Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/248 E. 2022/167 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/248 Esas
KARAR NO : 2022/167
DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 20/04/2021
KARAR TARİHİ : 08/03/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı 06.09.2016 tarihinde akaryakıt bayilik sözleşmesi ve ferisi niteliğinde ekler imzalanmış olup söz konusu sözleşmeler 06.09.2020 tarihinde sona erdiğini, akabinde 20.10.2020 tarihinden itibaren 3 aylık süre ile ek sözleşme akdedildiğini, 20.01.2021 tarihinde iş bu sözleşmelerde sona erdiğini, 20.01.2021 tarihinde davalı şirket, müvekkili aleyhine Eksik Tonaj Cezai Şart bedeli adı altında, … tarafından 20.01.2021 tarihinde … numaralı 937.875,68-TL tutarlı fatura düzenlediğini, düzenlenen faturanın dayanağı tüm sözleşme süresince davacıdan sözde eksik alınan ürün ile ilgili olduğunu, 5 yılı aşkın sözleşme süresince müvekkiline eksik tonaj bedeli uyarısı altında sadece 1 kere 02.12.2019 Tarihinde … Noterliğince … yevmiye numaralı ihtarname ile 06.09.2018- 05.09.2019 yılı arası 415,378 ton eksik ürün ihtar çekildiğini, iş bu ihtara karşı …. Noterliği … Yevmiye numaralı ihtar ile ihtar ettiklerini, eksik ürün alım taahhüdü ihtarı sonrası dönem olan 05.09.2019 tarihinden sözleşme süresi sonuna kadar ise müvekkilinin tüm ürün alım taahhütlerini yerine getirdiğini, müvekkili aleyhine eksik ürün alımı cezai şart bedeli için düzenlenen faturalar 20.01.2021 tarihinde kesilmiş olup aynı gün müvekkilinin anlaşmalı olduğu … sistemine yüklendiğini ve fatura bedeli tahsil edildiğini, bu tarihten yaklaşık 1 hafta sonra geri tarihli olacak şekilde müvekkiline 21.01.2021 tarihinde sulh ve ibra protokolü imzalamaya zorladıklarını, aksi takdirde müvekkilinin istasyonu üzerine işlenen 10 yıllık kira şerhinin kaldırılmayacağı yönünde baskı kurulduğunu beyan ederek; dava açma hakları saklı kalmak kaydı ile delillerin tetkiki ve bilirkişi incelemesi neticesinde ıslah hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinden tahsil edilen eksik tonaj cezai şart bedeli olan toplam meblağın şimdilik kısmi dava olarak 1.000-TL sinin iadesine karar verilmesini, hüküm altına alınacak alacaklarına bankalarca mevduata uygulanacak en yüksek faiz oranı ile davanın kabulü ve yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile dava dışı … A.Ş. arasında kullanım hakkı …’e ait olan ” … Mahallesi, … Sokak, No: … /Elazığ ” adresinde ve tapuda “Elazığ İli, … İlçesi, … Mahallesi, … mevkiinde kain, … ada, … parselde” kayıtlı gayrimenkul üzerinde kurulu akaryakıt satış ve servis istasyonunun işleticiliği hususunda 06.09.2016 tarihli Bayilik Sözleşmesi ve yine aynı tarihli Çerçeve Protokol ve ekleri akdedildiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşme ve ekleri tüm hak ve borçları ile birlikte müvekkili şirket … A.Ş.’ye devredildiğini, anılan sözleşme süresi sonunda davacı ile müvekkili arasında bu sefer 20.10.2020 tarihinde 3 ay süreli yeni bayilik sözleşmesi akdedilmiş ve sözleşme süresi sonunda yenilenmediğinden 19.01.2021 tarihinde sona erdiğini, sözleşmenin sona erdiği tarihte fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin 95.340-USD kar kaybı alacağı muaccel hale geldiğini, davacının talebi üzerine imzalanan 21.01.2021 tarihli Sulh Ve İbra Protokolü ile davacı, müvekkili nezdinde muaccel hale gelen borçlarını kabul ve taahhüt ile müvekkili