/03/2021 tarihinden itibaren işleyecek 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca Kamu Bankalarınca 1 yıl vadeli Euro döviz cinsinden açılmış mevduat hesabına ödenen en yüksek faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalılar … ve … San. ve Tic. Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine,
2- Davacı tarafça davalı … aleyhine açılan DAVANIN, HMK’nın 114/1-d ve 115/2. maddeleri gereğince pasif husumet yokluğu sebebiyle USULDEN REDDİNE,
3- Davacı tarafça dava açılırken yatırılan peşin harcın alınması gereken 61.498,44-TL harçtan mahsubu ile bakiye 47.077,99-TL karar harcının davalılar … ve … San. ve Tic. Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
4- Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.360,00-TL’nin davanın kabul ve red durumuna göre 1.151,24-TL’sinin haksız çıkan davalılar … ve … San. ve Tic. Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen, 208,76-TL’sinin ise davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
5- Davacı tarafça dava açarken yatırılan 59,30-TL başvuru harcı ve 14.420,45-TL peşin harç olmak üzere toplam 14.479,75-TL harç giderinin davalılar … ve … San. ve Tic. Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı tarafça yargılamanın yürütülmesi nedeniyle yapılan 19 adet tebligat-posta gideri 150,70-TL, bilirkişi ücreti 3.600,00-TL olmak üzere toplam 3.750,70-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red durumuna göre 3.174,96-TL’sinin davalılar … ve … San. ve Tic. Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
7- Davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından yargılamanın yürütülmesi nedeniyle yapılan 2 adet tebligat-posta gideri 12,00-TL’nin davanın kabul ve red durumuna göre 1,84-TL’sinin davacıdan alınarak davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye verilmesine, bakiye kısmın davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
8- Davacı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen nisbi 62.064,23-TL vekalet ücretinin davalılar … ve … San. ve Tic. Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
9- Davalılar … ve … San. ve Tic. Ltd. Şti. yargılama sırasında kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen nisbi 19.459,34-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne eşit şekilde verilmesine,
10- Davalı … yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 3/2 maddesine göre belirlenen maktu 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
11- Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran ilgili tarafa resen iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalılar vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/06/2022

Başkan …
e-imza *

Üye …
e-imza *

Üye …
e-imza *

Katip …
e-imza *

*Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.