alacaklarının DBS hesap limiti üzerinden tahsiline muvafakat ettiğini, davacının Protokol’ün baskı altında imzaladığı iddiasının ticari ve sektörel gerçekler karşısında maddi bir dayanağı bulunmadığını, basiretli tacir gibi hareket etmesi gereken davacı girdiği ticari ilişki ile üstlendiği edimleri yerine getirememesinden kaynaklı sorumluluğundan gerçeğe aykırı iddialarla kurtulmaya çalıştığını, 21.01.2021 tarihli Protokol’de davacının kabul ettiği tutarlar, bu protokol yapılmasa idi bile davacının müvekkiline karşı sorumlu olduğu tutarlar olduğunu, 21.01.2021 tarihli Protokol’ün 3/c maddesi ile; davacının 06.09.2016 tarihli sözleşme ve eklerinden kaynaklı olarak müvekkiline olan 218.213,34 TL yatırım katılım bedeli iadesi borcu davacı tarafından açıkça ikrar edildiğini ve bu tutarın dava dışı …’e ödenmesini müteakiben “Ataşehir Mahallesi, … Sokak, No: … Merkez/Elazığ ” adresinde ve tapuda “Elazığ İli, … İlçesi, … Mahallesi, … mevkiinde kain, 3065 ada, 5 parselde” kayıtl gayrimenkul üzerinde … adına şerh edilen 10 yıllık kira şerhinin 10 iş günü içerisinde terkini için davacıya veya davacı tarafından gösterilecek 3. Kişilere vekaletname düzenleneceği kararlaştırıldığını, davacı tarafından Protokol hükümleri kapsamında düzenlenen vekaletnamenin ve ifanın kabul edilmiş olması Protokol’ün taraflar arasında geçerli olduğunu ve hüküm doğurduğunu Protokol’ün davacı tarafından da benimsendiğinin açıkça gösterdiğini beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLER: … Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/… esas sayılı dosyası, Arabuluculuk son tutanağı, … Noterliği 02.12.2019 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarname, … numaralı 937.875,68-TL Fatura sureti, …. Noterliği … Yevmiye numaralı ihtarname, … Noterliği … Yevmiye numaralı ihtarname, taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesi, devir protokolü, sulh ve ibra protokolü, davacı ve davalı şirketin 2016-2021 yılları arasına ait BA-BS form kayıtları, … müzekkere cevabı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; dava, bayilik sözleşmesinden kaynaklı olarak davalı tarafça tahsil edilen cezai şart bedelinin iadesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan 06/09/2016 tarihli bayilik sözleşmesinin 20/01/2021 tarihinde sona erdiğini, 20/01/2021 tarihinde davalı tarafından eksik tonaj cezai şart bedeli adı altında 937.875,68 TL tutarlı haksız fatura düzenlendiğini, cezanın herhangi bir yasal dayanağının bulunmadığını, fatura bedelinin 20/01/2021 tarihinde müvekkilinin dbs sisteminden çekilerek tahsil edildiğini, bu tarihten yaklaşık 1 hafta sonra geri tarihli olacak şekilde 21/01/2021 tarihli sulh ve ibra protokolünün müvekkiline zorla imzalatıldığını, protokolün müvekkili tarafından istasyonu üzerinde kira şerhinin kaldırılması için imzalandığını, iradesinin fesada uğratıldığını, … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile müvekkilinin iradesinin sakatlandığı ve haklarından feragat etmediği hususunun davalıya ihtar edildiğini belirterek haksız tahsil edilen eksik tonaj ceza bedelinin şimdilik 1.000 TL’sinin tahsili istemine yönelik kısmi alacak davası açtığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenen bayilik sözleşmesinin sona erdiğini, sözleşmenin sona erdiği tarihte müvekkilinin 95.340 USD kar kaybı alacağının muaccel hale geldiğini, davacının talebi üzerine imzalanan 21/01/2021 tarihli sulh ve ibra protokolü ile davacının müvekkili nezdinde muaccel hale gelen borçlarını kabul ve taahhüt ile müvekkilinin alacağının dbs sisteminden çekilmesine muvafakat ettiğini, ayrıca protokolün 3. Maddesi gereğince davacının müvekkili şirket ile imzaladığı sözleşmeler dahil her türlü hak ve alacaklarından feragat ve müvekkili şirketi gayrikabil, rücu ibra ettiğini, bu nedenle davacının talepte bulunmasının mümkün olmadığını, davacının tanık dinletme talebine muvafakatinin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı taraf …. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/… esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması talebinde bulunmuşsa da her iki davanın davacıları aynı olsa da davalıların farklı olduğu ve dava konusu faturaların farklı olduğu böylece davanın beklenilmesinin sonuca bir etkisinin bulunmayacağı anlaşılmakla bekletici mesele yapılması talebinin reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında imzası inkara uğramayan 21/01/2021 tarihli sulh ve ibra protokolünün incelenmesinde; ibranamenin altında davacı … SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ ve davalı … ANONİM ŞİRKETİ’nin imzasının bulunduğu, bu protokolün fatura tarihinden sonra düzenlendiği, protokolün 3-a maddesi gereğince davacının davalıya 1362 ton eksik tonaja istinaden 95.340 USD eksik ürün alımından kaynaklı borcunun bulunduğunu kabul beyan ve taahhüt ettiği, prtokolün 3-b maddesi gereğince davacının taraflar arasında imzalanan 06.09.2016 tarihli bayilik sözleşmeleri ve ekleri niteliğindeki tün protokol ve taahhütlerden kaynaklı olarak eksik ürün alımından kaynaklı olan borçlarının … hesaplarında bulunan DBS hesap limiti üzerinden tahsiline gayrikabili rücu muvafakat ettiği, bu kapsamda yapılan tahsilatlardan dolayı davalıya karşı her türlü tazminat talepleri dahil olmak kaydıyla her türlü hak alacağı ile dava taleplerinden feragat ettiği ve en geniş anlamda gayrikabili rücu ibra ettiğini kabul ve beyan ettiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık noktalarının aydınlatılmasında öncelikle 21/01/2021 tarihli sulh ve ibra protokolünün davacı bakımından bağlayıcı olup olmadığının ve baskı altında imzalandığı iddiasına ilişkin olarak geçerli bir sulh ve ibra olup olmadığının değerlendirip sonucuna göre davacının sözleşmenin feshi dolayısıyla davalı tarafından eksik ürün alımından kaynaklı tahsil edilen miktarın iadesinin oluşup oluşmadığının araştırılması gerekecektir. Bu husus açıklığa kavuşturulmadan davacının sözleşmenin feshi dolayısıyla davacının eksik ürün alımından kaynaklı borcunun bulunup bulunmadığının araştırılması da yersiz olacağı gibi usul ekonomisine aykırıdır zira söz konusu feragat ve ibranamede bu haklardan da feragat edildiği ve karşılıklı olarak ibralaşıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafın 21/01/2021 tarihli sulh ve ibra protokolüne yönelik geçersiz olduğuna ilişkin iddialarının inceleme ve değerledirilmesinde ; davacı taraf söz konusu protokolün zorla imzalatıldığını, protokolün davacı tarafından istasyonu üzerinde kira şerhinin kaldırılması için imzalandığını ileri sürmüşlerdir. TTK 18/2. maddesinde de düzenlendiği üzere her tacir basiretli bir tacir gibi davranmakla yükümlüdür. Buna ilişkin kurallar dikkate alındığında davacının sulh ve ibra protokolünün imzalanmasına ilişkin ileri sürdüğü iddialar yerinde görülmemiştir.
Dava konusu yapılan “Sulh ve İbra Protokolü ” başlıklı belgede davacının feshedilen sözleşme ile eksik ürün alımından kaynaklı borcunu kabul ettiği, söz konusu bedelin DBS Sisteminden çekilmesine muvafakat ettiği ve sözleşmeden kaynaklı tüm haklarından feragat ve davalıyı ibra ettiği, sözleşmenin tarafları arasında hiçbir alacağın bulunmadığını kabul ettikleri düzenlenmiştir. Davacı taraf protokolün geriye tarihli olarak düzenlendiği iddiasında bulunmuşsa da bu hususun protokolün geçersizliğine yönelik bir etkisi bulunmamaktadır kaldı ki 1 hafta sonra düzenlenmiş olsa dahi davacı sessiz kalmış ve … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 04/03/2021 tarihinde davalı tarafa protokolün zorla imzalatıldığı ve haklarından feragat etmediğine yönelik ihtarda bulunmuştur.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2011/718-2011/8017 ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2015/4390-2015/14074 sayılı kararları dikkate alındığında dava konusu yapılan sözleşmeden dolayı davalıların ibra edilmesi ve iradesinin fesada uğratıldığına ilişkin iddiası, basiretli tacir gibi davranması gereken davacı şirket yönünden geçerli bir savunma değildir. İbra, 6098 sayılı TBK’ nın 132. maddesinde borcu sona erdiren nedenler arasında düzenlenmiştir. Bu maddeye göre borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18/2. maddesi gereğince de, her tacir ticari işlerine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek zorundadır.
BK’nun 26.maddesi sözleşme özgürlüğünü düzenlemektedir. Buna göre taraflar bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içerisinde özgürce belirleyebilirler. Ancak sözleşme serbestisine hakim olan bu ilkenin bir takım istisnaları da mevcuttur. Kanunun emredici hükümlerine aykırı olan sözleşmeler batıl olduğu gibi irade bozuklukları hallerinde sözleşmenin geçerliliği etkilenmektedir. Davacı tarafta BK’nun 30 ve devamı maddelerinde düzenlenen irade bozuklukları haline dayanmaktadır. Ancak davacı tarafın ileri sürdüğü iddiaları tacir olmanın hüküm ve sonuçlarını düzenleyen maddelerden TTK’nun 18/2.maddesine göre değerlendirmek gerekmektedir. TTK 18/2.maddesi dikkate alındığında davacının feragat ve ibra protokolüne ilişkin ( ki bu taraflar arasında hüküm ve sonuç doğuran bir sözleşmedir) iddiaları BK 28 maddede düzenlenen aşırı yararlanma ve 30 ve devamı maddelerinde düzenlenen irade bozuklukları haline girdiğinden söz etmek mümkün değildir.
Davacı tarafın dinletmek istediği tanıkların söz konusu protokolün geri tarihli olarak imzalatıldığının ispatı için bildirilmiş olmaları karşısında yukarıdaki açıklamalar ışığında dinlenilmelerinin yargılamaya bir değişiklik katmayacağı, yine sulh ve ibra protokolünün hükümleri karşısında davacının ileri sürdüğü alacağın tespiti bakımında diğer araştırmaların ve bilirkişi incelemesi yapılmasının gerekli olmadığı zira davacının alacak talebinin sözleşmenin haksız feshedilmesinden dolayı ve bu feshe dayalı olduğu dikkate alındığında sulh ve ibra protokolü geçersiz kabul edilmeden alacağa hükmolunmasının da mümkün olmadığı anlaşıldığından Mahkememizce taraflar arasında düzenlenen sulh ve ibra protokolünün geçerli olduğu ve davacının protokol gereğince dava konusu alacağından feragat ettiği ve protokolün taraflar açısından bağlayıcı olduğu kabul edilerek davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası tesis edilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça davalı aleyhine açılan davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 80,70 TL harcın, peşin alınan 59,30 TL’den mahsubu ile eksik 21,40-TL harcın davacıdan alınarak ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap olunan 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5- Taraflarca yatırılan artan gider avansının karar kesinleştiğinde bakiye kısmının yatıran tarafa re’sen iadesine,
6-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 08/03/2022

Katip …
e-imzalı*

Hakim …
e-imzalı*